Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/641 E. 2022/747 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/641 Esas – 2022/747
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/641 Esas
KARAR NO : 2022/747

HAKİM : …
KATİP :…
DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ :Av….
Av…
Av. …
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/09/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından İstanbul 3. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatılmış olduğunu, bu takip dosyası üzerinden davacıya 89/1 haciz ihbarnameleri vd. gönderilmiş olduğunu, anılan 3. Haciz ihbarnamesi davacı şirkete 14.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, davacı şirket …’ya tebliğ edilen 89/3 haciz ihbarnamesi ile yukarıda belirtilen icra dosyası borçlusu …’nın davacı şirketten alacağı yahut malı olduğu kabul edilerek davacı şirketin dosyaya borçlu olarak ekleneceğini öğrenmiş olduğunu, ne var ki davacı şirket ne dosya borçlusu …’ya borçludur ne de uhdesinde …’nın malı bulunmakta olduğunu, bu sebeple işbu davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olmuş olduğunu, davacı şirketin pay devrinin yakın bir tarihte yapılması hasebiyle evveliyetle gönderilen 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinden şirket yetkililerinin haberi olamadığını, her ne kadar davacı şirketin tek pay sahibi … olsa da önceki yönetimin yanlış uygulamaları neticesinde şirketin halen kar edebilecek seviyede olmadığını, dolayısıyla davacı şirketin …’ya herhangi bir kar payı ödemesi, cari hesaptan kaynaklanan bir borcu yahut başkaca bir şekilde borcu mevcut olmadığını, şirket defterleri incelendiğinde bu hususun doğruluğu anlaşılacak olduğunu, açıklandığı üzere daha önceden gönderilmiş ihbarnameler şirket yetkilileri tarafından okunmamış olduğunu, zira şirketin bir önceki yönetimi UETS sistemi üzerinden gönderilen tebligatları kontrol etmemiş olduğunu, mahkemece takdir edilirse yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde bu hususun da doğruluğu sübuta erecek olduğunu, zira bilirkişi incelemesi ile şirkete gönderilen elektronik posta tebligatlarının açıldığı tarih tespit edilerek 89/1 vd.haciz ihbarnamelerine itiraz edilememesinin, davacı şirketin borçlu olduğunu kabul ettiği anlamına gelmeyeceği açık olduğunu, önceki yönetimin üzerine düşen kanuni sorumluluğu yerine getirmeyerek şirkete gönderilen elektronik postaları zamanında kontrol etmemesi ve devir tarihi itibariyle de geçmişe dönük olarak eski tarihli elektronik postaları yeni yönetime bildirmemesi sonucu önceki haciz ihbarnamelerine itiraz edilemediğini, bu nedenle davacı şirketin, davalı tarafça haksız ve kötüniyetli olarak, icra takibi yapılmaması amacıyla mahkemece tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde işbu dosyayı ikame ettiklerinden teminatsız olarak takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmekte olduklarını, aksi halde; davacının hesabında telafisi olmayan zararlar meydana gelecek olduğunu, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle davacı şirketin dosya borçlusu …’ya herhangi bir borcu olmadığını, dolayısıyla dosyaya borçlu sıfatıyla eklenmesi usul, yasa ve hakkaniyete uygun düşmeyeceğini, bu nedenle davacı şirketin borçlu olmadığının tespitini ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu için davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin, dava dışı Sayın …dan olan alacağının tahsili amacı ile 11.05.2017 Tarihinde İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, icra dosyasından borçluya gönderilen ödeme emri tebliğ edilmiş olup, borçlunun itiraz etmemesi üzerine icra takibi kesinleşmiş olduğunu, icra takibinin kesinleşmesinin akabinde tüm kolaylıklar sağlanmasına rağmen, borçlunun ödeme yapmaması üzerine, davacı şirkete İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından birinci haciz ihtarnamesi gönderilmiş olup, tebliğ edildiğini, ancak davacı şirket birinci haciz ihbarnamesine cevap vermemesi sebebi ile , icra dosyasından ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup, davacı şirkete 25.08.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, davacı şirket, birinci haciz ihbarnamesinde olduğu gibi kendisine tebliğ edilmiş olan ikinci haciz ihbarnamesine de cevap vermediğini, bunun üzerine icra dosyasından davacı şirkete üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmiş olup, davacı şirkete 14.09.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, davacı şirketin, haciz ihbarnamelerine cevap vermemesi üzerine, davacı şirketin huzurda bulunan davaya konu icra dosyasına borçlu olarak eklenmesi talep edilmiş olup, icra müdürlüğü işbu talebi kabul etmek sureti ile davacı şirketi borçlu olarak eklediğini, davanın arabuluculuğa tabi olduğunu, arabuluculuğa başvurulmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2019/3048 K. 2020/1093 10.02.2020 tarihli ilamının dikkate alınması gerektiğini, her ne kadar sayın Davacı şirket dava dilekçesinde önceki yönetimin yanlış uygulamaları sebebi ile şirketin halen kar edebilecek durumda olmadığını iddia etmiş ise de; işbu iddia ispata muhtaç olduğunu, davacı şirket 24.08.2020 tarihinde 022707 yevmiye numaralı ana sözleşmesi ile kurulmuş olup, işbu husus 10146 Sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi 26.08.2020 tarihli sayısında ilan olunmuş olduğunu, dava dışı sayın …, davacı şirketin 04.09.2020 tarih ve 2020/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile aksi karar alınıncaya kadar temsile yetkili müdür olarak seçilmiş olup, işbu husus 08.09.2020 tarihinde ticaret siciline şerh edilmiş ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 10156 Sayı ve 09.09.2020 tarihli baskısında ilan olunmuş olduğunu, yine Sayın …, davacı şirketin genel kurul kararı ile yönetim kurulu başkanlığına seçilmiş ve işbu husus ticaret siciline şerh edilmiş olduğunu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 24.09.2021 Tarih ve 10416 Sayılı baskısında dava dışı Sayın …’nın şirketin tek sahibi olduğu hususu tescil ve ilan edilmiş olduğunu, yukarıda detaylı olarak belirtmiş oldukları üzere davacı şirketin kuruluşundan 8 gün sonra şirketi temsile yetkili müdür olarak görevlendirilmiş olan dava dışı Sayın … şirketin kuruluşundan yaklaşık olarak bir yıl sonra yönetim kurulu başkanlığına seçilmiş ve Yönetim kurulu başkanlığına seçilmesinden yaklaşık 2 ay sonra şirketin tüm hisselerini satın almak sureti ile tek ortak olmuş olduğunu, hayatın olağan akışı değerlendirildiğinde, zarar eden bir şirketin temsile yetkili müdürünün 1 yıl içerisinde terfi alarak şirketin en önemlisi getirmesi basiretli bir tacirden beklenemeyeceğini, ayrıca şirketin tüm hesaplarını bilebilecek konumda olan yönetim kurulu başkanının zarar eden ve halen kar edebilecek durumda olmayan bir şirketi satın alması hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, huzurda bulunan davanın ikame edilmesinin sebebi davacı şirketin, dava dışı …’ya herhangi bir borcunun olmadığının Mahkemen aracılığı ile tespit edilmesi olup, huzurda bulunan dava bir menfi tespit davası olduğunu, Mahkemece de bilindiği üzere; menfi tespit davalarında ispat külfeti borcun bulunmadığını iddia eden davacıda olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin E. 2016/12215 K. 2017/7293 ve 25.10.2017 tarihli ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, davacı şirketin borçlu olup olmadığı ancak bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebileceğini, sayın davacı şirket, her ne kadar dava dilekçesinde şirketin kar etmediğini iddia etmiş ise de; bu husus ancak Mahkemece yapılacak olan yargılama esnasında yaptırılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebilecek olduğunu, kaldı ki Mahkeme tarafından yapılacak incelemede, dava dışı borçlu …’nın şirketten çektiği paraların da iş bu değerlendirmeye esas teşkil etmesi gerekmekte olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin E. 2016/23967 K. 2017/14705 28.11.2017 tarihli ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini, UETS sistemine gönderilen tebligat, sisteme düşmesinin akabinde 5. gün okunmuş sayılacağını, Mahkemece de bilindiği üzere 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 7/A maddesi ” Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmüne şamil olduğunu, her ne kadar sayın Davacı şirket, dava dilekçesinde uets sistemi üzerinden gönderilen tebligatların kontrol edilmediğini ve bu hususun yapılacak olan bilirkişi incelemesinde ortaya çıkacağını iddia etmişler ise, dilekçe ekinde Mahkemeye sunmuş olduğumuz uets görüntüsü tebligat parçalarında da icra müdürlüğü tarafından gönderilmiş olan haciz ihbarnamelerinin borçlu şirkete tebliğ edildiğinin aşikar olduğunu, davalı şirket aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için dava dışı …’nın davacı şirkette hiç bir hak ve alacağının bulunmadığı kabul edilse dahi; davalı şirket aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilemeyeceğini, davacı kendisine gönderilmiş olan haciz ihbarnamelerine cevap vermeyerek, kendisinin icra dosyasına taraf olarak eklenmesine sebebiyet vermiş olduğunu, huzurda bulunan davanın açılma sebebinin davacının, dava dışı …’ya herhangi bir borcunun olmadığının tespiti olduğunu, huzurda bulunan davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesi hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin E. 2018/544 K. 2020/1162 09.03.2020 Tarihli İlamı ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E. 2017/3342 K. 2017/6658 01.11.2017 tarihli ilamının bu kapsamda dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddi ile davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, Davacının İstanbul 3. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında İİK madde 89/3 kapsamında gönderilen haciz ihbarnameleri nedeni ile dava dışı …’ya borçlu olmadıklarının tespiti hususlarına ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
İstanbul 3. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının uyap’tan celbi ile incelemesinde; Alacaklı … tarafından, borçlu … aleyhine 62.814,42 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Kayseri Ticaret sicil Müdürlüğü’ne, Kayseri Gevher Nesibe Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği, ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişiden alınan 21/02/2022 tarihli raporda; Davacının defterlerini ibraz etmediği, 2020 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ile 2021 yılına ait 1′ inci, 2′ inci ve 3′ üncü Geçici Vergi Dönemlerine ait Geçici Vergi Beyannamesi ibraz ettiğini, mübrez beyannamelere göre; davacı şirket 31.12.2020 itibarı ile ortağa 135.735,00 TL borçlu olduğunu, Davacı şirketin 2021 yılına ait geçici vergi beyannameleri ibraz ettiğini, Geçici beyannamelerin hazırlanmasında teknik olarak, beyanname ekinde bilançolara yer verilmediğinden, davacı şirketin oraklara olan borcunu ödeyip ödemediği, diğer bir ifade ile şirket ortalarının şirketten alacaklarını alıp almadıklarının tespiti yapılamadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce Mali Müşavir bilirkişiden alınan 01/06/2022 tarihli ek raporda; kök rapordaki tespit ve kanaatlerinde bir değişiklik olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2019/1911 E, 2022/426 K sayılı kararında “Somut olayda, davalının, takip borçlusu …. hakkında takip yaptığı, borçlu şirket ortağı olan davacıya haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacının İİK’nın 89/3 maddesine göre, 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açtığı, davacı üçüncü şahsın, takip borçlusuna borcu olmadığını ispat edeceği, bu kapsamda takip borçlusu şirkete ait kayıtların kesin süre içinde ibraz edilmediği, takip borçlusuna borcun olmadığına dair delil sunulmadığı, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise de kendisine ispat yükü düşmeyen tarafa belli bir vakıa hakkında yemin teklif edebilmek için ise vakıanın karşı taraftan kaynaklanmasının gerektiği, yemin konusunun davalının kendisinden kaynaklanan vakıalara ilişkin olmadığı gibi davalının bu durumu bilebilecek durumda bulunmadığı, bu nedenle davacının yemin teklif hakkını kullanamayacağı, davacının takip borçlusuna borcu olmadığını ispatlayamadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacının davasının reddine, dava konusu 194.055,15 TL alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiştir.” Denildiği görülmüş olmakla davacı vekiline yeminin hatırlatılması yoluna gidilmemiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile davalı lehine İİK madde 89/4 kapsamında tazminata karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar davacı tarafça İstanbul 3. İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası nedeni ile davacının dosya borçlusu …’ya borcunun olmaması nedeni ile davalının kendilerinden talep edebileceği alacak bulunmadığı belirtilerek dava açılmış ise de, ticaret sicil kaydına göre davacı şirketin tek pay sahibinin dava dışı dosya borçlusu … olduğu görülmüş olup, davacı şirketin kesin süre içerisinde defterlerini sunmamakla birlikte beyannameler üzerinde inceleme yapılması ile alınan 21/02/2022 ve 01/06/2022 tarihli raporlarda davacı şirketin dava dışı …’ya borcu olup olmadığı hususunda tam olarak bir tespit yapılamaması ile İİK madde 89/3 kapsamında ispat yükünün davacıda olması ve bu hali ile davacının davasını yazılı delil ile ispat edemeyip yemine de başvurulamayacak olması nedeni ile davanın reddi karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ve böylece davanın reddine, İİK Mad. 89/4 kapsamında davalı tarafın tazminat talebinin Mahkememizin görevi kapsamında olmadığından reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK Mad. 89/4 kapsamında davalı tarafın tazminat talebinin Mahkememizin görevi kapsamında olmadığından reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan peşin olarak alınan 59,30 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan bakiye 21,4‬0 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/2 Maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde harcanmayan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.19/10/2022

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)