Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/589 E. 2021/873 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/589
KARAR NO : 2021/873
….
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ….
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; Müvekkili …’nin Türkiye’nin en büyük şirketlerinden birisi olduğu, Türkiye’nin vergi rekortmeni firmalarından birisi olan müvekkilinin kişiye istihdam sağlamakta özellikle Kayseri’nin ekonomisinde çok önemli bir yerde bulunduğunu, davalı … … Kayseri ilinde yayın yapan önemli bir yerel gazete olduğunu, söz konusu gazetenin 28 Ocak 2019 tarihinde “…” başlıklı bir haber yayınladığını, söz konusu haberde müvekkili firmanın 2019 yılı içerisinde üretmiş olduğu şekerin 300 bin tondan fazlasını yanlış fiyatlandırma ve yanlış iskonto nedeni ile satamadığı ve bu şekeri depolarında beklettiğinin yazıldığını, haberde müvekkilinin yeterli ürün satamadığı için bankalardan yüksek faizli kredi kullanarak borçlandığının belirtildiğini, davalı gazetenin yine 06/04/2019 tarihinde “….’den Tuhaf Satış” başlıklı bir haber daha yayınlandığını, söz konusu haberde de müvekkilinin ürettiği şekeri vadesiz satın almak isteyen Kayserili tüccarlara satmayarak, İstanbullu bir firmaya 90 gün vadeyle sattığı, KDV dahil 165 lire 78 kuruşa anlaşıldığı ve ….’nda üretilen 90 bin ton şekerin de yine aynı firmaya aynı yolla satılacağının belirtildiğini, davalı tarafça müvekkili aleyhine gerçekleştirilen ve müvekkillerinin kişilik hakları ile ticari hayatlarına zarar veren iş bu haberlerin gerçeği yansıtmadığı, müvekkili kurumun söz konusu haberlerde ifade edildiği şekilde müvekkili firmanın 2019 yılı içerisinde üretmiş olduğu şekerin 30 bin tondan fazlasını yanlış fiyatlandırma ve yanlış iskonto nedeniyle satamadığı ve yeterli ürün satamadığı için bankalardan yüksek faizli kredi kullanarak borçlanması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, her şeyden önce müvekkili kurumun elindeki şekeri satamaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, kanun gereği müvekkilinin elinde bulunan şeker miktarının belli olduğu, müvekkilin bu miktarın hemen hepsinin satışını gerçekleştirdiği veya satılması için anlaşmalarını yaptığını, müvekkilinin elindeki şekeri satamaması sebebi ile fahiş fiyatlardan kredi kullandığı ve borçlandığı bilgisi de gerçeği yansıtmadığını, davalının müvekkili şirketin ekonomik durumu, pazarlama stratejisi ve satış anlaşmaları ile diğer konularda yaptığı asılsız, gerçekle hiçbir şekilde bağdaşmayan haberler sebebi ile müvekkilinin kişilik haklarının zedelendiğini, müvekkilin özellikle Kayseri halkı gözünde itibarsızlaştırıldığını, müvekkilinin hukuksuz ve garip faaliyetlerde bulunan gayri ciddi bir kurum gibi gösterildiğinin açık olduğunu, manevi hakları saldırıya uğrayan tüzel kişilik sahip müvekkil şirketin de manevi tazminat isteyebileceği, kişilik hakları ile ticari itibari ciddi şekilde zedelenen müvekkil lehine 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkillere ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. temsilcisi … cevap dilekçesinden özetle; Davacı vekilinin gazete farklı tarihlerde yer alan iki habere gerekçe göstererek, … kişilik hakları ile ticari itibarının zedelendiğini ileri sürmek suretiyle tazminat talep edildiğini, ortalama okuryazar düzeyinde olan herhangi birinin de rahatlıkla anlayacağı üzere iki haberin de okuyucuya söylediği verdiği mesaj da bu doğrultuda gayet açık olduğu, haber şirket ev şirketin çıkarlarını koruma amacı taşıyıp, şirketi idare eden yöneticilerin uygulamalarını kamu çıkarları açısından sorgulamaya yönelik olduğu, haberlerde kullanılan bazı ifadelere dikkat edildiğinde kesin yargılara yer verilmediğini, kamuoyunda ortaya atılan iddiaların gündeme getirildiği, dava dilekçesinde haberlerdeki bu ifadelerin çarpıtıldığı, farklı anlamlar yüklendiğini, net olmayan bu ifadelerin kullanılmasındaki asıl amacın, kamu yararı çerçevesinde kurumla ilgili gerçeklerin biran önce açıklığa kavuşturulmasını, ve kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaya yönelik olduğu, dava dilekçesi ve davanın zamanlamasına bakıldığında davalı tarafın bu tarz eleştirilerden kaçınmak için davayı bir koz olarak kullandığı, gazetede bundan böyle bu tarz haberlere yer verilmemesi için ön alma girişimi olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Kayseri …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. tarih … Esas ve … Karar sayılı Görevsizlik kararı ile Mahkememizin 2021/589 Esas sayılı sırasına kaydı yapılarak işbu dosya üzerinden yargılamaya devam edilmiştir.
Dava; basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan manevi tazminat istemine yöneliktir.
Bu uyuşmazlığın çözümünün basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Elbetteki basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
AİHS’nin “İfade özgürlüğü” başlıklı10(1) maddesine göre; “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.” hükmünü içermekte olup, hangi hallerde ifade özgürlüğünün sınırlandırılabileceği de aynı maddenin 2.fıkrasında düzenlenmiştir.
Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir. Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının görünür gerçeğe uygun olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda,gazetede yayınlanan haberlere ilişkin, habercinin, haberin kesin doğruluğunu araştırma yükümlülüğü olmadığı gibi kişisel düşüncelerini kendi anlayış biçiminde ve eleştirel olarak sunmasında ve görünür şekli ile haber yapmasında Mahkememizce yasaya aykırı bir yön görülmediği, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık anlamında davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığı değerlendirildiğinden davacının davasının reddine karar verilmiştir.(Bkz.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.12.2013 gün, 2013/4-443 E., 2013/1646 K. ve 16.04.2014 gün ve 2013/4-1007 E., 2014/537 K. sayılı ilamları.)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 341,55-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 282,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan yargılama harç ve giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … … Temsilcisi … tarafından yargılama boyuncu yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirmediklerinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/10/2021

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır