Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/352 E. 2022/677 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :2- …
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş. ‘ye ait olan ve … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile davacıya ait olan ve … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karışmış olduğunu, kaza sonrasında anlaşmalı kaza tutanağı tutulmuş olduğunu, kaza … seyir halinde olduğu esnada … yönetimindeki araç kusuruyla meydana geldiğini, trafik ekipleri tarafından tutulan kaza tutanağında da belirtildiği üzere … meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğunu, TBK’nın 49. Maddesinin dikkate alınması gerektiğini, trafik kazası esnasında, kaza yapan aracı kullanan şahıs ile aracın sahibinin aynı kişiler olmaması durumunda, aracın sahibi, “kusursuz sorumluluk ilkesi” gereğince hukuken sorumlu olduğunu, aracın bir başkasının kontrolündeyken kazaya karışmış olması, araç sahibinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, bu nedenle meydana gelen zarardan sürücü … ve araç sahibi … Tekstil Sanayive Ticaret A.Ş. müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, kaza sonrası meydana gelen hasar nedeniyle davacıya ait araç tamir servisine götürülmüş ve onarıma alınmış olduğunu, aracın tamir masrafları davacının kaskosu tarafından karşılanmış ve … Sigorta A.Ş. Tarafından dosya açılmış olduğunu, Açılan hasar dosyasının numarası ise ”…” olduğunu, belirtilen hasar kayıt dosyasının da mahkemeye celbi gerekmekte olduğunu, ayrıca davacının aracındaki tüm parçaların orjinal olduğunu, davacıya ait aracın tamiratı yapılır iken aracından mahrum kalmış ve davalı tarafından ikame araç bedeli de tazmin edilmesi gerektiğini, davacı kaza tarihi olan … tarihinden aracın tamirinin bitip teslim edildiği … tarihine kadar aracından mahrum kalmış olduğunu, aracın teslim tarihinin tespiti açısından tamirin gerçekleştirildiği ”… OTOMOTİV” e müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, davalıların asli kusuru ile gerçekleşmesine neden olduğu kaza nedeniyle davacıya ait araç değer kaybı yaşamış olup, bu kaybın davalılar tarafından giderilmesi gerekmekte olduğunu, meydana gelen bu zararların giderilebilmesi için ise işbu davayı açma zorunluluğu doğmuş olduğunu, arabulucuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek fazlaya dair tüm talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının yasal haklarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda talebimizi arttırmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak; 50,00 TL davacının aracında meydana gelen reel değer kaybının haksız fiil tarihi olan …’den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 50,00 TL İkame araç bedelinin(araçtan mahrum kalma tazminatının) haksız fiil tarihi olan …’den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı asil … cevap dilekçesinde: Hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, kazaya davacının sebep olduğunu, kazadan sonra davacının şok hali ile aşırı derece ağladığını, bu durumdan etkilendiğini, olay yerine gelen polis memurlarının matbu tutanağı kendilerine verip kendilerine ait kısmı doldurup imzalamalarını söylediklerini, bu durum içinde tutanağı imzaladığını ancak sonrasında tüm kusurun kendisine verildiğini gördüğünü, kaza yerinde keşif yapılmasını talep ettiğini, davacının aracındaki hasar bedelinin sigorta tarafından ödendiğini, zararın kalmadığını, davacının aracının 2021 yılana ait Tramer kayıtlarında kazası olduğunun görüldüğünü, bu hususun tespiti için Sigorta Bilgi Gözetim Merkezine müzekkere yazılmasını talep ettiğini, aracın yaşı, km gibi hususlar dikkate alındığında değer kaybı oluşmadığını, davacının ikame araç gideri talebine ilişkin dosyaya delil sunmadığını, bu talebinde hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tekstil şirketinin cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, … tarihinde meydana gelen kaza nedeni ile davacıya ait araçta oluşan reel değer kaybı ile araç mahrumiyet bedeli hususlarına ilişkindir.
Türkiye Noterler Birliği Başkanlığı’na, Türkiye Sigorta Anonim şirketi’ne, … Rent A car, Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine, Gevher Nesibe Vergi Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca …. tarihinde kararlaştırılıp, … tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, … sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Gevher Nesibe Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta; davacı …’ın herhangi bir vergi kaydının olmadığının belirtildiği görülmüş olmakla bu hali ile davacı tacir olmadığı ve davacıya ait … plakalı aracın kullanım amacının trafik tescil kaydına göre hususi olduğu görülmekle ortada mahkememizce görülmesi gereken mutlak ve nisbi bir ticari dava olmadığı anlaşılmış ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı …’nın yüzüne karşı, davalı …’nin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi….

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)