Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1306 E. 2023/606 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLİ :

DAVALI :
İFLAS İDARE MEMURULARI : A
DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2022
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin Kayseri ilinde faaliyet gösteren davalı kooperatife üye iken üzerine düşen tüm yasal yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğinden Kooperatif Ana Sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca kendisine tanınan hak ile 2016 yılında tapusunu almış ve davalı kooperatifle ilişiği kalmadığını, müvekkilinin davalı kooperatife yıllara sari aidat ödemesi yaptığını, nihayetinde çıkarılan maliyet hesabına istinaden söz konusu bedeli kredi çekerek ödemiş ve tapusunu da 2016 yılında aldığını, buna rağmen davalı kooperatif muhtelif zamanlarda aidat, ek maliyet, maliyet güncellemesi ve sair adı altında davacı müvekkili adeta taciz ettiğini, davalı kooperatif, davacı müvekkil aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile aidat alacağı adı altında ilamsız takip başlattığını, müvekkilinin itirazı üzerine anılan takip durduğunu, 15.06.2022 tarihinde Resmi Gazete yayınlanan 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile Kooperatifler Kanununa eklenen geçici 11. Madde eklendiğini, dolayısıyla amir yasa hükümleri, yerleşik Yargıtay ve daire içtihatları gereğince davacı müvekkilin belirtilen şartları eksiksiz taşıdığı, bu nedenle de davalı kooperatife herhangi bir borcunun olmadığı açıkça ortada olduğunu, müvekkilinin davalı kooperatife herhangi bir borcunun olmadığının tespiti icra takibinin sonlandırılmasını, davanın kabulüne, müvekkilinin davalı kooperatife herhangi bir borcunun olmadığına, davalı kooperatifin takip konusu alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davalı kooperatif iflas nedeniyle tasfiye halinde olduğunu, davacı, ticari bir alacağı dava konusu etmekte ve yokluğunun tespitini talep ettiğini, bu halde, işbu davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunu, davalı kooperatifin taraf ve dava ehliyeti bulunmadığını, hem davacının hem de davalının dava takip yetkisine sahip olması yasal bir zorunluluk olduğunu, davada hukuki yarar bulunmadığını, somut olayda, 1163 sayılı kanunun geçici 11. maddesinin uygulanması mümkün olmayacağını. üyenin kooperatiften daire tapusu alması borçlardan kurtulması anlamına gelmediğini, zira eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduklarını, davanın arabuluculuk yoluna başvurulmaması, takip ehliyeti olmayan kooperatife karşı açılması ve hukuki yarar yokluğu nedenleriyle usulden reddine, aksi kanaat hasıl olursa davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, Kooperatif Ana sözleşmesi, genel kurul tutanakları, davacı üye işlem dosyası, taşınmaz tapu kayıtları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatif tarafından alınan genel kurul kararı uyarınca doğan borç nedeniyle davacı kooperatif üyesi hakkında başlatılan icra takibi kapsamında borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Anayasa Mahkemesi 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Yukarıda belirtildiği gibi derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nın 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderlerini kendi üzerinde bırakması, keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmemesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Öte yandan; dava tarihindeki haklılık durumunun araştırılması bazen işin esasına yeniden girmeyi gerekli kıldığından, yargılamayı tekrar başa saracağı ve uzun süre derdest tutmak gibi arzu edilmeyen sonuçlar doğurur ki, bu durum HMK’nın 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde tarif edilen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Yasama organının çıkardığı kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk, ideal (tabii) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistemimizde bu yönde düzenleme bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğinden, eldeki davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 179,90-TL ilam harcının, dava başında yatırılan 80,70 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, TMK’nun 4. Maddesinde ifade edilen hakkaniyet ilkesi gereğince lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, TMK’nun 4. Maddesinde ifade edilen hakkaniyet ilkesi gereğince lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,

Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/06/2023

Katip
¸E-imzalıdır

Hakim
¸E-imzalıdır