Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/107 E. 2022/923 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN … ESAS SAYILI DOSYASINDA;
DAVACI : T.C. …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : …

DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili asıl dava dosyasında dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkili bankanın …/Kayseri şubesine kredi başvurusunda bulunulduğunu, davacı banka ile davalı arasında … tarihli ve … … nolu 230.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalıya 99.000,00 TL Tarımsal kredi kullandırıldığı, kredinin teminatı olarak … tarihinde Kayseri İli … İlçesi … Mah. … pafta, … ada, … parsel, … Kat … nolu taşınmaz üzerine 400.000,00 TL bedelli 1. Derece ile davacı banka lehine ipotek tesisi edildiğini, davacı banka tarafından aile konutu olmasına rağmen ipotek tesisine dair eş muvafakatının alınmadığını, , davalının eşi … tarafından davacı banka ve davalı … aleyhine Kayseri … Aile Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile söz konusu taşınmazın aile konutu olması nedeniyle ipoteğin kaldırılması için dava açıldığını, davanın … lehine sonuçlandığı, davacı banka ve davalı … aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti olarak toplam 36.972,15 TL bedel doğduğu, bu bedellerin davacı banka tarafından ödendiğini, açılan bu dava ile davacı bankanın ödediği bedeli davalıdan talep ettiklerini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin asıl dava dosyasında cevap dilekçesinden özetle; davacı tarafın iddia ve savunmalarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin davacı bankanın … şubesine kredi başvurusunda bulunmuş ve davacı banka ile … tarihinde kredi sözleşmesi imzaladıklarını, krediye teminat olarak da adına kayıtlı olan taşınmazı ipotek gösterdiklerini, müvekkilin eşinin hem müvekkili hem de davacı bankaya söz konusu konutun aile konutu olması nedeniyle dava açtığını, bu davanın davacı lehine sonuçlandığını, dava dilekçesinde müvekkilin kötü niyetli olarak evli olduğu bilgisini bankadan gözlediği söylenmiş ise de zira davacı bankanın basiretli bir tacir olarak kredi kullundırım aşamasında müvekkilden kimlik bilgilerini istememesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kimlikte müvekkilin evli olduğu açıkca yazdığını, Kayseri … Aile Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının kaybedilmesinde müvekkilin değil, davacı bankanın açık kusurunun olduğunu, eş rızası almayan davacı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, dolayısı ile söz konusu işlemden de kendi kusurlu hareketi sonucu zarara uğradığının açıkta olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, davacı tarafın toplamda ilgili icra dosyasına 43.125,06 TL ödeme yaptığını beyan etmiş ise de icra dosyası celp edildiğinde bu kadar bedelin yatırılmadığının ortaya çıkacağını, yatırılan bedel ile dava dilekçesinde zikredilen bedel bankanın stopaj yükümlüsü olmasından kaynaklandığını, davacı bankanın stopaj yükümlüsü olmasından kaynaklı %20 stopajın da müvekkile yükletilmeye çalışıldığının anlaşıldığını, ayrıca banka tarafından hem mahkememizin … E. Hem de … E. Sayılı dosyaları ile ayrı ayrı aynı husus için dava açılmasının da kötü niyetin bir göstergesi olduğunu, tüm bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın ve tüm taleplerinin reddine, ayrıca asıl alacağın %20 sinden az olmakak üzere kötü niyet tazminatına ka karar verilmesini ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; borçlu …’un … Bankası AŞ … şubesine kredi başvurusunda bulunduğunu, müvekkili banka ile … tarihinde kredi sözleşmesi imzaladığını, müvekkili bankanın davalı borçlu …’a tarımsal kredi kapsamında 230.000,00 TL kredi kullandırdığına, davalının kötü niyetli olarak evli olduğunu sakladığını ve oturtuğu taşınmazı ipotek gösterdiğini, davalı borçlu …’un eşinin aile konutu olan bahse konu taşınmaz üzerindeki müvekkil banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması istemiyle müvekkil bankayı zarara uğratmak maksadıyla ipoteğin fekki davasını ikame ettiğini, bunun üzerine Kayseri … Aile mahkemesinin taşınmaz üzerinde müvekkili banka lehine tesis edilen 400.000,00 TL bedelli ipoteğin kaldırılması yönünde hüküm kurulduğunu ve kararın kesinleştiğini, ayrıca mahkemenin ipoteğin fekki davasından doğan toplam 7.022,15 TL yargılama gideri ve 29.500,00 TL vekalet ücretinin borçlu … ve müvekkil bankadan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmiş ise de müvekkil banka ile borçlu arasında yapılan kredi sözleşmesi çerçevesinde kurulan hukuki ilişki gereğince müvekkil bankanın vekalet ücreti mahkeme masrafları ve uğramış olduğu zararın tamamını davalı borçlu …’a rücu etme hakkının saklı bulunduğunu, Kayseri … Aile mahkemesinin … E. Ve … K. Sayılı ilamı gereğince alacaklı olan …, borçlu … ve müvekkil bankaya Kayseri … Dairesinin … E. Sayılı dosyasıyla ilamlı icra takibi başlattığını, icra emrinin müvekkil bankaya tebliğ edilmesinin üzerine takibe konu borcun tamamı müvekkil banka tarafından ödendiğini, iş bu ücretin …’a rücu edilmesi amacıyla borçlu aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalı borçlu vekilinin bu takibe itiraz ettiğini, davalı borçlular ile son kez müzareke etmek ve dava şartını yerien getirmek amacıyla arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığını fakat anlaşmaya varılamadığını, tüm bu nedenlerle davalının Kayseri … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun kötü niyetli olarak takibi durdurmuş olması nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatı ödemesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dosyasında cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … şubesine kredi başvurusunda bulunduğunu ve davacı banka ile … tarihinde kredi sözleşmesi imzaladıklarını, krediye teminat olarak da müvekkil adına kayıtlı olan taşınmazı ipotek gösterdiklerini, müvekkilin eşinin hem müvekkili hem de davacı bankaya söz konusu konutun aile konutu olması nedeniyle dava açtığını, bu davanın davacı lehine sonuçlandığını, dava dilekçesinde müvekkilin kötü niyetli olarak evli olduğu bilgisini bankadan gizlediğini iddia etmiş iseler de de zira davacı bankanın basiretli bir tacir olarak kredi kullandırım aşamasında müvekkilden kimlik bilgilerini istememesinin mümkün olmadığını, kimlikte müvekkilin evli olduğu bilgisinin açıkca yazdığını, Kayseri … Aile Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının kaybedilmesinde müvekkilin değil, davacı bankanın açık kusurunun olduğunu, eş rızası almayan davacı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmediği, dolayısı ile söz konusu işlemden de kendi kusurlu hareketi sonucu zarara uğradığının açıkta olduğunu, davacı tarafın iddia ve savunmalarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkillerinin davacı bankanın ilgili icra dosyasına 43.125,06 TL ödeme yaptıklarını söylediklerini oysa icra dosyası celp edildiğinde bu kadar bedelin yatırılmadığının ortaya çıkacağını, yatırılan bedel ile dava dilekçesinde zikredilen bedel bankanın stopaj yükümlüsü olmasından kaynaklandığını, davacı bankanın stopaj yükümlüsü olmasından kaynaklı %20 stopajın da müvekkile yükletilmeye çalışıldığının anlaşıldığını, ayrıca banka tarafından hem mahkemenizin … E. Hem de … E. Sayılı dosyaları ile ayrı ayrı aynı husus için dava açılmasının da kötü niyetin bir göstergesi olduğunu, tüm bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun davanın ve tüm taleplerinin reddine, ayrıca asıl alacağın %20 sinden az olmakak üzere kötü niyet tazminatına ka karar verilmesini ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı bankanın, Kayseri … Aile Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı ilamına dayalı olarak yapılan icra takibinde ödemiş olduğu bedeli davalıdan rücusu için yapmış olduğu icra takibinde haklı olup olmadığı, davalının icra takibine itirazının iptalinin gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.
Mahkememizin …tarih, … E. … K. Sayılı birleştirme kararıyla mahkememizin iş bu esas sayılı dosyası taraflarının aynı olması nedeniyle her iki dava dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davacı her ne kadar dava dilekçesinde TBK m 62/2 kapsamında rücuen tahsili istemiyle icra takibi başlattığını ve bu davayı açtığını ifade etmiş ise de kesinleşmiş mahkeme ilamına dayalı olarak müteselsil borçlu oldukları kabul edilen taraflar arasındaki iç ilişkide uygulanacak olan kanun hükmü TBK m 167′ dir.
TBK m 167′ ye göre;
“Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.
Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.
Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.”
Anılan yasal düzenleme çerçevesinde, davacının, tarafların müteselsil borçlu oldukları ve hukuki ilişkinin niteliğinden aksi anlaşılamadığı gibi taraflarca aksi kararlaştırılmadığından bahisle, iç ilişkide müteselsil borçlulardan her birinin payının eşit olduğu kanaatiyle, davacı tarafça ödenen icra dosya borcu olan 36.972,15-TL’ nin, birleşen dosya yönünden icra dosya borcu olan 6.152,91-TL’ nin tamamının taraflar arasındaki kredi sözleşmesi hükümleri çerçevesinde kurulan hukuki ilişki gereğince davalı kredi lehtarının sorumluluğunda olduğu ve davacı kredi kuruluşuna bu tutarları ödemesi gerektiği kanaatiyle, ve buna göre başlatılan icra takiplerinde ödemiş olduğu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer müteselsil borçlu olan davalıdan rücuen tahsili istemiyle icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır. Ancak davacının bu icra takibini başlatırken, diğer müteselsil borçluya karşı payı oranında icra takibi başlatması gerekmektedir. Fakat davacı taraf icra takibi başlatırken diğer müteselsil borçluyu, borçlu olarak göstererek icra takibi başlatırken kendi payına düşen kısım dışında kalan borç tutarının tamamı değil, kendi payına düşen kısımda dahil olmak üzere borcun tamamının tahsili isteminde bulunmuştur.
TBK m 167′ ye göre müteselsil borçlular, iç ilişkide kural olarak eşit oranda borçlanmış, borcun eşit bir payını üzerine almış sayılırlar. Ancak bu konuda madde hükmü düzenleyici bir hukuk kuralı olup, taraflar bunun aksini kararlaştırabileceği gibi bazen kanun koyucu da eşitlik ilkesini değiştirmiş olabilir. Örneğin TBK m 61′ e göre hakim borçlular arasında eşitliğe dayanmayan başka bir paylaştırma tarzı öngörebilir. Özellikle hakim takdir hakkını da kullanarak zarar verenlerin kusurlarını göz önünde tutmak suretiyle her birinin ödeyeceği tazminat miktarını belirleyebilir.(Borçlar Hukuku Genel Hükümler – Fikret EREN, Ankara 2015,s.1210)
Haksız fiiller alanında birden çok kişi aynı veya farklı sebeple bir zarardan sorumlu olduklarında, TBK m 61 gereği aralarında teselsül ilişkisi olduğu kabul edilir. Bu teselsül ilişkisinde tazminat yükünün borçlular arasında iç ilişkide nasıl paylaşılacağı konusunda, TBK m 167’de ki eşit paylarla sorumluluk karinesi uygulama alanı bulmaz. Bu konuda TBK m 62 uyarınca hakim yetkilidir.(Birlikte Borçlulukta Borçlular Arası İlişkiler – K. Berk KAPANCI, İstanbul 2015, s.521)
İç ilişkinin içeriğinin belirlenmesi ve paylaştırmanın yapılmasında temel hareket noktası TBK m 62/1 hükmüdür. Buna göre, hakimin takdir yetkisi dahilinde müteselsil borçlular arasında paylaştırmayı yapmasında “bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. ” bu hüküm, hem aynı sebepten hem de farklı sebeplerden ötürü müteselsil sorumlulukta yapılacak değerlendirmeyi bünyesinde barındırmaktadır.( KAPANCI, s.523 )
Hakim, zarar veren kişilerin kusur oranlarını yapacağı değerledirmede göz önünde bulundurmalıdır. Kusur derecesi, rücu ilişkisini etkileyen önemli bir faktördür.(KAPANCI, s.524)
Yapılan bu genel açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, benimsenen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, müteselsil borçlu olarak (davacı banka) taraflara yükletilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı olduğu, bu kararın aile konutu olduğu halde ipotek tesis ettiren ve ipotek lehtarı olan davacı bankanın gerekli araştırma yapmaksızın ve aile konutuna ilişkin açık rıza bulunduğundan hareketle, lehine ipotek tesis ettirmesi ve daha sonra bu durumun anlaşılması ile birlikte mahkemece dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının tespiti ile birlikte taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi sonucu doğan bir borç olduğu, davacı bankanın yapılan yargılama sırasında eş rızasını almaksızın aile konutu olmasına rağmen ipotek tesis ettirdiği, bu kapsamda tacir olan bankanın basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ederek, malik olmayan eşin açık rızasını almaksızın ipotek tesis ettirmesi nedeniyle sorumlu olduğunun tespit edilmesi, güven kurumu olan bankanın yerleşik Yargıtay uygulaması çerçevesinde, hafif kusurdan dahi sorumlu olması esasları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, söz konusu borçtan davacı bankanın ağır kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, davalının bu konuda sorumluluğu bulunmakla birlikte bankanın ağır kusuru karşısında davalının sorumluluğunun ortadan kalktığı, kaldı ki davacı bankanın kendi payına düşenden fazlasını ödeyen müteselsil sorumlu (borçlu) sıfatıyla ve iç ilişkide eşit oranda paylarla sorumlu olduklarından bahisle hareket etmeyerek arada ki genel kredi sözleşmesini gerekçe göstererek hem asıl davaya konu hem de birleşen davaya konu icra takipleri ile yargılama giderleri ve bu kapsamda hükmedilen vekalet ücretinin tamamını davalıdan tahsil etmeye çalıştığı, davacı banka bir an için kendi payına düşen kısmı mahsup etmek suretiyle kalan kısım yönünden diğer müteselsil borçludan borcun müştereken (birlikte) tahsili istemiyle başlatmış olsaydı dahi, bu hususun öncelikle yargılamayı gerektirdiği, müteselsil borçluların kusur durumunun ve kusur oranının mahkemece belirlenmesinden sonra icra takibi başlatılması gerektiği, davacının dayanak gösterdiği genel kredi sözleşmesi herhangi bir hükmünde müteselsil borçluluk halinde iç ilişkide müteselsil sorumlu olan kredi lehtarı ve kredi veren banka arasındaki sorumluluk rejiminin düzenlenmediği, diğer bir deyimle iç ilişkide davacı bankanın davalı kredi lehtarına yönelik gayrı kabili rücu hakkının bulunmadığı, açıklanan nedenlerle davacının davalı hakkında asıl dava ve birleşen dosya yönünden başlatmış olduğu icra takiplerinin yerinde olmadığı, bu sebeple itirazın iptali ve takibin devamına ilişkin isteklerin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
Davacı bankanın başlatmış olduğu icra takiplerinde haksız olduğu sabit olmakla birlikte, kötü niyetli icra takibi başlattığı ispatlanamadığından koşulları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
.
1-Asıl davada ve birleşen Kayseri … ATM … E. … K. Sayılı dosyada davanın ayrı ayrı reddine,
2-Asıl davada ve birleşen Kayseri … ATM … E. … K. Sayılı dosyada davanın davalının Kötü niyet tazminatı talebinin ayrı ayrı reddine,
Asıl dava yönünden;
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 631,40 tl harçtan mahsubu ile artan 550,70-TL nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine.
6-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davalı lehine 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek olan 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,

Birleşen dava yönünden;
8-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 105,08-TL harçtan mahsubu ile artan 24,38-TL nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine.
9-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
10-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine.
11-Davalı lehine 6.152,91-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,

Dair, davacı vekilinin yüzene karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır