Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/848 E. 2022/155 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/848 Esas – 2022/155
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/848 Esas
KARAR NO : 2022/155

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/12/2021
KARAR TARİHİ : 25/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkili ile davalı arasında 22/07/2020 tarihinde vekalet ilişkisi kurulduğunu, işbu ilişki çerçevesinde müvekkilinin menfaatine ve iradesine uygun şekilde gümrük işlerinin yürütülmesi gerektiğini, davalının bu husustaki gümrük işlerini kanunun sağladığı belli ölçülerde bağımsız yapma hak ve yükümlülüğünde olduğunu, ancak davalının vekaleten yürüttüğü iş ve işlemlerde hatalı, kasten veya ihmal neticesinde ve işin gerektirdiği özeni göstermemesi sonucu müvekkilinin büyük zarara uğradığını, davalının gümrük müşavirliği işini yürütmekte olduğunu, söz konusu işi vekaletle yapması, işin icabı gereği söz konusu zarara sebebiyet vermemesi gerektiği, verdiği takdirde ise ilgili kanun maddeleri ve içtihat uyarınca sorumlu olduğunu, ilgili zararın ödenmesine ilişkin Kayseri …. Noterliği’ nin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalı tarafça olumsuz olarak yanıtlandığını, bu nedenle davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Dairesi’ nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, yapılan borca itirazın iptalini, takibin asıl alacak üzerinden faiziyle birlikte devamını, yargılama harç ve giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; itirazın iptali davalarında yetkili mahkemenin davalının bulunduğu yer mahkemesi olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, dava açılırken eksik harç yatırıldığını ve bu haliyle yargılamanını devam etmemesi gerektiğini, müvekkili ile davalı arasındaki vekalet işlemelinin eksiksiz ve hatasız olarak yerine getirildiğini, yapılan işlemler nedeniyle uğranılan bir zarar söz konusu olmadığını, müvekkilinin yaptığı işlemlerin tamamının kanuni hükümler çerçevesinde olduğunu, kanunun gereklerinin yerine getiren müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin hatalı olduğu düşünülse dahi davacının talep ettiği miktarın hukuka aykırı olduğunu, kötü niyetli davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, takibin başlatıldığı icra dairesi ve davanın açıldığı yer mahkemesinin yetkisiz olması nedeniyle davanın usulden reddini, açılanan nedenler ile esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan davacı müvekkilin davalı vekil aleyhine başlattığı, sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle doğan maddi zararların tazmini istemiyle başlatılmış icra takibinde itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
6100 sayılı HMK m. 10/I’e göre;
“Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”
6098 sayılı TBK m. 89’a göre;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde,
ifa edilir.”
Yargıtay 4. HD’nin 16.6.2016 tarih, 5374/8020 sayılı kararı şu yöndedir:
“İİK’nın 50/1. maddesi atfı ile uygulama yeri olan HMK’nın 10. maddesi uyarınca, sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, dava veya icra takibi sözleşmenin (borcun) yerine getirileceği (ifa edileceği) yer icra dairesinde ya da mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle yanların açık ya da örtülü isteğine göre belirlenir. Tersi durumda ise, sözleşmenin yerine getirileceği yer takip tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu uyarınca saptanır. Öyle ki, davanın konusu, varlığı inkar edilmeyen sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, bu para borcu, götürülecek borçlardan olduğundan alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir.”
Somut olayda; davalı borçlu, mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Taraflar arasında düzenlenmiş bir yetki sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı müvekkilin yerleşim yeri Melikgazi/ KAYSERİ, davalı vekilin yerleşim yeri Akdeniz/ MERSİN’dir. Sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi de icra takiplerinde yetkili olmakla birlikte dosya kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi tespit edilememiştir. Taraflarca sözleşmenin ifa edileceği yer açıkça kararlaştırılmadığına göre, yukarıda anılan TBK m. 89’a göre ifa yerinin belirlenmesi gerekecektir. Taraflar arasındaki vekâlet sözleşmesinde parça borcu da söz konusu olmadığına göre sözleşmenin ifa edileceği yer, davalı vekilin vekâlet borcu (gümrük müşavirliği işlerinin görülmesi) Mersin Limanı ve Mersin Gümrük Müdürlüğü nezdinde görülecek işler olup borçlunun yerleşim yeri olan MERSİN’dir. Davacı takip alacaklısı, her ne kadar para borçlarında ifa yerinin, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olduğunu ileri sürerek ve kendisinin para alacaklısı olduğundan bahisle kendi yerleşim yeri olan KAYSERİ’de icra takibi başlatmış ve dava açmış ise de; yukarıda anılan yasa maddeleri ve genel açıklamalar gözetildiğinde; taraflar arasındaki vekâlet sözleşmesinde, davacı müvekkilin sözleşme gereği vekâlet ücretini davalı vekilin ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edeceği (ödeyeceği), buna göre; sözleşmenin ifa edileceği yer itibariyle Mersin mahkemelerinin yetkili olduğu, Kayseri mahkemelerinin yetkisiz olduğu anlaşılmakla; davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Mahkememizin yetkisizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın yetkili Mersin Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde yetkili mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf Yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/02/2022

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır