Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/748 E. 2023/716 K. 05.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : .
KARAR NO : .

HAKİM : .
KATİP : .

DAVACI : … –
DAVALI :…
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 03/11/2021
KARAR TARİHİ : 05/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … nolu poliçe ile zorunlu trafik sigortası davalı sigorta şirketi tarafından yapılmış olan … plakalı mülkiyeti … ‘a ait olan aracın 25.06.2017 tarihinde … ‘ın sevk ve idaresinde, tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı tafik kazası yaptığını, trafik kazasının oluşumunda kusurun araç sürücüsü …’a ait olduğunu, söz konusu trafik kazasında araç içerisinde bulunan müvekkili …’da basit tıbbı müdahale ile giderilemeyecek derecede kemik kırıkları oluştuğunu, kırıkların müvekkilinde kalıcı maluliyete neden olduğunu, müvekkilinin yaralanmalarını ve tedavilerini gösteren evrakların Sağlık Bakanlığı Kayseri İl Sağlık Müdürlüğü Sağlık Bifimleri Üniversitesi Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde olduğunu, bu kırık ve yaralar nedeniyle müvekkilinin iş ve gücünden ayrı kalmış uzun bir süre tedavi süreci yaşadığını, başkalarının bakımına ihtiyaç duyduğunu, … plakalı aracın Zorunlu Trafik Sigortası davalı tarafından (eski ünvanı .. A.Ş) yapılmış olduğundan müvekkilinin maddi zararlarından, maluliyet tazminatlarından davalı sigorta şirketi hukuken sorumlu olduğunu, Müvekkilinin ev hanımı olduğunu, … plakaya ait Zorunlu Trafik Sigortasını düzenleyen acente şubesi , … olduğu için davanın Kayseri’de açıldığını, Davalı … Sigorta A.Ş. ye ön başvuru yapıldığını, arabuluculuya başvurulduğunu, ancak anlaşmazlık ile sonlandığını, açıklanan nedenlerle, davalının müvekkili … için (50,00 TL si kalıcı maluliyet tazminatı, 25,00 TL si geçici iş göremezlik tazminatı, 25,00 TL si de geçici bakıcı gideri tazminatı olmak üzere ) şimdilik 100,00 TL maddi tazminat ödemesini, bu alacak kalemlerine kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine, yargılama giderleri ile hem dava hemde arabuluculuk vekalet ücretlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle usule ilişkin yetki, işbölümü, zamanaşımı, hak düşürücü süre, görev, hukuki yarar ve dava şartı yokluğu yönünden itirazlarının olduğunu, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma hakkı ortadan kaldırıldığını, dava öncesinde sigorta kuruluşuna başvuru zorunluluğu getirildiğini, haliyle başvurunun tam yapılması gerektiğini, oysaki yapılan hasar başvurusunda genel şartlar gereği sunulmadığını, bu nedenle yapılan değerlendirmelerde müvekkilinin şirketçe başvuru sahibine ödeme yapılamadığını, dolayısı ile davacı tarafından yapılmış geçerli bir başvuru söz konusu olmayıp, Mahkeme huzurunda ikame edilen davanın başkaca hiçbir incelemeye gerek duyulmaksızın usulden reddi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; Müvekkilinin Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. Maddesi ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMMS) uyarınca, sigortalısının kusuru ile 3. şahıslara verdiği zararı poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tazmin etmekle mükellef olduğunu, kusur oranlarının tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2011/7022 E., 2011/8043 K. Sayılı ve 22.09.2011 tarihli kararının mevcut olduğunu, bu kapsamda yapılacak detaylı incelemeler sonucu, tarafların kusur oranları tespit edilecek ve müvekkilinin sorumluluğu noktasında tüm gerçeklerin net bir şekilde ortaya çıkacağını, davacı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarının, yargılama neticesinde müvekkili aleyhine verilecek olası bir hükme esas teşkil etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle maluliyet oranının yargıtayca da kabul edildiği üzere adli tıp kurumu 3. ihtisas kurulu marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiğini, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/547 E., 2007/512 K. sayılı ve 25.01.2007 tarihli kararında da bu husus üzerinde durulmuş ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerektiği tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde ifade edildiğini, açıklanan nedenlerle davacının maluliyet oranının Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi tarafından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik’e göre belirlenmesi gerekmektiğini, Müvekkilinin şirket poliçe kapsamında davacı tarafın tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş göremezliğe ve bakıcı giderine ilişkin tazminat taleplerinden sorumlu olmadığını, Geçici iş göremezlik giderleri ve geçici iş göremezlik dönemine tabi geçici bakıcı tazminat talepleri 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları gereği teminat dışında olduğunu, söz konusu Genel Şartlar’ın yürürlüğe girmesi itibariyle geçici iş göremezlik tazminat talepleri tedavi giderleri kapsamında olup; 6111 sayılı yasa uyarınca müvekkil Şirketin’in tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik talepleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın “Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı A.5. maddesinde ise açıkça; b) Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” hükümleri yer aldığını, iş bu maddeden de görüleceği üzere 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları ile birlikte, tedavi giderleri dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu kalma tüm sorumluluk SGK’da oldğunu, bilindiği üzere kaza sonucu üçüncü kişinin malul kalması söz konusu olduğu takdirde, sigortacı sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında malul kalanlara tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, ancak tazminatın ödenebilmesi için davacının maluliyet oranı ve maluliyet oranına göre zararlarının uzman bilirkişilerce hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, (Yargıtay’ ın 26.11.1990 gün ve 1989/7479 Esas ve 1990/7584 Karar) Meydana gelen zarara ilişkin tazminatın ödenebilmesi için de; zarar görenin bu zararının uzman bilirkişilerce hesap ettirildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için aksi düşünülür ve dava konusu kaza nedeniyle tazminat hesabı yapılmasına karar verilir ise; haksız eylem sonucu yaralanma ve maluliyet sebebiyle açılacak maddi tazminat davalarında, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi ile haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi ve ona göre tazminata hükmedilmesi gerektiğini, Bilirkişinin işin özelliğine göre uygun teknik bilgiye sahip olması gerektiği gibi hazırlayacağı raporun uzman olduğu konudaki özel ve teknik bilgiyi içerir nitelikte bulunması  gerektiğini, Yargıtay’ın birçok kararında tazminat hesaplamalarının aktüerya uzmanınca hesaplanması gerektiği vurgulanmakta olduğunu, ehil olmayan bilirkişilerin düzenlediği raporlara itibar edilerek verilen kararların bozulduğunu, nitekim Yargıtay 11. H.D. 2007/11312 E., 2009/538 K. ve 22.01.2009 tarihli kararında: “Somut olayda, meydana gelen kazada ölenlerin yakınlarına gereken destek tazminatı hesabının aktüerya uzmanınca hesaplanması gerekirken, muhasebeci bilirkişisinden davacı tarafından yapılan ödemenin toplamı ve işlemiş faiz miktarının hesabına ilişkin rapor alınmış, davalı vekilinin aktüerya uzmanından rapor alınması gerektiğine ilişkin itirazı üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmiştir. O halde, mahkemece, meydana gelen kazada ölenlerin yakınlarına ödenebilecek tazminatı miktarının tespiti amacıyla aktüerya uzmanı olan bir bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle ve ehil olmayan bilirkişinin düzenlediği rapora itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” denilerek yerel mahkeme hükmünün bozulduğunu, öte yandan Mahkemece davacı lehine tazminat hesaplanmasına karar verildiği takdirde, söz konusu hesaplama, ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre yapılması gerektiğini, öte yandan haksız eylem sonucu yaralanma ve maluliyet sebebiyle açılan maddi tazminat davalarında, tazminatın denkleştirilmesi kuralı gereğince, haksız eylem sonucu gerçekleşen gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini, mevcut olayda, gerçek zararın belirlenebilmesi için olay sebebiyle elde edilen kazanımların tazminat tutarından indirilmesi zorunluluk arz ettiğini, tüm bu hususlar göz önüne alındığında, davacıya davaya konu kaza nedeni ile Sosyal Güvenlik Kurumundan elde ettiği gelir ve tazminatların tespit edilerek, huzurda görülen dava neticesinde müvekkilinin şirket aleyhine hükmedilecek olası bir tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, ilgili Kurum tarafından davacıya gelir bağlanmamış olması ihtimalinde ise, bu durum davacının hakkını doğrudan etkileyeceğinden, davacı tarafa SGK’ya (veya ilgili kuruma) karşı dava açması için önel verilmesi gerektiğini, açılacak bu yeni davanın sonuçlanıncaya kadar da, mahkeme huzurundaki işbu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, ayrıca yine dava konusu trafik kazası ile ilgili açılmış bulunan ceza davası varsa, bu dava da doktrin ve yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı tarafın emniyet kemerinin takılı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, nitekim, Yargıtay 4. HD’nin 2012/15644 esas, 2013/14775 karar, 24.09.2013 tarihli kararında;”Dosya kapsamından, desteğin olay sırasında emniyet kemerini takmadığı ve bu nedenle kaza sırasında araçtan fırladığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, maddi tazminat belirlenirken hesap raporu esas alınmış ve bu miktardan sigorta ödemesi düşüldükten sonra belirlenen tazminata hükmedilmiştir. Desteğin kaza sırasında emniyet kemeri takmaması ölüm sonucunun meydana gelmesinde desteğin de müterafik kusuru olduğunu göstermektedir. Bu durumda, hükmedilecek maddi tazminattan uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılarak sonucuna göre maddi tazminata karar verilmesi gerekirken eksik değerlendirme ile, hüküm kurulması doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.” denildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için müvekkilinin işbu davaya konu trafik kazasından sorumlu olacağı kabul edilse dahi hükmedilecek tazminattan davacının müterafik kusurluluğu oranında indirim yapılması gerektiğini, davacının emniyet kemeri takmamasının, kaza sonucuna ne derece etkisi olduğunun belirlenmesi için, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, hatır taşıması mevcuttur, tazminattan en az %20 oranında indirim yapılması gerektiğini, davacı …’nın müvekkilinin sigortalısı …’ın eşi ile kardeş olduğunu, davacının hatır için taşındığının açık olduğu, bu nedenle hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22.12.2016 tarih ve 2014/21170 E.-2016/11846 K. sayılı kararında; “Dosya içeriğinden müteveffanın hatır için taşındığı sabittir. Somut uyuşmazlıkta mahkemece Yargıtayca da benimsenen oranlara göre az olacak şekilde %10 oranında indirim uygulanmıştır. Mahkemece Yargıtay İçtihatlarına uygun oranda indirim yapılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.” denildiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber, bir an için söz konusu huzurda görülen davanın haklı olduğu varsayılsa bile müvekkilinin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu, aleyhlerine hüküm kurulması halinde Müvekkilinin dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabilabileceğini, nitekim bu hususun Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/231 E.,2010/4544 K. sayılı ve 13.05.2010 tarihli kararında; “Davalı sigorta şirketinin diğer temyiz itirazına gelince; olayın haksız fiilden kaynaklanmasına, taraflara ait araçların hususi otomobil olmasına göre davalı şirketin yasal faizle sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde ticari faize hükmedilmesi de doğru değildir.” şeklinde ifade edilmek suretiyle son derece açık ve tartışmaya mahal vermeyecek bir şekilde belirtildiğini, açıklanan nedenlerle, öncelikle gerekçeli itirazlarının dikkate alınarak Mahkeme nezdinde görülen olan haksız ve hukuka aykırı davanın usulden reddine, bu taleplerinin kabul görmediği takdirde esastan reddine, kazaya karışan araç sürücüsünün kusur durumunun tespiti için Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasına; varsa derdest ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına, davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” göre rapor alınmasına, kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminat oranı ve miktarının tespiti için, yukarıdaki hususlar tamamlandığında Hazine Müsteşarlığı Aktüerler Siciline kayıtlı aktüer bilirkişiden TRH 2010 Mortalite Tablosunda yer alan verilere göre rapor düzenlenerek gerçek zararın tespit ettirilmesine, aleyhe hüküm kurulacak olması halinde SGK tarafından yapılan-yapılacak ödemelerin müvekkili sorumluluğundan tenziline, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, 25/06/2017 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacının kalıcı, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminat taleplerine ilişkindir.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 18/01/2023 tarihli raporunda özetle; Tıbbi evrak tetkiki ile muayenesinden elde edilerek kaydedilen bilgi ve bulgular Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında birlikte değerlendirildiğinde, …’nın 25.06.2017 tarihli trafik kazası sonucu meydana gelen akciğer kontüzyonu, hemopnömotoraks, kemik (radius, klavikula, çoklu kot, tibia) kırıkları ile mikst emosyonel özelliklerle giden uyum bozukluğu ve üst ekstremitede mevcut (psödoartroz, açılanma, kemik kortekste düzensizlik, yeni kemik oluşumu, eklem hareket kısıtlılığı) patolojileri nedeniyle, dört (4) ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığı |tıbbi şifa süresinin 4 (dört) ay olduğu, iki (2) ay süreyle bakıcı/yardımcı desteğinin tıibben uygun olacağı, tüm vücut fonksiyon kaybı oranının ve/veya özür oranının ve (yüzdeotuzüç) olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Hesap Uzmanı bilirkişiden alınan 23/05/2023 tarihli raporda özetle; Mahkemenin davacının kazaya karışan araçta hatır için taşınmadığı kanaatinde olur ise davacının; Geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı TL (talep 25,00 TL), bakıcı gideri zararının 3.555,00 TL (talep 25,00 TL) olduğu, söz konusu zararın, davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sağlık/tedavi giderleri teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 330.000,00 TL) kapsamında kaldığı, Sürekli iş göremezlik zararının 211.873,17 TL (talep 50,00 TL) olduğu, söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 330.000,00 TL) kapsamında kaldığı, Mahkemenin davacının kazaya karışan araçta hatır için taşındığı kanaatinde olur ise (2920 hatır taşıması indirimi neticesinde) davacının; Geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı TL (talep 25,00 TL), bakıcı gideri zararının 2.844,00 TL (talep 25,00 TL) olduğu, söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sağlık/tedavi giderleri teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 330.000,00 TL) kapsamında kaldığı, Sürekli iş göremezlik zararının 169.498,54 TL (talep 50,00 TL) olduğu, söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 330.000,00 TL) kapsamında kaldığı kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Yargılama devam ederken celse arasında davacı vekilinin UYAP üzerinden sunduğu 24/07/2023 tarihli dilekçesi ile, davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle gereğinin yapılmasını talep ettikleri görülmüştür.
Davalı vekilinin 26/07/2023 tarihli dilekçesi ile, davacı taraf ile sulh anlaşması imzalandıklarını, sulh anlaşması gereği tarafların birbirinden vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
HMK’nun 307. maddesi gereğince feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olup HMK.nın 311 maddesi gereğince de feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran ve davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan, davacı vekilinin feragat beyanı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş, HMK.nın 312 ve devamı maddeleri gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davadan feragat etme tarihi dikkate alınarak Harçlar Kanunun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcının 2/3’üne isabet eden 179,90 TL’nin dava açılırken davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 120,60 TL karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama harç ve giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,

5-Davalı tarafça yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflar arasında imzalanan sulh anlaşması gereği davacı ve davalı vekili lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen olan 1.320,00 TL (yargılama gideri) davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
Dair, Tarafların yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.05/09/2023

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)