Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/476 E. 2023/1151 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
DAVALI : …

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/05/2023
KARAR TARİHİ : 21/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkili … hakkında davalı tarafın kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı icra dosyasında 5.000tl bedelli 2 adet bonodan kaynaklı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yaptığını, bonolarda yer alan imzalara itirazları nedeniyle kayseri 1. icra hukuk mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında dava açıldığını, kayseri 1. icra hukuk mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında takibin durdurulmasına kararı verilinceye kadar geçen sürede kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasında takip kesinleştiği ve müvekkilinin vakıfbank banka hesabı ile adına kayıtlı araçları üzerine davalı lehine haciz şerhi işlendiğini, müvekkilinin banka hesaplarında ve araçları üzerinde bulunan hacizlerin kalkması için dosya borcuna karşılık olarak tahsil harcı, vekalet ücreti ve diğer feri alacak kalemleri de dahil olarak 13.110 tl , 25/01/2021 tarihinde vekaleten vakıfbank hesaplarından davalı vekili avukat … hesabına ödendiğini, bu ödeme neticesinde müvekkilinin vakıfbank hesabında ve araçları üzerinde bulunan kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasının haciz şerhi , kayseri 1. icra hukuk mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasında yargılama devam ederken kaldırıldığını, yargılama neticesinde kayseri 1. icra hukuk mahkemesi’nin … esas, … kararı ile bonolarda yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığı yönünde 10/06/2021 tarihinde kesin karar verildiği, icra takibine konu bonolarda yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığı 10/06/2021 tarihli karar ile sabit olması üzerine , 25/01/2021 tarihinde davalıya ödenen 13.110 tl nin geri iade alınması yani istirdatı için kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasında 13/06/2021 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasında yer alan icra takibinin durduğunu, kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı icra dosyasında yer alan itirazın iptali için açtıkları davada kayseri 2. asliye ticaret mahkemesinin … esas, … karar sayılı kararında istirdata konu alacağın icra takibi ile talep edilemeyeceğini ancak doğrudan alacak davasına konu edilmesi gerektiğine dair gerekçe ile dava şartı yokluğundan reddedildiğini, kayseri 2. asliye ticaret mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı kayseri bam 6. h.d.’ nin 15/02/2023 tarih ve … esas – … karar sayılı ilamı ile onandığını, davalı tarafın imzaları müvekkiline ait olmayan bonolar ile kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı icra dosyasından tahsilatını sağladığını 13.110 tl ye ilişkin bonolarda yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığı kayseri 1. icra hukuk mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı ile 10/06/2021 tarihinde kesin karar ile sabit olduğunu, tahsil harcı, vekalet ücreti ve diğer feri alacak kalemleri de dahil olarak davalı tarafa ödenen 13.110 tl nin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalıdan faizi ile tahsili için iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, izah edilen ve re’ sen nazara alınacak nedenlerle,
10/06/2021 tarihli kayseri 1. icra hukuk mahkemesinin … esas , … karar sayılı kesin mahkeme ilamı ile “imzaları müvekkiline ait olmadığı sabit olan kambiyo senetleri ile davalının kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasında yaptığı icra takibi neticesinde tahsil ettiği 13.110 tl nin” avans faizi ile davalıdan tahsili ile ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; dava konusu talep zamanaşımına uğradığını, davacının eldeki davasını, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açmış olduğunu dilekçesinde açıkça ifade ettiğini, bahsi geçen hukuki sebebe dayalı olarak da davacı talebi zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilinden satın almış ürünlerin bedeline istinaden vermiş olduğu senetleri önce ödediğini, sonra da senetlerdeki imzasını inkar ettiğini, davaya konu senetlerin, davacının müvekkilinden satın aldığı ürünlerin bedeline istinaden verildiğini, bu senet bedellerini ödemeyen davacı, sonrasında da senetlerdeki imzasını kötü niyetli olarak inkar ettiğini, davacı ile müvekkili arasında 2019 yılından ibaren süregelen bir ticari ilişki söz konusu olduğunu, bu ticari ilişkiye istinaden müvekkilinden satın almış olduğu ürünlerden kaynaklı borcuna ilişkin olarak davacı, müvekkili lehine 5.000’er TL tutarında davaya konu senetleri düzenleyip kardeşi … vasıtasıyla müvekkili firma ilgilisine teslim ettiğini, takibe konu senetler için yeniden imza incelemesi yapılması gerektiğini, her ne kadar icra hukuk mahkemesi nezdinde yapılan yargılamada senet üzerindeki imzaların borçluya ait olmadığı yönünde bir karar verilmişse de eldeki dava kapsamında yeniden imza incelemesi yapılmasının zorunluluk arz ettiğini, senetteki imzaların davacıya ait olmadığı kanaatine varılması durumunda takas def’inin göz ‘nde bulundurulması gerektiğini, öne sürülen iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte, yukarıda yapmış oldukları bütün savunmalara ilaveten yapılacak yargılama sonucunda herhangi bir şekilde senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığı kanaatine varılması durumunda söz konusu senetleri müvekkiline teslim eden başta davacının kardeşi … olmak üzere ilgililer hakkında yasal başvuru haklarının saklı kalmak kaydıyla öne sürdükleri takas def’inin dikkate alınmasının gerektiğini, izah edilen nedenlerle eldeki kötü niyetli ve mesnetsiz olduğunu iddia eden davanın külliyen reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kambiyo senetlerinden kaynaklı takip konusu senetteki imzanın davacı borçluya ait olmadığından bahisle borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) ile haciz ve icra tehdidi altına ödenmiş olan tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
Konuya ilişkin Yargıtay 3. HD’nin 02.10.2019 tarih, 2017/10924 Esas, 2019/7369 Karar sayılı kararı şu yöndedir:
“6100 sayılı HMK’nun 33.maddesi uyarınca “Hakim, Türk Hukukunu re’sen uygular”. Aynı kanunun 31.maddesi hükmü gereğince; davanın hukuki niteliğini belirlemek ve davayı aydınlatmak görevi hakime aittir. Buna göre davadaki iddia, davacının talebine münhasır olup, belirtilen madde hükümleri gereğince hukuki nitelendirme hakime aittir. Bu nedenle bir davada hukuki sebebin gösterilmemiş olması ya da hatalı olarak gösterilmiş olmasının usul hükümleri bakımından bir müeyyidesi bulunmamaktadır.
İstirdat davası, İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödendiği iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İlk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İkinci şart ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehditi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır (İİK.m.72/Vll).
İstirdat davasında önemle vurgulanması gerekli bir husus daha vardır ki, o da; borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılması gerekir (İİK.m.72/Vll). Dolayısıyla, borçlunun parayı doğrudan alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelin icra dairesine ödendiği tarihte 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Kanunda öngörülen süre, hak düşürücü süre olduğundan; taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece re’sen gözönüne alınır. Mahkemenin yargılamanın her aşamasında hak düşürücü süreyi kendiliğinden dikkate alması ve İİK’nun m.72/Vll’de öngörülen bir yıllık dava açma süresini geçiren borçlunun açtığı istirdat davasını reddetmesi gerekir (HGK 2007/3-164 E, 2007/204 K, 11.04.2007 gün).
Somut olayda; davacı kiracı, aleyhine başlatılan Antalya 7. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip sonucunda, takip miktarının 8.805.67TL’sini 18.11.2008 tarihinde, 2.920,50TL’sini 20.08.2009 tarihinde ödediği, davanın ise 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra 20.12.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı sunduğu 25.12.2015 havale tarihli dilekçe ile, istirdat davasını alacak davası olarak ıslah ettiğini bildirmiş ise de; hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan iş bu davanın alacak davası olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Açıklanan nedenlerle, 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, 11.726,17 TL ‘nin geri alımına yönelik açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.”
Yine konuya ilişkin Yargıtay 11. HD’nin 22.04.2021 tarih, 2019/4320 Esas, 2021/3961 Karar sayılı kararı şu yöndedir:
“Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, takibe süresinde itiraz edilemediğinden 23.03.2016 tarihinde borcun ödenmek zorunda kalındığını ancak, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davalıya haksız yere ödenen tutarın sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça borçlu olmadığı halde itirazi kayıtla ödemek zorunda kaldığı paranın iadesinin talep edildiği, davanın icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı bir paranın istirdatı istemine ilişkin olup, İİK’nın 72. m. düzenlenen istirdat davası niteliğinde olduğu ve ödemeden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği gerekçesiyle, İİK’ nın 72/7. m. ile HMK’nın 114/2, 115/2 m. gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın 13.11.2017 tarihinde açıldığı, davacının hakkındaki icra takibi nedeniyle icra dosyasına 23.03.2016 tarihinde ödeme yaptığı, yapılan ödemeyle borcun kalmadığı, her ne kadar davacı tarafça davanın istirdat davası niteliğinde olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince açıldığı ileri sürülmüş ise de, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davaların sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı ve davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiği, davanın da 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.”
Emsal Yargıtay kararları ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı hakkında davalının başlaşmış olduğu ilamsız icra takibi devam ederken davacı borçlunun dava ve takip konusu borcu 25/01/2021 tarihinde haricen davalıya ödediği, bu tarihten itibaren 1 yıllık süre içerisinde menfi tespit ve istirdat davası açması gerektiği, ancak davacının eldeki davayı hak düşürücü süre niteliğindeki bu bir yıllık süre geçtikten sonra 16/05/2023 tarihinde açtığı, her ne kadar davacı bu davayı sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iki yıllık ön görülen zamanaşımı süresi içerisinde açtığını ileri sürmüş ise de emsal kararlar çerçevesinde niteliği itibariyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu açık olan menfi tespit ve istirdat davasının süre yönünden TBK m.82/1 hükmüne tabi olmayıp, İİK m.72/7 hükmüne tabi olduğu ve bu çerçevede davanın, takip konusu borcun icra takibinin devamı sırasında haricen yahut icra dairesine tamamen ödendiği tarihten itibaren başlamak üzere bir yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, bu sebeple mahkemece resen gözetilmesi gereken bir süre olduğu anlaşılmakla süresinde açılmayan dava yönünden davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-DAVACININ DAVASININ SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının, davacıdan peşin olarak alınan 223,89-TL harcın mahsubu ile bakiye 45,96‬-TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve taktir olunan 13.110,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibari ile yasa yolları kapalı ve KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır