Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/553 E. 2022/833 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde Nevşehir ili … ilçesi … Köyü Kayseri … yolunda … Otomotiv Ltd.Şti’nin maliki bulunduğu … plaka sayılı traktör ile sürücü … ve müvekkili sigorta şirketi kasko sigortalı olan … Adına kayıtlı ve sürücüsü olduu … plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kazada sürücü …’ın tam kusurlu olduğunu, hasar bedelinden sürücü … ve … Otomotiv’in müteselsilen sorumlu olduklarını, … plakalı traktör …’ın idaresinde iken yol üzerinde bulunan silajlık mısır deposuna geri manevra yapmak istediği anda kural ihlali yaptığını, … plakalı aracın seyir halinde iken kaza yerine geldiğinde traktöre takılı römorkun sağ arka kapağına vurarak aracın mısır silaj deposuna girmesi sonucunda kazanın meydana geldiğini, meydana gelen kaza nedeniyle … plakalı kasko sigortalı araçta oluşan hasarın tamir ve parça giderini sigorta şirketi tarafından karşılandığını, müvekkili tarafından ödenen tutarın kazada kusurlu olan traktör maliki … Otomotiv Ltd.Şti ve sürücüsü …’dan rücuen tahsili talepli Kayseri … Dairesi … esas sayılı d osyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu … Otomotiv Ltd.Şti tarafından takibe itiraz edilmesi suretiyle … Otomotiv Ltd.Şti yönünden icra takibinin durdurulmasına dair karar verildiğini, bu nedenle Kayseri … Dairesinin … esas sayılı dosyasında borçlu … Otomotiv Ltd.Şti tarafından yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gerçekleşen kaza nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, kazanın gerçekleştiği yolda hız sınırı 30 km/s olmasına rağmen davacı sigorta şirketinin kasko sigortalı araç sürücüsü …’nin hız sınırının çok üzerinde seyir halinde bulunduğunu, kendi kusuruyla trafik kazasına sebep olduğunu, ancak kaza sonrası Jandarma tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağında hız sınırı tabelasının sehven 70 km/s olarak gösterildiğini, ancak kazanın gerçekleştiği yerde hız sınırı 30 km/s olduğunu kaza tespit tutanağına dayalı olarak belirlenen kusur oranını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin dava konusu kazaya karşıan … plakalı traktörü … tarihinde dava dışı …’a sattığını, Ancak dava dışı …’ın traktörün borcunu ödedikten sonra müvekkili şirket tarafından defalarca tarktörün devri için davet edilmesine rağmen devrini almadığını, Bu nedenle müvekkili şirket tarafından Develi Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava dışı …’a kendisine satışı yapılan ve teslim edilen … plakalı 2011 model … marka traktörün noter kati satışının yapılması için 10 gün içinde müvekkil şirkete gelerek satışını alması aksi takdirde müvekkili şirketin doğabilecek maddi, manevi ve hukuki sorumluluğu kabul etmeyeceği açıkça ihtar edildiğini, müvekkili şirketin … plakalı tarktörü 2016 yılında dava dışı …’a sattığından ve teslim ettiğinden davacı tarafça açılan davanın müvekkili şirket açısından husumet nedeniyle reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, … tarihinde meydana gelen kazadan kaynaklı yapılan ödeme nedeniyle davacının Kayseri … Dairesi’nin … sayılı dosyasından kaynaklı davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarına ilişkin davadır.
Kayseri … Dairesi’nin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Sigorta A.Ş olduğu, borçlularının …, … ve … Otomotiv Traktör Dayanıklı Tüketim malları İnş.San.ve TİC.LTD.ŞTİ ‘ın olduğu, takibin 24.279,23 TL diğer, 682,48 TL …- … işlenmiş faiz olmak üzere toplam 24.961,71-TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı, anlaşılmıştır.
Türkiye … Birliği Başkanlığı’na, … Otomotiv San.Tic.AŞ’ye, Kayseri … Dairesi Başkanlığı’na, Ürgüp … Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … E, … K sayılı kararında “Dosya kapsamına göre davacının halefi olduğu sigortalısı tacir olmayan gerçek kişidir. Bu durumda davaya konu uyuşmazlıkta görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi değil genel nitelikte mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesidir. Şu halde, ilk derece mahkemesince görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu dikkate alınarak işin esasına girilerek iddia ve savunmaya ilişkin tüm deliller toplandıktan sonra hüküm tesis edilmesi gerekirken davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.” denildiği görülmüş olup davacı sigorta şirketinin Kasko sigortalısı olan …’nin Ürgüp … Müdürlüğü’nün yazı cevabına göre tacir olmadığı anlaşılmakla dava konusu uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmıştır.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi…

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza