Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/138 E. 2023/224 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :…
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı … ile … tarihli bir eser sözlemesine imza attığını, bu sözleşmeye binaen davalının yeni açacağı kuaför salonunun sözleşmeye uygun bir şekilde iş yerinin dış cephesine ilişkin yapım işini üstlendiğini, bu sözleşmeye binaen müvekkilinin bir tasarım yaptığını ve davalı tarafa ilettiğini, davalının bu tasarımı da kabul ederek işe başlandığını, işi bitirip iş sahibine teslim ettiğini, ancak işin bitirildiği sırada karşı tarafın müvekkiline işin istediği gibi olmadığını, bu sebeple ödemenin büyük bir kısmından kaçınacağı şeklinde beyanda bulunduğunu, müvekkilinin karşı tarafa ilettiği tasarıma uygun bir şekilde yapılmasına rağmen davalı tarafın bu şekilde beyanlarda bulunarak ödemeden kaçındığını, ancak iddiaları kabul anlamına gelmemek ile birlikte ekte sundukları sözleşme de incelendiğinde, not: çizilen görselle uygulama arasında %10 farklılık gösterebilir. şeklinde bir maddenin de bulunduğunun gözükeceğini, ayrıca çizilen görsel ile uygulama arasında farklılığında olmadığını, müvekkilinin … tarihli sipariş sözleşmesini sözleşmeye uygun bir biçimde tasarlamış ve imal ettiğini, sözleşmeye konu işlerin tamamının teslim ve ilgili işletmenin dış cephesine monta edilir iken davalının, yalnızca sözleşmenin 7.Maddesi’nde yer alan “yan cephe isim 7 cm ışıksız pleksi kutu harf ” kısmını teslimden kaçındığını ve bu kısmın dükkanın yan tarafına takılmasına engel oluşturduğunu, bu hususta iş sahibinin teslimden kaçındığına ilişkin tanıklarının da mevcut olduğunu, Türk Borçlar Kanunun 106. maddesinde: Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur. Şeklinde olduğunu, ayrıca iş sahibinin 7.Madde’de yer alan kısmın tesliminden kaçınmasını gerektirir bir sebebinde mevcut olmadığını, sözleşmenin yapıldığı sırada bu kısmında tasarımı yapılmış, davalıya gösterilmiş ve davalının da kabulü ile birlikte imza altına alındığını, nitekim 7.Madde’de yer alan dükkan girişinin yan tarafında bulunan 7 cm ışıksız pleksi kutu harfin tasarım görselleri ve tasarımın akabinde davalıya monte edilmek üzere götürülen üretilmiş halinin resimlerini sunduklarını, üretilen ürün ile tasarım ve sözleşmenin birebir aynı olduğu halde davalının teslim almaktan kaçındığını, sözleşmede izah edilen tüm işlerin yapılıp yapılmadığını, yapıldı ise sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığını, sözleşmede yer alan malzeme bilgilerinin kullanılıp kullanılmadığının ve ileride zarar görmesi muhtemel dış cephenin zarar görmeden önceki halinin yasal mevzuatlar çerçevesinde tespiti amacı Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Değişik İş ve … Karar numaralı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, bu hususta rapor düzenlendiğini ve raporda bilirkişinin, işin tamamen usulüne uygun olarak yapıldığını, yalnızca 7 cm ışıksız pleksi kutu harf tasarımının monte edilmediği yönünde rapor beyan ettiğini, davalı ile işin yapımına başlanılmadan önce … tarihli bir sipariş sözleşmesi yapıldığın, bu sözleşmede işin bedelinin 160.000,00 TL olduğu belirtildiğini, bu bedelin 60.000,00 TL’sinin peşinat olduğunu kalan 100.000,00 TL’nin ise haftalık 7.000 TL ile 5.000 TL arası miktarlar ile ödenmeye başlanacağının belirtildiğini, 160.000,00 TL’nin 60.000,00 TL’sinin sözleşmenin yapıldığı esnada peşinat olarak ödendiğini, kalan 100.000,00 TL için davalının sözleşmede de ikrar ve taahhüt ettiğinin üzerine ek teminat olarak ayrıca, adi yazılı borç ikrarını içerir bir senet imzaldığını ve müvekkili şirketin sahibi ve yetkilisi ölan …’a verdiğini, kalan bu 100.000,00 TL için verilen adi yazılı borç ikrarı içerir senedin akabinde davalı 19.000,00 TL daha ödeme yapmış ve kalan bakiye borcu 81.000,00 TL olduğunu, iş bu adi yazılı borç ikrarını içerir senedin dikkate alınmasını ve bu vesile ile davalının yazılı imza ile koşulsuz şartsız olarak ödemeyi taahhüt ettiği bedelin davalıya ödettirilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle işin sözleşmeye uygun bir şekilde yapıldığını, işin yalnızca küçük bir kısmının ise davalının haklı bir sebebi olmaksızın teslim almaktan kaçınması sebebi ile teslim edilemediğinin tespiti ile davalının toplam 160.000,00 TL olan borcunun 79.000,00 TL’sini ödediğini, kalan 81.000,00 TL’nin halen bakiye alacak olarak mevcut olduğunu, iş bu dava dilekçesi ile davalının temerrüde düştüğünün kabulüne, iddiaları kabul anlamına gelmemek ile birlikte bir anlığına davalının işin ufak bir kısmı olan 7cm’lik pleksi kutu harfleri teslimden kaçınmakta haklı olduğu kabul edilse dahi yapılan eser işinin bölünebilir niteliğinin bulunması sebebi ile bu kısmın malzeme bedelinin 180.000,00 TL’lik toplam borç üzerinden düşülerek bakiye alacaklarınnı tespiti, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik harca esas değer olarak gösterdikleri 20.000,00 TL’nin dava açılış tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasına ilişkindir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca … tarihinde kararlaştırılıp, … tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, … sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Alacak davası TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Erciyes Vergi Dairesinin … tarihli müzekkere cevabında, davalı …’in 2. Sınıf tüccar olduğunu ve işletme hesabı esasına göre defter tutuğunun belirtildiği görülmüştür.
Davalının, Erciyes Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre tacir olmadığı ve bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu görülmüştür. Nitekim Yargıtay … HD.nin … -… E-K.sayılı kararında; “Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının basit usulde işletme hesabı defteri tuttuğu ve tacir olmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı. vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” karar verilmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi…

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)