Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1096 E. 2023/233 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin davalı kooperatife üyelikten kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı kooperatif tarafından müvekkile isabet eden daire nedeniyle çıkan kesin maliyet bedelini ödediğini, Davalı kooperatif tarafından müvekkiline Kayseri İli … Mh. …Ada, … parsel, … Kat … numaralı dairenin isabet ettiğini ve … tarihinde müvekkilinin tapusunu aldığını, Kooperatifler kanununa eklenen geçici 11. Madde ile ” inşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi, terkin edilmemiş olması, yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen bedelin daha önce ödenmiş olması, kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması şartlarının birlikte sağlanmış olması halinde konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür” şeklinde düzenleme yapıldığını, davalı kooperatifin etaplar halinde konutlarını yaptığını, kesin maliyet bedeli çıkarıp üyelerine tebliğ etmiş ve kesin maliyet bedelini ödeyen üyelere ise tapu devri yapılmış olup bu sebeple yasa kapsamında müvekkilinin davalı kooperatife üyelikten kaynaklanan sebeple hiçbir borcu bulunmadığının açık olduğunu, tüm bu nedenlerde davanın kabulüne karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Yalnızca Kayseri İline özgü düzenlenmiş kanun hükmünun hukuka aykırı olup mahkemece somut norm denetimi itiraz yolunun uygulanması gerektiğini, dava konusu kanun maddesinin yalnızca Kayseri İlinde bulunan kooperatifleri kapsayacak şekilde çıkarıldığını, aynı durum ve şartlarda bulunan başka şehirdeki kooperatif üyesi maliyetlerden sorumlu iken yalnız Kayseri ilinde bulunan kooperatif üyesi yönetim gideri dışındaki başkaca maliyetten sorumlu tutulamayacağını, işbu kanunun Anayasanın 10. Maddesinde belirtilen “” yasa önünde eşitlik ilkesi ” ne açıkca aykırılık teşkil ettiğini, bu kanunun uygulanması ile hukukun üstünlüğü çiğnendiğini ve hukuk hezimeti meydana geldiğini, ilgili kanun maddesi hakkında somut norm denetimi yoluna başvurulması gerektiğini, açıkca Anayasa’ya aykırı olan kooperatefler Kanunu Geçici 11. Madde hükmünün somut norm denetimi itiraz yoluna konu edilmesi için gerekli tüm koşulların mevcut olduğunu, kooperatiflerin ana sözleşmesi, kooperatif ortaklarının birbiri ve ortaklarla kooperatif tüzel kişiliği arasındaki özel hukuk sözleşmesi olduğunu, müflis kooperatifin inşaatlarının çoğunluğunun teslim edildiğini fakat maddi imkanların kısıtlığı, teknik ve fen bakımından zorunluluk sebebiyle tüm inşaatların birlikte yapılması mümkün olmadığını, para oldukça yıllara yayılarak yapıldığını, ayrıca her ne kadar Kayseri İline özel çıkarılan geçici kanunun mağduriyetlerin giderilmesi adına çıkarıldığı belirtilse de asıl mağdur kooperatif üyeleri halen taşınmaz tapularını alamamış olan ortaklar olduğunu, yapı kooperatiflerinin amacının ortakların konut ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu, anayasaya aykırılığı açıkca ortada olan Kooperatifler Kanunu geçici 11. Madde hükmü hakkında somut norm denetimi itiraz yoluna buşvurulmasını, Anayasa Mahkemesi kararı gelene kadar bekletici mesele yapılmasını, davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Üye dosyası, tapu kaydı, genel kurul kararları, hazirun cetveli, yemin.
GEREKÇE: Dava, davalı kooperatif tarafından alınan genel kurul kararı uyarınca doğan borç nedeniyle davacı kooperatif üyesinin davalı yapı kooperatifine borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafça kooperatif üyeliği dolayısıyla ana sözleşme ve genel kurul kararları gereği kesin maliyet bedeli ve şerefiye borçlarının fer’ileri ile birlikte tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takiplerin durdurulduğunu, fakat daha sonra 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. madde çerçevesinde borçlandırmaların hükümsüz olduğunu, davalı kooperatife hiç bir borcu bulunmadığını ileri sürerek bu davayı açmıştır.
Davacı taraf bu davayı 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10/09/2022 tarih ve 7410 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddesine dayalı olarak açtığını ileri sürmüştür. Anılan yasal düzenleme şu şekildedir;
“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, Kayseri ilinde aşağıdaki şartları taşıyan yapı kooperatifleriyle sınırlı olmak üzere bu madde hükmü uygulanır.
a) İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,
b) Terkin edilmemiş olması,
c) Yapımı tamamlanan etapta bağımsız bölüm malikine kooperatifçe tahakkuk ettirilen
bedelin ödenmiş olması,
ç) Kooperatif tarafından üyeye konutunun tapu devrinin yapılmış olması,
şartlarının birlikte sağlanması halinde; konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki
dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüzdür.
Birinci fıkra kapsamındaki şartları birlikte sağlayan kişilere karşı yapı kooperatifinin veya bu alacağı devralan üçüncü kişilerin yapı kooperatifi nedeniyle açmış oldukları her türlü alacak veya tazminat davaları ile bu kapsamda yapılan ilamsız icra takipleriyle ilgili olarak; ilgilinin talebi halinde bu davalarda verilen ve henüz kesinleşmemiş mahkeme kararları ile kesinleşen dava ve takiplere dayanılarak başlatılan icra işlemleri, haciz, satış ve tahliye uygulamaları durdurulur. Bu alacaklar kapsamında kesinleşen ilamlara dayanılarak devam eden takipler ile kesinleşen icra takiplerine son verilmesi için birinci fıkra uyarınca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde borcun bulunmadığına dair davanın açıldığına ilişkin belgenin ibraz edilmesi zorunludur; borcun bulunmadığına ilişkin kesinleşen ilamın icra dairesine ibraz edilmesi halinde takip sonlandırılır.”
Yasal düzenleme dikkate alındığında, davacı tarafın bu yasal düzenleme kapsamında menfi tespit davası açabilmesi için, hakkında başlatılmış olan icra takibinin durması üzerine davalı kooperatifin itirazın iptali davası açmış olması, bu davayı kazanmış olması, hükmün kesinleşmiş olması, yahut hüküm kesinleşmemiş olsa dahi verilen mahkeme hükmü ile birlikte icra takibinin kesinleşmesi halinde borçlu olmadığının tespitine ilişkin yasanın yürürlük tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılacak bir dava olması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak davalı kooperatifin davacı hakkında Kayseri … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası kapsamında başlatılan icra takibinde, icra takibinin davacı borçlunun borca itirazı neticesinde durdurulmuş olduğu, davalının, Kayseri … ATM’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında davacı aleyhine itirazın iptali davası açtığı, davalı kooperatifin iflası nedeniyle yargılamanın durdurulduğu, taraf vekillerinin duruşmadaki karşılıklı beyan ve anlatımlarından anlaşılmaktadır.
Davacının dava dilekçesindeki açıklamaları ile davalının cevap dilekçesindeki açıklamaları ile taraf vekillerinin duruşmadaki beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının bu davaya konu ettiği borç tutarının taraflar arasında çekişmeli olduğu, davalının davacı hakkında daha önce icra takibi başlattığı ve fakat davacı borçlunun itirazı üzerine icra takibinin durduğu, bunun üzerine davalı alacaklının itirazın iptali istemiyle dava açtığı, itirazın iptali davasının halen derdest olduğu, mahkeme hükmünün yahut icra takibinin henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar çerçevesinde davacının dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığı yönünden yapılan değerlendirmede; Koop. K. geçici 11. maddede aranan şartları taşımayan, henüz mahkeme kararı yahut icra takibi kesinleşmemiş bir aşamada davacının ayrıca borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) isteminde bulunmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira, kooperatif tarafından üyeye yönelik başlatılan icra takibi durmuş ve itirazın iptali davası açılmış ise, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin geçici 11. maddedeki yasal düzenlemeyi resen nazara alması ve somut uyuşmazlığa uygulaması zorunludur. Öte yandan; mahkemenin vermiş olduğu karar henüz kesinleşmemiş ise, kanun yolları olan istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, bu yasal değişiklik ve yeni yasal düzenleme çerçevesinde tarafların hukuki durumunun değerlendirilmesi maksadıyla hükmün bozulmasına karar verileceği ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderileceği açıktır. Dolayısıyla mahkeme kararı henüz kesinleşmemiş bir aşamada, davacı üyenin davalı kooperatif aleyhine geçici 11. madde kapsamında, dava açma zorunluluğu bulunmamakta, diğer bir deyişle davacının böyle bir aşamada korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmamaktadır.
Öte yandan; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. maddedeki yasal düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih, 2022/126 Esas, 2023/29 Karar sayılı iptal kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 09/03/2023 gün ve 32127 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş ise de; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve fakat Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı ile iptal edilen yasal düzenleme çerçevesinde dahi açılan davanın, davacının dava açmakta hukuki yararın bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, diğer bir deyimle davacının anılan geçici 11. maddedeki yasal düzenleme iptal edilmemiş olsaydı dahi, bu davayı açmakta korunmaya değer güncel bir hukuki menfaati bulunmadığı anlaşılmakla; davacının davasını dayandırdığı yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin sonuca bir etkisi bulunmamakla, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle HMK m.114/1-h, 115/2 uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç 179,90-TL olup, peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 9,12-TL karar ve ilâm harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehe vekâlet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-Davalı taraf kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. …

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır