Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/552 E. 2023/1068 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde, … Kozmetik Estetik Medikal Ltd. Şti Şirket Yetkilisi … ile borçlu davalılar arasında Cihaz kiralama sözleşmesi yapılıp bu sözleşmeye bağlı olarak da Senet Düzenlendiğini, bu senetler Müvekkili …’a ciro edilmiş ve düzenlenen senetler davalılar tarafından ödenmediğini, Müvekkili, davalı tarafın bugün yarın ödeyeceğim diye sürekli kendisini oyalaması sebebiyle yasal süresi içinde başvuru hakkını kullanmadığından kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapma hakkını yitirdiğini, ancak davalı borçlu borcunu ödemediğinden alacak zamanaşımına uğramadığını, Bu doğrultuda Müvekkilinin alacağının tahsili için İstanbul Anadolu 2.İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında borçlular aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, fakat davalı borçlu tarafın yetkiye ve borca itiraz etmesi üzerine dosya yetkili icra Müdürlüğü olan Kayseri Genel İcra Dairesi’ne gönderilerek … Esas sayılı dosyası ile açıldığını, Ancak davalı borçlular her ne kadar süresinde olsa da mesnetsiz bir şekilde borca itiraz etmiştir ve borca itiraz dilekçesinde müvekkili …’a herhangi bir borçları bulunmadığını ve takibe ilişkin borca ilişkin zamanaşımı olduğunu beyan etmiş olup davalı borçlular hakkındaki takip durduğunu, Davalı borçlular borca itiraz ettikten sonra senede dayalı borç ile alakalı 24.08.2021 tarihinde arabuluculuk merkezine başvurulmuş ve Davalı borçlular ile herhangi bir anlaşmaya varılamadığını, Davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasına yapılan kötü niyetli itirazın iptaline, İtiraza Uğrayan tüm alacaklar yönünden Takibin kaldığın yerden devamına, Haksız ve Kötü niyetle itiraz eden Borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve Vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müvekkiline yapılan tebligât usulsüz olduğunu, Müvekkili aleyhine açılmış bulunan Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına müvekkili adına vekil sıfatıyla itiraz edildiğini, buna karşın mezkur itirazın iptali davası asile tebliğ edildiğini, Bu durum HMK, Avukatlık Kanunu ve Tebligat Kanununa aykırı olduğunu, Müvekkili ile … Kozmetik Estetik Medikal Ltd. Şti. Şirket Yetkilisi … arasında cihaz kiralama sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye bağlı olarak müvekkili tarafından senet düzenlendiğini, İş bu senetler doğrultusunda müvekkili …’a ödeme yaptığını ve müvekkilinin borcu bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu cihazları kullanmak üzere bulunan iş yeri N-Natural Estetik ve Güzellik Merkezi’ndeki işleri kötüye gitmiş ve iş yerini kapatmak zorunda kaldığını, bu durumu cihazı kiraladığı …’a izah eden müvekkili; …’ın, müvekkiline makineyi gönderdiği takdirde diğer dört aya ilişkin ödemeyi yapmasına gerek olmadığını, makineyi kullandığı dönemdeki ödemeleri zaten gerçekleştirdiğini beyan etmesi üzerine söz konusu makineleri …’a yollandığını, iş bu somut olaydan anlaşılacağı üzere müvekkili, makineyi kullandığı döneme ilişkin ödeme borcunu yerine getirmiş olup diğer dört aya ilişkin zaten makine kullanmak gibi bir hizmet almadığını, bu hususta da taraflar aralarında mutabık kalmışlar ve taraflar birbirlerini ibra ettiklerini, müvekkili ile … cihaz sözleşmesine ilişkin borçların tamamında birbirlerini ibra ettiklerini, buna karşın tamamen iyi niyetli olan müvekkili diğer dört aya ilişkin verdiği senetleri …’dan istemediğini, akabinde ise mezkur olayın üzerinden 5 yıl geçtikten sonra iş bu senetler tamamen kötü niyetli olarak sözleşmenin tarafı olan … tarafından, eşi olduğunu tahmin ettiğimiz Hande …’a ciro edildiğini, Senetlerin ciro edilmesinin sebebi tamamen müvekkili hukuki anlamda zor durumda bırakmak olduğunu, bir alacak kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yaparak tahsil edilebilecek bir alacak ise; 3 yıllık gibi uzunca bir süre içerisinde muhakkak takip konusu yapılacaktır. İş bu somut olayda ise davacı taraf 3 yıl boyunca takip yapmamış, dolayısıyla kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapma hakkını yitirmiştir. mevcut ekonomide zor duruma düşen davacı taraf ve cihaz kiralama sözleşmesinin tarafı olan eşi, müvekkilinin hukuki anlamda zor duruma düşürmek maksadı ile alacağın ödenmesine ve karşılıklı olarak ibra edilmiş olmasına rağmen, sırf müvekkil iyi niyetinden ötürü senetleri …’da bıraktığı için icra takibi yoluna gittiğini, karşı tarafın kötü niyetli olduğu müvekkilinin hiçbir borcunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davacı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak ikâme edilen iş bu davanın reddi talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ile bonodan kaynaklı kira sözleşmesine ait itirazın iptaline ilişkindir.
Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı kararı ile Kayseri Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verildiği, Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … esas sırasına kaydının yapıldığı, Kayseri 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 14/04/2023 tarih … esas … karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek mahkememizde tevzi edilerek mahkememiz esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne, Kayseri Genel İcra Dairesi’ne, Mimar Sinan Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Kayseri Genel İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının getirtilip incelemesinde; alacaklısının … aleyhine 24.500,00 TL asıl alacak, 14.112,78 TL işlemiş faiz olacağı olmak üzere toplam 38.612,78 TL alacağın (kira alacağının ) tahsili için başlatılmış icra takibi olduğu anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24.Hukuk Dairesi’nin 2020/138 E, 2020/270 K sayılı ilamında “…Zamanaşımına uğramış bono sebebiyle, kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olur…” denildiği görülmüş olup, dava konusu senet için de zamanaşımı süresinde içinde ödeme talep edilmemesi ile senedin kambiyo vasfını yitirmiş olduğu görülmüştür.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 2022/1133 E, 2022/1217 K sayılı kararında “…Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 2015/14749 E. 2015/12725 K.sayılı ilamında: “Dosya kapsamında bulunan senet fotokopisinden TTK’nın 776/1. maddesinde öngörülen ödeme yerini ve tanzim yerini içermediği, böylece belgenin kambiyo vasfını taşımadığı anlaşılmaktadır. Buna göre dava; 5.000.-TL alacağın tahsili isteminden kaynaklanmakta olup, tarafların tacir olmadığı ve davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde, asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” Bu nedenle, eldeki davaya konu senedin bononun unsurlarından olan düzenleme yerini içermemesi nedeniyle adi senet hükmünde olduğu ve uyuşmazlığın da ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmış olmakla davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” denildiği görülmüş olup, dava konusu senedin zamanaşımı süresi içinde ödeme için talebe konu edilmemesi ile kambiyo vasfını kaybettiği, davanın mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı ve tarafların da senedin düzenlenme tarihinde tacir olmadığı dikkate alınarak dava konusu olayda Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılarak Mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin KAYSERİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3-Mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan HMK’ nın 21/1-c maddesi uyarınca kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin tayini için dosyanın re’sen Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/11/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza