Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1 E. 2022/268 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ :Av….
DAVALI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ :13/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacının … İli … İlçesi … Mah. bulunan Kadın Kaplı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olarak görev yapmakta olduğu, … günü saat 19:40 sularında şiddetli rüzgar nedeniyle … Ceza infaz kurumları Çatısından belli parçaların davalının cezaevi otopark yerinde park halinde olan … Plakalı … model … marka aracının üzerine düşmüş olduğunu, davacının aracı kullanılamaz hale geldiğini, davacının aracının üzerine ceza evi çatısından parçaların düştüğüne ilişkin Jandarma Tutanağına tutturmuş olduğunu, davacının aracının davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılmış genişletilmiş kasko sigorta poliçesi bulunmakta olduğunu, davacının kasko şirketi tarafından perte çıkan aracı için sadece 72.000 TL ödeme yaptığını ancak davacının zararı bu rakamın üstünde olduğunu, davacının aracının olay tarihindeki piyasa değerinin bu bedelin üstünde olduğuna ilişkin araştırmanın bilirkişi marifeti ile mahkemece yapılmasını talep ettiklerini, davacının aracı için kasko tarafından 72 bin TL ödeme yapılmış olup davacının karşılanmayan zararı bulunmakta olduğunu, olay sonrası davacı bu zararı için Adalet Bakanlığından talepte bulunmuş, Kayseri … İdare Mahkemesinin … esas ve … karar sayılı ilamı ile ‘ kasko poliçesinin fırtına afeti klozunda ise fırtına nedeniyle meydana gelen zararların teminata dahil edildiği, teminat %100 sigorta bedelinin sigortacı tarafından karşılanması esasına göre olduğu belirtilmiş olduğunu, dava konusu aracı sigortalayan … Sigorta A.Ş. tarafından ara karara verilen … tarihli cevapta, tam hasarlı (pert) olan araca karşılık sigortalı ile 72.000,00 TL bedel üzerinde mutabakat sağlandığı ve bu bedelin davacıya ödendiği ifade edilmiş olduğunu, bu durumda, davacı tarafından her ne kadar sigorta şirketince kasko poliçesi kapsamında ödenen bedelin aracın piyasa değeri olmadığı ve ödenen bedel ile piyasa değeri arasındaki farkın tazminat olarak ödenmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de davacının bu iddiasının muhatabının kasko poliçesini yapan sigorta şirketi olması gerektiği; zira davacının aracının fırtınadan kaynaklı afet riskine karşı kasko poliçesi kapsamında olduğu, sigorta teminatının araç bedelinin %100’ü olduğu, tamamen hasarlı (pert) kabul edilmesi ile aracın tam (%100) karşılığı olarak teklif edilen bedelin davacı tarafından kabul edildiği, bir başka ifadeyle aracın hasar görmesi nedeniyle oluşan zararın tamamının kasko poliçesi kapsamında karşılandığı anlaşıldığından, davacının araç bedeline ilişkin karşılanmayan zararı olduğu iddiasının yerinde olmadığı ve bu kısma ilişkin tazminat talebinin reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.’ şeklinde belirtilmiş olduğunu, İdare mahkemesinin tazminat taleplerine ilişkin vermiş olduğu karar kesin olduğu için istinaf kanun yoluna başvurulamamış olduğunu, Kasko tarafından eksik ödenilen bedele ilişkin tazminat taleplerinin muhatabının kasko şirketi olduğu belirtildiğinden Arabuluculuğa başvurulmuş ve … arabuluculuk numarası ile … günü anlaşamama tutanağı tutulmuş olduğunu, davacının kasko bedeli olan 72.000 TL’ yi alırken itirazı kayıt düşerek almış ve fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmuş olduğunu, davacının bu araç tamamen kullanılmaz hale geldiği için kasko şirketinin kendisine ödediği para ile yeni bir araç almış olduğunu, bu araç için kasko yaptırmak istediğinde ilk kaskosu delindiği için çok daha yüksek kasko ödemesi karşısına çıkmış olduğunu, İlk kasko şirketi … evraklarını ve ikinci Kasko Şirketi … Şirketine ait evrakları dilekçe ekinde sunduklarını, davacının kasko bedelinin artmasına da bu olay sebebiyet vermiş olup davacının bu zararını Kayser … İdare Mahkemesi tarafından hükmedilmiş ve bu bedel Adalet Bakanlığından tahsil edilmiş olduğunu belirterek kasko kapsamında ödenilen bedelin eksik olması nedeni ile olay tarihinden işleyecek faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL nin davalı kasko şirketinden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; .: Davacı tarafından, davalı şirket nezdinde … Poliçe Numaralı Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde meydana geldiği iddia edilen hasar bedelinin karşılanması talebi üzerine söz konusu dava açıldığını, davalıya yöneltilen dava haksız ve mesnedsiz olup reddi gerekmekte olduğu, araç pert total kapsamına tabi tutulmuş, rayiç bedelden sovtaj bedeli düşürülmek suretiyle ödeme yapılmış olup davalının sorumluluktan kurtulmuş olduğunu, kaza sonrası maddi hasar başvurusu üzerine davacı tarafından yapılan incelemelerde başvuran tarafından aracın pert total kapsamında sayılması talep edilmiş, başvuran ile bu hususta anlaşma yapılmış, 72.000 TL bedel üzerinden ödemeye ilişkin ihtilaf bulunmamakta olduğunu, ayrıca düzenlenen “Kesin Mutabakatname, İbraname, Feragatname, Makbuz” evrakında herhangi bir ihtirazı kayıt olmadığını hatırlatmakta fayda olduğunu, ödenen maddi hasar tazminatı ile ödenmesi gereken maddi hasar tazminatı arasında fahiş nispette fark yok ise ödemeye dair anlaşma geçerli kabul edilmesi gerektiğini, KTK’nın 111. Maddesi uyarınca tazminat miktarına ilişkin yapılan uzlaşmalar arasında fahiş bir farkın bulunması durumunda iptal edilebileceğini, rapor düzeltildiğinde bakiye tazminat çıkması halinde ise öncelikle çıkan bakiye miktarın fahiş olup olmadığına karar verileceğini, somut olayda kabul manasına gelmemek kaydıyla farkın fahiş olmaması durumunda ödemeye dair anlaşmanın varlığına göre karar verilmesi gerektiğini, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ödeme tarihi esas alınarak faiz güncellemesi yapılması ve ödenen tazminat miktarının düşülmesi gerekmekte olduğunu, aksi şekilde verilecek karar haksız ve yasaya aykırı olacağını, konuyla ilgili YARGITAY … . HD. … E. … K. … Tarihli Kararının dikkate alınması gerektiğini, dolayısıyla yapılacak olan hesaplamada öncelikle yukarıdaki Yargıtay kararının da dikkate alınması, daha sonra ise ödeme yapıldığı tarihe göre faiz güncellemesi yapılması gerektiğini, aradaki fark ise Yargıtay ve Doktrin uygulamasına göre fahiş fark olarak kabul edilmediği takdirde başvurunun reddini talep ettiklerini, başvuranın araç rayiç değerine ilişkin beyanlar gerçeği yansıtmamakta olduğunu, öncelikle belirtmek gerekir ki, taraflar arasında imzalanan kasko sözleşmesi kapsamında aracın rayiç bedelinin riziko tarihi esas alınmak suretiyle tespiti yoluna gidileceği belirtilmiş olduğunu, o halde aracın riziko tarihindeki rayiç değerinin tespiti aksi halde rayiç bedelin TSB tarafından ilan edilen rayiç bedelin üstünde olmamak kaydı ile tespiti gerekmekte olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından araç rayiç değerine ilişkin araştırma kapsamında araç rayiç değer raporunu dilekçe ekinde takdirlerinize arz edildiğini, ilgili raporda kaza dönemi rayiç değer araştırması yapılmış olduğunu, taraflarınac ödemeye esas alınan tüm emsallerin ilan numaraları ve bilgileri dilekçemiz ekinde mevcut olduğunu, davalı tarafından alınan eksper raporunda aracın kaza geçmişi, KM ve genel görünümü dikkate alındığında rayiç değerinin 72.000 TL olacağı beyan edilmiş olduğunu, ilgili ilanlar denetime elverişli bir şekilde tespit edilmiş olduğunu, bu hususta öncelikle ibranamenin varlığı gözetilerek davanın esastan reddi gerekmekte ise de aksi kanaatte olunması halinde davalı tarafından kaza dönemi esas alınarak başvuranın gerçek zararının giderildiği kabul edilmesi gerektiğini, davaya konu araç ticari faaliyette bulunmadığından ticari faiz talep edilemeyeceğini, davacının iddiasına göre bir olay haksız fiilden meydana gelmiş olduğunu, davacı uğradığı zararın tazmini sebebiyle ticari faiz isteyememesi gerektiğini belirterek öncelikle ibraname-feragatnamenin varlığı gözetilerek davanın esastan reddine, aksi kanaatte olunması halinde davalı tarafından kaza tarihi itibariyle gerçek zararın ödendiği gözetilerek davanın esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, … İli … İlçesinde bulunan Ceza infaz Kurumu Çatısından belli parçaların şiddetli rüzgar nedeniyle davacının aracının üzerine düşmesi ile davacıya kasko şirketi tarafından yapılan eksik ödeme olup olmadığı varsa miktarı hususlarına ilişkin davadır.
Noterler Birliğine, … Sigorta Şirketine, … Vergi Dairesine yazılan müzekkerelere cevap verildiği ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görüldü.
Davanın konusu TTK 4. maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir. Ortada her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili nispi ticari dava da yoktur.
Mahkemenin görevli olması HMK’nun 114/1-c. maddesi gereğince bir dava şartıdır ve 115. maddesi gereğince de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … E, … K sayılı kararında “Somut olayda dava konusu aracın kullanım şeklinin aracın trafik ruhsat kaydında açıkça “hususi” olarak kayıtlı olduğu, kasko poliçesinde de söz konusu aracın kullanım şeklinin “özel” olduğunun belirtildiği, davacının tacir olduğu yönünde dosyada harhangi bir belge veya delil bulunmadığı gibi, bu hususta herhangi bir iddianın da bulunmadığı, 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesinin (l) bendi uyarınca sigortacı ile sigortalısı arasındaki ilişkinin tüketici işlemi olarak nitelendirildiği, bu durumda mahkemece “Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla” davaya bakılması gerekirken “Asliye Ticaret Mahkemesi” sıfatıyla davaya bakılmış ve karar verilmiş olması nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/4136 E – 2020/3619 K, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2017/861 E – 2018/576 K sayılı kararları) bu itibarla istinaf edilen kararın esası ve davalının istinaf sebepleri incelenmeksizin HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının mahkemenin görevsizliği nedeniyle kaldırılmasına dair kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denildiği görülmüş olup dava konusu aracın kullanım amacı hususi olup davacının da tacir olmaması nedeni ile tüketici mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Tüketici Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2. maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Tüketici Mahkemesinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Mahkemesince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Tüketici Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Tüketici Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Tüketici Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Tüketici Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi….

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır