Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/574 E. 2022/18 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2021/574 Esas – 2022/18
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/574 Esas
KARAR NO : 2022/18

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2022

Davacı tarafça davalı taraf aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Kayseri de faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, aynı faaliyet alanında olan davalı şirket ile aralarında alım satım işlemleri yapıldığını, ticari faaliyetlerin sürekliliği nedeniyle alacak ve borçlarını muhasebeleştirildiğini, alım satım işlemlerinin yoğunluğu nedeniyle sipariş ve tedarik sürecenin daha hızlı işlemesi amacıyla davacının davalıya avans olarak önden ödeme yaptığını, 01/01/2017-31/12/2017 cari hesap dönemi sonunda taraflar arasındaki alacak ve borç kalemlerinin mahsup edilmesi neticesinde, davacı şirketin davalı şirketten 65.325,17-TL bakiye alacağı kaldığını, bu alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından icra dairesinin yetkisine ve takibe konu borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davalı şirketin icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun davetiye ile tebliğ edilmiş ancak cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, davacı alıcının davalı satıcıya ticari satış sözleşmesi kapsamında henüz gönderilmemiş mal bedelinin malın teslimi öncesinde avans olarak davalıya gönderilmiş olması ve fakat malın alınmaması nedeniyle cari hesaptan doğan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
İtirazın iptali davası, başlatılan icra takibi ile doğrudan bağlantılı bir dava olup, yetkili icra dairesinde icra takibinin başlatılmış olması özel bir dava şartıdır.
Borçlu hem icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, hem de borca itiraz etmiş ise, itirazın iptali davasında mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek bir karar verecektir.
İİK m. 50/I’e göre;
“Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.”
6100 sayılı HMK m. 10/I’e göre;
“Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”
6098 sayılı TBK m. 89’a göre;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde,
ifa edilir.”
Yargıtay 4. HD’nin 16.6.2016 tarih, 5374/8020 sayılı kararı şu yöndedir:
“İİK’nın 50/1. maddesi atfı ile uygulama yeri olan HMK’nın 10. maddesi uyarınca, sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, dava veya icra takibi sözleşmenin (borcun) yerine getirileceği (ifa edileceği) yer icra dairesinde ya da mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer, öncelikle yanların açık ya da örtülü isteğine göre belirlenir. Tersi durumda ise, sözleşmenin yerine getirileceği yer takip tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanunu uyarınca saptanır. Öyle ki, davanın konusu, varlığı inkar edilmeyen sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, bu para borcu, götürülecek borçlardan olduğundan alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir.”
Somut olayda; davalı borçlu, borca itiraz ile birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiştir. Tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş bir yetki sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı alıcının yerleşim yeri Melikgazi/ KAYSERİ, davalı satıcının yerleşim yeri Esenyurt/ İSTANBUL’dur. Sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi de icra takiplerinde yetkili olmakla birlikte dosya kapsamında taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi tespit edilememiştir. Taraflarca sözleşmenin ifa edileceği yer açıkça kararlaştırılmadığına göre, yukarıda anılan TBK m. 89’a göre ifa yerinin belirlenmesi gerekecektir. Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde parça borcu da söz konusu olmadığına göre sözleşmenin ifa edileceği yani malların teslim edileceği yer, borçlunun yerleşim yeri olan …/ İSTANBUL’dur. Davacı takip alacaklısı, her ne kadar para borçlarında ifa yerinin, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olduğunu ileri sürerek ve kendisinin para alacaklısı olduğundan bahisle kendi yerleşim yeri olan KAYSERİ’de icra takibi başlatmış ise de; yukarıda anılan yasa maddeleri ve genel açıklamalar gözetildiğinde; taraflar arasındaki satış sözleşmesinde davacı alıcının, sözleşme gereği, satış bedelini davalı satıcının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edeceği (ödeyeceği), buna göre; sözleşmenin ifa edileceği yer itibariyle Büyükçekmece icra dairelerinin yetkili olduğu, Kayseri icra dairelerinin yetkisiz olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; Kayseri İcra Dairesi yetkili icra dairesi olmayıp, yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmıştır. Bu husus, özel bir dava şartı olduğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 1.154,14-TL harçtan mahsubu ile artan 1.073,44-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
5- Davalı lehine AAÜT uyarınca takdir olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf Yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.13/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır