Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1093 E. 2023/423 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :
HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARAR YAZIM TARİHİ :
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından davacı aleyhine ….Genel İcra Dairesinin…. Esas sayılı dosyası üzerinden genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine girişilmiş ve takip kesinleşmiş ise de, davacının takip alacaklısına böyle bir borcu bulunmadığını, davacı ile davalı alacaklı arasında hiç bir ticari ilişki, alacak – verecek ilişkisi bulunmadığını, dolayısıyla davacının davalı alacaklıya borcu olmadığını ancak davalı alacaklı tarafından yapılan ilamsız takip kesinleşmiş ve davacının mallarına icra dosyasında haciz konulmuş olduğunu, davalı alacaklı tarafından davacı aleyhine girişilen ilamsız icra takibe dayanak olarak sunulan belgeler üç adet zaman aşımına uğramış çek olduğunu, söz konusu çeklerin zaman aşımına uğradığından ve ilamsız olarak takibe konulduğundan kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içermediğini, dolayısıyla adi belge mahiyetinde olup, bu belgeler davacının davalıya borçlu olduğunu göstermeyeceğini, aksine davacı ile davalı alacaklı arasında hiçbir ticari ilişki olmadığına, ilişkinin davalı alacaklı ile kendinden önceki ciranta arasında olduğuna delil teşkil edeceğini, hal böyle olunca davacının davalı alacaklıya borcu bulunmadığını, dolayısıyla davacının borçlu olmadığı bilinmesine rağmen davacı borçlu gösterilerek hakkında takip yapılmış ve haciz işlemi uygulanmış olduğunu, söz konusu takibin açıkça kötü niyetli olduğunu belirterek, öncelikle teminatsız veya mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında, …Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davacı yönünden takibin durdurulmasına olmadığı takdirde satış bedelinin alacaklıya ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yapılacak yargılama sonunda, davacının …i Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip asıl ve ferilerini kapsayacak kadar davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalının cevap dilekçesi sunmadığı ve böylece HMK madde 128 gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, Davacının …Genel İcra Dairesinin… Esas sayılı dosyası nedeni ile davalıya borçlu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
….Genel İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasının Uyap’tan celbi ile incelenmesinde, alacaklının…. Borçluların ….İnşaat Sıhhi ve Tesisat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, …. olan takibin toplam 75.142,06 TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/3898 -5384 E-K)
Gevher Nesibe Vergi Dairesine yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, Davalı…….’ün …… döneminde 2. sınıf tüccar olarak işletme usulü esasına göre defter tuttuğu, …. döneminde 1. sınıf tüccar olarak bilanço usulü esasına göre defter tuttuğunu, en son beyan edilen ….yılı Gelir Vergisi Beyannamesinin gönderildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 2021/218 E, 2022/739 K sayılı kararında “…TTK.nın 796/1. maddesi gereğince, bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Aynı maddenin son fıkrasına göre de, ibraz süresi çekte yazılı olan düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar. Söz konusu madde hükmüne göre, çekin yasal süre içinde muhatap bankaya ibrazı zorunlu olup, ibraz edilmemesi halinde alacaklı, aynı kanunun 808. maddesi gereğince, çek borçlularına karşı müracaat hakkını kaybeder. Süresinde bankaya ibraz edilmeyen çek, adi havale niteliği taşıdığından borç ikrarını içermez. Bu itibarla, borçlular hakkında bu belgeye dayanılarak takip yapılamaz. Bu husus, mahkemece re’sen gözetilir.” denildiği görülmüş olup dava konusu çekinde yasal sürede bankaya ibraz edilmemesi nedeni ile kambiyo vasfını kaybettiği, bu hali ile adi senet hükmünde olduğu, uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı, davalının Gevher Nesibe Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre çekin düzenlenme ve dava tarihi itibari ile tacir olmadığı anlaşılmış olmakla davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Kayseri Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip
(e imzalıdır)

Hakim
(e imzalıdır)