Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/186 E. 2022/512 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2022/186 Esas – 2022/512
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/186 Esas
KARAR NO : 2022/512

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …-…- ….
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : …-…- …
VEKİLİ : Av. … – ….
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2022
Davacı tarafça davalı taraf aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında Kayseri İli Melikgazi İlçesi …. Mahallesi … Ada … Parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki dairenin satışı konusunda anlaştığını, ödemeleri düzenlemek için sözleşme düzenlendiğini, davacının sözleşmedeki üzerine düşen ödemeleri yerine getirdiğini ancak davalının edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, davalının arka tarafında “daire tesliminde ödenecektir” şeklinde kayıtlı bulunan teminat senedi vasfındaki bonoyu icra takibe konu ettiğini, bu takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmede ödemenin teminatı olarak verilen bononu takibe konu edildiğini, bu nedenle takibin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu edilen taşınmazda eksiklikler bulunduğunu, dairenin bu haliyle teslim edilmiş sayılmayacağından da başlatılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle icra takiben konu edilen 01/05/2019 tarihli senetten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitini, icra veznesine ödenecek tutarın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, %20 oranında tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının davacıdan alacağının mevcut olduğunu, borca karşılık …. tanzim, 01/05/2019 vade tarihli 25.000,00-TL bedelli bonoyu tanzim ederek davalıya verildiğini, borcunu süresinde ödemediğini, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, takibe ve davaya konu bononun sebepten mücerret olup davacının temel ilişkiye dayanmazına muvafakatlerinin bulunmadığını, bononun teminat olarak verildiğini ilişkin iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının bononun bedelini ödediğini yazılı belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının gayrimenkul satışına ilişkin teminat senedi olarak düzenlendiği yönündeki iddiasını kabul etmediklerini, davacının satıma konu dairedeki bir takım eksikliklerin olduğunu beyan ederek eksikliklerin bedellerinin borçtan düşmesini gerektiği yönündeki talebinin de hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafça kendisine 300,00-TL üzerinden kira yardımı yapılmasını kararlaştırılmasına rağmen bu yardımın yapılmadığını, buna yönelik sunulan belgenin davalı tarafından düzenlenmediğini, bu belgeye dayanılarak davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını, sözleşmede daire satış bedeli olarak kararlaştırılan 185.000,00-TL’nin tamamının ödenmediğini, davacının ödemeye ilişkin belge ile ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının davalıya borcu bulunmadığına yönelik iddiasının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bono, icra takip dosyası, ticari defterler, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin.
GEREKÇE: Dava, taşınmaz satış sözleşmesi kapsamında alıcı davacının satıcı davalıya, satış bedeline mahsuben (kaparo olarak) düzenleyip verdiği senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin 11/11/2021 tarih 2020/426 Esas ve 2021/955 Karar sayılı kararı, Kayseri BAM 03/02/2022 tarih 2022/221 Esas ve 2022/224 Karar sayılı kaldırma kararıyla mahkememizin mahkememizin yukarıda yazılı sırasına kaydedilmiştir.
BAM kaldırma kararında; ” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan, aynı Kanunun 776 ve devamı maddelerinde “Bono ve emre yazılı senetler” konusu düzenlenmiş olup, 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Kanun gereğince açıkça bu tür işlerde ticaret mahkemesi yetkili kılınmıştır.
Dosya kapsamından, talep dayanağı senedin kambiyo senedi vasfına haiz olduğu, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğu, senet üzerinde açıkça teminat senedi olduğuna dair ibare bulunmadığı, senedin borç senedi mi yoksa teminat senedi mi olup olmadığının görevli Asliye Ticaret mahkemesince irdelenmesi, tartışılması ve sonuçlandırılması gerekmektedir. Dolayısıyla, dava konusu uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içinde olacağı değerlendirilmiştir. Şu halde, işbu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olmadığı anlaşılmıştır.(Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2020/568 Esas 2020/1073 Karar)
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenini ilgilendirdiğinden taraflarca ileri sürülmese bile mahkemelerce resen her zaman gözetilecektir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince davaya konu olayda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu dikkate alınarak esastan bakılması gerekirken yanılgılı gerekçelerle görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğundan bahisle görevsizliğe dair yazılı şekilde HMK 114/c ve115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu itibarla; istinaf edilen karara ilişkin dosyanın esası ve sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen yönden kabulü ile, HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindedir.
Mahkememizin görevli olduğunu belirten BAM kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada kaldırma kararı öncesi yapılan keşif, bilirkişi incelemesi, davalının yaptırılan yemini ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında tapuda resmi senetle yapılması gereken taşınmaz satış sözleşmesinin adi yazılı senetle yapıldığı ve bu sebeple sözleşmenin hükümsüz olduğu, tarafların hükümsüz sözleşmeyi yerine getirmesine ilişkin davacı alıcının davalı satıcıya taşınmaz bedelinden mahsuben bono düzenleyip verdiği, bononun ödenmemesi üzerine davalının bu bonoyu Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosya üzerinden takibe koyduğu, davacının ise bir takım işlerin eksik yapıldığından dairenin ayıplı olduğundan bahisle senet bedelinin geçersizliğini, eksik ve ayıplı iş bedelinin düşülmesi gerektiğini belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine dair olumsuz tespit davası açtığı ancak geçersiz satış sözleşmesinde davacının belirttiği eksik ve ayıplı işlere ilişkin yahut başkaca işlere ilişkin herhangi bir kayıt ve şart bulunmadığı, sadece daire oturulabilir veya kiraya verilebilir olmasının anahtar teslimi sayılacağı ve bu suretle davacıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesiyle dinlenen tanık beyanları da değerlendirildiğinde davacıya teslim edilen taşınmazın oturulabilir yahut kiraya verilebilir nitelikte olduğu, bir kısım eksik işlerin binanın genel ve ortak kullanımına dair işler olduğu ve buna ilişkin davalının ayrı bir taahhüt ve garanti yükümlülüğünün bulunmadığı, bir kısım eksik işlerin tespiti bakımından keşfe gidilmiş ve bilirkişi raporu alınmış ise de, davacıya teslim edilen … kat 18 nolu kuzeybatı cepheli dairede herhangi bir eksik ve ayıplı iş bulunmadığı anlaşılmış olup; bir an için davacının iddialarına itibar edilse ve taşınmazın davacıya eksik işler tamamlanmadan ve/veya ayıplı olarak teslim edildiği kabul edilse dahi davacının, daire teslimi sırasında gerekli muayene ve denetim yaparak ve gerekirse mahkeme aracılığıyla eksik ve ayıplı işleri teslim anında tespit ettirerek buna ilişkin bilirkişi raporu veya uzman raporu ile eksik ve ayıplı işlerin önceden tespitini yaptırması gerekirken bunları yaptırmayarak ve fakat eksik ve ayıplı işleri kendisi tamamlayarak kullanmaya başladığı, tanık beyanları ile davacıya teslim edilen dairenin eksik ve ayıplı olduğunun ve ayrıca bu eksik ve ayıplı işlerin dairenin bir taşınmaz olarak oturabilir veya kiraya verilebilir nitelikte olmadığının tespit edilmesinin ve akdi ilişkiye aykırı olarak davacı alıcıya sözleşmede taahhüt edilen niteliklerle taşınmaz malın teslim edilmediğinin kanıtlanmasının mümkün olmadığı, davacının sunduğu delil ve belgelerin bu konuda davacı iddiasını ispata elverişli nitelikte olmadığı, geçersiz satış sözleşmesi yanında düzenlenen bononun geçersizliğinin ileri sürülmesinin tarafların edimlerini yerine getirdikten sonra hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, kaldı ki davacıya resmi satış senedi ile teslim edilmiş taşınmaza ilişkin taşınmaz bedeli olarak tedavüle koyduğu bononun hukuken geçerliliğini kaybetmediği, bedelsizlik yahut başkaca bir sebeple senetteki ödeme taahhüdünün hükümsüz olmadığı ve bu nedenle davacının davalıya dava ve takip konusu senetten ötürü borçlu olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 509,05-TL harçtan mahsubu ile artan 428,35-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine,
5-Davalı lehine AAÜT uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.16/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır