Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/82 E. 2022/79 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/82 Esas
KARAR NO : 2022/79

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … .
VEKİLİ : Av. … .
DAVALI : ….
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında dava dilekçesine ekli olan dükkan satış sözleşmesi tanzim edildiği, dükkan satış sözleşmesine göre Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde bulunan ve davalı kooperatif adına yapılacak olan … blok zemin katında bulunan 7 adet dükkanı müvekkiline satmış ve anlaşmada belirtilen bedel uyarınca da ödenmesi gereken bedeli 2.100.000,00 TL peşin ve eksiksiz satıcı taraf aldığını, dükkan satış sözleşmesinin 3. Maddesinde “..Alıcıya dükkanların tapu devirleri en geç 30/09/2019 tarihinde verilmiş olacaktır. Taraflardan kaynaklı olmayan sebeplerden dolayı ek olarak 30 gün süre verilerek hiçbir gerekçe kabul edilmeksizin en son tapu devir tarihi 30/10/2019 olarak belirlenmiştir.” Sözleşmeden geçen bu maddeye göre taşınmazların bedellerinin ödenmiş olmasına rağmen davalı halen daha taşınmazların tapularını müvekkiline devretmediğini, dava konusu uyuşmazlık hakkında başvurduğumuz arabuluculuk görüşmelerinde de davalı tarafla herhangi bir anlaşmaya varılamamıştır. İşbu arabuluculuk tutanağı dilekçemiz ekinde sunulmuştur. Davalı tarafın herhangi bir şekilde anlaşmaya varmayı kabul etmemesi sebebiyle tapu kayıtlarının iptali ile bunların müvekkil adına tescilini talep ve dava etme gereği hasıl olduğunu, bunun mümkün olmaması durumunda ise yukarıda da belirttiğimiz gibi müvekkilimiz bu taşınmazların bedellerini davalıya eksiksiz yatırmıştır. Bu sözleşmenin akdedildiği ve ödemenin yapıldığı zaman ile şu zamana kadar aradan geçen süre ve bu sürede paranın alım gücü, döviz kurundaki artış, taşınmaz fiyatlarındaki artış gibi hususlar değerlendirildiğinde hakkaniyete ve adalete uygun olan çözümün, müvekkilce ödenen bedelin denkleştirici adelet ilkesi gereğince günümüz koşullarına uyarlanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesidir. Bu bedele ise yasal faiz uygulanmasının olduğu, davamızın kabulü ile belirsiz alacak davamızın Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde tapuya kayıtlı olan dava konusu taşınmazların tapu kaydına (cebri icra yoluyla da satışı önleyecek şekilde) tedbir konulmasına ve nihayetinde tapu kayıtlarının iptali ile bunların müvekkil adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile müvekkilce davalıya ödenen taşınmaz bedellerinin mahkemenizce uygun görülecek surette denkleştirici adalet ilkesi gereğince günümüz değerlerine uyarlanmasını, uyarlanan bedele ise dava tarihinden bu yana yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, Tapu İptali Ve Tescil istemine ilişkindir.
Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize tevzi edilerek mahkememizin iş bu dosya numarasını almıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … E, … K sayılı kararında”Yukarıda açıklandığı üzere, davacı kooperatif olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Buna göre, görevli mahkemenin Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu yönündeki değerlendirmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine, dosyanın yargı yeri olarak tespit edilen mahkemeye gönderilmek üzere merci tayini talebinde bulunan mahkemeye iadesine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/989 E018/989 Esas 2018/1597 Karar sayılı ilamı)” denildiği görülmüş olup her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmiş ise de davalı kooperatifin ilam gereği tacir olmaması nedeni ile görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olmayıp görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu görülmekle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nın 114/c maddesindeki dava şartı dikkate alındığında davanın görev yönünden usulden reddine, görevli mahkemenin Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın yasa yolu kullanılmaksızın kesinleşmesi halinde mercii tayini ile görevli Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin KAYSERİ … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3-Mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan HMK’ nın 21/1-c maddesi uyarınca kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin tayini için dosyanın re’sen Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/02/2022

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)