Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/143 E. 2022/372 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: :Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacı ….’nin … nolu hasar ve rücu dosyasına istinaden 3. şahsa ödemiş olduğu tazminatın rücuen tahsili amacıyla davalı … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takip başlatılmış, davalı/borçlunun yetki itirazında bulunmasının ardından dosya talep üzerine yetkili Kayseri … Dairesine gönderilmiştir ve … E. numarasını almış olduğunu, davalı/borçlu tarafından takibe, borca ve faize itiraz edilmesi üzerine takibin durmasına karar verilmiş, bunun üzerine arabuluculuk yoluna başvurulmuş olmasına rağmen anlaşma sağlanamamış ve dava açılmış olduğunu, dava konusu uyuşmazlık … poliçesi kapsamında ödenen tazminatın davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … E.,… sayılı ilamında ” Somut olayda, davacı …, kendi … sigortalısı olan davalıya karşı dava açmış olup, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının TTK’da düzenlenmiş olmasına göre uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde bulunduğu, buna göre davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. ” denilmekte olduğunu, aynı dairenin … nedeniyle oluşan uyuşmazlıkların ticari dava sayıldığından asliye ticaret mahkemesinde yargılama yapılması gerektiği doğrultusunda çok sayıda ilamı bulunmakta olduğunu, HMK m.6 uyarınca “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Davalı …’ın mernis adresi ”… Mah. … Bulvarı No: … D: … … / Kayseri ” olduğundan işbu dava yetkili ve görevli Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ikame edilmiş olduğunu, davalı … ‘a ait … plakalı araç, … numaralı ve … -… vade tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Sigortası poliçesi ile davalı … tarafından sigortalı olduğunu, … günü saat 16:00 sıralarında; dava dışı sürücü … ‘ ın, sevk ve idaresindeki … plakalı sigortalı araç ile … Mah. … Caddesini takiben … Bulvarı istikametine doğru seyri sıralarında … Yapı Malzemeleri önüne gelindiğinde aracının sağ ön tampon kısımları ile önünden aynı istikamete doğru seyreden sürücü … ‘nin idaresindeki denge unsurlu üç tekerlekli bisikletinin arkasından çarpması, çarpmanın etkisi ile ileriye doğru savrulan bisikletin … Caddesi üzerinde karşı yöne geçmekte olan yaya … ‘a çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş, … plakalı araç sürücüsü olay yerini terk etmiş, daha sonra … Polis Merkezi Amirliği’nde alınan ifadesinde … , kaza sırasında araç sürücüsünün kendisi olduğunu beyan etmiş olduğunu, firari araç sürücünün kusuru ile meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde yaya … ‘da bedensel zararlar meydana geldiğini, belirtmiş olunduğu üzere araç sürücüsü kazanın akabinde olay yerini terk etmiş, bu sebeple kaza tespit tutanağı yokluğunda tanzim edilmiş, kaza sonrası yapılması gerekli alkol incelemesi şahıs üzerinde yapılamamış ve terk sonucu kimliği ilk etapta tespit edilememiş olduğunu, savcılık incelemesi ile büyük uğraşlar sonucu kimliği ve kazaya karışan araç tespit edilebilmiş, görüldüğü üzere araç sürücüsü gerek kaza esnasında gerek kaza sonrasında kendisinden beklenen yasal yükümlülükleri yerine getirmemiş olduğunu, kaza sonucunda yaralanan … , basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralanmış ve %23 oranında malül kalmış, davacı … sigortalı araç maliki davalı … ile arasındaki Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi gereği, … ‘a hastane raporları, tıbbi mütalaa ve aktüerya raporu doğrultusunda 31.270,00 TL tazminat ödemesi gerçekleştirmiş olduğunu, davacı şirket tarafından ödenen tazminat bedelinin rücuen tahsili amacıyla Kayseri … Dairesi’ nin … E. Sayılı dosyası ile takip başlatılmış, İcra takibine yapılan itiraz sonucu takibin durdurulmasına karar verilmiş, arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamaması üzerine işbu itirazın iptali davası ikame edilmiş olduğunu, … ‘ın tazminat talebiyle davacı şirkete yapmış olduğu başvuru üzerine tazminat oranının doğru bir şekilde tespit edilebilmesi adına … numaralı hasar ve rücu dosyası oluşturulmuş ve gerekli incelemelere başlanmış olduğunu, dava konusu kazaya ilişkin başlatılan soruşturmada alınan bilirkişi raporunda söz konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü … ‘ın asli kusurlu, … ve … ‘ın ise kusursuz olduğu tespit edilmiş, dolayısıyla tazminat hesabı sigortalı araç sürücüsünün %100 kusur oranı üzerinden yapılmış olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusuru, … ‘ın % 23 maluliyet oranı üzerinde hesaplama yapılmış ve arabuluculuk kurumunda anlaşma sağlanarak 29.500,00 TL tazminat dava dışı … ‘ın vekili Av. … ‘ın hesabına ödenmiş, buna ek olarak 1.770,00 TL arabuluculuk ücreti de ödenmiş olduğunu, dolayısıyla sigortalı aracın karışmış olduğu ve … ‘ın yaralanmasıyla neticelen kaza sebebiyle 29.500,00 TL+1.770,00 TL olmak üzere toplam 31.270,00 TL ödeme yapılmış olduğunu, Sigortalı Araç Sürücüsü … Olay Yerini Terk Etmiş, Sigortalı Araç Sürücüsü KTK m.56/1-c ve m.84/1-d’de Düzenlenen Kuralları İhlal Etmiş, Davalı …’ın Kusursuz Sorumluluğu Bulunmakta olduğunu, bu kapsamda dilekçede belirtilen ilamların dikkate alınması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsü olay yerini terk ettiğinden genel şartlar b.4./f hükmü gereği rücu hakları bulunmakta olduğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemede görülmekte olan davada davacı taraf tarafından davalıya yönlendirilen suçlamaları ve kusur isnatlarını kül halinde reddettiklerini, özellikle iş bu davaya sebebiyet veren kazada davalının herhangi bir kusuru bulunmayıp haksız ve usulsüz olarak davalıya rücu imkanı da bulunmamakta olduğunu, ilk olarak dava dilekçesinde yer alan ve davalıya yönlendirilen kusur oranını kabul etmek mümkün olmadığını, davalının davaya konu olayda herhangi bir şekilde %100 kusurlu olması mümkün olmadığını, şöyle ki kazaya karışan aracı davalının kullanmadığını, aracı dava dışı sürücü olan … kullanmakta olduğunu, bu halde davalının kusursuz sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla davacı tarafın ödediği miktarın davalıya rücu imkanı bulunmamakta olduğunu ayrıca kazaya karışan elektrikli motorun arkasında trafik kanununa uymayan şekilde trafikte seyir etmekte olduğunu, kazaya karışan motorun üretim amacı herhangi bir şekilde yük taşımak olmayıp belli kurallar altında plakasız olarak ulaşım sağlamak olduğunu, kullanım amacı dışına çıkılarak motorun arkasına kafes içinde taşıma haznesi yapılması ve bu şekilde trafikte seyir edilmesi Karayolları Kanunu’na aykırılık teşkil etmekte olduğunu, iş bu kanunda hangi koşullar altında ve hangi araçlarla taşımacılık yapılacağı açıkça belirtilmiş olduğunu, bu gibi elektrikli araçların arkasına remörk bağlanarak herhangi bir yük taşımacılığı yapılması trafiği tehlikeye atması dolayısı ile yasaklanmış olduğunu, Trafiğe çıkması uygun olmayan iş bu aracın kazaya karışması sonucunda tüm kusurun dava dışı sürücüye yüklenmiş olmasını kabul etmek mümkün olmadığını, bunun yanı sıra dava dilekçesinde dava dışı sürücünün kaza sonrasında olay yerinden kaçtığına dair iddialarda bulunulmuş olduğunu, iş bu iddiaları kül halinde reddettiklerini, dava dışı sürücü kaza sonrasında aracından inmiş ancak kazaya karışan ve trafiğe çıkması uygun olmayan yabancı uyruklu şahıs sürücünün anlamadığı bir dilde bağırmaya ve … ‘ın üzerine yürümeye başladığını, kazayı yapan kişi hem kazanın korkusunu yaşarken bir yandan da üzerine yürümeye başlayan yabancı uyruklu kişiden korkmuş ve hem kendisinin hem de araçtaki kişilerin can güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünerek, kaza anında aracın içinde bir başka kadın ve engelli bir çocuğun bulunması ve dava dışı sürücünün o an kendini koruyamayacak bir durumda olması dolayısı ile can havli ile aracına yeniden binerek olay yerinden uzaklaşma zorunda kalmış, buna göre sürücü olan … olay yerinden kaçacak olsa herhangi bir şekilde aracında inmeden seyrine devam edebileceğini, ancak kendisi aracından inip yaralılara müdahale etmek istese de gördüğü yoğun ve orantısız tepki sonucunda olay yerinden ayrılma zorunluluğu doğmuş olduğunu, ayrıca hem ceza dosyasında hem de iş bu dosyada olay yerini gören kameralar ve diğer sair deliller toplanmamış, bu deliller toplandığı taktirde olay sonrasında kazaya karışan kişinin … ‘a orantısız tepki gösterdiği ve üzerine yürüdüğü görülecek olduğunu, aynı durumu … ‘ın savcılık ifadesinde de belirtmiş olup “yabancı uyruklu bir kişinin çarpmadan sonra anlamadığı bir dilde bağırmaya başladığını bunun ardından paniklediğini belirtmiştir.” Olduğunu, her ne kadar ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda … ‘ın trafik kurallarını ihlal ettiği belirtilmiş olsa da bu durumu kabul etmenin mümkün olmadığını, özellikle kazaya karışan diğer aracın trafiğe çıkmaya uygun bir araç olmaması kusurun tamamen … ‘a yükletilmesini haksız kılmakta olduğunu, Karayolları yönetmeliğine uygun olmayan ve bu gibi bir taşımacılık için üretilmediği açık olan bir araç ile taşıt yolunda seyir halinde olması kusurun davalıda değil kazaya karışan diğer elektrikli motorda olduğunu açıkça gözler önüne sermekte olduğunu, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine davalının iş bu kazada herhangi bir kusuru olmaması ve kendisinin olay yerinden firar etmesi gibi bir durum söz konusu olmaması dolayısı ile kendisine herhangi bir kusur atfedilemez ve herhangi bir şekilde sigorta tarafından davalıya rücu edilemez olduğunu, buna ilişkin dilekçede belirtilen kararın dikkate alınması gerektiğini, sigorta şirketinin ödediği tazminatı rücu ederek haksız kazanç sağlamaya çalıştığı görülmekte olduğunu, yine davayı kabul manasına gelmemekle beraber, rücu edilecek miktar da yerinde olmayıp, dava konusu bedel kadar bir zarar bulunmamakta olduğunu, zarar daha düşük olmasına rağmen daha yüksek gösterilmiş olduğunu, davayı kabul manasına gelmemekle beraber, Kaza tespit tutanaklarının kesin delil niteliği bulunmadığından kusur konusunda uzman kurum olan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur oranlarını yüzdelik dilim halinde gösteren ayrıntılı rapor alınmasını ve kazaya kimlerin ne oranda sebebiyet verdiğinin ispat edilmesi gerekmekte olduğunu, dasyada kusur oranının tespit edilmesi için, Delillerin toplanmasının akabinde dosyanın Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek kusur nisabı hususunda rapor aldırılması talebimiz mevcut olduğunu belirterek davanın reddi ile tazminata karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Davacının Kayseri … Dairesi … E. Sayılı dosyası nedeni ile davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarına ilişkin davadır.
Kayseri … Dairesi’nin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklının … Sigorta A.Ş olduğu, borçluların … ile … olduğu, takibin 31.270,00 TL hasar tazminatı (istenen Yıllık Adi Kanuni Faiz), 5.524,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.794,73 TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Türkiye Noterler Birliğine, … Sigorta şirketine, Erciyes Vergi Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verilmiş olduğu ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Davanın konusu TTK 4. maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir. Ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Mahkemenin görevli olması HMK’nun 114/1-c. maddesi gereğince bir dava şartıdır ve 115. maddesi gereğince de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … E, … K sayılı ilamında “Somut olayda; davacı vekili, davalının sigortalısı olduğu aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görene poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalı tarafın sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıdır. Kazaya karışan aracın ruhsatına göre kullanım amacı hususi olup, dolayısıyla davalı taraf tüketici sıfatını taşımaktadır. Somut olayda; dava konusu … plakalı hususi aracın davalı adına kayıtlı olduğu, taraflar arasında zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı gerçek kişi olup sigortalı araç hususi bir araçtır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Yine kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Dava ve kaza tarihinde 6502 sayılı Kanun yürürlükte olup davalı olan sigortalının gerçek kişi, tescil bilgilerine göre davaya konu sigortalı aracın kullanım amacının da “hususi” olduğu aracın trafik kaydı ve kaza tespit tutanağından anlaşılmakla, anılan Kanun uyarınca davalı tüketici, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi de tüketici işlemi sayılmakla davaya bakmakla tüketici mahkemesi görevli olduğundan davaya “Tüketici Mahkemesi tarafından” bakılması gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılarak davanın esası hakkında hüküm kurulması yerinde görülmediğinden göreve ilişkin olarak yapılan bu yanlışlık HMK’nın 355. maddesinin ikinci cümlesi uyarınca re’sen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık kapsamında kalmakla ilk derece mahkemesince verilen kararın öncelikle bu nedenle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” Denildiği görülmekle dava konusu olayda da davalıya ait aracın kullanım şeklinin hususi olması ve davalının tacir olmaması dikkate alınarak Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Tüketici Mahkemesinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Mahkemesince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Tüketici Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Tüketici Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi….

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır