Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :
DAVALI :… – … …
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2022
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; : Davalı kooperatif tarafından 2011 yılında hesap komisyonunca dairelerin ferdileştirme bedelleri hesaplanmış ve davacının de içinde bulunduğu bir kısım üyeler ile anlaşılmış olduğunu, bu anlaşma doğrultusunda davacının, bankadan kredi çekmiş ve daire borcunu kapatıp tapusunu almış olduğunu, Kooperatif Genel Kurulu 01.07.2012 tarihli kararında “hesap komisyonunca belirlenen daire başına düşen bakiye borcunu kapatan ve tapusunu alan üyelerin dairesini alarak üyelikten çıkabilmesine” karar vermiş ve davacının bu karara istinaden 08 Temmuz 2015 tarihinde noter aracılığıyla istifasını iletmiş ve ortaklıktan çıkmış olduğunu ancak Davalı kooperatif tarafından tüm bu anlaşmalara rağmen 21.06.2015 tarihli genel kurulu 6. Ve 7. Maddelerinde usulsüz olarak istifa eden üyeler aleyhine borç çıkarılmış, bu durumu meşrulaştırmak için 18.11.2018 tarihli genel kurulda eski yönetim tarafından çıkarılan 2011-2012 tarihli maliyet hesaplarının geçersiz olduğu ve alınan kararların onaylanmamasına, 2018 yılında çıkarılan hesapların onaylanmasına karar vermiş, bir taraftan da bazı üyeler aleyhine tapu iptali ve tescil konulu davalar açılmış, bu davalar yerel mahkeme tarafından reddedilmiş ve Yargıtay tarafından onanmış olduğunu, bu kez de davalı Kooperatif, davacının içinde bulunduğu üyeler aleyhine icra takiplerine girişmiş, itirazın iptali davaları açmış olduğunu, Kooperatif tarafından açılan davaların haksız olduğunu defalarca dile getirmemize ve davalı Kooperatifin 21.06.2015 tarihli genel kurulunun iptali istemiyle Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi … esas (Bozma öncesi … esas) sayılı dava olmasına rağmen, bu dava bekletici mesele yapılmamış, bu davada verilen İPTAL kararı bile dikkate alınmamış, davacı ve bir kısım üyeler aleyhine mahkeme kararları kesinleştirilmiş, tüm bu hukuka aykırı kararlar, Ankara BAM 23.H.D. Sinin 2018/687 esas sayılı ilamına dayandırılmış, emsal olmayacak durumda olan Ankara BAM 23.H.D. kararına Kayseri BAM Hukuk daireleri ve Kayseri Asliye Ticaret Mahkemeleri uymuş ve hatalı kararlar vermiş olduklarını, öyle ki kooperatif tarafından açılan itirazın iptali davaları, miktar itibariyle Yargıtay denetimine kapalı olması ve bu konuda içtihat oluşmaması, mahkemelerin farklı kararlar vermesi ve üyelerin mağduriyetinin artmasından dolayı 15 haziran 2022 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanın 7410 sayılı Çevre kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun çıkarılmış olduğunu, bu kanunun 2. Maddesi ile 1136 sayılı Kooperatifler kanununa geçici 11. madde eklenmiş olduğunu, Geçici 11.madde ile Kayseri ilindeki kooperatiflerde, kooperatif devam ederken üyelerin bir kısmına kesin maliyet bedeli çıkarılıp tapuları devredilmişse, devir tarihinden itibaren yönetim gideri hariç her ne ad altında olursa olsun yapılan borçlandırmaların hükümsüz olduğu yasalaşmış olduğunu, bu yasa metninde kooperatifin; a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,b) Terkin edilmemiş olması, c) Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması, ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması, şartlarının birlikte sağlanması belirtmekte olduğunu, öyle ki davacı ve bir kısım üyelere dairelerin ferdileştirme borçları tahakkuk ettirilmesi, bu borçların üyelerce ödenmiş olması, kooperatifin tapuyu üyeye devretmesi ve kooperatifin hala aktif olması yasanın aradığı şartların sağlandığını göstermekte olduğunu, şu halde yasa gereği konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüz olacağını, Kooperatif tarafından davacı aleyhine icra takibi açılmış, davacının itirazı üzerine Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptaline karar verilmiş, bu karar Kayseri BAM 6.Hukuk Dairesinin 2021/2024 esas 2021/2224 karar Sayılı ilamı ile kesinleşmiş olduğunu, icra Takibi derdest olup davalı tarafından davacı aleyhine her an icra tehdidi devam etmekte olduğunu, öyle ki davacının maliki olduğu ev üzerine haciz şerhi işlenmiş ve her an icra yoluyla satılma tehdidi altında olduğunu, açıklandığı üzere 1163 sayılı Kooperatifler kanununa eklenen geçiçi 11.maddesinde açıkça belirtildiği gibi kooperatif tarafından her ne ad altında olursa olsun yapılan borçlandırmalar ve işlemler hükümsüz olduğunu, bu nedenle davacının, davalı kooperatife Kayseri Genel İcra Dairesi … Sayılı dosyası neticesinde 24.971,27 TL borcu olmadığının tespiti amacıyla mahkemeye başvurma zorunluluğu doğduğunu belirterek, Davacının, davalı Kooperatife Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından borcu olmadığının tespitine, Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının iptaline karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan dava usul ve yasaya aykırı olduğu için kabul etmediklerini, arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeni ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davalı kooperatifin unvanından anlaşılacağı üzere davalı kooperatif toplu konut kooperatifi olup konut imalatlarını etap etap yapmamakta olduğunu, dolayısıyla davacı tarafından her ne kadar 1103 sayılı Kooperatifler Kanunun Geçici 11. Maddesi gereğince dava açıldığı belirtilmiş ise de geçici 11.madde de sayılan şartları sağlamayan davacının açtığı davanın bu yönü ile reddi gerekmekte olduğunu, zira kanun maddesin de sayılan şartların birlikte sağlanması halinde davanın açılabileceğini açıklıkla belirtilmiş olduğunu, 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca Kooperatifler Kanuna eklenen geçici 11.madde somut davaya uygulanma ihtimali olan bir madde ise de söz konusu düzenleme açıkça Anayasaya aykırılık teşkil etmekte olduğunu, bu kanun çerçevesinde her ne kadar Kayseri ilinden bahsedilip genel bir düzenleme gibi bir görüntü verilmeye çalışılsa da kişi veya zümreye özgü kanun çıkartılmış olduğunu, zira Kayseri ilindeki kooperatifler belirlenebilir durumda olup bu belirleme kanunun şahsa yönelik olduğunu göstermekte olduğunu, zümre veya kişi için kanun çıkartılması Anayasada yer bulan Kanunlar önünde eşitlik ilkesini tam anlamı ile ihlal etmiş olduğunu ayrıca bu kanun maddesi kooperatifler kanunu ve kooperatifler ana sözleşmesine aykırı şekilde düzenlenmiş olduğunu, bu düzenlemenin uygulanması durumunda kooperatif üyeleri eşit duruma gelmeyecek, sadece Kayseri İlinde kooperatifler ile ilgili çıkartılan kanunun bölgesel kanun görümünde olsa da münhasıran kooperatif ve kooperatif üyelerini kapsayıcı mahiyette düzenlendiğinde esasen kişiye özgü kanun mahiyetinde bir durum oluşturduğunu, bu hususun açıkça anayasaya aykırı olduğunu, yine kanunlaştırılan geçici 11.maddede kooperatifçe tahakkuk ettirilen borcun ödenmesi ibaresi yer almış ise de gelişen ekonomik süreçler çerçevesinde kooperatifçe çıkartılan borçların piyasa gerçeklerinden uzaklaşması pratik olarak günümüzde yaşandığından bu düzenleme ile çıkartılan borcu ödeyen kooperatif üyelerinden kalan imalatı tamamlayacak oranda bir bedel tahsil edilmemesi durumunda kalan üyelerin bu parayı tamamlaması gibi bir sonuç doğacağı için kanun ile anayasaya aykırı olarak tam bir eşitsizlik durumu yaratılmış olduğunu, Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin 2021/6310 Esas, 2022/185 Karar sayılı ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, yine kooperatif ana sözleşmesinin 61. Ve 62.maddesinin mutlak butlan ile batıl olduğu Yargıtay tarafından kabul edilmiş olduğunu, buna göre mutlak butlan ile batıl olduğu ortada olan ana sözleşme hükmüne göre kooperatifçe çıkarılan hesabın ne kooperatif tüzel kişisinin ne de henüz evi teslim edilmemiş olan üyeleri bağlamayacağı sabit iken geçici 11.madde de kooperatifçe çıkarılan borçtan bahsedilip bu bedelin ödenmesi ile borçtan kurtulabileceğine dair öngörülen şart yasa yapma sistematiğine aykırı olduğunu, Geçici 11.madde ile kesinleşmiş mahkeme kararlarına dahi müdahalede bulunarak kanunların geriye yürümezliği ilkesi ihlal edilmiş olduğunu, zira yasa metninde kesinleşen mahkeme ilamları karşısında borçlu olunmadığının tespitine dair dava yetkisi oluşturulmuş olduğunu, HMK da yargılamanın yenilenmesi kurumu sıkı şekil şartları ile düzenlenmiş olup bu kanuni düzenleme ile kanunlar arasında çelişki yaratılmış, sadece Kayseri bölgesindeki kooperatifler için kooperatif üyelerine yeni bir kanuni düzenleme yapılması ile yargılama yenilenmesi davası ile alınabilecek sonucu kanuni bir düzenleme ile alınması ihtimali oluşturulmuş olduğunu, bu ise Anayasının 2.maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin ihlalini doğurmuş olduğunu, kesinleşmiş mahkeme kararları ile alacak elde eden kooperatiflerin bu paraları iade edilmesi konusuna yol açacak şekilde yapılan düzenleme yine hukuk devletinde olması gereken hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğunu, Mahkemece aksi kanaat oluşsa dahi meskur davanın açılmasında davalı kooperatifin kusuru olmayıp devletin kusuru ile iş bu dava ikame edildiğinden davalı kooperatifin talep edilen masraf ve vekalet ücreti taleplerinden ve kötüniyet tazminatından herhangi bir sorumluluğu olmadığını, Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması gerektiğini, AYM, E.2015/41, K.2017/98, 4/5/2017, §§ 153, 154 dikkate alınması ile dolayısıyla Anayasa’nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik, Anayasa’nın 2. maddesinde güvenceye bağlanan hukuk devleti ilkesi ışığında yorumlanması gerektiğini, kanunun yürürlük tarihinden önce kesinleşen ilama bağlanıp alacağın tahsili için başlatılmış icra takiplerine ilişkin düzenleme getirerek bu icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen durdurulacağının ve kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre menfi tespit davası açılarak takibin sona erdirileceğinin öngörüldüğü kanuni düzenleme, geçmişe etkili yasama tasarruflarıyla kararların uygulanma imkânını ortadan kaldıracak mahiyette olduğundan devlete olan güven duygusunu zedelemekte ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmekte olduğunu, bu yönü ile de geçici 11. Madde Anayasaya aykırı olduğunu belirterek, Davanın REDDİNE karar verilmesi, 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca Kooperatifler Kanuna eklenen geçici 11.maddesinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle iş bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, Davacının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası nedeni ile davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarı hususlarına ilişkindir.
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesine, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ve Kayseri Genel İcra Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2023/981 E, 2023/987 K sayılı ilamında “… davacının işbu menfi tespit davasının dayanağı olan 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair kanunun 2. Maddesi ile1163 sayılı Kooperatifler Kanuna eklenen geçici 11. Maddesinin Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 Karar sayılı ilamı ile ve işbu davanın açılmasından sonra, dava devam ederken iptali nedeni ile ve tarafların haklılık durumu gözetilerek davanın konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” denildiği görülmüş olmakla ilgili ilam ve yukardaki yasal düzenlemelerde dikkate alınarak takdiren taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve davacı tarafça yapılan yargılama giderleri üzerinde bırakılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanuna eklenen geçici 11. Madde gereğince davacının davalıya borçlu olmadığı belirtilerek dava açılmış ise de, yargılama devam ederken davanın dayanağı olan söz konusu maddenin Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilmiş olması ile yukarda açıklandığı üzere davanın konusuz kaldığı görülmüş, bu durumda esas hakkında karar verilemeyecek olması nedeni ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 269,85-TL harcın, davacı tarafından dava başında peşin olarak yatırılan 426,45-TL harçtan mahsubu artan 156,60-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-HMK’nun 331/3. maddesi gereğince davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
5-TMK’nun 4. maddesi uyarınca hakkaniyet gereğince tarafların lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/11/2023
Katip …
e-imza
Hakim …
e-imza