Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/273 E. 2023/1072 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
DAVALI : … -TC NO: … …
VEKİLİ :
DAVA : İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı tarafından … ve …’a yönelik mimarlık proje danışmanlık ve uygulama üzerine teklifte bulunulmuş olduğunu, bu teklif üzerine 28.07.2022 tarihinde toplamda 8 maddelik proje danışmanlık hizmeti sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye karşın davalı tarafından Kayseri Genel İcra Dairesi … E sayılı dosyası ile davalı … Yapı A.Ş aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu, başlatılan icra takibinin davacı firma tarafından ödenmiş olduğunu, sözleşme tarafları açık şekilde belirtilmişken davalı tarafından icra takibinin davacıya yöneltilmesinin taraf husumeti bakımından usule aykırı olduğunu, davalı mimar … sözleşmeye konu bahçeli müstakil ev için peyzaj projesi hazırlama ve uygulamanın takibini yapma borcu altına girmiş olduğunu, sözleşmeye göre belirlenen ödemelerden ilki olan peyzaj proje hizmet bedeli olarak 15.000,00 TL olarak belirlenmiş ve 16.08.2022 tarihinde davacı tarafından yapılmış olduğunu, ödemenin yapılmış olmasına karşın davalı tarafından ifa borcu altına girilen edimler tam olarak yerine getirilmediğini, davalı tarafından gönderilen teklifte fiyatlandırma peyzaj proje hizmet bedeli, peyzaj proje danışmanlık, peyzaj uygulama şantiye takibi hizmet bedeli olarak kalemler şeklinde belirlenmiş olduğunu, ilk olarak davacının ifa borcu olan edim yerine getirilmiş olmasına karşılık davalı tarafından projeye dair herhangi bir edim yerine getirilmediğini, Proje hizmetinin yanında davalı tarafından ifa borcu altına girdiği diğer edim olan peyzaj uygulama şantiye takibi hizmetinin yerine getirilmediği Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesi … D. İş dosyasındaki bilirkişi raporunun son cümlesinde yer alan ‘’keşif mahallinde yapılan incelemede peyzaj uygulamasının olmadığı tespit edilmiştir.’’ Beyanı ile anlaşılmakta olduğunu, davacı tarafından peyzaj uygulamasının sözleşmeye göre başlayacağı inancı ile 05.10.2022 tarihinde …’den çevre düzenlemesi için toplamda 77.368,00 TL mal satın aldığını, ayrıca davacı tarafından …’dan toplamda 111.980,00 TL tutarında hafriyat ve çevre düzenleme işi altında mal ve hizmet satın almış olduğunu, davacının üzerine düşen edimleri yerine getirirken hiçbir sorumluluktan kaçmadan tüm masraf ve harcamaları yaparak tüm sözleşme maddelerini ifa ettiğini, davalının davacının edimlerini yerine getirmesine karşılık ise hiçbir edimini yerine getirmediğini, Proje çizim edimini ifa etmeyen davalı ayrıca uygulama konusunda hiçbir şekilde girişimde bulunmamış olduğunu, tüm bunlara rağmen davalı tarafından davacı aleyhine icra takibi yapılmış ve davacının da maruz kaldığı haciz tehdidi altında kapak hesabını icra dairesine ödemiş olduğunu, bu sebeple davacının icra tehdidi ile ödediği 36.750,00 TL’lik kısmın geri alımını sağlamak amacıyla iş bu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek, icra takibi baskısı ile dosya borcunu ödeyen davacının ödemiş olduğu kısmın istirdadına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı ile … ve … arasında 28.07.2022 tarihinde peyzaj proje danışmanlık hizmetleri sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, akdedilen sözleşmeye binaen davalı tarafından danışmanlık hizmeti verilmeye başlanmış olduğunu, akdedilen sözleşme tarihi her ne kadar yakın zaman gibi görünse de iş bu sözleşme tarihi öncesinde davalı iş adı altında bir çok kez oyalanmış olduğunu, ilk görüşmelerin 2021 yılının mayıs haziran ayları zamanında başlanmış ve proje talebinde bulunulmuş ve proje davalı tarafından çizildiği halde davalıya geri dönüş yapılmamış olduğunu, uzun bir süre ertelenmiş ve davalının hizmeti zayi olmuş olduğunu, aylar sonrasında dönüş yapılmış fakat bu sefer de sözleşme tarihine kadar 4 defa revize edildiği halde hiçbir ödeme yapılmamış olup davalı tarafın revizelere de dönüşü çok sonrasında olmuş olduğunu, dönüş yapıldığında ise davalı 3 boyutlu proje çizim yapmış olup iş bu projeyi davalı tarafın temsilcilerinin isteği üzerine 4 defa revize ettikten sonra sunmuş olduğunu, bu süreçte davalı hem … bey hem … hanım hemde kendi evlerini yapısını inşa eden mimar … hanımla da görüşmekte olduğunu, hatta bu bilgilendirme ve yapılacak işlerin daha hızlı ve daha İyi yürümesi adına whatsap grubu kurmak istemiş olup bu grubun ismini “… hacılar şantiye” olmasını davacı bir whatsap grubu kurmuş olduğunu, her ne kadar … husumetin yokluğu iddiasında bulunsa da taraflar kendisini … yapının temsilcileri olarak tanıtmışlar ve davalıdan whatsap grubunun bu şekilde yazılmasını istemişl olduklarını, oda yetmezmiş gibi birde sözleşmeye dayalı kısmi ödemelerini …. yapı üzerinden yapmış olduklarını, davacı şirketin temsilcilerine ilk sunum yapıldıktan sonra davacı tarafı danışmanlık ücreti kapsamında … Mimarlı …’ın hesabına 15,000,00TL bedeli 16.08.2022 tarihinde yatırmış olduğunu, dekontta da görüleceği üzere ödeme … Yapı Sanayi Ve Ticaret Anonlm Şirketi tarafından gerçekleştirildiğini, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 20.06.2022 sayısından da anlaşılacağı üzere sözleşmenin akdedildiği tarih olan 28.07.2022 tarihinde … … ve … …’nin yönetim kurulunda genel müdür yardımcısıdır ve münferiden temsile yetkili olduklarını, projenin ilerleyen aşamalarında söz konusu alanı peyzaja uygun hale getirmek adına davalı danışmanlığında malzeme temin edilmiş olduğunu, yine bu malzeme alımlarında fatura … yapı sanayi ve ticaret anonim ‘şirketi adına kesilmiş olduğunu, ayrıca davalının bu malzemeler temininde danışmanlık verdiği de malzeme teklif formlarında isminin yazılı oluşundan dolayı apaçık belli olduğunu, işbu sebepler ile başlattıkları kayseri genel icra dairesi … e. sayılı icra takibinde husumet, davacı şirkete yöneltilmiş olduğunu, davacı taraf ile davalı arasında 28.06.2022 tarihinde peyzaj proje danışmanlık hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin teklif kısmında belirtildiği üzere tarafımızca iki kalemin ifa borcu altına girilmiş olduğunu, bunların; peyzaj proje hizmeti, peyzaj proje danışmanlık ve peyzaj uygulama şantiye takibi hizmeti olduğunu, taraflarınca bu kalemlerden ilki olan peyzaj proje hizmeti 2D ve 3D çizimlerin davacı tarafa sunulmasıyla ifa edilmiş, hizmetin yerine getirilmesi sonucu olarak da hizmet bedeli olan 15.000 TL davacı şirket tarafından davalı hesabına yatırılmış olduğunu, davacı tarafça ödeme yapılmasına rağmen hiçbir hizmet almadıkları iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira basiretli bir tacir yapılması planlanan bir projede öncelikle proje tasarımı ve fiyatlandırma hizmeti alması gerektiğini bilmesi gerektiğini, taraflarınca hazırlanan 2D ve 3D proje çizimlerin teslim edilmeden ödeme yapıldığının kabulü imkansız olduğunu, TTK madde 20/2’ye göre her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi lazım geldiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince yapılacakların belli olduğunu, davalının üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini, danışmanlık hizmeti verdiğini, davalının hizmeti beğenilmiş ve eksiklik olduğuna ilişkin hiçbir bildirimde bulunulmamış olduğunu, davalıya karşı taraflar bu süreçte sözleşmenin feshine ilişkin hiç bir bildirim yapılmamış olduğunu, davalının işin bitmesi için fazlası ile çaba gösterdiğini, davalıdan kaynaklı olmayan gecikmeler olduğunu, dilekçede açıklanan hususlarda hizmet verildiğini, davacı tarafça iddia edildiğinin aksine davalının ifa borcu altına girdiği tüm kalemleri, karşı tarafın edimlerini eksik yahut hiç ifa etmemesine rağmen yerine getirmiş olduğunu, davacı tarafça üzerine düşen edimlerin yerine getirildiği belirtilerek gösterilen, aynı şekilde dilekçenin 3 ve 4. eklerinde sunulan faturaların, davalının danışmanlığında şantiye alanının peyzaja uygun olması için alınan mal ve hizmetlere ilişkin olduğunu, sayılan tüm bu kalemlerin uygulanma süreci sonrası sözleşmede anlaşılan 60 takvim günü danışmanlık hizmetiyle birlikte sona ermiş olduğunu, davalı tarafından davacı şirkete bu durum 27.09.2022 tarihinde mail yoluyla bildirilmiş ve aynı gün fatura kesilmiş olduğunu, sözleşilen sürenin bitiminden sonra uygulamalara devam edilmesi için ayrıca herhangi bir talimat alınmamış ancak davalıya emeğinin karşılığı olan 22.500,007L de ödenmemiş olduğunu, bu sebeple Kayseri Genel İcra Dairesi ….E. Sayılı İcra takibinin başlatılması zarureti taraflarınca hasıl olduğunu, her ne kadar davacı taraf teklif formuna dayanarak davalının peyzaj uygulaması yapması gerektiği üzerinde durmuş olsa da teklif formu taraflar tarafından kabul görmüş ve imzalanmış bir teklif gibi görünse de bu şekilde olmadığını, çünkü daha sonrasında bu durum taraflar tarafından kabul görmediğinden sözleşme hazırlanmış ve taraflarca imzalanmış olduğunu, fakat davacı taraf kötüniyetli olarak teklif formunu kullanarak mahkemeyi yanıltmaya çalışmakta olduğunu, yine aynı kötüniyetle sözleşmeye dayanmadan kabul edilmemiş bir teklif formuna dayanarak hukuki dayanaktan yoksun ve taraflı bir şekilde uzman bir bilirkişi olmadan sadece gayrimenkul değerlendirme uzmanı ile delil tespiti yaptırması ve bu delil tespiti karar verildiği bir raporu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, iş bu sebeple kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesi … D. İş dosyasında peyzaj uygulamasının olmadığı tespiti kabul etmediklerini belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iş bu davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve peyzaj uygulama şantiye takibi işlerinin davalı tarafından yerine getirilip getirilmediği, davacının bu nedenle Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu ödemenin kendisine iadesi koşullarının olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne, Kayseri Genel İcra Dairesi’ne, Mimar Sinan Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.

Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasının bir suretinin celbi ile incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … olduğu, toplam 29.250,00-TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından 13/12/2022 tarihli tensip kararı ile dosyanın infaz ile kapatılmasına karar verildiği olduğu anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.

Kayseri Mimarsinan Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, davalının işletme usulüne göre defter tuttuğunun belirtildiği görülmüştür.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’nin 2022/346 E, 2022/494 K sayılı kararında “…Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden Mimarsinan Vergi Dairesi’nin Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/293 Esas sayılı dava dosyası içine gelen müzekkere cevabında, temlik alan davacı Kamil Türk’ün 02/08/2019 tarihinde faaliyetini terk ettiği, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu ve 2. sınıf tüccar olduğunun bildirildiği görülmüştür. Şu halde, dava tarihi itibariyle temlik alan Kamil Türk’ün ticareti terk ettiği ve tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davanın genel hükümler uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.” denildiği görülmüş olup, davanın fatura alacağına dayalı başlatılan takip nedeni ile ödenen bedelin iadesi talebini içeren istirdat davası olması ile mutlak ticari dava olmadığı, dava dosyamız açısından Mimarsinan Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre davalının VUK madde 177/4 kapsamında tacir sayılması gerektirir kazanç düzeyinde olmadığının belirtildiği ve bu hali ile davalının tacir olmadığı anlaşılmakla, dava konusu yönünden Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu görülmüş ve görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekillinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.29/11/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza