Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1346 E. 2023/595 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin davalı kooperatife üyelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkiline isabet eden kesin maliyet bedeline ödediğini, davalı tarafından kendisine tahsis edilen taşınmazın tapusunu aldığını, yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Madde ile düzenleme yapıldığını, davalı kooperatif de etaplar halinde konutlarını yapıp kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ ettiğini, kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devri yaptığını, müvekkilinin de tapusunu almış olması nedeniyle hiçbir borcu bulunmadığından menfi tespit taleplerinin kabulü ile davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; müvekkili kooperatifin anasözleşmesinin 61. Maddesi Yargıtay tarafından geçersiz kabul edildiğini, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6290E. 2022/521K. Sayılı ilamı -Ek-1-), dolayısıyla davacının kooperatif ortaklığının sonlandığına dair tüm iddia ve beyanların kabulü mümkün olmadığını, davacının müvekkili kooperatife halen borcu bulunduğunu, davanın hukuki dayanağı olan kanun maddesi Anayasaya aykırı olduğunu, davanın dayanağı kanun maddesi Anayasanın 3. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, ilgili kanun maddesi kanunun geriye yürümezlik ilkesine aykırı olduğunu, kooperatif bir ortaklık olarak ve tüm ortaklar hak ve vecibelere uygun olarak eşit şekilde haklarını teslim alıncaya dek kooperatif, faaliyetine devam edeceğini, davalı 1.600 üyenin ödediği aidat ile konutunu teslim aldığını, kendisine taahhuk eden bedeli dahi doğru şekilde ödemediğini, söz konusu kanun maddesi ile davalı, kendisinin konutunu teslim almasını sağlayan üyelerin haklarına kavuşmasıyla ilgilenmeyeceğini, söz konusu kanun maddesi ile kooperatifler kanunun uygulanma imkanı müvekkili kooperatif nezdinde mümkün olmadığını, bu da Anayasa madde 5′ te belirtilen sınırlamaları beraberinde getirdiğini, Kayseri iline özel çıkartılarak, Anayasanın üniter devlet yapısına aykırılık oluşturan, müvekkili kooperatifin en tabi hakkı olan temlik hakkının kullanılmasını engelleyen kanun maddesinin yerel mahkemece hükme esas alındığından ve Anayasaya aykırılığı sebebiyle Anayasa Mahkemesine somut norm denetimine başvurulması gerektiğini, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.
DELİLLER: kooperatif ana sözleşmesi ve genel kurul tutanakları, üye işlim dosyası, taşınmaz tapu kayıtları, Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatif tarafından alınan genel kurul kararı uyarınca doğan borç nedeniyle davacı kooperatif üyesi hakkında başlatılan icra takibi kapsamında borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Anayasa Mahkemesi 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Yukarıda belirtildiği gibi derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nın 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderlerini kendi üzerinde bırakması, keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmemesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Öte yandan; dava tarihindeki haklılık durumunun araştırılması bazen işin esasına yeniden girmeyi gerekli kıldığından, yargılamayı tekrar başa saracağı ve uzun süre derdest tutmak gibi arzu edilmeyen sonuçlar doğurur ki, bu durum HMK’nın 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde tarif edilen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Yasama organının çıkardığı kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk, ideal (tabii) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistemimizde bu yönde düzenleme bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğinden, eldeki davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 179,90-TL ilam harcının, dava açılışı sırasında tahsil edilen170,78-TL peşin harçtan mahsubu bakiye 9,12 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, TMK’nun 4. Maddesinde ifade edilen hakkaniyet ilkesi gereğince lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, TMK’nun 4. Maddesinde ifade edilen hakkaniyet ilkesi gereğince lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,

Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/06/2023

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır