Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/321 E. 2023/86 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … – (T.C….)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ :Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali istemi)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali istemi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıya ait taşınmazın … bölgesinde bulunması nedeniyle, işbu taşınmazının kamulaştırılması karşılığında, … … bünyesindeki … ada … parsel sayılı taşınmazın davacı adına tahsis edilmiş olduğunu, davacının davalının bünyesinde … ada … parsel sayılı taşınmazı alım nedeni, … Bölgesinde taşınmazı bulunması ve bu taşınmazının tahsis bedeli karşılığında kamulaştırılmasına dayanmakta olduğunu, davalı tarafından, davacıdan Kayseri … Noterliği, … tarih ve … Yevmiye Numaralı ihtarname ile, … … bünyesinde davacı adına tahsis edilen … ada … parsele kayıtlı taşınmaz ile ilgili olarak, davacının tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde yapı ruhsatı almadığı, talep üzerine verilen 6 aylık ek süre içerisinde de yapı ruhsatı almadığı belirtilerek, … … Yönetim Kurulu tarafından … tarihli … sayılı karar ile, tahsisin iptaline karar verildiği, bu nedenle tahsis iade bedeli için davacının banka hesap numarasının bildirilmesi talep edilmiş olduğunu, bu itibarla, davalıya davacıya ait Türkiye … Bankası A.Ş., TR… IBAN numaralı hesabının bildirilmesi ile, işbu hesaba 1.146,96 TL aidat bedeli düşülerek, … tarihinde 237.969,68 TL ödeme yapılmış olduğunu, … … Yönetim Kurulu tarafından tahsisinin iptaline ilişkin, … tarihli … sayılı kararın iptalini talep ettiklerini, zira küresel ölçekte pandeminin bulunduğu, insanların yatırım yapması yahut fabrika binası inşaa etmesi bir kenara, sokağa çıkmasının bile yasaklandığı dönemde, yapı ruhsatının alınması, proje sunulmasını beklemek olağandışı olduğunu, Uygulama Yönetmeliğinin 108. Maddesinin 1. Ve 2. Fıkrasının dikkate alınması gerektiğini, görüleceği üzere, gerek sözleşme gerekse yönetmelik hükümlerine göre, davalının ülkemizi de etkileyen küresel bir salgın nedeniyle kanunun uygulanmasının pandeminin sonuna kadar ertelemiş olması gerekirken davacının taahhüdün yerine getirilmediğinden bahisle tahsisin iptali yoluna gitmek açıkça kötü niyet içermekte olduğunu, ayrıca belirlenen tahsis iade bedeli oldukça düşük olup, kabulü mümkün olmadığını, …nde, m2’si en az 150,00 TL’den taşınmaz tahsisi gerçekleştiriliyor iken, davacıya 237.969,68 TL ödenmesi açıkça bir mağduriyete neden olmakta olduğunu, bu itibarla, davacıya tahsis bedelinin iadesi olarak ödenen 237.969,68 TL, … tarihinde davalıya iade edilmiş olduğunu, belirttiği isbu hususlar Kayseri … Noteliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıya ihtaren bildirilmiş olduğunu, … sayılı … Bölgeleri Kanunu’nun 5. maddesine göre, “…, müteşebbis heyetin başvurusu üzerine Bakanlıkça verilen kamu yararı kararı ve sınırları belirlenmiş yetki çerçevesinde kamulaştırma işlemleri yapabilen veya yaptırabilen bir özel hukuk tüzel kişiliğidir.” ayrıca anılan Kanun’un 25/5 maddesine göre de; Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanun’da aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, …’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanmasının gerektiği düzenlenmiş olduğunu, bu kapsamda, …’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanmasının gerektiği, …’nin, özel hukuk tüzel kişiliğinin bulunduğu, özel hukuk tüzel kişilerince tesis edilen işlemlere ilişkin uyuşmazlıkların adli yargı da çözüme kavuşturulması gerektiği dikkate alındığında ikame edilen işbu dava da Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu açık olduğunu, konuya İlişkin olarak, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü … Esas- … Karar sayılı, … tarihli kararının dikkate alınması gerektiğini, davacı adına tahsisine karar verilen … ada … parsel sayılı taşınmazın, davacının başkaca hak kaybına neden olmamak adına, taraflar arasındaki ihtilaf giderilinceye kadar, üçüncü bir kişiye tahsisinin bekletilmesi gerekmekte olduğunu, bu nedenlerle, tahsis konusu Kayseri ili … ada… parsel sayılı taşınmaz üzerine, ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle söz konusu … Yönetim Kurulunun … tarih, … sayılı kararının iptali için işbu davayı açma zorunluluğu doğmuş olduğunu belirterek öncelikle davalıya ait tahsis konusu Kayseri İli … İlçesi … Mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davanın kabulü ile, … Yönetim Kurulunun … tarih, … sayılı kararının iptaline, Kayseri İli … İlçesi … Mahallesi … ada … Parsel sayılı davalıya ait taşınmazın davacı adına tahsisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kronolojik sürecin cevap dilekçesinde açıklandığı şekilde olduğunu, hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep Ettiklerini, 4562 sayılı Yasanın 5.maddesine göre “…, müteşebbis heyetin veya genel kurulun vereceği karar üzerine yönetim kurulunun başvurusu üzerine Bakanlıkça verilen kamu yararı kararı ve sınırları belirlenmiş yetki çerçevesinde kamulaştırma işlemleri yaptırabilen bir özel hukuk tüzel kişiliğidir.” ve … organlarından biri olan ve aldığı kararların da iptali istenen Yönetim kurulu da kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde …’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevli olduğunu, davalı … halen Müteşebbis Heyet tarafından yönetilmekte olup henüz Genel Kurul teşkil safhasına da gelmemiş olduğunu, … Bölgeleri Mevzuatında Genel kurul kararları aleyhine dava açılması mümkün iken tahsis sahibi ya da tahsis talebinde bulunan kişiler tarafından Yönetim kurulu kararlarının iptalini talep etmeyi mümkün kılacak bir yasal düzenleme bulunmamakta olduğunu, yine … tarihine kadar 4562 sayılı Yasanın 25. Maddesinde “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, …’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır.” Hükmü bulunmakta iken …. tarihinde yayımlanan … sayılı yasa sonrası bu hüküm madde metninden çıkartılmış ve “…’lerde tutulacak defterler ve genel kurul toplantılarında görevlendirilecek Bakanlık temsilcisi konularında … mevzuatında hüküm bulunmayan hallerde … tarihli ve … sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır.” olarak yeniden düzenlenmiş ve anonim şirket organları ile ilgili yapılan atıf da yürürlükten kalkmış olduğunu, 6102 sayılı Yasa hükümlerinde dahi anonim şirket yönetim kurulu kararlarının iptali ile ilgili sınırlı düzenlemeler bulunmakta iken 6102 sayılı yasaya göre özel kanun hükmünde olan 4562 sayılı Yasa hükmünde hiçbir şekilde yönetim kurulu kararlarının iptaline imkan veren istisnai bir düzenlemenin dahi olmaması karşısında iş bu davadaki iptal taleplerinin herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, neticede alınan kararlar …’nin işletme faaliyetleri kapsamında bir karar olup bu şekilde iptalinin talep edilmesi de mevcut yasa hükümleri karşısında hukuken mümkün olmadığını, bu husus elbette … yönetim kurullarının hukuka aykırı işlem yapabileceği anlamına gelmemekte olup kaldı ki yukarıdaki kronolojiden de görüleceği üzere davalının zaten mevzuat hükümleri çerçevesinde kendisine verilen yetki ve sorumluluklar dahilinde hareket ederek kararlar almış olduğunu, diğer yandan …’ler zaten gerek ihtiyaç duyulması halinde gerek periyodik olarak yaptıkları işlemler ve aldıkları kararlar ile ilgili Bakanlık denetimine tabi tutulmakta olduğunu, yetki ilk itirazları bulunmakta olduğunu, HMK m.6 gereğince davalının yerleşim yeri olan … Mahkemeleri’nde açılması gerekmekte olduğunu, davalı tarafından yürütülen tahsis iptali hususundaki tüm işlemler hukuka ve mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmiş olduğunu, … Uygulama Yönetmeliği 62. Maddesinde “Katılımcı, inşaatını süresinde ya da verilen ek süre içinde bitirmediği takdirde; temel atmış veya temel inşaatını bitirmiş olsa bile …, tahsisi iptale yetkilidir.” hükmü yer almakta olup … Uygulama Yönetmeliği 60. Maddesinin de dilekçede belirtildiği şekilde olduğunu, Davacının ise yapı ruhsatı dahi almamış olduğunu, davacının tahsis iptal tarihine kadar ne kendisine verilen ilave süreye dair bir itirazı olmuş ne kendisine verilen ilave süre içinde herhangi bir yatırım faaliyetinde bulunmuş ne de kendisine verilen süre bitmesine rağmen ilave süre talebinde bulunmuş olduğunu, davacı her ne kadar pandemi şartlarından dolayı yatırım yapamadığını ileri sürmüş ise de davalı …’de hızlı şekilde yatırımlar devam etmekte olduğunu, davacının sokağa dahi çıkılmadığını belirttiği süreler nedeni ile de zaten ek süre talep eden katılımcılara ek süreler verilmiş olduğunu, davacı tahsis iptal kararı kendisine bildirildiğinde de bu bildirime karşılık verdiği cevapta tahsis iptaline dair esasen herhangi bir itirazda bulunmamış, davacı ile davalı arasındaki esas uyuşmazlık konusu iadesi gerçekleşen tahsis bedeline ilişkin olduğunu, bu bedel ise zaten mevzuat hükümlerine uygun şekilde hesap edilmekte olduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın konusunun bir taşınmazın aynına ilişkin gibi görülerek tapu kaydı üzerine tedbir konulması da hatalı olmuş olduğunu, … Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 62. Maddesine göre “…(2) Katılımcı, inşaatını süresinde ya da verilen ek süre içinde bitirmediği takdirde; temel atmış veya temel inşaatını bitirmiş olsa bile …, tahsisi iptale yetkilidir. (3) Her iki durumda ödenecek arsa bedeli; 56 ncı madde kapsamında, … tarafından parsel tahsis veya satış işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren, arsa tahsis iadesi veya iptali işleminden dolayı ödeme yapılacak tarihe kadar, 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı ile güncellenir. Arsa tahsis iadesi veya iptali işlemini içine alan yılın ilk günü ile ödeme yapılacak tarih arasındaki kıst dönem için yapılacak yeniden değerleme işleminde, 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenen cari yıl yeniden değerleme oranı kullanılır. Hesaplanan tutarı geçmemek üzere, arsa iade veya iptal bedeli, geri alındığı tarihten itibaren en geç bir yıl içinde … tarafından katılımcıya ödenir. her hâlükârda katılımcıya geri ödenecek tutar, güncel parsel tahsis bedelinin üzerinde olamaz. Bu şekilde iade/iptal işlemi yapılarak paralarını alan katılımcıların yeniden müracaat etmesi halinde hiçbir öncelik hakları olmaz.” bu noktada şahsa tahsis yapıldığı tarihteki tahsis bedeli olan 30 TL/m2 üzerinden hesaplama yapılarak güncel hale getirilmiş olduğunu, davalı … … de tıpkı diğer … bölgeleri gibi kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için atıl kalan parsellerin bir an önce yatırıma geçmesini sağlamaya çalışmakta olduğunu, bu nedenle mevzuatta belirtilen şekilde tahsis iptal işlemleri gerçekleştirilmekte olduğunu, Teşvik Bölgesi içinde yer alması ile birlikte son zamanlarda davalı … sınırı içerisindeki parseller için yatırımcıların talepleri büyük ölçüde artmış, dolayısıyla …’nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için davalı … … tarafından yıllardır atıl kalan, uyarılara rağmen süresinde inşaata başlamayan firmaların arsa tahsislerinin iptali yoluna gidilerek boş kalan parseller en kısa sürede inşaata başlayıp üretime geçebilecek yatırımcılara tahsis edilmekte olduğunu, davacı da kendisine verilmiş olan ilave süre içinde de tahsisli parselde yatırım ve inşaat yapma yönünde hiçbir girişimde bulunmamış, buna rağmen davalı … … tarafından anayasaya, mevzuata aykırı hareket edildiğinin iddia edilmesi kabul edilebilir ve anlaşılır bir durum olmadığını, mevzuatın yönetim kuruluna verdiği bir yetki ve sorumluluk dahilinde işlemler yapılmış olduğunu, davacı, … mevzuat hükümlerine uygun hareket etmemiş ve tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde yapı ruhsatı almayan ve 6 aylık ek süreye rağmen de yapı ruhsatı almayan proje sunmayan ve ek süre talebinde dahi bulunmayan davacının tapu talep etme hakkı dahi bulunmazken bu taşınmaz üzerine tedbir konulması ve yeni yatırımların önüne geçmek istemesinde hukuken korunacak hiç bir menfaati bulunmamakta olduğunu, davacı açıkça kötüniyetli hareket etmekte kendi kusurundan da menfaat temin etmeye çalışmakta olduğunu, davacı …’ ın tahsisi iptal edilmeden önce sahip olduğu tahsis hakkının konusu; mülkiyeti …’ye ait imarlı parsel olduğunu, bu tahsis hakkı, hak sahibi katılımcıya; tahsis konusu arsa için proje yaptırılması, “yapı ruhsatı” alınması, proje sunması, imar planı ve projesine uygun “üst yapı/tesis” yapılması, “yapı kullanma izin belgesi” ve “işyeri açma ve çalışma ruhsatı” alınması ile üretim yapılması hak ve yetkisini verdiği gibi tapu istemek için de gerekli olan bu yükümlülükleri yerine getirme sorumluluğunu gerektirdiğini, ancak bu sorumlulukların yerine getirilmesi halinde tapu talep etme hakkı gündeme gelebilmekte olduğunu, davacı bu sorumluluklarını yerine getirmediği için de tahsis hakkı iptal edilerek tahsis bedeli de kendisine iade edilmiş olduğunu, …’lerde arsa tahsis hakkı sahibi katılımcı, malik olmamakla birlikte mülkiyetten doğan tasarruf yetkisi hariç, mülkiyet hakkının malike verdiği diğer tüm hak ve yetkileri arsa tahsis hakkının bir unsuru ve uzantısı olarak kullandığını, ancak benzer nitelikteki diğer haklardan farklı olarak tahsis hakkını hak sahipleri diledikleri gibi 3. kişilere devir ve temlik edemeyeceklerini, bu hususta … mevzuatının getirdiği bir takım yasaklamalar da bulunmakta olduğunu, bu nedenle tahsis hakkının niteliği ve hak sahiplerine tanığı bir takım imkanlar ve sorumluluklar bulunmakta olduğunu, hmk md. 90’a göre ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için, ihtiyati tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, davacının dosyaya sunduğu beyan ve belgelere bakıldığında tahsis hakkına sahip olduğu dönem içinde katılımcı olarak sorumluluklarını yerine getirmediğine yönelik açıklamaların ve iptal gerekçelerinin aksini ortaya koyacak hiç bir delili ya da açıklaması olmadığı ortada olduğunu, bu durumda mahkemenin yaklaşık ispat olarak kabul ettiği delilin ne olduğunu da açıklaması gerekirken bu hususta bir açıklama da bulunmamakta olduğunu, davanın konusu tapu iptali ya da tescili de olmadığını, mevcut delillere göre tedbir isteyenin hakkı muhtemel görülmesi ve tedbir verilmesini icap ettiren sebeplerin de varit görülmesi gerekeceğini, Oysa somut dosyada bu gerekliliklerin hiç biri söz konusu olmadığını, 4562 Sayılı Yasaya göre “Katılımcı” , …’lerde, bir işletmenin kurulması için parsel tahsisi veya satışı yapılanlar ile maliki bulunduğu parselde üretimde bulunan veya bulunmayı taahhüt eden ve bu Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişi ile finansal kiracıyı tarif etmekte olduğunu, Davacı gerçek kişi de katılımcı olduğu dönemde katılımcı olmasının gereklerini yerine getirmemiş ve tahsis hakkı da haklı olarak iptal edilmiş olduğunu, tahsis hakkı iptal edilmemiş olsaydı bile tapu talep etme hakkı bulunmayan davacının söz konusu tapu üzerinde tedbir talep etmesinin de hukuki dayanağı bulunmamaktad olduğunu, davacının tahsis hakkına ve tahsis sözleşmesinin iptaline dayalı talep edebileceği tek hakkı tahsis için yaptığı ödemeler olup bu ödemeler de kendisine zaten Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesi … Değişik iş dosyasıyla tevi mahalli olarak belirlenen Kayseri … bank …Dairelerine bağlı şubesine davacı adına açılan hesaba iade edilmiş olduğunu, bu nedenle mahkemenin davanın konusunu söz konusu taşınmaz olarak görmesinin de hatalı olduğunu, davanın konusu tapu iptali ya da tescili de olmayıp davacının … tarihli ihtarından da anlaşılacağı üzere uyuşmazlık iade edilen tahsis bedelinin davacı tarafından beğenilmemiş olmasından kaynaklanmakta olduğunu, bu husus ise bilirkişi incelemesi ile dahi rahatlıkla tespit edilebilecek durumda olduğunu, bu nedenle taşınmazın aynına yönelik bir uyuşmazlık varmış ya da tahsis iptalinde hukuka aykırı bir durum varmış gibi tedbir kararı verilmesi de hatalı olduğunu, ihtiyati tedbir kararı yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğini, işbu dava tahsis hakkına ilişkin olduğunu, HMK madde 389’un dikkate alınması gerektiğini, tahsis sahibi katılımcı, mahkemeye başvurarak tapu iptali ve tescil davası açarak satışın yapılmasını ve/veya parselin adına tescil edilmesini isteme hakkına bile sahip değilken tapu üzerinde tedbir talep etme hakkına sahip olduğunun ve dava konusunun söz konusu taşınmaz olduğunun düşünülmesi de hatalı olmuş olduğunu, süresi içinde yapı ruhsatı almayan bir katılımcının tahsisinin iptaline ilişkin kararın kaldırılması ve tahsise konu parselin şirket adına tescili istemiyle açılan bir davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen kararın temyizi üzerine YARGITAY; “… Davacı müteşebbis şirket … uygulama yönetmeliğinin 99. Maddesinde(meri yönetmeliğin 60. Maddesine denk gelmektedir.) yazılı yükümlülükleri verilen ek sürelere rağmen yerine getirmemiş, yapı ruhsatı alarak inşaata başlamamıştır. Bu nedenle, davalı idarece tahsisin iptalinin 4562 sayılı … Yasası ve … Uygulama Yönetmeliği hükümlerine aykırı olduğundan söz edilemez. ..” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş olduğunu, (YRG … HD…. tarihli ve K. … , … sayılı karar)söz konusu tedbir kararının yol açacağı zararın boyutu ve miktarı dikkate alındığında hükmedilen teminat tutarı da oldukça düşük olmuş olduğunu, HMK 390/3 fıkrasında “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü haiz olup hüküm emredici nitelikte olduğunu, oysa somut dosyada davacı taraf, tedbir sebebini, türünü açıkça belirtmediği gibi davanın esası yönünde haklı olduğuna ilişkin hiçbir belge ve delil sunmamış, hak sahibi dahi olmadığı tapu üzerinde tedbir talep etmiş olduğunu, bu yönü ile tedbir kararının verilmesi hatalı olduğunu, diğer yandan da HMK 393/1 fıkrasında “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır.” hükmü mevcut olup söz konusu tedbirden dolayı davalının uğrayacağı muhtemel zarar 25.000.TL ile karşılanamayacak derecede büyük olacağını, Tedbir talebi kötüniyetli olup hukuken korunması gereken bir hakka da dayanmamakta olduğundan yukarıda da belirtildiği üzere tedbir kararı hatalı ve hukuka aykırı olmakla birlikte tedbir için takdir edilen teminat tutarı da oldukça düşük olduğunu, zira tahsis hakkının iptali sonrası davacıya davalı tarafından toplam 237.806,26-TL ödeme yapıldığı, davacının hem tahsis bedelini tahsil edip hem de davalının söz konusu taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarının önüne geçmeye çalışması, tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde yapı ruhsatı almaması ve 6 aylık ek süreye rağmen de yapı ruhsatı almaması, proje sunmaması ve ek süre talebinde dahi bulunmamasına rağmen üçüncü kişilerin yatırım yapmalarına da engel teşkil edecek nitelikte tedbir talebinde bulunması davanın da kanunun da amacını aşar nitelikte kötü niyetli bir talep olduğunu, tedbir için talep edilen teminat tutarının somut olayın niteliği ve tedbirin yol açacağı zararlar dikkate alındığında haksız tedbir kararı nedeni ile davalı ve 3. kişilerin zararlarını tazmin etmekten de oldukça uzak olduğunu belirterek açıklanan bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın ve tedbir talebinin reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, … Yönetim Kurulunun … tarih, … sayılı kararının iptali ile dava konusu taşınmazın (arsanın) başka bir kişiye tahsisi yapılmışsa tahsise ilişkin işbu kararın/işlemin de iptali taleplerine ilişkindir.
Türkiye … Bankası’na, Kayseri … Tapu Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Kayseri … Sulh Hukuk Mahkemesinin .. D.İş sayılı dosyasının Uyap’tan celbi ile tetkikinde; Talep edenin … Müteşebbüs Heyeti Başkanlığı, karşı tarafın … olduğu, talep edenin tevdii mahali tayini talebinde bulunduğu, Mahkemece … tarih, … karar sayılı kararı ile talebin kabulüne karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile, dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, Mahkememizce … tarihli ara karar ile, 25.000,00 TL teminat karşılığında, davaya konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Yine yargılama devam ederken davalı tarafça Mahkememizce … tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz edildiği, itirazın duruşmalı olarak değerlendirildiği ve Mahkememizce … tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verildiği, yine davalı tarafça Mahkememizce … tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine ilişkin kararın istinaf edilmiş, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı kararı ile davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce İnşaat Mühendisi, Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı ile Nitelikli Hesap Uzmanı Bilirkişi heyetinden alınan … havale tarihli raporda; Kayseri/… İlçesi, … Mahallesi, … ada … parselde bulunan 4.809,30 m² yüzölçümlü “Arsa” vasfındaki taşınmazın dava tarihi olan … itibariyle değerinin 384.744,00 TL olduğunu, davaya konu taşınmazın 2020 yılında tahsis edildiği, taşınmazın hali hazırda ham toprak olarak bulunduğu, inşaat aşamasına geçilmediği bu nedenle … Kanunu Uygulama Yönetmeliği 60/1-a maddesi gereği tahsis iptaline dair şartların mevcut olduğunun değerlendirilebileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davacı tarafça Kayseri … Sınırları İçerisinde bulunan … ada … parsel sayılı taşınmaza ilişkin davacı lehine verilen tahsis kararının iptaline ilişkin davalı kurumun … tarihli … sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptali için dava açılmış ise de, delillerin toplanmasından sonra dava konusu talebe ilişkin olarak bilirkişi heyeti raporu alınmış ve … tarihli bilirkişi raporunda davacının iddia ettiği hususlarda yeterli inceleme ve değerlendirme yapıldığı görülerek raporun hükme esas alınabilecek nitelikle olduğu değerlendirilmiştir. Rapor tarihi itibari ile tahsise konu taşınmazın ham toprak durumunda olduğu görülmekle davacının verilen süreler içesinde herhangi bir işlem yapmadığı anlaşılmış ve salgın koşullarının söz konusu işlemlerin yapılmasına genel anlamda engel olacak nitelikte bir süreç olmadığı ve davalı tarafın vermiş olduğu tahsisin iptali kararının ilgili yönetmeliğe uygun ve yerinde olduğu görülerek davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen … tarihli ara karar ile verilen tedbir kararının kaldırılmasına,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 80,70 TL peşin harçtan mahsubuyla eksik kalan 99,2‬0 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yargılama boyunca yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde harcanmayan gider avansının taraflara iadesine,
7-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca davalı lehine takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-İhtiyati tedbir kararı için alınan teminatın/teminat mektubunun HMK’nun 392/2 maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde tazminat davası açıldığının dosyamıza bildirilmemesi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı….

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)