Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1180 E. 2023/213 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP : .

DAVACI : .
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZIM TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Konut Yapı Kooperatife üyelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı kooperatif tarafından… tarihinde davacıya isabet eden daire nedeniyle çıkan kesin maliyet bedelini ödediğini, davalı kooperatif tarafından davacıya ….nolu dairenin isabet ettiğini ve dairenin alındıktan sonra davacı tarafından … 1. Noterliği … tarihli ihtarname ile üyeliğinin sonlandırılması için davalı kooperatife ihtar yolladığını, tarihinde tapunun da alındığını, Resmi Gazetenin 1… tarihli … yevmiye sayısı ile ilan edilen ve yürürlüğe giren 7410 Sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11.madde ile “…inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi, terkin edilmemiş olması, yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin ödenmiş olması, kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması şartlarının birlikte sağlanmış olması halinde konutun tapu devrinin yapılmasında sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.” şeklinde düzenlemenin yapıldığını, davalı kooperatif de etaplar halinde konutlarını yapıp kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ ettiğini ve kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devri yapılmış olup bu sebeple yasa kapsamında davacının davalı kooperatife borcunun bulunmadığının tespitine, ödeme yapılan kısımlar için istirdat , devam eden takipler açısından ise menfi tespit taleplerinin kabulüne, yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı kooperatiften konut temin ettiğini, kooperatife olan borçlarını ödediğini, davalı kooperatifçe davacıdan aidat talep edildiğini, bu davanın …i 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, ancak … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davanın menfi tespit davası olduğunu borçtan kurtulmaya çalışan davacının borçtan kurtulmaya çalıştığı miktar belirli olması gerekirken davacının harca esas değeri tam olarak bildirmemesi ve borçtan kurtulmak isteyen tarafın fazlaya ilişkin hak sıklı tutma imkanının olmadığından davanın reddedilmesi gerektiğini, davanın hukuki dayanağı olan kanun maddesi Anayasaya aykırı olduğundan Anayasa Mahkemesine somut norm denetimi yoluna gidildiğini, inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi şartı bulunduğunu, ancak etapların tamamlanamadığını, Anayasaya aykırılığın açıkça ortada olduğunu, geçici 11. Madde hakkında somut norm denetimi itiraz yoluna başvurulmasını, Anayasa Mahkemesi kararı gelene kadar bekletici mesele yapılmasını, davalı kooperatifte etaplar uygulamasının olmadığının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca yargılama Tek Hakim tarafından yürütülmüş ve sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri 500 Bin TL’nin altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Dava şartı arabuluculuk faaaliyeti kapsamında taraflar anlaşmaya varamamışlardır.
Dava, davacının davalı kooperatife borçlu olmadığının tespiti ve fazladan ödediğini iddia ettiği bedellerin istirdadına ilişkindir.
Eldeki dava; … tarih ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır.
Anayasa Mahkemesi 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama kapsamında … tarihli ön inceleme duruşmasında;
Davacı vekili “Dava dilekçemizi tekrar ediyoruz, dava açıldığı tarih itibariyle yasa kapsamında haklılığımız sabittir, öncelikle davamızın kabulüne, ayrıca davalı kooperatif henüz inşaatların tamamını yapıp teslim etmediğinden bu aşyamada kesin maliyet zaten çıkaramyacağından bu sebeplerle de davamızın kabulüne karar verilsin, aksi halde ise aleyhimize vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi, lehimize yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini talep ederi,” şeklinde,
Davalı vekili ” Müvekkil kooperatifin davacıya yönelik tek çıkartabileceği borç kesin maliyet değildir, yargıtayın aleyhimize sunduğu emsal nitelikli kararda davacının üye olduğu kooperatifin aidat almayacağına ilişkin her türlü taahhütünün geçersiz olduğu hüküm altında alınmıştır, davacının müvekkil kooperatife aidat ve ara ödeme ve kira borcu vardır, bu sebeplerle davacının iyi niyetinden bahsedilmesi mümkün değildir, bununla birlikte menfi tespit davası kısmi nitelikte açılabilecek bir dava değildir, davacı borçtan kurtulma istediği tutarı açık ve net belirtmek zorundadır, davanın tek dayanağı kooperatifler kanunu geçici madde 11 olup, Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilmiştir, davanın reddine karar verilmesini talep ederiz,” diyerek beyanda bulunmuşlardır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. maddesinde; “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Yukarıda belirtildiği gibi derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü üzere kanun koyucunun bir tasarrufunun (kanun) anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kanunun iptal edilmesi nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen ana ilke ve TMK’nın 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderini kendi üzerinde bırakması keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Öte yandan dava tarihindeki haklılık durumunun araştırılması bazen işin esasına yeniden girmeyi gerekli kıldığından, yargılamayı tekrar başa saracağı ve uzun süre derdest tutmak gibi arzu edilmeyen sonuçlar doğurur ki, bu durum HMK’nın 30. maddesinde “Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür”. şeklinde tarif edilen usul ekonomisi ilkesine de uygun düşmeyecektir.
Yasama organının çıkardığı Kanun’un Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davada yargılama giderlerinden sorumluluk ideal(tabi) hukuk açısından devlete ait ise de mer’i hukuk sistememizde bu yönde düzenleme bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre; 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamı ile iptaline karar verildiğinden, eldeki davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 179,90-TL ilam harcının, dava açılışı sırasında tahsil edilen 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 9,12-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-HMK’nun 331/3. maddesi gereğince davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
5-TMK’nun 4. maddesi uyarınca hakkaniyet gereğince tarafların lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır