Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1041 E. 2023/779 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVA : Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı kooperatiften kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacıya 6282 ada 5 parsel 1. Etap … nolu dairenin isabet ettiğini, davacının kendisine çıkarılan kesin maliyet bedelini ödemesi nedeni ile 09/10/2010 tarihli taahhütname ve ilişik kesme belgesinin verildiğini, davacının kendisine isabet eden taşınmazın tapusunu da 29/09/2010 tarihinde aldığını, davacının ayrıca kooperatife 28/08/2017 tarihli 11236 yevmiye nolu ihtarı çekerek kesin maliyet bedelini ödediğini ve hiçbir nam altında borcu olmadığını bildirdiğini, Resmî Gazete yayınlanan 7410 sayılı kanunun 2. maddesiyle 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa eklenen geçici maddenin dikkate alınması gerektiğini, buna göre konutun tapu devrinin yapılmasından sonraki dönemler için yapı kooperatifi tarafından yönetim giderleri hariç olmak üzere her ne ad altında olursa olsun yapılmış borçlandırmalar veya bu kapsamda üçüncü şahıslara kooperatif tarafından yapılan alacağın devrine ilişkin işlemler hükümsüz olduğunu, davacının davalı kooperatife hiçbir borcunun olmadığının açık olduğunu ve davacının davalı Tasfiye Halindeki Sınırlı Sorumlu … Kent Konut Yapı Kooperatifine borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmediklerini, zamanaşımı defileri olduğunu, 15/06/2022 tarihli ve 31867 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7410 sayılı Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesinde yer alan MADDE 2- 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen madde yönünden Anayasaya aykırılık içermesi nedeni ile bu düzenlemeye dayanan işbu davanın esası hakkında karar verilmeden önce somut norm denetimi yoluna başvurulması gerekmekte olduğunu, davacı tarafından ikmal edilen işbu davanın temelinin 7410 sayılı kanun ile Kooperatifler Kanunu’na eklenen Geçici Madde 11 hükmü olduğunu, Anayasaya aykırılığını detaylıca izah edilen madde hükmünden davacının faydalanabilmesi için gerekli şartların birlikte oluşması gerekmekte olduğunu, Geçici Madde’nin A fıkrası “İnşaatların etaplar halinde yapılarak teslim edilmesi,” şeklinde olup, bu şart müflis kooperatif için geçerli olmadığını, öncelikle müflis kooperatif tarafından yapılan inşaatların yıllara yayılarak yapılması etap uygulaması anlamına gelmemekte olduğunu, zira etap uygulamasında kooperatif üyeleri en baştan belirlenen etaplara bağlı olarak kooperatif ortaklığına girmekte ve her bir üyenin sadece tabi olduğu etaptan kura çekme imkânı bulunmakta olduğunu, ancak müflis kooperatif anasözleşmesinin “Konutların Ortaklara Dağıtımı” başlıklı 62/1 hükmü “Konutlar, maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kur’a ile dağıtılır.” şeklinde olup, görüldüğü üzere etap uygulamasına dair hiçbir ibare barındırmamakta olduğunu, yine etap uygulamasında, etapların ödeme planı, daire nitelikleri, yapıldıkları bölge dahi farklı olabilmekte olduğunu, ancak müflis kooperatifte çıkarılan kesin hesap maliyetleri, tüm üyeler arasından hiçbir ayrım yapılmaksızın, özel bir gruba farklılık göstermeksizin çıkarılmış olduğunu, yine müflis kooperatif ana sözleşmesinin 59/3 hükmü “Kooperatifçe, konut inşaatlarının devamı sırasında veya tamamlanmasından sonra değişik yer ve zamanlarda yeniden arsa alınması ve ortak kaydedilmesi şeklinde faaliyette bulunulamaz.” Şeklinde olduğunu, Anasözleşmede yer alan bu hüküm kooperatifin kuruluşundan bu yana olmak üzere etaplar halinde faaliyet göstermediği ve ana sözleşme gereği etaplar halinde faaliyet göstermenin açıkça yasaklandığı ortada olduğunu, Müflis Kooperatifin faaliyetlerini etap etap olarak değil, ana sözleşme ve kanuna uygun olarak yapıldığını, etap uygulaması için kuruluşta ana sözleşmenin 59/3 hükmü ile yasaklanmış olması nedeni ile ancak ana sözleşme de değişiklik yapılması ve bu değişikliğin Bakanlıkça onaylanması gerekmekte olduğunu, Müflis kooperatifin ana sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmadığı gibi etap uygulamasına ilişkin herhangi bir değişiklikte yapılmamış ve müflis kooperatif faaliyetlerini etap uygulaması olmadan yürütmüş olduğunu, izah olunduğu üzere müflis kooperatifte eşitlik ilkesine riayet edilmiş, etap uygulaması hiçbir zaman gündemde dahi olmamış olduğunu, davacının kooperatif kanununda yapılan değişiklikten yararlanabilmesi için gerekli şartların sağlanmadığı aşikar olup, iş bu davasının reddi gerektiğini, 7410 sayılı kanun ile Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici madde 11’in Ç bendinde genel giderler ve yönetim giderleri düzenleme ile getirilen kuraldan ayrı tutulmuş olduğunu, bu nedenle de; müflis kooperatifçe davacıdan genel giderlere katılım borcunu talep etmesinde her hangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bu nedenle müflis kooperatif tarafından davacı aleyhine başlatılmış olan icra takibinde yer alan genel giderlere katılım payı alacağının hukuka uygun olup davacının iddiaları kabul edilebilir olmadığını, kaldı ki; davacı, kooperatif üyeliğinin sona erdiğine ilişkin herhangi bir evrak sunmamış olması da üyeliğinin devam etmekte olduğunu göstermekte ve yine Kooperatifler Kanunu’na göre genel giderler ve yönetim giderlerinden sorumluluğunun mevcut olduğunu ortada olduğunu, Müflis kooperatif tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibinde konut maliyetlerinin endekslenmiş bedellerinin talep edilmesinde de bir hukuka aykırılık bulunmadığını, şöyle ki; müflis kooperatifin amacı ortakların konut ihtiyaçlarını karşılamakta olduğunu, Kooperatif kuruluşundan itibaren bu amacı gerçekleştirmek için faaliyet göstermekte ve kur’a yolu ile konutların sahipleri belirlenmekte olduğunu, Konut inşaasının devamında geçen süreç içerisinde artan maliyetler ve ağırlaşan ekonomik şartlar nedeni ile konutları erken teslim alan ile almayan üyeler arasında ekonomik bir dengesizlik oluşmakta ve kooperatif faaliyetlerini yürütemez hale gelmekte olduğunu, bu durumun Kooperatifler Kanunu 23. madde de düzenlenen üyeler arasında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmakta ve üyeler arasında dengenin korunması için konut maliyetlerinin endekslenmiş bedelleri erken teslimden faydalanan üyelere yansıtılmakta olduğunu, yapılan endeksleme ise Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın tespit ve ilan ettiği oranlar üzerindendir ve ana sözleşmeye uygun olarak sadece konut bedellerinin tespiti ve üyeler arasında eşitliğin sağlanması amacı ile yapılmış olduğunu, müflis kooperatifin davacıdan talep etmiş olduğu genel giderlere katılım payında ve konut maliyetlerinin endekslenmiş bedellerinde bir hukuka aykırılık bulunmamakta olup, davanın reddi gerekmekte olduğunu belirterek, Anayasaya aykırılığı açıkça ortada olan Kooperatifler Kanunu Geçici 11.madde hükmü hakkında somut norm denetimi itiraz yoluna başvurulmasını, Anayasa Mahkemesi’nden başvuru hakkında karar gelene kadar başvurunun bekletici mesele yapılmasını, davacının talepleri hakkında öncelikle usulden reddine kararı verilmesini mahkeme aksi kanaatte ise davacının taleplerinin hukuka aykırı olması ve kanundaki şartların sağlanmaması nedeni ile davanın esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE
Dava, Davacının 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na eklenen geçici 11. Maddesi gereğince davalı kooperatife borcu olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ve Kayseri Genel İcra Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi 16/02/2023 tarih 2022/126 esas 2023/29 karar sayılı ilamında; “24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’na 10/6/2022 tarihli ve 7410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen geçici 11. maddenin birinci fikrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, kalan kısmının 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince oy birliği ile iptaline” karar vermiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. Maddesinde; “Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331.maddesinde;” Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir eder.”
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30.maddesinde;” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle dava konusuz kalabilir. (Hukuk Genel Kurulunun 2013/10-1860 Esas, 2015/1451 Karar ve 27.05.2015 tarihli kararı)
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2023/981 E, 2023/987 K sayılı ilamında “… davacının işbu menfi tespit davasının dayanağı olan 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair kanunun 2. Maddesi ile1163 sayılı Kooperatifler Kanuna eklenen geçici 11. Maddesinin Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 Karar sayılı ilamı ile ve işbu davanın açılmasından sonra, dava devam ederken iptali nedeni ile ve tarafların haklılık durumu gözetilerek davanın konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, bu nedenlerle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” denildiği görülmüş olmakla ilgili ilam ve yukardaki yasal düzenlemelerde dikkate alınarak takdiren taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş ve davacı tarafça yapılan yargılama giderleri üzerinde bırakılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça 7410 sayılı Çevre Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair kanunun 2. Maddesi ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanuna eklenen geçici 11. Madde gereğince davacının davalıya borçlu olmadığı belirtilerek dava açılmış ise de, yargılama devam ederken davanın dayanağı olan söz konusu maddenin Anayasa Mahkemesinin 16/02/2023 tarih ve 2022/126 Esas 2023/29 Karar sayılı ilamı ile iptaline karar verilmiş olması ile yukarda açıklandığı üzere davanın konusuz kaldığı görülmüş, bu durumda esas hakkında karar verilemeyecek olması nedeni ile dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 269,85 TL harcın dava başında davacı tarafından yatırılan 170,78-TL harcından mahsubu ile eksik kalan 99,07‬-TL’nin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-HMK’nun 331/3. maddesi gereğince davacı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
5-TMK’nun 4. maddesi uyarınca hakkaniyet gereğince tarafların lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.20/09/2023

Katip
e-imza

Hakim
e-imza