Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1374 E. 2023/607 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkilinin davalı kooperatif üyesi iken davalı kooperatifin inşa ettiği dairede tapuya kayıtlı taşınmazın tapusunu almış olup kooperatife karşı olan bütün borçlarını ödediğinden kooperatif üyeliğinin kapatıldığını, müvekkilinin kooperatife ilişkin borçları sona ermiş olmasına rağmen sürekli bir kesin maliyet borcu tehdidi altında bulunduğunu, Resmi Gazetenin 15.06.2022 tarihli 31867 yevmiye numaralı sayısı ile ilan edilen ve yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen Geçici 11. madde eklendiğini, davalı kooperatif de etaplar halinde konutlarını yapıp kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ etmiş ve kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devri yapılmış olup müvekkilinin de belirtilen şekilde 2012 yılında tapusunu devralmış durumda olduğunu, bu sebeple müvekkilinin davalı kooperatife 1163 sayılı yasa geçici 11. Madde kapsamında kesin maliyet ve aidat alacağından kaynaklı borcunun bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davalı kooperatif iflas nedeniyle tasfiye halinde olduğunu, davacı, ticari bir alacağı dava konusu etmekte ve yokluğunun tespitini talep ettiğini, bu halde, işbu davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davalı kooperatifin taraf ve dava ehliyeti bulunmadığını, hem davacının hem de davalının dava takip yetkisine sahip olması yasal bir zorunluluk olduğunu, davada hukuki yarar bulunmadığını, somut olayda, 1163 sayılı kanunun geçici 11. maddesinin uygulanması mümkün olmayacağını. üyenin kooperatiften daire tapusu alması borçlardan kurtulması anlamına gelmediğini, zira eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduklarını, davanın arabuluculuk yoluna başvurulmaması, takip ehliyeti olmayan kooperatife karşı açılması ve hukuki yarar yokluğu nedenleriyle usulden reddine, aksi kanaat hasıl olursa davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kooperatif Ana sözleşmesi, genel kurul tutanakları, davacı üye işlem dosyası, taşınmaz tapu kayıtları
GEREKÇE:
Dava, davacı kooperatif üyesinin davalı kooperatif aleyhine 7410 sayılı kanun ile değişik 1163 sayılı kooperatifler kanununa eklenen geçici 11. Maddesi kapsamında davalı kooperatif genel kurulu tarafından alınan karar gereğince davacı kooperatif üyesine kesin maliyet bedeli olarak çıkarılan borç tutarı yönünden borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) istemine ilişkindir.
Davacı taraf bu davayı 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10/09/2022 tarih ve 7410 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddesine dayalı olarak açtığını ileri sürmüştür. Anılan yasal düzenleme şu şekildedir;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Kayseri ilinde aşağıdaki şartları taşıyan yapı kooperatifleriyle sınırlı olmak üzere bu madde hükmü uygulanır.
a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,
b) Terkin edilmemiş olması,
c) Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen
bedelin ödenmiş olması,
ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması,
şartlarının birlikte sağlanması halinde; konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki
dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.
Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır.”
Yasal düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafın bu yasal düzenleme kapsamında menfi tespit davası açabilmesi için, hakkında başlatılmış olan icra takibinin durması üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açmış olması, bu davayı kazanmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, yahut hüküm kesinleşmemiş olsa dahi verilen mahkeme hükmü ile birlikte icra takibinin kesinleşmesi halinde borçlu olmadığının tespitine ilişkin yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılacak bir dava olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı kooperatif üyesi hakkında davalı kooperatif tarafından maliyet bedeli çıkarılarak davacıya tebliğ edilmiş bir borç tutarı bulunmadığı, dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın ferdileşme yoluyla davacıya tapuda devredildiği, davacı ile aynı hukukî statüdeki kooperatif üyelerine yönelik yeni bir borç tahakkuk ettirildiğine yahut kooperatif yetkili organlarında davacı ile aynı veya benzer hukukî statüdeki üyelere yeni bir malî yükümlülük yükletilmesine dair karar alındığına dair bilgi ve belge bulunmadığı gibi davacı aleyhine böyle bir borcun tahsili istemiyle icra takibi başlatılmadığı yahut dava açılmadığı dosyada mevcut delil ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde davacının dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı yönünden yapılan değerlendirmede; Koop. K. geçici 11. maddede aranan şartları taşımayan, henüz mahkeme kararı yahut icra takibi kesinleşmemiş bir aşamada davacının ayrıca borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) isteminde bulunmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira, kooperatif tarafından üyeye yönelik başlatılan icra takibi durmuş ve itirazın iptali davası açılmış ise, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin geçici 11. maddedeki yasal düzenlemeyi resen nazara alması ve somut uyuşmazlığa uygulaması zorunludur. Öte yandan; mahkemenin vermiş olduğu karar henüz kesinleşmemiş ise, kanun yolları olan istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, bu yasal değişiklik ve yeni yasal düzenleme çerçevesinde tarafların hukuki durumunun değerlendirilmesi maksadıyla hükmün bozulmasına karar verileceği ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderileceği açıktır. Dolayısıyla mahkeme kararı henüz kesinleşmemiş bir aşamada, davacı üyenin davalı kooperatif aleyhine geçici 11. madde kapsamında, dava açma zorunluluğu bulunmamakta, diğer bir deyişle davacının böyle bir aşamada korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmamaktadır.
Öte yandan; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddedeki yasal düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih, 2022/126 Esas, 2023/29 Karar sayılı iptal kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 09/03/2023 gün ve 32127 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş ise de; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve fakat Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı ile iptal edilen yasal düzenleme çerçevesinde dahi açılan davanın, davacının dava açmakta hukuki yararın bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, diğer bir deyimle davacının anılan geçici 11. maddedeki yasal düzenleme iptal edilmemiş olsaydı dahi, bu davayı açmakta korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmadığı anlaşılmakla; davacının davasını dayandırdığı yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamakla, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacının dava açmakta korunmaya değer güncel bir hukuki menfaatin bulunmaması nedeniyle davanın HMK. 114/1-h, 115/2. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE
2-Alınması gereken harç 179,90-TL olup, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL karar ve ilâm harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehe vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan AAÜT m.7/2 uyarınca hesap ve takdir olunan 160,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/06/2023

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır