Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1090 E. 2023/700 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :
DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Taraflar arasında 28/01/2022 – 2023 dönemi için müvekkiline ait arı kovanları için devlet destekli arıcılık sigorta sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşme ile verilen teminatlar arasında fırtına teminatının da yer aldığını, olayın davalı tarafa bildirildiğini, … eksperi tarafından olay yeri fotoğrafları çekildiğini, olaya ilişkin fotoğrafların tarsimden istendiğini, ancak müvekkiline fotoğrafların verilmediğini, olay yeri incelemesi ve çekilen fotoğraflar sonrasında zararın fırtına nedenli olmadığını ileri sürerek … tarafından tazminat ödemesinin reddedildiğini, arabulucaya başvuru yapıldığını sonuç alınamadığını, TTK madde 1409 gereği sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükünün sigortacıya ait olduğunu, ancak davalı tarafından olayın fırtına kapsamında olmadığını gösterir herhangi bir delilin müvekkiline sunulmadığını, herhangi bir açıklama yapılmadığını, teminat kapsamında olmadığı iddiası söz konusu ise ispat yükü davalıya ait olduğunu, TTK madde 1427 gereği sigorta tazminatı rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halde 1446. Maddeye göre yapılacak ihbardan kırk beş gün sonra muaccel olacağını, riskin gerçekleştiğini müvekkilinin tarsime bildirdiğini, tarsimin gerekli incelemeleri tamamladıktan sonra 02/03/2022 tarihli yazısı ile tazminat ödemesini reddettiğini, 02/03/2022 tarihi itibariyle muaccel hale geldiğini, davalı tarafından haksız bir şekilde zamanında sigorta tazminatının ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin sigorta sözleşmesinden bağımsız olarak ek zararlar ortaya çıktığını, müvekkilinin gezgin arıcılıkla uğraştığını, gezgin aracı olduğundan dava konusu sigorta sözleşmesinde risk belli bir bölge ile sınırlandırılmadığını, sözleşme süresi içinde hangi bölgede olursa olsun arı ölümü için teminat alındığını, zamanında ödenmeyen sigorta tazminatı nedeniyle müvekkili tarafından telef olan arıların ikamesi sağlanamayınca bir sezon içinde ardıl şekilde gerçekleşen bal üretimininde gerçekleşmediğini belirterek ödenmeyen sigorta tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ödenmeyen sigorta tazminatı nedeniyle Türk Borçlar Kanunu çerçevesinde doğan munzam zararın, avans faiziyle birlikte temrrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsilini, davalı elinde bulunan ancak müvekkiline verilmeyen olay yeri fotoğraflarının iddialara dayanak teşkil etmek üzere dosyaya ibrazının sağlanmasını, dosyanın bilirkişiye tevdi ile bedel artırım hakları saklı kalmak kaydıyla talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; Aktif husumet itirazlarının bulunduğunu, davaya konu 184494563 numaralı poliçede … A.Ş Kocasinan/Kayseri şubesi lehine dain-i mürtehin kaydı bulunduğunu, poliçe üzerinde rehin hakkı bulunduğundan, sigortadan tazminat talep etme hakkında öncelik hakkı bulunduğunu, bu nedenle davacının ancak banka şubesinin kayıtsız ve şartsız olarak açık muvafakatının almak kaydıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından öncelikle dain-i mürtehin kurumunun açık muvafakatinin alınması, aksi takdirde, mevzuat ve yerleşik Yargıtay içtihadı uyarınca davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olmadığını, davacı tarafın taleplerinin teminat dışı olduğunu, müvekkili kurumun hiçbir tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının talep ettiği faiz türüne itirazlarının bulunduğunu, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden ve davalı şirketten ilgili belge kayıtlar celp edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, Devlet Destekli Arıcılık Sigorta Sözleşmesi kapsamında olup olmadığının tespiti ile davacının davalı sigortadan tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce davacının dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin araştırma yoluna gidilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın öncelikle davacının husumet ehliyeti yönünde toplandığı, husumet ehliyetinin yerleşik Yargıtay uygulaması gereği dava şartlarından olduğu anlaşılmakla, öncelikle davacının aktif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığının tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Husumet ehliyetine ilişkin Yargıtay HGK’nun 09.02.2011 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararı şu yöndedir:
“Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usulü işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince: Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (…, …, …, Ejder: Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.231).
O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir(Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder: a.g.e., s.231-232; Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s.307).
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Görüldüğü üzere, taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K.; 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K.; 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K.; 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.”
Somut olayda; Taraflar arasında 28/01/2022 – 2023 dönemi için müvekkiline ait arı kovanları için devlet destekli arıcılık sigorta sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında fırtına teminatının bulunduğu iddia edilmiş, davalı tarafça davaya konu 184494563 numaralı poliçede … A.Ş Kocasinan/Kayseri şubesi lehine dain-i mürtehin kaydı bulunduğunu, poliçe üzerinde rehin hakkı bulunduğundan, sigortadan tazminat talep etme hakkında öncelik hakkı bulunduğunu, bu nedenle davacının ancak banka şubesinin kayıtsız ve şartsız olarak açık muvafakatının almak kaydıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olduğu savunulmuş, Mahkememizce öncelikle …Kocasinan Şubesi’ne davaya muvafakat edip etmediklerini beyan etmedikleri, açıkça muvafakat etmedikleri takdirde muvafakat verilmediğinin kabul edileceği hususunda ihtar edildiği, … Kocasinan Şubesince açıkça muvafakat verilmediğinden, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından, davacının davasının aktif husumet ehliyeti olmadığından HMK’nın 114/1-d, 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacının davasının aktif husumet ehliyeti olmadığından HMK’nın 114/1-d, 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL karar ve ilam harcının dava açılırken davacı tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harçtan mahsubu bakiye 189,15-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye Gelir Kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama harç ve giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 7/2. Maddesi uyarınca belirlenen 100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ ye gelir kaydına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/07/2023

Katip ..
¸E-imzalıdır

Hakim ..
¸E-imzalıdır