Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/5 E. 2022/339 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2022/5 Esas – 2022/339
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/5 Esas
KARAR NO : 2022/339

HAKİM : ……..
KATİP : …….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av………
DAVALI : ……….
VEKİLİ : Av. ……
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/01/2022
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022
Davacı tarafça davalı taraf aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından ilamın gereğini yerine getirmediğini, kanunsuzluklara devam edilerek haksız tahsilat yapıldığını ve bu tahsilatı da İİK 40. maddesi gereği icra dosyasına iadesi hakkındaki kesin hükümlere rağmen icra dosyasına yasal faizleri ile iade edilmediğini, icra dosyasında ilamın icrasında, yasal olarak yer alan haklarının yerine getirilmesi konusunda sürekli ihtilaf çıktığını, icra mahkemelerince icra dosyasında yer alan kesinleşmiş ilamdaki teslimi gereken makine konusunda taraflar arasında ki ihtilaf giderilememiş olması ve ihtilafın yaklaşık on yıl olmasına rağmen giderilmemiş olması nedeniyle adil yargılama yapılmasını, adaletin sağlanmasını hakklarının ortadan kalkmamasını kendilerine teslim edilmesi gereken çalışan makineden başka bir şey teslim edilmeye çalışıldığını, hak kaybına ugramamız ve de kanunsuz yapılmış tahsilatın kesin hükümler gereği yasal faizleri ile beraber icra dosyasına iade edilebilmesi ve de zararımızın kalmaması için mevcut yasal hukuki duruma uygun olarak ilamın icrasının sağlanabilmesinin temini bakımından sayın mahkemeden ilamlı icranın konusu olan mahkeme kararı ve bu kararın dayanağı olan tespit dosyası esas alınarak davalı tarafından yediemine teslim edilen şeyin gerek tespit dosyasında ve gerekse kararda yer alan davalının iş yerine kurulup 2003 yılı üretime alınan 3 yıl kullanıldıktan sonra, çalışmasında ve çalışma prensiplerinde proplem olup olmadığının tespit edildiği, ancak verimli çalışmadığı, yetersiz olduğu, bu nedenle ayıplı olduğuna karar verilen makinenin , hüküm gereği ön şart olarak icra dosyasına esasen icra dosyasından gösterilmiş olan yere teslim edilmiş olup olmadığı, bu teslim edilen şeyin ilamda kesin hükümde yer alan makine olup olmadığının tespit edilmesi ile bizden kanunsuz yapılan tahsilatın kesin hükümler gereği yasal faizler ile birlikte icra dosyasına iadesinin yapılıp yapılmadığının tespiti için , hak kaybına uğramaları, zarar görmemeleri bakımından, hakların korunmasının sağlanması için işbu davayı açmak zarureti doğduğunu, ilamın icrasında ihtilaf çıktığı, geçen 10 yıl içinde taraflar arasında bir türlü ihtilafın son bulmadığı , adaletin sağlanmadığı, icra hukuk mahkemsin den verilen kararların ve değişik iş dosyasından verilen kararların bağlayıcı olmadığı da dikkate alındığında Anayasanın 36. 141. ve HMK 30. Ve 106. maddeleri gereği işbu konuda taraflar arasındaki güvensizliğin , endişenin giderilmesi, adaletin sağlanması bakımından ikame olunduğunu, davanın kabulü ile HMK 106. maddesi gereği tespitin yapılmasını, her türlü harç masraf ve ücretin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talep sonucunu yeterince açık olmadığını, davaya konu ilamda belirtilen makine ile yediemine teslim edilen makinenin aynı makine olup olmadığının ve borçlunun icra dosyasına yaptığı ödemelerin faiziyle birlikte tesliminin tespitinin istendiğini, Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasında davalının alacağının dava açıltığı tarih itibariyle 152.130,00-TL olduğunu, davacının eksik harç yatırıldığını, tamamlatılması gerektiğini, aksi halde davanın usulden reddi gerektiğini, davanın menfi tespit davası olduğunu, dava ile borçlu para alacağının hiç doğmadığını ya da sonradan sonar erdiğini iddia ederek bu durumunun tespitin talep ettiğini, sözleşmenin hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu iddia ettiğini, ancak borçlu olmadığının tespitinin talep edilmediğini, ilama dayalı makinenin teslim edilip edilmediğinin tespitini talep ettiğini, işbu talebin takip hukukuna ilişkin olduğunu, genel mahkemede dava açmasını gerektirecek bir durum olmadığını, davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının icra dosyasında yer alan ve tespit yaptırılan makinenin ilama konu makine olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, alınan bilirkişi raporların ile yediemine konu makinenin ilama konu makine olduğunu, davacının makinenin teslim edilmediği iddiasının yerinde olmadığını, 2012 yılından bu zamana kadar malın eksiksiz ve tam olarak davacı şirkete tezlim edilmek istenmesine rağmen davacı şirketin haksız yere teslim almaktan kaçınması nedeniyle malın haksız yere teslim alınmadığını, Kayseri 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin ….. D.iş. Sayılı dosyası ve Kayseri BAM 6.HD’nin 2020/192 Esas sayılı ilamıyla tevdi mahalli tayininin kesin hükümle karara bağlandığını, makinenin ihtilafsız teslim edildiğinin mahkeme kararıyla gerçekleştiğini, davacı tarafın beyanlarına itibar edilmemesini talep ettiklerini, davacının iddialarının somut gerçeklikle uyuşmadığını, ilama dayalı takipte borçlu olmadığının tespiti isteminde hukuki yarar bulunmadığını, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı taleplerin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin …… D.İş sayılı dosyası. Kayseri 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/227 E. 2012/173 Sayılı kararı, Kayseri. İcra müdürlüğünün ……. Esas, Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün …….Esas sayılı dosyası, 130.000,00-TL tutarlı çek, banka kayıtları, Kayseri 4. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas, Kayseri 3 İcra Hukuk Mahkemesinin .. Esas, keşif, bilirkişi incelemesi, Yargıtay kararları.
GEREKÇE: Dava, takipten sonra açılmış menfi tespit davası olup, davacı takip borçlusu, davalı takip alacaklısına Kayseri Genel İcra Dairesinin…… Esas sayılı dosya kapsamında borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile dava ve cevap dilekçelerinde belirttikleri üzere davaya konu icra takibinin Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2021 tarih, 2010/227 Esas, 2012/173 Karar sayılı gerekçeli kararına (hükme) konu para alacağının ilamlı icra yoluyla takip ve tahsiline ilişkin olduğu; söz konusu mahkemenin 2010/227 esas sayılı dosyasında davacının (dosyamız davalısı) …….davalıların (dosyamız davacısı)……. ve (dava dışı) ….. olduğu, davanın 28/02/2007 tarihinde açılan tazminat davası olup, 29/03/2012 tarih ve 2012/173 sayılı gerekçeli kararla davalılardan … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı ……hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile “dava konusu olan 1 adet silkelemeli, torbalı toz filtre makinasının (toz toplama ünitesi) davacı tarafça davalı tarafa iadesi ve teslimi koşulu ile 39.050,00-TL’nin dava tarihi olan 28/02/2007 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacı şirkete verilmesi”ne karar verildiği, verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek 16/12//2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kayseri 7. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasının celbiyle yapılan tetkikinde; alacaklı……… tarafından Borçlu…….aleyhine başlatılan 89.329,63-TL bedelli takip olduğu, takibin kesinleştiği, borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan icra memur muamelesinin şikayeti konulu davanın şikayetin kabulü ile sonuçlandığı anlaşılmıştır.
Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin…..esas, ….. esas, …. esas,…… esas sayılı dosyalarının gerekçeli karar örnekleri dosyamız arasına alınmıştır.
Davacının menfi tespit talebini daha önce Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açmış olduğu dava ile birlikte ileri sürmüş olup; yapılan yargılama neticesi, 14/07/2015 tarih, 2014/152 Esas, 2015/736 Karar sayılı gerekçeli kararı ile davanın esastan reddine karar verilmiş olup; hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2016 tarih 2015/16084 esas 2016/9240 karar sayılı ilamı ile; “Taraflar arasındaki Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/227 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda ayıplı mal satışından dolayı sözleşmenin feshi ile dava konusu olan bir adet toz toplama ünitesinin alıcı ……’ tarafından satıcı ……..ne iadesi ve teslimi koşulu ile 30.050,00 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi ile birlikte satıcı şirketten alınarak alıcı şirkete ödenmesine karar verildiği ve hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Lehine hüküm verilen şirketin ilamlı icra takibine girişmesi üzerine bu davanın davacısı olan ……..vekili dava konusu makinanın tam ve eksiksiz olarak iade edilmediği ve bu nedenle hükümdeki öncelikli teslim koşulu yerine getirilmediğinden aleyhindeki icra takibinin durdurulması talebi ile icra hukuk mahkemesine başvurması üzerine Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesince; “ilamda yazılı malın teslimi için şikayetçiye davetiye çıkarılmış ancak malın teslim alınmaması üzerine dava konusu makina yediemine teslim edilmiş olup, ilamdaki teslim şartı bu şekilde gerçekleştiğinden tahsile yönelik icra işlemlerinde usulsüzlük bulunmadığından bahisle şikayetin kısmen kabul, kısmen reddine, yediemine teslim edilmiş bulunan makinanın şikayetçiye teslimine, şikayetçinin diğer taleplerinin reddine”karar verilmiş, şikayetçinin temyizi üzerine anılan karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.09.2013 tarih 2013/8131 E. – 2013/13514 K. sayılı kararı ile ” takip sırasında makinanın tesliminin sağlanamadığı, takip konusu ilam içeriğinde teslimin alacağın tahsili için ön koşul niteliğinde olduğu makinanın ihtilafsız teslimini sağlandıktan sonra alacağın tahsili yönünde tahsile devam edilebileceği, bu nedenle davada, takibin durdurulması yönünde karar verilmesi gerektiği” belirtilerek bozulmuş ve Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesince sözü edilen bozma kararına uyularak şikayetin kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Bu durumda davacının İİK.’nun 40. maddesine dayanarak icranın eski hale iadesini talep edebileceği gözetildiğinde iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar HMK.’nun 114. maddesinde dava şartları arasında sayılmıştır. Aynı Kanunun 115. maddesinde ise, hakimin dava şartlarını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözeteceği hüküm altına alınmıştır. Dava şartları kamu düzenine ilişkin olup, aleyhine bozma yasağının istisnalarındadır. Bu nedenle davanın dava şartı noksanlığından dolayı usulden reddi gerekirken mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeler ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada; usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2016 tarih 2015/16084 esas 2016/9240 karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olup; nihayetinde Yargıtay bozma kararında belirtilen sebep ve gerekçeler doğrultusunda, davacının İİK.’nun 40. maddesine dayanarak icranın eski hale iadesini talep edebileceği, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı, hukuki yararın HMK m.114 hükmü kapsamında dava şartlarından olduğu, dava şartlarının kamu düzenine ilişkin olduğu, aleyhe bozma yasağının istisnalarından olduğu ifade edilerek 24/10/2018 tarih, 2018/471 Esas, 2018/847 Karar sayılı gerekçeli karar ile davanın, dava şartı yokluğundan ötürü usulden reddine karar verilmiş, taraflarca kanun yoluna götürülmeksizin kararın, 30/11/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda; her ne kadar davacı tarafından davalıya borçlu olmadığının tespiti talep edilmiş ise de; tarafları, konusu, dava sebebi aynı olan Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/471 Esas, 2018/847 Karar sayılı dosyası kapsamında bozma sonrası yargılama yapıldığı, bozmaya uygun karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmış; 6100 sayılı HMK’nun 114/1-i bendi gereğince aynı davanın daha önceden açılmış ve hükme bağlanmış olmamasının dava şartlarından olduğu gözetildiğinde davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği bir an için düşünülse de; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2018 tarih, 2018/471 Esas, 2018/847 Karar sayılı kararın davanın esasına ilişkin olmayıp dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair bir karar olması nedeniyle eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği ve sırf bu sebeple davanın usulden reddine karar verilemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın diğer dava şartları bakımından ve daha önce yapılan yargılama sonucu davanın usulden reddine karar verilmesine gerekçe oluşturan “hukuki yarar” dava şartı bakımından değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 Sayılı HMK’nun m.114/1-h bendi uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Madde hükmünün gerekçesine göre; hukuki yarardan maksat, davacının subjektif hakkına hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hali hazırda mahkeme kararına muhtaç bir durumda değil ise onun hukuki yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. (Prof. Dr.Ejder YILMAZ – Hukuk Muhakemeleri kanunu Şerhi, Ankara – 2013, s.789-790)
Yine HMK’nun m.106/2 fıkrası uyarınca tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
Tespit davası, davacının, dava dilekçesini talep sonucunda bir hakkın veya hukuksal ilişkinin varlığının veya yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının tespitini istediği davadır. (Age, s.733)
Tespit davası, menfi (olumsuz) tespit davası ve müspet (olumlu) tespit davası olarak ikiye ayrılır. Tespit davasının hukukumuzda en bilineni ve sıkça uygulananı, 2004 sayılı İİK’nun m.72’de düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Tespit davası, eda davasına oranla istisnai bir davadır. Bu husus özellikle tespit davası açmada davacının hukuki menfaatinin bulunup bulunmaması ile ilgilidir.
Eda davası açma olanağı varken tespit davası açılmasında kural olarak hukuki yarar yoktur. (Age, s.734)
Hukuki menfaat bir dava şartıdır ve mahkemece kendiliğinden göz önüne alınır. Bu nedenle mahkeme, açılan tespit davasının başında (ön inceleme aşamasında -m.134vd-) davacının hukuki menfaati bulunup bulunmadığı konusunda karar vermek zorundadır.
Tespit davası açılmasında hukuki menfaatin varlığı, şu üç şartın varlığına bağlıdır:
a-Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı,
b-Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı,
c-Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. (Age s.735)
HMK’nun düzenlediği menfi veya müspet tespit davası, genel tespit davasıdır. Buna karşılık İİK m.72’deki menfi tespit davası, özel bir dava türüdür ve bu davada öncelikle İİK m.72 hükmü geçerlidir. Bu davada HMK m.106 ve ona bağlı olarak diğer HMK hükümlerinin uygulanabilmesi, İİK m.72’de açık düzenleme bulunmayan hallerde mümkündür.
Bu genel açıklamalar ve somut olay değerlendirildiğinde; yukarıda alıntılanan Yargıtay bozma kararında belirtilen sebep ve gerekçeler çerçevesinde, davacının İİK m.40 hükmüne dayalı olarak icranın eski hale iadesini talep edebileceği gözetildiğinde iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı, diğer bir deyimle davacının dava açmakla korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan ötürü HMK’nun 114/1-h, 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL maktu karar harcından dava başında yatırılan 666,88-TL peşin harçtan mahsubu ile 586,18-TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
5-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/04/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır