Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/783 E. 2022/178 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/783 Esas – 2022/178
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/783
KARAR NO : 2022/178

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…..
Av…..
DAVALI : 1-….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALILAR : 2- …..
3- …..
4-….
VEKİLİ : Av….
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 04/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Davalılar ile müvekkili idare arasında ihale üzerine akdedilen sözleşme gereği hizmet alımı gerçekleştirildiğini, bu kapsamda dava dışı işçi …’un davalı yükleniciler tarafından çalıştırıldığını, işçinin 05/04/2019 tarihinde iş akdinin feshedilesi sebebiyle işçiye 18/04/2019 tarihinde 24.370,88-TL kıdem tazminatı, 27/08/2019 tarihinde 6.062,34-TL kıdem tazminatı toplu iş sözleşmesi farkı ve 15/05/2019 tarihinde 6.647,60-TL ihbar tazminatı ödendiğini, söz konusu ödemeden işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere davalı yüklenicinin sorumlu olduğunu, 0//06/2016 ile 153/06/2016 tarihi arasında doğrudan temin ile hizmet alımı yapıldığından bu sürenin kıdem tazminatına dahil edilmediğini, dava dışı …’un 07/06/2012 – 31/12/2013 döneminde … – … – …… iş ortaklığı ile müvekkili idare arasında 21/12/2011tarihli sözleşme imzalandığını, işbu dönemdeki 569 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatının 7.04,10-TL, 01/01/2014 – 31/12/2015 dönemi için … – … – ……,,……iş ortaklığı işbu dönemdeki 730 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 9.034,67-TL, 01/01/2016 – 15/03/2016 dönemi için ….. İle müvekkili idare arasında 29/12/2015 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 75 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatının 928,22-TL, 16/03/2016 – 31/05/2016 dönemi için …. – … ile müvekkili arasında 13/06/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 45 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatının 556,90-TL, 01/08/2016 – 31/08/2016 dönemi için …. Ve …..ni ile müvekkili şirket arasında 20/07/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 30 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 371,29-TL, 01/09/2016 – 31/10/2016 dönemi için … – … – ….. ile 29/08/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 60 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatının 742,58-TL olduğunu, 01/11/2016 – 31/08/2017 dönemi iin … – … – ……… Arasında 12/10/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönem için 300 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 3.712,88-TL, 01/09/2017 – 31/10/2017 dönemi için … – … – ……. 22/08/2017 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 60 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 3.712,88-TL, 01/09/2018 – 05/04/2019 dönem için …..ile müvekkili iadere arasında 28/06/2018 tarihli sözleşmesi imzalandığını, bu dönemdeki 214 günlük çalışmasına karışlık gelen kıdem tazminatının 2.648,52-TL, ayrıca …..’nin …’un iş akdinin feshedilirken ihbar bildiriminde bulunmadığından …’a arabulucuk görüşmesi neticesinde varılan anlaşmaya göre müvekkili kurumca ödenen 6.647,60-TL ihbar tazminatından da sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle …’a ödenen kıdem tazminatı, kıdem tazminatı TIS farkı ve ihbar tazminatının sözleşme imzalanan firmalardan ödeme tarihinden itibaren uygulanacak sözleşme faiziyle birlikte davalı şirketlerden sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen rücuen tahsiline, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, söz konusu ödemenin ödeme tarihinden başlamak kaydıyla işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …..vekilinden soruldu; Müvekkili şirketin güvenlik hizmeti alımına ilişkin ihaleyi kazanmasının ardından işyeri devri müessesine dayanarak …’un bordosunun müvekkili şirketi geçtiğini, dava dışı işçinin müvekkili şirket nezdinde doğmuş olan kıdem tazminatı ve kıdem tazminatı fark alacağının olmadığını, davacının iddiasının aksine işyerinin tasfiyesinin ardından dava dışı işçinin müvekkili şirkete iadesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, işyerinin tasfiyesi sebebiyle davacının ihale kapsamındaki projesi sona ermiş olması nedeniyle davacının sözleşmesinin bu sebeple konusuz kaldığını, dava dışı işçi, iş görme edimini davacı nezdinde yerine getirmiş ve davacının çalışan yetkililerin emir ve talimatları doğrultusunda, onların gözetiminde çalıştığını, dava dışı işçinin asıl işverinin davacı taraf olduğunu, işbu rücuen tazminat davasında müvekkili şirketin rücu edilen alacaklardan sorumluğunun olmadığını, bu nedenle pasif husumetten reddi gerektiğini, dava dışı işçinin iş akdinin davacının talimatı uyarınca feshedildiğini, bu sebeple talep edilen kıdem tazminatı ve TİS kıdem farkının davacı tarafından ödenen kısımından müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacının talimat ve bildirimine dayalı olarak dava dışı …’un iş sözleşmesinin geçerli sebeple ve feshinin son çare olması nedeniyle sonlandırıldığını, müvekkili şirket tarafından imzalanan herhangi bir toplu iş sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle dava dışı işçiye ödenen toplu iş sözleşmesi ödemelerinden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın işbu davayı ihbar tazminatına ilişkin yaptığı ödemenin müvekkili şirkete rücu edilmesi talebiyle ikame ettiğini, müvekkili şirketin işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu, bu sebeple ödenen ihbar tazminatından rücu edilen miktarların kendisine ödenmesini talep ettiğini, işbu sebepten davanın müvekkili şirkete yönlendirildiğini, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, ayrıca alacak kalemleri bakımından dava dışı işçiye yapılan ödemelerin temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davacının faiz talebinden bulunabilmesi için müvekkili şirketin temerrüde düşürülmesi gerektiğini, nitekim somut olayda kıdem tazminatı ve TİS kaynaklı kıdem farkının taraflarca eşit olarak ödenmesi sebebiyle huzurdaki davaya konu olacak herhangi bir alacak da kalmadığını, işbu sebeple haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, ayrıca Şirket Merkezinin İstanbul olduğunu, yetkili Mahkeme’nin İstanbul Mahkemeleri olduğunu Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesini, toplu iş sözleşmesi kıdem tazminatı fark ödemesinden müvekkili şirketin sorululuğu bulunmadığından kıdem tazminatı fark ödemesi talebinin reddini, dava dışı işçinin iş akdi davacının emir ve talimatları sonucu feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatı ödemesinden müvekkili şirketin bir sorumluluğunun olmadığının kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi talebinin reddine, talep edilen alacaklardan müvekkili şirketin sorumlu olduğu kanaatine varılacak olsa dahi müvekkili şirket ile davacının alacaklardan müştereken sorumlu olduğunu belirterek, zamanaşımı nedeniyle haksız davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
….,….. Ve ….. Ve…… Vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkilleri şirketi le davacı arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde yetkili yer belirlendiğini ve yetkili yer sözleşmesi yapıldığını, buna göre taraflar arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlıkta yetkili yer Mahkemesi’nin Ankara Mahkemeleri olduğunu, yetkisiz açılan işbu davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının yapmış olduğu ödemelerden işbu dava ile haberdar olduklarını, alacaklanın zararını tanzim eden davacının müvekkilleri şirkete rücu ettiğini, ancak herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirketin davacıdan ihale ile iş aldığını, ihaleyi kazanan müvekkili şirketlerin mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini, ancak davacının ihaleye çıktığı işçi sayını depoları kapatarak zamanla düşürdüğünü, daha sonra işçileri müvekkili şirkete işten çıkarmadıklarını iade ettiklerini beyan ederek hakkı kötüye kullandıklarını, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmelerin ya da teknik ve idari şartnamelerin hiç birisinde asıl işverenin işçilik alacakları yönüyle müvekkili şirkete rücu edebileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığını, ayrıca davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, rücu imkanının bulunmadığını belirterek her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı açılan işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davacı kooperatife, SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere cevap olduğu anlaşıldı.
Mahkememizce Dosyanın nitelikli hesap uzmanı bilirkişiye tevdi ile; Taraflar arasındaki hizmet sözleşmeleri ile şartnameler doğrultusunda davacının ödediği işçi alacakları yönünden davalıların sorumlu olup olmadığı ve sorumlu iseler sorumluluk miktarlarına (asıl alacak, faiz türü, temerrüt tarihi) ilişkin rapor tanzimi için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, hesap bilirkişisinin ….. havale tarihli raporundan özetle; 1. Durum sayın Mahkeme Hizmet Alım Sözleşmeleri eki olan Teknik Şartnamelerin 14.6-3 maddesi ile 17.5. maddesi (bir kısım teknik şartnamelerin E.6-3 maddesi ile F.4. Maddesinde) bükümleri nazara alındığında, davalı yüklenicilerin işçinin kıdem tazminatından dolayı sorumlulukları bulunmadığı kanaatinde olması halinde, 01/01/2016 tarihinden sonra imzalanan Hizmet Alım Sözleşmelerinden dolayı davalı yüklenicelerin sorumluğunun bulunmadığı kanaatinde olması halinde 01/01/2016 tarihinden önce imzalanan Hizmet Alım Sözleşmelerinden dolayı;
1- Davalı yüklenici …. & …., & …..nin 5.619,45 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 1.397,86 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
2- Davalı yüklenici …. &….nin 7.173,77 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 1.784,50 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
3-…nin 6.647,60 TL’den 15/05/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı kuruma/işverene karşı sorumlu olduğu,
2. Durum Sayın Mahkeme Hizmet Alım Sözleşmesinin 22.1. maddesi ile Teknik Şartnamenin 15.5. maddesi hükümleri ile dosya kapsamı itibariyle işçiye ödenen kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak davalı yüklenicilerin sorumlu olduğu kanaatinde olması halinde;
1- Davalı yüklenici …. & …..nin 5.619,45 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 1.397,86 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
2- Davalı yüklenici …. &……nin 12.872,93 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 3.202,18 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
3- Davalı yüklenici …. & ……nin 2.989,07 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 743,54 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
4- Davalı yüklenici ….nin 747,27 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 185,89 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
5- Davalı yüklenici …nin 2.142,17 TL’den 18/04/2019 ödeme tarihinden, 532,87TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden, 6.647.60 TL’den 15/05/2019 ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, Davacı kuruma/işverene karşı sorumlu olduğu yönünde rapor edilmiştir.
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2020 gün ve 2019/654 Esas – 2020/1832 Karar sayılı ilamında ve diğer yerleşik uygulamalarında da belirtildiği üzere davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Mahkememizce alınan … tarihli bilirkişi raporunda I.durumda yapılan hesaplamada, teknik şartnamelerin 17.5 ve 14.6-3 maddelerinde davalı yükleniciler tarafından yerine getirilecek yükümlülükler arasında kıdem tazminatının hariç tutulması nedeniyle 01/01/2016 tarihinden sonra imzalanan hizmet alım sözleşmelerinden dolayı yüklenicilerin sorumlu tutulamayacağı gözetilerek hesaplama yapıldığı,bu hesaplamanın Mahkememizce dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu bulunduğu, bilirkişi raporu, taraflar arasındaki sözleşmeler ve dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı gözönünde bulundurularak açılan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
1- 6.647,60-TL’nin 15/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ….’den alınarak davacıya ödenmesine,
2- 5.619,45-TL’nin 18/04/2019 tarihinden 1.397,86-TL’nin 27/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …. ile …. ve ….’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
3- 7.173,77-TL’nin 18/04/2019 tarihinden 1.784,50-TL’nin 27/08/2019 itibaren 11/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …. ile ….’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Alınması gereken 1.545,39-TL nispi karar ve ilam harcından, davacı tarafından yatırılan 633,25-TL harcın mahsubu ile bakiye eksik kalan 912,14-TL karar ve ilam harcının davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına, (bu tutardan 267,99-TL’sinden …’nin sorumlu tutulmasına, 282,91-TL’sinden davalılar …. ile …. ve ….’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, 361,24-TL’lik kalan kısmından ise davalılar …. ile ….’nin sorumlu tutulmasına,)
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcı ile 633,25-TL peşin harç toplamı olan 692,55-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, (bu tutardan 203,47-TL’sinden …’nin sorumlu tutulmasına, 214,80-TL’sinden davalılar …. ile …. ve ….’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, 274,28-TL’lik kalan kısmından ise davalılar …. ile ….’nin sorumlu tutulmasına), bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 200,60-TL posta tebligat, 96,00-TL müzekkere gideri ile 550,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 846,60-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 516,51-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, (bu tutardan 151,75-TL’sinden …’nin sorumlu tutulmasına, 160,20-TL’sinden davalılar …. ile …. ve ….’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, 204,56-TL’lik kalan kısmından ise davalılar …. ile ….’nin sorumlu tutulmasına,) bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
8- Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ( bu tutardan 1.498,38-TL’sinden …’nin sorumlu tutulmasına, 1.581,83-TL’sinden davalılar …. ile …. ve ….’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, 2.019,79-TL’lik kalan kısmından ise davalılar …. ile ….’nin sorumlu tutulmasına,)
10-Davalılar …. ile …. ve …. kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı işbu davalılara verilmesine,
11-…. Kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 5.100,00-TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı işbu davalılara verilmesine,
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 805,34-TL’nin davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, ( bu tutardan 236,61-TL’sinden …’nin sorumlu tutulmasına, 249,79-TL’sinden davalılar …. ile …. ve ….’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, 318,94-TL’lik kalan kısmından ise davalılar …. ile ….’nin sorumlu tutulmasına,)
13-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 514,66-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
14-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2022

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır