Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/31 E. 2023/817 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :1- … –
VEKİLİ :
DAVALILAR :2- … –
3-… –
4-… –
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;: Sınırlı Sorumlu … Konut Yapı Kooperatifi ile müteveffa muris … ve … arasında, … adresinde bulunan, 86 pafta 740 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında, Kayseri 1. Noterliğinin 03.07.2009 tarihli … yevmiye numaralı işlemiyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiş olduğunu, bu sözleşme gereğince kooperatif tarafından inşaat yapımına başlanmış, üzerine düşen yükümlülükler yerine getirilmiş ve inşaat belirli bir seviyeye getirildiğini, 27.02.2017 tarihli “Yılsonu Seviye Tespit Tutanağı”na göre, 31.12.2016 tarihi itibariyle ilgili yapının gerçekleşme oranının %70 olduğu kayıt altına alındığını, yüklenici SS … Konut Yapı Kooperatifinin iflası, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.10.2020 tarih 14:56 saat … E. … K sayılı kararıyla açılmış olup iflas tasfiyesi işlemlerinin, Kayseri Genel İcra Dairesinin … iflas sayılı dosyasıyla devam etmekte olduğunu, arsa sahipleri … ve … tarafından, Kayseri 7. Noterliğinin 24.02.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesinin “geriye etkili olarak” feshedildiği bildirilmiş olduğunu, arsa sahiplerince yapılan fesih bildiriminden haberdar olunması üzerine, iflas idaresi tarafından; sözleşmenin feshinin kabul edildiği, kayıtlara göre inşaat seviyesinin %70 olduğu, buna göre sözleşmenin geriye etkili feshinin bir sonucu olarak imalat bedelinin iflas masasına ödenmesi gerekliliği arsa sahiplerine bildirilmiş ancak aradan geçen zamanda taraflarına hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu, taraflarınca dava konusuna ilişkin arabuluculuk yoluna başvurulmuşsa da görüşmeler olumsuz neticelendiğini, görüşmeler esnasında, arsa sahibi … vefat etmiş ve arabuluculuk süreci davalı mirasçılarla tamamlanmış olduğunu, alacağın tam belli olmaması nedeni ile belirsiz alacak davası açtıklarını, davaya konu yapının ruhsat süresinin bitmiş olması ve yapı denetim şirketinin işi feshetmiş olmasına rağmen yapıda kat malikleri tarafından çalışmalara devam edildiği tespit edilmiş olduğunu, iflas idaresinin başvurusu üzerine 10.10.2022 tarihinde Talas Belediyesi tarafından yapı tatil zaptı düzenlendiğini, ne var ki inşaatın mühürlenmesine rağmen kaçak şekilde yapımına devam edildiği tespit edilmiş, bunun üzerine müteahhit firma … Müh İnş Tur San ve Tic Ltd Şti yetkilisi … tarafından 27.10.2022 tarihinde mühür bozma ve iş yeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından şikayette bulunulmuş olduğunu, Yüklenici kooperatifin imalat bedeli ödeninceye dek geri vermekten kaçınma hakkı bulunmakta olduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2001/4934 E. 2002/859 K. sayılı 20.02.2002 tarihli kararının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, mezkur içtihat ve kanun maddeleri uyarınca, iflas idaresinin geri vermekten kaçınma hakkı mevcut olduğunu, öte yandan inşaata devam edilmesinin, davaya konu imalat bedeli alacağına esas teşkil edecek imalat miktar ve oranlarının tespitinde zorluk yaratacağı kuşkusuz olduğunu, tüm bu nedenlerle, … adresinde bulunan inşaatın yapımının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmekte olduklarını, dava konusu Kayseri ili Talas ilçesi 86 pafta 740 ada 1 parsel sayılı taşınmazda, davalılar adına (intikal yapılmamış olması halinde, bir kısım davalılar murisi … ile davalı … adına) kayıtlı arsa payı ve bağımsız bölümlerin UYAP sisteminden sorgulanarak tespit edilmesini ve hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmekte olduklarını belirterek, tahkikat sonucu alacağın miktarının belirlenmesi mümkün olduğunda bedel artırım dilekçesi verme hakkı saklı kalmak üzere; öncelikle … adresinde bulunan inşaatın yapımının tedbiren durdurulmasına ve aynı adreste bulunan 86 pafta 740 ada 1 parselde davalılar adına kayıtlı arsa payı ve bağımsız bölümler hakkında ihtiyati tedbire, işbu belirsiz alacak davasının kabulü ile, … adresinde bulunan, 86 pafta 740 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki inşaatın yargılama neticesinde tespit edilecek imalat bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafından açılmış olan haksız ve kötü niyetli iş bu davanın kabulü mümkün olmadığını, dava ilk olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshi halinde Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiğini, görevin kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen dikkate alınması gerektiğini, akabinde fesih hakkında verilecek karara göre, asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla; eğer yüklenici taraf, bir alacağı mevcutsa ancak bunun sonucunda eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik dava açılabileceğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2006 / 2709 E., 2007 / 3926 K., 11.06.2007 tarihli kararının dikkate alınması gerektiğini, davalı … ve müteveffa … ile tasfiye halinde SS … Konut Yapı Kooperatifi arasında, … adresinde bulunan , 86 pafta 740 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde, Kayseri 1. Noterliğinin 03.07.2009 tarihli … yevmiye numaralı işlemiyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme gereği inşaat yapımına başlanmış, fakat davacı kooperatifin edimlerini sürekli geciktirmesi ve üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucunda inşaat neredeyse durma noktasına gelmiş olduğunu, bunun üzerine davalı … ve müteveffa … tarafından “Kayseri 9. Noterliği 03/08/2015 tarihli 08646 yevmiyeli” ve yine “Kayseri 9. Noterliği 08/10/2018 tarihli … yevmiyeli” ihtarnameler ile kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshedebilecekleri yönünde bildirimde bulunulmuş olduğunu, tüm bu bildirimlere rağmen davacı tarafın, sözleşme gereği yüklenilen edimleri yerine getirmediğini ve aradan geçen uzun süreyle tezat oluşturacak şekilde inşaat seviyesi %30 civarlarında kaldığını, Kat karşılığı inşaat sözleşmesine ek olarak yapılan sözleşmelere göre tamamlanması için öngörülen tarih 30/03/2017 olduğu halde halen inşaat tamamlanamamış ve tamamlanabilmesi için de, şartlar göz önüne alındığında, oldukça uzun bir süreye ihtiyaç duyulacağından 24/02/2021 tarihli ihtarname ile davayı … ve müteveffa …, sözleşmeyi haklı nedenlerle “geriye etkili olarak” feshettiğini davacı tarafa bildirmiş olduklarını, bu ihtarnameye rağmen davacı tarafın yetkisiz olarak inşaat yapımına devam ettiğini, bu konuyla ilgili Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017 / 2235 E., 2018 / 6605 K., 22.10.2018 tarihli kararının dikkate alınması gerektiğini, davacının, alacağını arttırmak için hukuka aykırı olarak yetkisi olmamasına rağmen inşaatı devam ettirmiş olduğunu, söz konusu ihtarnamenin davacıya tebliğinden sonra yapılmış olan tüm işlemlerin yok hükmünde olduğunu belirterek; usul ve yasaya aykırı olarak açılmış haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalılar …, … ile …’un cevap dilekçesinde özetle; müteveffa … ve davalı … ile müflis S.S. … Konut Yapı Kooperatifi arasında … parsel de bulunan arsa hakkında Kayseri 1. Noterliği 03/07/2009 tarihli … yevmiye numaralı kat karşlığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, bahse konu kat karşılığı inşaat sözleşmesine ek olarak 2 kez daha sözleşme yapıldığını en son yapılan sözleşmeye göre 30/03/2017 tarihinde tamamlanması öngörülen inşaat tamamlanmadığını, Kayseri 9. Noterliği 03/08/2015 tarihli 08646 yevmiyeli ve yine Kayseri 9. Noterliği 08/10/2018 tarihli … yevmiyeli ihtarnameler ile kooperatifin üzerine düşen edimleri ifa etmediği yönünde bildirimde bulunulduğunu, ancak tüm bu bildirimlere rağmen sözleşme uyarınca yüklenilen edimler kooperatifçe yerine getirilmediğini, bu sözleşmelere istinaden bahse konu inşaat ile ilgili her konuda kooperatifin talimatları doğrultusunda hareket edildiğinde, arsa sahipleri tarafından Kayseri 7. Noterliği … yevmiye numaralı 24/02/2021 tarihli ihtarname ile bahsi geçen kat karşılığı nişaat sözleşmesi haklı nedenlerle ve geriye etkili olarak feshedildiğini, ancak kooperatifin fesih ihtarnamesinden önce yani 13/10/2020 tarihinde iflasına karar verildiği sabit olduğunu, dolayısıyla arsa sahiplerinin herhangi bir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderlerinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, Davacı ile davalı … ile vefat eden … arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin davalılar tarafından feshedilmesi nedeni ile yapılan inşaat nedeni ile davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesine, Kayseri Genel İcra Dairesine, Erciyes Vergi Dairesine, Gevher Nesibe Vergi Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/3898 -5384 E-K)
Kayseri Erciyes Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, davalılar …’ın potansiyel mükellef olduğu vergi kaydının bulunmadığı, …’un bilanço esasına tabi birinci sınıf tüccar olduğu, …’un Gayri Menkul Sermaye İradından dolayı mükellef olduğu, …’un Gayri Menkul Sermaye İradından dolayı mükellef olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Kayseri Gevher Nesibe Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevabı yazıda, davalılar, …’ın herhangi bir vergi kaydının olmadığı, …’un herhangi bir vergi kaydının olmadığı, …’un herhangi bir vergi kaydının bulunmadığı, …’un herhangi bir vergi kaydının olmadığı, …’un ise 01/01/2001 tarihinde Gayrimenkul Sermaye İradından başlayıp aynı gün (01/01/2001) terk ettiğinin bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin … E, …. K sayılı kararında “…Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden Mimarsinan Vergi Dairesi’nin Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası içine gelen müzekkere cevabında, temlik alan davacı …’ün 02/08/2019 tarihinde faaliyetini terk ettiği, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ve 2. sınıf tüccar olduğunun bildirildiği görülmüştür. Şu halde, dava tarihi itibariyle temlik alan …’ün ticareti terk ettiği ve tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.” denildiği görülmüş olup, davanın alacak davası olması ile mutlak ticari dava olmadığı ve dava dosyamız açısından davaya esas sözleşmenin tarafı olan davalılar … ile müteveffa …’un vergi dairelerinin cevabına göre tacir olmadığı, bu durumun mirasçı davalılar içinde dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla, dava konusu yönünden Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu görülmüş ve görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davalı asillerin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.27/09/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır