Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/906 E. 2022/924 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı … Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti. Arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereğince, şirketin bankaya olan doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak dava dışı …’a ait Kayseri İli, …İlçesi, …Mah. … ada, … parselde sayılı taşınmaz üzerinde bulunan … Blok … Kat … numaralı bağımsız bölüm üzerinden …’ın eşi …’ın muvafakati alınmak sureti ile ipotek tesis edildiğini, dava dışı … tarafından … tarihinde Kayseri … Aile Mahkemesi nezdinde … esas sayılı dosyasında taşınmaz üzerinde banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılması ve taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti için davacı banka ile … Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti. Ve taşınmaz maliki olan …’ın vefat etmesi üzerine mirasçıları aleyhine davanın ikame edildiğini, karar sonrası … tarafından ilamın icrası amacıyla Kayseri … Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyası ile müşterek borçlu müteselsil sorumlu borçlular aleyhine müvekkili banka, … Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti. Ve … mirasçıları aleyhine takip başlatıldığını, mevcut takip sonrasında alacağın tamamı olan 119.976,72-TL … tarihinde istirdat hakları saklı kalmak kaydı ile banka tarafından icra tehdidi altında ödendiğini, müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen TBK 62 madde 2 fıkra gereği kendi payından fazlasına düşenden fazlasını ödeyen zorar verinin, bu fazla ödemesi için diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip olduğunu ve zarar görenin haklarında alacaklıyı kendi payından fazla oranda tatmin ederse diğer sorumlulara karşı rücu hakkını kullanabileceğini, bankanın yasa doğrultusunda üzerine düşen bütün edimleri yerine getirdiğini, davalı borçlular borca kötü niyetle itiraz ettiklerini, bunlardan bahisle; fazlaya dair faiz ve talep haklar saklı kalmak kaydı ile haksız itirazların iptali ile, takibin takip konusu alacağın tamamı üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … ve …’ın cevap dilekçesinden özetle; davacı alacaklı teselsül kurallarına aykırı şekilde takip yapıldığını, ortada usulüne uygun yapılmış bir icra takibinin olmadığını, bu husus itirazın iptali davasının şartlarından olduğunu, davanın sırf bu sebeple reddinin gerektiğini, dış ilişkide borcu ödeyen tarafın iç ilişkide rücu hakkına sahip olduğunu, ancak bu hakkını kullanırken kendi payını düşen kısmı düşeceği, kalan kısmı diğer borçlulara payları oranında rücu edeceği, paya ilişkin bir sözleşme yoksa birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu olduklarının düzenlendiğini, bir diğer önemli farklılığın ise iş ilişkide teselsül değil, pay esasının geçerli olduğunu, buna göre dış ilişkide tazmin yükümlülüğü yerine getirildikten sonra, iç ilişkide teselsülün geçerli olamayacağını, kişiler sorumluluk payları oranında borçtan sorumlu olacaklarını, 6100 sayılı HMK’nın 312/2 maddesi gereğince davalı müvekkillerinin davacıya borçlu olmadıklarını, davalı davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermediğini, bu nedenle talep kabul edilmiş olsa bile yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilemeyeceğini, davacı tarafın takibinin kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davacının yasal şartları oluşmayan davasının reddine, usulsüz ve kötü niyetli takip yapan davacının takibin %20 oranında tazminata mahkum edilmesine, davacıdan alınarak ayrı ayrı müvekkillerine verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti.’nin cevap dilekçesinde özetle; mahkeme nezdinde ikame edilen dava açısından Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu, davacı tarafın ödemiş olduğu harç, vekalet ücreti, ve yargılama giderinin taraflarına rücu etmek adına iş bu davanın açıldığını, ancak davanın ne mutlak ne de nispi ticari dava olduğunu, ticari dava olmayan olmayan davanın ticaret mahkemelerinin de görülme olasılığının olmadığını, ayrıca davacı tarafça takibe konu edilen alacağın zaman aşımına uğradığını, bu nedenle reddinin gerektiğini, dış ilişkide zarar görene karşı müteselsilen sorumlu olanın zarar verebileceğini, zarar göreni kendi payından fazla oranda tatmin eden zarar verenin rücu hakkına dayalı talebi karşısında müteselsilen değil, kısmen sorumlu olduklarını, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlu, diğer borçlulara ifa ettiği kısmın tamamı için değil, her bir borçluya düşen kendi hissesi oranında başvurabileceğini, iç ilişkide sorumluluğun eşit olmadığını, somut olayın durumuna göre iç ilişkide tarafların birbirlerine olan sorumluluk oranlarının değişkenlik gösterdiğini, borcun ortaya çıkmasında tarafların kusur oranlarının tespit edilmesinin gerektiğini, ayrıca rücu hakkının ancak ödeyenin kendi payını aşan tutarda ödemesi var ise doğacağını, yani ödeyen üçüncü iç ilişkide düşecek miktar bir ödemede bulunmuş ise diğer sorumluluklara karşı rücu ödemeyeceğini, takibe konu borcun doğmasına davacı bankanın sebebiyet verdiğini, davacı bankanın basiretli bir tacirden beklenilecek dikkati ve özeni göstermediğinden taraflar takibe dayanak olan dava dosyası ile karşı karşıya kaldığını ve rücu etme hakkının bulunmadığını, müvekkili şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatı hükmedildiğini alacağın yargılamayı gerektirdiğinden bu talebinin de reddine karar verilmesinin gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkili şirkete verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkeme dosyası, ödeme dekontları, harç makbuzu, serbest meslek makbuzu, banka kayıtları, bilirkişi, tanık, yemin.
GEREKÇE: Dava kanuni halefiyete dayalı olarak kendi üzerine düşen ödemeyi yapan müteselsil borçlulardan davacı bankanın diğer müteselsil borçlulara payları oranında rücuen alacağın tahsili istemiyle başlatılmış icra takibinde itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
Tarafların bildirdiği delil ve belgeler, icra takip dosyası getirtilerek dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi raporunda sonuç olarak ” Davacı Banka tarafından ödenerek rucü hakkı kullanılan tutarın eşit kusurlu sayılarak davacılardan tahsiline karar verilmesi durumunda :
Yukarıda hesaplama ve izahları verildiği şekilde rücu edilecek asıl tutar bakımından icra takip tarihi itibarıyla:
… için 29.994,18 TL + 21.772,30 TL = 51.766,48 TL
… için 29.994,18 TL + 21.772,30 TL = 51.766,48 TL
… NAKLİYAT için 29.994,18 TL + 21.772,30 TL = 51.766,48 TL
Davacı bankanın ödemiş olduğu tutarlardan dolayı her bir davalının ayrı ayrı 51.766,48 TL tutarında faiz hariç ana para rücu edebileceği tutar bulunduğu,
Rucü edilecek tutara Davacı Bankanın ödeme tarihinden itibaren yasal faiz oranı ile hesaplanan 3.857,30 TL faiz ilave edilmesi halinde :
… 29.994,18 TL + 21.772,30 TL+3.857,30 TL = 55.623,78 TL
… 29.994,18 TL + 21.772,30 TL+3.857,30 TL = 55.623,78 TL
… NAKLİYAT 29.994,18 TL + 21.772,30 TL +3.857,30 TL = 55.623,78 TL
89.982,54 TL+ 65.316,90 TL + 11.571,90 TL = 166.871,34 TL
Davacı bankanın ödemiş olduğu tutarlardan dolayı davalıların herbir rücu borçlusundan 55.623,78 TL tutarında davacı bankanın ödeme tarihinden itibaren işleyen faizlerinde ilave edilmesi ile rucü edebileceği tutar hesaplandığı,
RÜCU ALACAKLARINDA KUSURA YÖNELİK AÇIKLAMALAR” başılığı altında yapılan açıklamalar çerçevesinde kesinleşen dava dosyası gerekçeli kararında yer alan açıklamalar çerçevesinde Bankanın kusuru dikkate alındığında, sayın mahkemece Bankanın ağır kusurunun tespit ve takdir edilmesi halinde bankanın davalılara rücu hakkının bulunmayacağı” şeklinde raporunu sunmuştur.

Kayseri … Aile Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı ilamın, kaldırılarak Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … HD tarafından verilen … Esas … Karar sayılı ilamının temyiz incelemesi sonucu Yargıtay … HD’ nin … tarih, … -… sayılı bozma kararı sonrası Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu, mahkemece verilen … Esas … Karar sayılı kararı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müteselsil borçlu olan davacı ile birlikte davalılardan tahsili ile dosya davacısına verilmesine karar verildiği, dosya davacısının Yargıtay temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … HD’ nin bu kararına istinaden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin dosyamız davacısı ve davalılarından müteselsilen tahsili istemiyle başlatılan ilamlı icra takibinde Kayseri … Dairesinin … esas sayılı dosya kapsamında kanun gereği müteselsil borçlulardan biri olarak borcun tamamını (icra harç ve giderleri ile birlikte) icra dairesi veznesine … tarihinde ödediği, 6098 sayılı TBK m 62/2 hükmüne dayalı olarak kendi payına düşenden fazlasını ödeyen müteselsil borçlu sıfatıyla diğer müteselsil borçlulara, kendi payına düşenden fazlasını ödediğinden bahisle rücuen tahsili istemiyle Kayseri … Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlattığı, takibe borçluların süresinde itirazı üzerine icra takibinin durduğu ve bunun üzerine davacının itirazın iptali ile takibin devamına ilişkin bu davayı açtığı hususları sabittir. Uyuşmazlık müteselsil borçlu olan taraflar arasındaki iç ilişkide, davacı kendi payı dışında kalan tutar yönünden davalı müteselsil borçlulara rücu ederken iç ilişkide rücu kurallarına uygun hareket edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacı her ne kadar dava dilekçesinde TBK m 62/2 kapsamında rücuen tahsili istemiyle icra takibi başlattığını ve bu davayı açtığını ifade etmiş ise de kesinleşmiş mahkeme ilamına dayalı olarak müteselsil borçlu oldukları kabul edilen taraflar arasındaki iç ilişkide uygulanacak olan kanun hükmü TBK m 167′ dir.
TBK m 167′ ye göre;
“Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar.
Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.
Borçlulardan birinden alınamayan miktarı, diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler.”
Anılan yasal düzenleme çerçevesinde, davacının, tarafların dört ayrı müteselsil borçlu oldukları ve hukuki ilişkinin niteliğinden aksi anlaşılamadığı gibi taraflarca aksi kararlaştırılmadığından bahisle, iç ilişkide müteselsil borçlulardan her birinin payının eşit olduğu kanaatiyle, davacı tarafça ödenen icra dosya borcu olan 119.976,72-TL’ nin dörde bölünmesi gerektiği kanaatiyle, ve buna göre 29.994,18-TL borç tutarının davacının kendi payına düşen borç tutarı olduğunun kabulü ile birlikte, kalan 89.982,54‬-TL ve yine hazineye irat kaydedilen 87.089,22-TL karar ve ilam harcının, dörde bölünmesi gerektiği kanaatiyle, buna göre 21.772,30-TL borç tutarının davacının kendi payına düşen borç tutarı olduğunun kabulü ile birlikte, kalan 65.316,91-TL borç tutarı bakımından davalı diğer müteselsil borçlulardan rücuen tahsili istemiyle icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır. Ancak davacının bu icra takibini başlatırken, diğer müteselsil borçlulara karşı payları oranında icra takibi başlatması gerekmektedir. Fakat davacı taraf icra takibi başlatırken diğer müteselsil borçluları, borçlu olarak göstererek icra takibi başlatırken kendi payına düşen kısım dışında kalan borç tutarının tamamının davalılardan tahsili isteminde bulunmuştur.
TBK m 167′ ye göre müteselsil borçlular, iç ilişkide kural olarak eşit oranda borçlanmış, borcun eşit bir payını üzerine almış sayılırlar. Ancak bu konuda madde hükmü düzenleyici bir hukuk kuralı olup, taraflar bunun aksini kararlaştırabileceği gibi bazen kanun koyucu da eşitlik ilkesini değiştirmiş olabilir. Örneğin TBK m 61′ e göre hakim borçlular arasında eşitliğe dayanmayan başka bir paylaştırma tarzı öngörebilir. Özellikle hakim takdir hakkını da kullanarak zarar verenlerin kusurlarını göz önünde tutmak suretiyle her birinin ödeyeceği tazminat miktarını belirleyebilir.(Borçlar Hukuku Genel Hükümler – Fikret EREN, Ankara 2015,s.1210)
Haksız fiiller alanında birden çok kişi aynı veya farklı sebeple bir zarardan sorumlu olduklarında, TBK m 61 gereği aralarında teselsül ilişkisi olduğu kabul edilir. Bu teselsül ilişkisinde tazminat yükünün borçlular arasında iç ilişkide nasıl paylaşılacağı konusunda, TBK m 167’de ki eşit paylarla sorumluluk karinesi uygulama alanı bulmaz. Bu konuda TBK m 62 uyarınca hakim yetkilidir.(Birlikte Borçlulukta Borçlular Arası İlişkiler – K. Berk KAPANCI, İstanbul 2015, s.521)
İç ilişkinin içeriğinin belirlenmesi ve paylaştırmanın yapılmasında temel hareket noktası TBK m 62/1 hükmüdür. Buna göre, hakimin takdir yetkisi dahilinde müteselsil borçlular arasında paylaştırmayı yapmasında “bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. ” bu hüküm, hem aynı sebepten hem de farklı sebeplerden ötürü müteselsil sorumlulukta yapılacak değerlendirmeyi bünyesinde barındırmaktadır.( KAPANCI, s.523 )
Hakim, zarar veren kişilerin kusur oranlarını yapacağı değerledirmede göz önünde bulundurmalıdır. Kusur derecesi, rücu ilişkisini etkileyen önemli bir faktördür.(KAPANCI, s.524)
Yapılan bu genel açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, benimsenen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, müteselsil borçlu olarak (davacı banka da dahil) taraflara yükletilen yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı olduğu, bu kararın aile konutu olduğu halde ipotek tesis ettiren ve ipotek lehtarı olan davacı bankanın gerekli araştırma yapmaksızın ve aile konutuna ilişkin açık rıza bulunduğundan hareketle, heline ipotek tesis ettirmesi ve daha sonra bu durumun anlaşılması ile birlikte mahkemece dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığının tespiti ile birlikte taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi sonucu doğan bir borç olduğu, davacı bankanın yapılan yargılama sırasında eş rızasının alınmış olduğuna dair muvafakatnamenin diğer eşin imzasının bulunmadığı, imzanın sahte olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunun anlaşıldığı ve bu kapsamda tacir olan bankanın basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne karar yerinde değinilerek malik olmayan eşin açık rızasının almaksızın ipotek tesis ettirmesi nedeniyle sorumlu olduğunun tespit edilmesi, güven kurumu olan bankanın yerleşik Yargıtay uygulaması çerçevesinde, hafif kusurdan dahi sorumlu olması esasları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, söz konusu borçtan davalı bankanın ağır kusuru nedeniyle sorumlu olduğu, davalıların bu konudaki sorumlulukları bulunmakla birlikte bankanın ağır kusuru karşısında davalıların sorumluluğunun ortadan kalktığı, davacı bankanın kendi payına düşenden fazlasını ödeyen müteselsil sorumlu (borçlu) sıfatıyla ve iç ilişkide eşit oranda paylarla sorumlu olduklarından bahisle, kendi payına düşen kısmı mahsup etmek suretiyle kalan kısım yönünden diğer müteselsil borçlulardan borcun müştereken (birlikte) tahsili istemiyle başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
Davacı bankanın başlatmış olduğu icra takibinde haksız olduğu sabit olmakla birlikte, kötü niyetli icra takibi başlattığı ispatlanamadığından koşulları oluşmayan davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 2.850,40-TL harçtan mahsubu ile artan 2.769,70-TL nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehe vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
6-Davalılar lehine AAÜT uyarınca 26.036,45 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek olan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır