Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/892 E. 2022/167 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/892 Esas
KARAR NO : 2022/167

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :… – …
VEKİLLERİ :Av. … -…
Av. … -…
DAVALILAR :1-… (T.C. …)-…
2-… (T.C. …)-…
DAVA :Alacak(Ticari Nitelikteki Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/11/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava dilekçesini özetle; Müvekkilinin ….., … Mah. …. Mevkii …. Ada …. Parsel’de mevcut taşınmazın sahibi olduğu, müvekkili şirket T.C. Tarım ve Orman Bakanlığının … işletme numaralı çifti kaydı ile de sabit olduğunu, …. Mah. …. Mevkii …. Ada …. Parsel’de mevcut taşınmazda ” Lavanta” yetiştiriciliği yaptığını, müvekkilinin 2021 yılı itibari ile …. Mah. …. Mevkii … Ada …. Parsel’de mevcut taşınmaza 17.000 adet ” Lavanta” ektiğini, davalılar müştereken ve müteselsilen müvekkilinin …. Mah. …. Mevkii …. Ada …. Parsel’de mevcut taşınmazdaki ” Lavanta” ekinini 22/07/2021 tarihinde müvekkili firmanın rızası ve bilgisi dışında biçerek zarar verdiklerini, Savcılık dosyası ile müvekkili firma yetkilisi … ile davalılar arasındaki görüşmelerden öğrenildiği kadarı ile; 22/07/2021 tarihinde davalı …, müvekkilinin … Mahallesinde mevcut …. ada …. numaralı parselde mevcut arazisinde bulunan otların biçilmesi amacıyla diğer davalı …’i aramış ve talimat verdiğini, … ….. biçilmesi istenen yerde lavanta olduğunu söylediğini ancak … herhangi bir şekilde yapılmaması yönünde talimat vermeksizin işin yapılmasına devam edilmesini istediğini, davalı … İşlemiş söz konusu arazide lavanta ekili olduğunu beyan etmesine rağmen … durumu düzeltmemiş ….’de lavanta olduğunu görerek ve bilerek …’ca …numaralı parseldeki arazide mevcut otların biçilmesi için kendisini telefonla aranıp talimat verilmesine rağmen ayrıca tekrardan arayarak onay alarak 12 numaralı parselde müvekkiline ait lavanta bahçesini de haksız şekilde biçtiğini, müvekkilinin işbu lavantaları adet adet ve fide olarak ….’den tanesi 1,6 TL olmak üzere toplamda 27.200,00 TL’ye satın aldığını ve taşınmazına ekimini sağladığını, müvekkilinin …. Mah. …. Mevkii … Ada … Parsel’de mevcut taşınmazdaki ” Lavanta” ekinini hasat zamanı biçerek kar elde etmesinin muhtemel olduğunu, ancak davalıların ekine zarar verilmesinden dolayı davacı vekilinin işbu kardan mahrum kaldığını, davalıların davranışları ve mevcut dava ve soruşturma nedeni ile mal kaçırma eylemi içerisinde oldukları ve yargılama süresi göz önünde alındığında dava neticesinde alacağı karşılıksız kalma ihtimaline binaen öncelikle teminatsız aksi takdirde mahkememizce uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının, ıslah haklarının, talep artırım haklarının saklı kalması kaydıyla kısmi alacak olarak açmış oldukları iş bu davada şimdilik, geçici olarak, yargılama neticesinde alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesi halinde taleplerinin arttırma haklarının saklı kalması kaydıyla, davalıların müvekkilinin lavanta ekininde meydana getirdikleri zarardan kaynaklı olarak, müvekkilinin uğramış olduğu zararının 22/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte 1.000,00 TL’nin, davalıların müvekkilinin lavanta ekininde meydana getirdikleri zarardan kaynaklı olarak, müvekkilinin ekininde zarar meydana gelmeseydi hasat sonucu elde edeceği yoksun kaldığı kararın, davalıların müvekkilinin zarara uğrattığı tarih olan 22/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ve tazminine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini, davacı müvekkili adına vekaleten talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
CEVAP: Davalı …’ın cevap dilekçesinde özetle;Davalı …’ın cevap dilekçesinde özetle; 21/07/2021 tarihinde davacı şirkete ait arazinin yanında bulunan otların biçtiğini, 11 numaralı parseldeki otları biçmesi için … ile anlaştığını, … biçme işlemine tek başına başladığını, …. parsel numaralı arazi ekili durumda olmadığı için çok sayıda yabani ot bulunduğunu, davacı şirkete ait … numaralı parsel ile otunu biçtiği …. numaralı parsel arasında herhangi bir sınır ayrımını belirtecek tel örgü, lavanta ekimi yapıldığına dair bir tabela ya da başkaca bir işaret olmadığını, söz konusu …. ve …. numaralı parsel davacı tarafından satın alınmadan önce çok uzun yıllar birlikte sınır ayrımı olmaksızın ekildiğini ve hasat edildiğini, bütünleşik halde işlenmesi sebebiyle tek parça tarla olarak bilinmekte karıştırıldığını, davacı şirket tarafından satın alınan 12 numaralı parselin yolu olmadığını, 11 nolu parselin için geçilerek 12 nolu yarsele ulaşıldığını, tarlarda biçme işlemine devam ederken tarlaya geldiğini ve biçim yapılana yerin bir kısmının başkasına ait olduğunu söylemesi üzerine … biçme işlemi sonlandırdığını, ….’in biçim yaptığı yer de diğer parsel gibi tamamen yabani otla kaplı olduğunu, herhangi bir lavanta bitkisi mevcut olmadığını, davacı şirkete ait arazide lavanta ekimi sonrası zamanında ve yeterli sulama yapılmaması sebebiyle ekilen lavantalar hiç yetişmediğini, bu bitinin yerine 11 nolu parselde de mevcut yabani otlar yetiştiğini, otlar her iki parselde de aynı türde, nitelikte ve uzunlukta olması arada belirleyici bir nitelikte sınır ayrımı olmaması sebebiyle davacı şirkete ait 12 nolu parsel ile …’in otunu biçmek için gittiği .. nolu parsel bütünleşik halde olduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde diğer davalı …’in kendisini arayarak biçime devam edip etmeyeceğini sorup “lavanta olsa da biçime devam et” şeklinde beyanda bulunduğunu iddia olunmuş ise de bu iddiaların asılsız olduğunu, yine dava dilekçesinde davacı vekillerinin hasat zamanı lavanta bitkisi biçerek kar elde etmenin muhtemel olduğunu ve kardan mahkum olduklarını iddia etmiş ise de kuraklık ve ihmal sebebiyle yetişmeyen bir bitinin masrafı karşılayamazken kar getirmesi imkan dahilinde olmadığını, davacı vekillerince dava dilekçesinde ihtiyati haciz talep ettiğini dava dosyasında İcra ve İflas Kanununun 257/2 maddesindeki şartların oluşmadığının açık olduğunu, yerleşim yerinin sabit olduğu gibi Bünyan İlçesinde uzun yıllardır esnaflık yaptığını, toplumda yeri olan biri olduğunu bu sebeple herhangi bir mal kaçırma gibi bir eyleminin de söz konusu olmayacağını, şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinde reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece dinlenecek tanıklar ve yargılama sonucunda anlaşılacağı, herhangi bir lavanta bitkisi biçmediğini, yanlışlıkla biçim yapılan yerdeki otlar da tamamen yabani otlar olduğunu, bu biçim yapılan alan da tarlanın sadece bir kısmı olduğunu, davacı şirket arazisinde bulunan herhangi bir lavanta bitsine karar vermediği için alacak davasına konu zarar iddiası dayanaktan yoksun olduğunu, davacının hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak açmış olduğu davanın reddini, yargılama giderleri ve tüm masrafların davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.

Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 21/07/2021 tarihinde davacı şirkete ait arazinin yanında bulunan diğer davalı …’a ait 11 numaralı parseldeki otları biçmeye gittiğini, 11 parsel numaralı arazi ekili durumda olmadığı için çok sayılı yabani ot bulunduğunu, davacı şirkete ait 12 numaralı parsel ile otunu biçtiği 11 numaralı parsel arasında herhangi bir sınır ayrımını belirtecek tel örgü, lavanta ekimi yapıldığına dair bir tabela ya da başkaca bir işaret olmadığını, söz konusu 11 ve 12 numaralı parsel davacı tarafından satın alınmadan önce çok uzun yıllar birlikte sınır ayrımı olmaksızın ekilmiş ve hasat edildiğini, bütünleşik halde işlenmesi sebebiyle resmi olarak iki ayrı parsel olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirket tarafından satın alınan 12 numaralı parselin yolu olmadığını, 11 nolu parselin için geçilerek 12 nolu parsele ulaşıldığını, tarlada biçme işlemine devam ederken diğer davalı … tarlaya geldiğini, biçim yaptığı yerin bir kısmının başkasına ait olduğunu söylemesi üzerine biçme işlemi sonlandırıldığını, biçim yaptığı yerin de diğer parsel gibi tamamen yabani otla kaplı olduğunu, herhangi bir lavanta bitkisi mevcut olmadığını, davcı şirkete ait arazide lavanta ekimi sonrası zamanında ve yeterli sulama yapılmaması sebebiyle ekilen lavantalar hiç yetişmediğini, bu bitkinin yerine 11 nolu parselde de mevcut yabani otlar yetiştiğini, otlar her iki parselde de aynı türden, nitelikte ve uzunlukta olması arada belirleyici bir nitelikte sınır ayrımı olmaması sebebiyle davacı şirkete ait 12 nolu parsel ile ot biçme için gittiği 11 nolu parsel bütünleşik halde olduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde lavanta bitkilerini görmemesine rağmen diğer davalı …’ı arayarak biçme devam edip etmeyeceğinin sorulduğunu, lavanta olsa da biçime devam et şeklinde iddiada bulunulmuş ise de bu iddiaların asılsız olduğunu, davacı vekillerinin hasar zamanı lavanta bitkisini biçerek kar elde etmenin muhtemel olduğunu ve kardan mahrum olduklarını iddia etmiş ise de kuraklık ve ihmal sebebiyle yetişmeyen bir bitkinin masrafı karşılayamazken kar getirmesinin imkan dahilinde olmadığını, davacı şirket söz konusu bölgede birden çok sayıda parsele 2021 yılında aynı zamanda lavanta bitkisi ekimi dikim işlemi yaptığını, lavanta bitkisi çok yıllık bir bitki olduğunu, ekildikten sonra uzun yıllar tekrardan ekim yapılmasına gerek olmadığını, lavanta bitkisi çok yıllık bitki olmasına rağmen davacı şirket 2021 yılında yapmış olduğu tüm lavanta ekili alanları yanlışlıkla girerek yabani otları biçtiği yer de dahil yeniden sürdüğünü, davacı şirketin lavanta yetiştiriciliğinde ihmalinin olduğu, davacı vekilince ihtiyati haciz talep edilmiş ise de dava dosyasında İcra ve İflas Kanununun 257/2 maddesindeki şartların oluşmadığının açık olduğunu, yerleşim yerinin sabit olduğu gibi Bünyan İlçesinde uzun yıllardır esnaflık yaptığını, toplumda yeri olan biri olduğunu bu sebeple herhangi bir mal kaçırma gibi bir eyleminin de söz konusu olmayacağını, şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinde reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak açmış olduğu davanın reddini, yargılama giderleri ve tüm masrafların davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş olduğu görülmüştür.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, Davacıya ait taşınmaz üzerindeki lavanta ürünlerine davalı tarafça zarar verilip verilmediği, zarar verilmiş ise ne miktarda zarar verildiği hususlarına ilişkin davadır.
Bünyan Vergi Dairesine yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu görüldü.
Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize gönderilmiş olduğu görüldü.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Alacak davası TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Bünyan Vergi Dairesine müzekkere yazıldığı, verilen cevabi yazıda; ” Davalı … ve …’in müzekkere tarihi itibari ile mükellefiyet kayıtlarının bulunmadığının ” bildirildiği görülmüştür.
Davalıların, Bünyan Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre mükellefiyet kayıtlarının olmadığı anlaşılmakla, dava konusu alacak talebinin mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, komşu taşınmaz sahipleri arasında yaşanan bir durumdan kaynaklandığı, davalı tarafın kendi sınırları dışına çıkarak davacıya ait ürünlere zarar verdiği iddiasının araştırılması gerektiği, tarafların her ikisinin de tacir olmaması nedeni ile mahkememizce davanın görülmesini gerektiren bir ticari faaliyetinde bulunmadığı, dava konusu alacak yönünden genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmış ve bu nedenle mahkememizce Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.02/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır