Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/782 E. 2022/295 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/782 Esas – 2022/295
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/782
KARAR NO : 2022/295

HAKİM :…..
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av….
Av. …
DAVALI : 1- …..
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 2- ….
3- ….
4- …..
VEKİLİ : Av. ….
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Dava dışı …’ın Özel Güvenlik görevlisi olarak 16/11/2016 – 16/02/2019 tarihleri arasında Kayseri Şube Müdürlüğünde özel güvenlik işlerini yürüten çeşitli özel güvenlik şirketlerinde çalışmış ve en son çalıştığı …. Tarafından 16/02/2019 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, 4857 sayılı İş Kanunun 112. Maddesi gereğince sorumlu olduğumuz Kıdem Tazminatı Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmenlik hükümleri gereğince Özel güvenlik görevlisi …’a müvekkili kurum tarafından 2 yıl 3 Ay 0 günlük hizmeti karşılığı 8.016,42-TL ile 61,31-TL damga vergisi olmak üzere toplam 8.077,73-TL kıdem tazminatı, 2.058,19-TL ile 15,74-TL Damga Vergisi olmak üzere toplam 2.073,93-TL Kıdem Tazminatı Toplu İş Sözleşmesi farkı, ayrıca arabuluculuk görüşmesi sonucu 4.866,99-TL İhbar Tazminatı ödendiğini, müvekkili kurum ile davalı şirketler arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerine göre; Müvekkil Kurumun bina ve eklentilerinin güvenlik hizmetleri için çalıştırılacak personelin tüm sorumluluğu firmaya ait olacak ve sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından İş Kanunu ve mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten şirketler sorumlu olacaktır, Tüm işçilik alacaklarından yüklenici şirketlerin sorumlu olacağı hususu sözleşmenin eki sayılan teknik, idari ve genel şartnamelerde de belirtildiğini, Ayrıca firmalara sözleşme gereğince ödenen, sözleşme bedeli içerisinde tüm işçilik alacaklarının da yer aldığı yine sözleşmelerde belirtildiğini, dava dışı … 16.11.2016–31.08.2017 dönemi için … – ….’nin oluşturduğu …….ile Müvekkil İdare arasında 12.10.2016 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 285 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatının 3.571,89-TL olduğunu, 01.09.2017 – 31.10.2017 dönemi için … – ….’nin oluşturduğu Ulusoy64 iş ortaklığı ile Müvekkili idare arasında 22.08.2017 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 60 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 751,97-TL olduğunu, 01.11.2017 – 31.08.2018 dönemi için … – …… Şirketinin oluşturduğu …… ile Müvekkili idare arasında 04.10.2017 tarihli sözleşme imzalandığını, Bu dönemdeki 300 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 3.759,87-TL olduğunu, 01.09.2018 – 16.02.2019 dönemi için …… ile Müvekkil İdare arasında 28.06.2018 tarihli sözleşme imzalandığını, bu dönemdeki 165 günlük çalışmasına karşılık gelen kıdem tazminatı 2.067,93-TL olduğunu, ayrıca davalı …..; …’ın iş akdi feshedilirken ihbar bildiriminde bulunulmadığından, …’a Arabuluculuk görüşmesi neticesinde varılan anlaşmaya göre müvekkili kurumca ödenen 4.866,99-TL İhbar Tazminatından da sorumlu olduğunu, dava dışı özel güvenlik görevlisi …’ın işten ayrıldığı tarihe kadar, Müvekkili Kurum bünyesinde ihale ile özel güvenlik hizmetlerinde bulunan, farklı şirketlerde görev aldığını, sözleşmeler incelendiğinde, sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından iş Kanunu veya benzer mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülüklerin yerine getirmekten firmaların sorumlu olduğunu, ayrıca adı geçen firmalar ile müvekkili idare arasında imzalanan sözleşmelere göre faiz oranları belirlendiğini, faiz oranının belirlenmediği sözleşmelerde ticari faiz uygulanacağını, bu nedenle adı geçen firmalara müvekkili kurumca işçiye ödenen bedelden sorumlu olduğun, sözleşme ile öngörülen faiz oranı üzerinden ödeme yapılması gerektiğini belirterek; dava dışı …’a Kıdem Tazminatı, Kıdem Tazminatı TİS farkı ve İhbar Tazminatı olarak ödenen 15.018,65- TL’nin; 4.323,86-TL’sının…..-……. Şirketlerinden, 3.759,87-TL’sının …… Şirketlerinden, 6.934,92-TL’sının YAVUZ Koruma Özel Güvenlik Şirketinden, (8.077,73-TL’nin 20.03.2019 tarihinden, 2.073,93-TL’nin 27.08.2019 tarihinden, 4.866,99-TL’nin 17.04.2019 tarihinden itibaren) uygulanacak sözleşme faizleri, faiz oranı belirlenmeyen sözleşmelerde ticari faiziyle birlikte sorumlulukları oranında müştereken ve müteselsilen davalılardan rücuan tahsilini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …… Vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı tarafından dava dışı işçi …’a ödenen kıdem tazminatı ve Tiş ücret farkından kaynaklı kıdem tazminatı farkından kaynaklı yapılan ödemenin müvekkili şirkete rücu edilmesi talebiyle ikame edildiğini, ancak müvekkili şirketin işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu, bu sebeple ödenen ihbar tazminatından rücu edilen miktarların ödenmesinin talep edildiğini, müvekkili şirketin dava dışı işçinin alacaklarından sorumlu olmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, yetki itirazlarının bulunduğunu, davaya bakma görevinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, davanın açılış tarihinin 15/11/2021 olduğunu, müvekkili kurum tarafından hangi tarihte ödeme yapıldığının belirtilmediğini, dava dışı işçinin iş akdinin 16/02/2019 tarihinde feshedildiğini bu halde 15/11/2019 tarihinden önce yapılan ödemelerin zamanaşımına uğradığını, davacının faiz başlangıç tarihi olarak dava dışı işçiye yapılan ödeme tarihinin dikkate alınması yönündeki talebinin hukuka aykırı olduğunu, dava dışı işçi …’ın tüm çalışmalarını davacıya ait işyerinde gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin güvenlik hizmeti alımına ilişkin ihaleyi kazanması akabinde …’ın bordrosunun müvekkili şirkete geçtiğini, …’ın ihale öncesinde ve halen davacı şirkette çalıştığını, asıl işverenin davacı taraf olduğunu, dava dışı işçinin müvekkili şirket nezdinde doğmuş kıdem tazminatı ve kıdem tazminatı fark alacağının olmadığını, davacının iddiasının aksine, işyerinin tasfiyesinin ardından dava dışı işçinin müvekkili şirkete iadesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, işyerinin tasfiyesi sebebiyle davacının ihale kapsamındaki projesinin sona erdiğini ve davacının sözleşmesinin de bu sebeple konusuz kaldığını, müvekkili şirketin dava dışı işçinin talep ettiği kıdem tazminatı ve TİS kaynaklı kıdem tazminatı farkından sözleşmesel olarak sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle davacı tarafından ödenen ve işbu dava ile talep olunan ödemelerden müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, dava dışı iş akdinin davacının talimatı uyarınca feshedildiğini bu nedenle talep edilen kıdem tazminatı ve TİS kıdem farkının davacı tarafından ödenen kısmından müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, müvekkili şirket tarafından imzalanmış herhangi bir toplu iş sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle dava dışı işçiye ödenen toplu iş sözleşmesi ödemelerinden müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluluk bulunduğuna karar verilecek ise müştereken ve müteselsilen sorumluluk bulunduğunu belirterek, toplu iş sözleşmesi kıdem tazminatı fark ödemesinden müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığına kıdem tazminatı fark ödemesi talebinin reddine, dava dışı işçinin iş akdi davacının emir ve talimatları sonucu feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatı ödemesinden müvekkili şirketin bir sorumluluğu olmadığından kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi talebinin reddine, talep edilen alacaklardan müvekkili şirketin sorumluluğu olduğu kanaatine varılacak olsa dahi müvekkili şirket ile davacının alacaklardan müştereken sorumlu olduğuna, haksız ve yersiz açılan davacının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
……. Ve ……Vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkilleri şirketi ile davacı arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde yetkili yer belirlendiğini ve yetkili yer sözleşmesi yapıldığını, buna göre taraflar arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlıkta yetkili yer Mahkemesi’nin Ankara Mahkemeleri olduğunu, yetkisiz açılan işbu davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının yapmış olduğu ödemelerden işbu dava ile haberdar olduklarını, alacaklanın zararını tanzim eden davacının müvekkilleri şirkete rücu ettiğini, ancak herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirketin davacıdan ihale ile iş aldığını, ihaleyi kazanan müvekkili şirketlerin mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini, ancak davacının ihaleye çıktığı işçi sayını depoları kapatarak zamanla düşürdüğünü, daha sonra işçileri müvekkili şirkete işten çıkarmadıklarını iade ettiklerini beyan ederek hakkı kötüye kullandıklarını, müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmelerin ya da teknik ve idari şartnamelerin hiç birisinde asıl işverenin işçilik alacakları yönüyle müvekkili şirkete rücu edebileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığını, ayrıca davacının alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, rücu imkanının bulunmadığını belirterek her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla haksız ve hukuka aykırı açılan işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Toprak Mahsulleri Ofisine ve SGK’na yazılan müzekkerelere cevap olduğu anlaşıldı.
Mahkememizce taraflar arasındaki hizmet sözleşmeleri ile şartnameler doğrultusunda davacının ödediği işçi alacakları yönünden davalıların sorumlu olup olmadığı ve sorumlu iseler sorumluluk miktarlarına (asıl alacak, faiz türü, temerrüt tarihi) ilişkin rapor düzenlenmesi hususunda dosyanın nitelikli hesap uzmanı bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişinin 25/02/2022 tarihli raporundan özetle;
1. Durum
Sayın Mahkeme Hizmet Alım Sözleşmeleri eki olan Teknik Şartnamelerin 14.6-3 maddesi ile 17.5, maddesi (bir kısım teknik şartnamelerin E.6-3 maddesi ile F.4. Maddesinde) hükümleri nazara alındığında, davalı yüklenicilerin işçinin kıdem tazminatından dolayı sorumlulukları bulunmadığı kanaatinde olması halinde, 01/01/2016 tarihinden sonra imzalanan Hizmet Alım Sözleşmelerinden dolayı davalı yüklenicelerin davacı idareye karşı kıdem tazminatı borcu bulunmadığı,
……nin 4.866,99 TL’den 17/04/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacı kuruma/işverene karşı sorumlu olduğu,
2. Durum
Sayın Mahkeme Hizmet Alım Sözleşmesinin 22.1. maddesi ile Teknik Şartnamenin 15.5. maddesi hükümleri ile dosya kapsamı itibariyle işçiye ödenen kıdem tazminatından işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak davalı yüklenicilerin sorumlu olduğu kanaatinde olması halinde;
Davalı yüklenici…. Ltd. Şti. & ……. Ltd. Şti.nin 3.436,27 TL TL’den 20/03/2019 ödeme tarihinden, 882,25 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen,
Davalı yüklenici ……. Ltd. Şti. & …… Ltd. Şti.nin 2,988,06 TL’den 20/03/2019 ödeme tarihinden, 767,18 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, 3- Davalı yüklenici ….’nin 1.653,39 TL’den 20/03/2019 ödeme tarihinden, 424,50 TL’den 27/08/2019 ödeme tarihinden, 4.866,99 TL’den 17/04/2019 ödeme tarihinden işleyecek faizi ile birlikte, Davacı kuruma/işverene karşı sorumlu olduğu yönünde rapor düzenlenmiştir.
Dava, asıl işveren tarafından dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereğince davalı alt işverenlerden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2020 gün ve 2019/654 Esas – 2020/1832 Karar sayılı ilamında ve diğer yerleşik uygulamalarında da belirtildiği üzere davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Mahkememizce alınan …..havale tarihli bilirkişi raporunda I.durumda yapılan hesaplamada, teknik şartnamelerin 17.5 ve 14.6-3 maddelerinde davalı yükleniciler tarafından yerine getirilecek yükümlülükler arasında kıdem tazminatının hariç tutulması nedeniyle 01/01/2016 tarihinden sonra imzalanan hizmet alım sözleşmelerinden dolayı davalı yüklenicilerin sorumlu tutulamayacağı, ihbar tazminatından ise son işverenin sorumlu olduğu gözetilerek hesaplama yapıldığı,bu hesaplamanın Mahkememizce dosya kapsamında bulunan delillerle uyumlu bulunduğu, bilirkişi raporu, taraflar arasındaki sözleşmeler ve dava dışı işçiye ödenen tazminat miktarı gözönünde bulundurularak açılan davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
1- 4.866,99-TL’nin 17/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ……’den alınarak davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin ve diğer davalılara karşı açılan davanın reddine,
3-Alınması gereken 332,46-TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacı tarafından yatırılan asıl dosyada 256,49-TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 75,97-TL karar ve ilam harcının davalı ….’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30-TL başvurma harcı ve 256,49-TL peşin harcın davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 203,00-TL tebligat gideri, 84,60-TL posta müzekkere gideri, 550,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 837,60-TL yargılama giderinin davanın kabul-red oranına göre belirlenen 271,44-TL’sinin davalı ….’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine A.A.Ü.T. 13/2 maddesi gereğince 4.866,99-TL nispi vekalet ücretinin davalı …….’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar lehine A.A.Ü.T. 13/2 maddesi gereğince belirlenen 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak müştereken ve müteselsilen davalılara verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul-red oranına göre belirlenen 919,27-TL’ sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul-red oranına göre belirlenen 440,73-TL’sinin davalı ….’dan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
11-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/04/2022

Katip …..
¸E-imzalıdır

Hakim ….
¸E-imzalıdır