Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/12 E. 2022/266 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı … tarafından, Kayseri … Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasıyla davacı aleyhine icra takibi başlatılmış olup söz konusu icra takibine ilişkin Ödeme Emri, davacının bilgi ve iradesi dışında açılmış olan UETS hesabına tebliğ edilmiş olmakla, mezkur icra takibi davacının bilgisi dışında kesinleşmiş olduğunu, davalı alacaklı tarafça başlatılan belirtilen icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle, söz konusu takibe karşı, icra veznesindeki paranın davalı alacaklıya ödenmemesine ilişkin işbu dava öncesinde ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş, söz konusu tedbir talebi, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … D.İş, … Karar sayılı kararıyla kabul edilmiş olup, arabuluculuk başvurusunun anlaşmazlıkla sonuçlanması nedeniyle de süresi içerisinde eldeki menfi tespit davasını açma zarureti hasıl olmuş olduğunu, Taraflar Arasında Akdedilmiş Herhangi Bir Hizmet Sözleşmesi Bulunmamakla, Davalının; Eldeki Davada, davacı Aleyhine Açtığı Dava Konusu İcra Takibinde Dayanak Olarak Belirtmiş Olduğu Sözde Hizmet Sözleşmesi Dışında Başka Bir Alacak Ya Da İlişkiye Dayanması Mümkün olmadığını, davalı alacaklı her ne kadar, davacının … tarihli hizmet sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı tarafa karşı takip tutarında borçlu olduğunu ileri sürse de söz konusu iddia gerçeklere aykırı olduğunu; öncelikle belirtilmesi gerekir ki, taraflar arasında herhangi bir hizmet sözleşmesi akdedilmemiş olduğunu, bu nedenle davalı tarafça başlatılan icra takibi dayanaksız ve temelsiz olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında, itirazın iptali davalarında, davacı (menfi tespit davalarında davalı) olan alacaklının takipte dayandığı borcun sebebi ve belgeler dışında başka bir belge ve borç sebebine dayanamayacağı içtihat altına alınmış olup; itirazın iptali davaları ile menfi tespit davalarının mahiyeti itibariyle özdeş olması nedeniyle söz konusu esasın, işbu dava için de geçerli olduğu tartışmasız olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas: … -… , Karar … sayılı ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas: … , Karar: … sayılı ilamının da dikkate alınması gerektiğini, bütün bu anlatılanlar kapsamında; davalı alacaklının, eldeki menfi tespit davasında borcun sebebi olarak takip talebinde yer vermiş olduğu, taraflar arasında akdedilmemiş sözde … tarihli hizmet sözleşmesi dışında başka bir hukuki ilişkiye ya da borç ilişkisine dayanması mümkün olmadığını, davacı; davalı alacaklı ile değil, davalının da ortağı bulunduğu … Pastaneleri (… Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti) ile eser sözleşmesi akdetmiş olup, bu kapsamda yapılacak işe de 2021 Ocak ayında başlamış olduğunu, davacının yapılan söz konusu işe ilişkin döküm ve iletişim kayıtlarının sunulduğunu, davacının, iş döküm listesindeki 2 ve 3 numaralı iş dışındaki diğer işler davacı tarafından yapılmış, teslim edilmiş olduğunu, işbu sözleşme de ifade edildiği gibi eser sözleşmesi olmakla, bu sözleşmede hizmet(iş) sözleşmesi unsurları hiçbir zaman bulunmamış; taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin var olduğu bir süreç söz konusu olmamış olduğunu, belirtildiği gibi söz konusu eser sözleşmesinin tarafı yine davalı alacaklı olmadığı, dolayısıyla taraf sıfatını haiz olmadığı için işbu sözleşme kapsamında aktif taraf ehliyeti bulunmamakla, alacaklı sıfatıyla davacıya karşı herhangi bir hak ya da alacak dermeyan etmesi de mümkün olmadığını, davalı alacaklının; kabul etmemekle birlikte işbu eser sözleşmesinin tarafı olduğu varsayımında da, takip talebinde borcun sebebini hizmet sözleşmesi olarak gösterilmesi hususunda sözleşmenin niteliğinde yanıldığı kabul edilebilecek olsa bile, yine taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı olarak davacının, üstlendiği iş yapma yükümlülüğünü ifaya belirtildiği gibi 2021 Ocak ayında başladığı dikkate alındığında, yine alacaklı tarafça takip talebinde söz konusu sözleşme tarihinin … olarak gösterilmesi de alacaklının temelsiz gerçek olmayan sözde bir hizmet sözleşmesi üzerinden davacıya işbu dava konusu icra takibini yöneltmiş olduğunu göstermekte olup, söz konusu takibin hukuka ve gerçeklere aykırı olduğu tartışmasız olmakla, taraflarınca kabul edilmediğini, davacı İle … Pastaneleri (… Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti) Arasında Eser Sözleşmesi Akdedilmiş Olup, davacının bu Sözleşmeden Kaynaklı Bütün Sorumluluklarını Eksiksiz Şekilde Yerine Getirmiş Olmakla, davacının Aksine Dava Dışı Mezkur Firma Söz Konusu Sözleşmeden Kaynaklı Yükümlülüklerini Yerine Getirmemiş olduğunu, bu durumun sunulan Whatsapp konuşmalarından da açıkça anlaşılacak olduğunu, davacının alacağını defaatle talep etmesine rağmen, dava dışı … Pastaneleri (… Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti) ortağı davalı, sürekli ödemeyi yapacaklarını ifade ederek davacıyı oyalamış, ödemeyi sürüncemede bırakmış olduklarını, davalı, davacının açık ve tartışmasız bir şekilde latife beyanı olan alması gerekli olan sözleşme bedelini tahsil etmesi halinde diğer doğramaları hediye edeceği konusundaki beyanını, kötü niyetli bir şekilde gerçek bir taahhüt olarak değerlendirmiş ve işbu latife beyanı konusu hususların da davacıdan yerine getirilmesini talep etmiş olduğunu, sunulan Whatsapp konuşmalarından anlaşılabileceği gibi; davacı ile dava dışı firma … Pastaneleri (… Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti), anlaşılan işlere dair bedelin taksitli olarak davacı tarafa ödenmesi konusunda anlaşmışlar, ancak anılan dava dışı firma, davacının taksitlerini vadesinde ödememiş olup; davacının yukarıda yer verilen beyanının taraflarınca kabul edilmemekle birlikte, latife beyanı olarak kabul edilmeyeceği varsayımında bile, davacının ifade edildiği gibi kararlaştırılan taksitlerin vadesinde ödenmemesi nedeniyle ödemezlik defi kapsamında kendisi için öngörülen yükümlülükleri yerine getirmemesi, kendisine kusur olarak izafe edilemez olduğunu, davacının Bahse Konu Eser Sözleşmesi Kapsamında Alacağı Uyarınca Takas Defini İleri Sürmekte olduklarını, bu nedenle kabul etmemekle birlikte, Mahkemece dava konusu icra takibi kapsamında davalı alacaklının alacaklı olduğu kanaati hasıl olacak ise; davacının uğradığı zararlar hariç ve saklı olmak üzere taraflar arasında tayin edilmiş olan sözleşme bedeli olarak davalıdan toplamda 31.000 TL alacakları olmakla -işbu hususa ilişkin konuşma dökümleri sunulmuş olduğunu, davalı alacakla tarafça başlatılan Kayseri … Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibine karşı TAKAS defimizi ileri sürdüklerini, arabuluculuğa başvurmalarına rağmen anlaşma sağlanamadığını belirterek menfi tespit davasının kabulü ile davalı Tarafın Kötü Niyetli Olması Nedeniyle Kötü Niyet Tazminatına, mahkemede kabul etmemekle birlikte davalı alacaklının alacaklı olduğu kanaati hasıl olacaksa, davacının davalıdan alacağı olan toplamda 31.000,00 TL tutarı yönünden ileri sürdükleri takas definin KABULÜNE karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının da dava dilekçesinde şüpheye yer vermeyecek şekilde beyan ettiği üzere taraflar arasında sözleşme mevcut olduğunu, işbu sözleşme ise yine davacı tarafından beyhude bir çabayla ve hukuka aykırı olarak delil listesinde yer verdiği WhatsApp Uygulamasında taraflar arasındaki konuşmalarda da mevcut ve sabit olduğunu, davalı tarafından başlatılan takip ise yukarıda da bahsettikleri üzere taraflar arası yapılan sözleşmenin, davacının borcunu gereği gibi ifa etmemesi yani eksik ifasından kaynaklı olduğunu, davacı dilekçesinde “… Latife beyanı olan alması gerekli olan sözleşme bedelini tahsil etmesi halinde diğer doğramaları hediye edeceği konusundaki beyanını, kötü niyetli bir şekilde gerçek bir taahhüt olarak değerlendirmiştir…” şeklinde beyan ve gerçek dışı iddialarda bulunmuş olduğunu, her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, dolayısıyla tacirlerin latife yapma değil faaliyetlerinin yapması aranmakta olduğunu, diğer taraftan latife olarak bahsedilen husus ise açıklanmamış olduğunu, TTK. Tacir Olmanın Hükümleri Başlıklı 18. Madde 2. Fıkrasının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, davacı dilekçesinde genel olarak takas defini ileri sürmüş ve 31000.00 TL alacağının olduğunu beyan etmiş olduğunu, takas definin taraflarınca kabulü mümkün olmamakla birlikte davacı taraf alacak iddiaları için takip başlatabilecek olduğunu, davacı dilekçesinde icra takibine yönelik “… UETS hesabına tebliğ edilmiş olmakla, mezkur icra takibi müvekkilin bilgisi dışında kesinleşmiştir.” şeklinde beyan ve iddialarda bulunmakta olduğunu, fakat UETS uygulamasına ilişkin ilgili mevzuatlar gereği takibin hukuka uygun olarak kesinleştiği açık ve net olduğunu, davacının dilekçesine genel olarak bakıldığında kesinleşen takibi kötü niyetli olarak durdurabilmek ve süreci uzatabilmek için kanun yollarını kullandığı da sabit olduğunu belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, Davacının Kayseri … Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası nedeni ile davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarı hususlarına ilişkin davadır.
Kayseri … Dairesi’nin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklının … olduğu, borçlunun … olduğu, takibin 13.000,00 TL … tarihli hizmet sözleşmesinden kaynaklı borç Ana para ( istenen yıllık adi kanuni faiz) 413,51 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 13.413,51 TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı, anlaşılmıştır.
Mimarsinan Vergi Dairesine yazılan müzekkereye cevap verildiği ilgili evrakın dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Alacak davası TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Mimarsinan Vergi Dairesine müzekkere yazıldığı, verilen cevabi yazıda; ” Davalı …’ün müzekkere tarihi itibari ile mükellefiyet kayıtlarının bulunmadığının ” bildirildiği, Mimarsinan Vergi Dairesinin yazı cevabında da davacının VUK Mad. 177 kapsamında tacir sayılmasını gerektirmeyen durumuna ilişkin olarak ikinci sınıf tüccar olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Davalı ve davacının, Mimarsinan Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre tacir olmadığı anlaşılmakla, dava konusu menfi tespit (eser sözleşmesinden kaynaklı) Mahkememizin görevi kapsamında talebinin mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, dava konusu yönünden genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmış ve bu nedenle mahkememizce Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi….

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır