Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/570 E. 2021/1037 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/570
KARAR NO : 2021/1037

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – ..
DAVALI : … – … …
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2021
KARAR SONUCU : RED ( GÖREVSİZLİK)

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Kayseri ilinde çelik kapı imalatı yaptığını, davalının ve oğlunun talebi üzerine icra takibine konu olan faturalarda yer alan 14 adet çelik kapı üretilerek davalıya teslim edildiğini, bu hususa ilişkin olarak müvekkili tarafından … faturaların keşide edildiğini ve davalı tarafa elden iletildiğini, davalının oğlu olduğunu ifade eden ve kendisini … olarak tanıtan kişi müvekkili şirketten 14 adet çelik kapı talep ettiğini, 14 adet çelik kapı bedeli olarak da 18.431,69-TL karşılığında anlaşma sağlandığını, müvekkili şirket yetkilisinin hesabına havale davalının hesabından 3.120,00-TL ödeme yapıldığı, ödeme açıklaması olarak da çelik kapı ön ödemesi olarak belirtildiğini, yapılan sözlü anlaşma gereğince kalan tutar da çelik kapıların teslimi anında ödeneceğini, kapıların davalı tarafa teslim edildiğini, müvekkili şirket yetkililerinin birçok defa görüşme sağlanmış ise de ödeme noktasında çözüm sağlanamadığını, bahsedilen ticaretten alınması gereken borcun tahsil edilmesi için davacı tarafça Kayseri Genel İcra Müdürlüğü … sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığı, borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bunlardan bahisle; davalı taraflarca yapılan haksız ve hukuka aykırı olan borca itirazların iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafın …. havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; mahkemede açılan mal hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacak davasında davacı taraf ile hiç bir şekilde alışverişinin olmadığını, mal hizmet sözleşmesi, senet adına düzenlenmiş fatura, irsaliye veya teslim tutanağına imza atmadığını, hiç bir yerde kendisine ait imzanın bulunmadığını, İzmir’de kendi evine tadilat yaptırdığını, tadilatı yapan kişiye yapması gereken ödemeyi verilen ıban numarasına yanlışlıkla yaptıklarını, oğlunun araştırmasında verilen iban numarasının …’ye ait olduğunu, bu durumun kötü niyetli kullanıldığını, tadilatı yapan kişiye gönderildiği düşündükleri ürünlerin bedelini kendisinden almak için kötü niyetli olarak mahkemeye başvurulduğunu iddia ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davaya ve icra takibine konu faturalar kapsamında davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, davalının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına itirazlarının yerinde olup olmadığı, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilip verilemeyeceği hususunda açılmış olan itirazın iptali davasıdır.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden celbi ile yapılan tetkikinde; alacaklının …. Olduğu, borçlunun … olduğu, 15.311,69-TL fatura alacağı, 7,03-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.318,72-TL üzerinden takip başlatıldığı, davalı borçlunun takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
… Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak, davalı …’un bilanço esasına göre mi yoksa işletme hesabına göre mi defter tuttuğunun araştırılması istenilmiş olup, gelen müzekkere cevabında ise davalı …’un bebek ve çocuk giyim eşyası perakende ticareti faaliyeti nedeniyle …. tarihinde açılan mükellefiyetinin aynı tarih itibariyle terk edildiği anlaşılmıştır.
Davada dilekçeler teatisi tamamlanarak taraflar ön inceleme duruşmasına davet edilmiş, taraflar arasında uyuşmazlık hususu tespit edildikten sonra Mahkemenin görevli olmasına ilişkin dava şartının incelenmesine geçilmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/3898 -5384 E-K)
İtirazın iptali davaları TTK 4.maddesinde düzenlenmiş mutlak ticari davalardan değildir.
Davalı tarafın tacir olup olmadıklarının sorulması için … Vergi Dairesi Başkanlığı’na yazılan müzekkereye …tarihli yazılar ile cevap verilmiş olup, davalı …’un yapılan araştırma neticesinde …. Vergi Dairesi Müdürlüğü’nde “Belirli Bir Mala Tahsis Edildiği, Mağazalarda Bebek ve Çocuk Giyim Eşyası Perakende Ticareti faaliyeti nedeniyle …. tarihinde açılan mükellefiyetinin aynı tarih itibariyle terk edildiği bildirilmiştir. Dolayısıyla davalı tacir olmadığından, vergi beyanları VUK Mad 177/4 ‘deki gelir hacimine ulaşmadığından mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim Yargıtay 19 HD.nin 2016/1982-9765 E-K.sayılı kararında; “Mahkemece, toplanan delillere göre, davalının basit usulde işletme hesabı defteri tuttuğu ve tacir olmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine, Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı. vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” karar verilmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle HMK’nın 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, yargılama harç ve giderlerinin de davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde bu mahkemece karara bağlanmasına karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın HMK madde 114/1-c gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK madde 115/2 gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının yetkili ve görevli KAYSERİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-H.M.K.’nun 20. maddesi gereği iş bu kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, mahkememizce dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde yargılama harçları, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2021

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır