Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/631 E. 2022/142 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/631 Esas
KARAR NO : 2022/142

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – (T.C….) …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – (T.C. …) …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 27/11/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı … ., davacı müvekkilin eşi …’ın eski eşi olup, boşanma sürecinde kendisinden almış olduğu kambiyo senedini Kayseri Genel İcra Dairesinin … numaralı dosyası ile icraya konulduğu, borçlu …’ın yaklaşık 4 yıldır eşiyle beraber ….’in …. ilçesinde yaşadığını bildiği halde ödeme emrini -borçlunun adres değişikliği yapmayı ihmal etmesini fırsat bilerek- İstanbul’da bulunan nüfusa kayıtlı eski adresine tebliğe çıkartıldığı, tebligatın iade dönmesi üzerine Tebligat kanunu 21. Madde uyarınca 28.02.2019 tarihinde aynı adrese tebliğ ettirerek takibin borçlunun haberi olmaksızın kesinleştirilmesini sağlandığını, Davalı, aynı yöntemle, takip kesinleşir kesinleşmez 02.04.2019 tarihinde bu kez borçlunun eşi olan davacının mernis adresine 89/1 haciz ihbarnamesi göndermiş, tabligatın bila dönmesi üzerine 29.04.2020 tarihinde aynı adrese T.K 21 uyarınca tebligat yaptırmış, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri de aynı şekilde müvekkilim itiraz etme olanağı bulamadan kesinleştirilmiş, hemen akabinde müvekkilimin ….’de bulunan…. numaralı hesabına haciz işlemi uygulanmak suretiyle hesabında bulunan 34.799,78 T.L’nin tamamı icra dosyasına aktarıldığını, davacının asıl takip borçlusu …’a borçlu olma ihtimali bulunmadığını, Takip borçlusu ile davacının karı koca olmaları haciz ihbarnamesi gönderilmesi için yeterli bir neden olmadığını, Sırf karı koca olmak aralarında borç ilişkisi olduğunu gösterdiğini, davacı Kayseri Genel İcra Dairesinin … numaralı dosyasında borçlu olmadığının tespiti, haksız olarak tahsil edilen ve davalı yararına sebepsiz zenginleşmeye neden olan paraların iadesi, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararların karşılığı olarak davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine, davalının dava değeri nispetinde banka hesapları, varsa trafiğe kayıtlı araçları ve taşınmaz mallarının kayıtlarına teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafında dava dilekçesi ile belirtmiş olduğu hususların kabulünün mümkün olmadığı, davacı yanın iddiaları hukuki mesnetten yoksun olduğu, davacı tarafça davanın görevli olmayan mahkemede açıldığından öncelikle mahkemenizce görevsizlik kararı verilmesini , iş bu dava müvekkilin alacaklısı olduğu dava dışı …’ın borçlusu olduğu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasından kaynaklanmakta olup söz konusu takip kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip mahiyetinde olduğu, dava konusu da kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın istirdadına ilişkin olduğu, Davacı tarafından açılan hukuki dayanaktan yoksun iş bu davanın reddine, Kötü niyetli olarak iş bu davayı açan davacının dava değerinin %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, davacının Kayseri Genel İcra Dairesinin … numaralı dosyasında borçlu olmadığının tespiti, davacıdan tahsil edilen 34.799,78 TL’nin tahsili ile tazminat talebine ilişkindir.
Kayseri … Asliye Hukuk Mahekemesinin … esas … karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize gönderilerek iş bu dosya numarasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Kayseri Genel İcra Dairesinin … icra dosyasının incelenmesinde, alacaklının …, borçlusunun … olduğu, alacak miktarının 24.440,27 TL bedelli bonodan kaynaklı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır.
…’ye, ….’e, ….’e, …. Belediye başkanlığı’na, …. Belediye Başkanlığı’na, …. Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne, yazılan müzekkerelere cevap verilmiş olduğu ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/3898 -5384 E-K)
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/490 E, 2021/3037 K sayılı kararında “Davacı, davalının takibe koyduğu senedin teminat senedi olduğunu ileri sürerek menfi tespit isteminde bulunduğundan, davada temel borç ilişkisine dayanıldığı anlaşılmaktadır. O halde olayda tarafların sıfatına ve davanın niteliğine göre nispi ya da mutlak nitelikteki bir ticari dava söz konusu değildir. (Bkz. Aynı yönde HGK’nın 09.11.2016 tarih 2014/19-1241 Esas 2016/1033 Karar sayılı ilamı). Tarafların tacir de olmadıkları anlaşıldığından davaya bakma görevinin genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK’nın 353/1/a/3. maddesi gereğince, mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davaya bakması gerekirken Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapması karşısında, mahkeme kararının kaldırılarak yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesince yapılması için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denildiği görülmüş olmakla her ne kadar Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kambiyo senedinden kaynaklı yapılan takip nedeni ile dava konusu olayda mahkememizin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de, dava konusu senedin boşanma sürecinde eski eşler arasında düzenlendiği, davacı ve davalının tacir olmadığı anlaşılmakla dava konusu talep yönünden mahkememizin ilgili içtihatta dikkate alındığında görevli olmadığı anlaşılarak görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir. (Benzer karar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/3245 E, 2021/197 K sayılı kararı)
Mahkememizce açıklanan nedenlerle davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olmayıp görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu görülmekle HMK 114/1-c ve 115 maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nın 114/c maddesindeki dava şartı dikkate alındığında davanın görev yönünden usulden reddine, görevli mahkemenin Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın yasa yolu kullanılmaksızın kesinleşmesi halinde mercii tayini ile görevli Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği USULDEN REDDİNE,
2-Görevli ve yetkili mahkemenin KAYSERİ …. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3-Mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan HMK’ nın 21/1-c maddesi uyarınca kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin tayini için dosyanın re’sen Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.23/02/2022

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)