Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/460 E. 2022/281 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/460 Esas – 2022/281
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/460
KARAR NO : 2022/281

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : …..
VEKİLLERİ :Av. ..
Av. …..
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 26/02/2020
KARAR TARİHİ : 05/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2022
KARAR SONUCU : RED

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin konkordato dosyası olup, halen Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, müvekkilinin 07/12/2018 tarihinde konkordato geçici mühlet kararı aldığını ve hakkında konkordato süreci başladığını, mahkemece söz konusu konkordato geçici mühlet kararında tedbirlere de hükmedilmesine rağmen davalı bankaca tedbirlere aykırı olarak müvekkilinin davalı bankada bulunan hesaplarından faiz kesintileri yaptığını, oysaki konkordato sürecinde çek faizi, kredi faizi, KKDF, BSMV veya sair adlar altında kesintiler yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle haksız olarak hesaptan kesin faiz tutarlarının iadesi gerektiğini, müvekkili hakkında konkordato sürecinden haberdar olan davalı bankanın faiz kesintisi yapmasının mevzuata aykırı olduğunu, davalı bankanın kesinti yapmasının konkordatonun amacına ve ruhuna aykırı olduğunu, komiserin bilgisi dışında herhangi bir kesinti yapılmaması gerektiğini, ancak buna rağmen davalı bankanın hukuka aykırı olarak kesinti yaptığını, davalı bankanın müvekkilinin ticari hayatını riske attığını, çalışmasını imkansız hale getirdiğini, mühlet kararının verildiği tarihten sonra borçlunun hesaplarına havale veya EFT yoluyla gelen paraların ya da çek bedellerinden faiz kesintisi adı altında kesinti yapılmaması gerektiğini, aksi halde borçlunun ticari hayatının riske atılmakla birlikte borçlunun çalışmasının imkansız hale geleceğini, davalı banka tarafından konkordatonun amacına ve kanunun ruhuna aykırı olarak resen haksız faiz kesintileri yapıldığını, bu kesintilerin iadesini sağlamak amacıyla dava açma zarureti hasıl olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki ilişki nedeniyle zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını bildirerek davalı bankanın haksız olarak yaptığı kesinti bedeli olan 74.711,01-TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava takip yetkisinin bulunup bulunmadığı hususunun irdelenmesi gerektiğini, işbu davanın açılmasına ilişkin işleme dair mahkemece verilmiş bir karar olup olmadığı, varsa bu hususta komiserin izninin alınıp alınmadığı, yoksa bilgisinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, davacı tarafça her ne kadar dava dilekçesinde şirket hesabından 74.711,01-TL tutarında faiz kesintisi yapıldığı iddia edilmiş ise de, müvekkili banka tarafından yapılmış bu tutarda bir faiz tahsilatı bulunmadığını, müvekkili banka ile davacı şirket arasında 03/08/2016 tarihli 2.500.000,00-TL limitli GKS imzalandığını ve kredi ilişkisine girildiğini, müvekkili banka tarafından davacı şirkete muhtelif tarihlerde krediler kullandırıldığını, toplamda 568.850,00-TL tutarında kullandırılan krediler sebebi ile müvekkili banka nezdinde geçici mühlet kararının verildiği 07/12/2018 tarihi itibarı ile 517.298,13-TL kredi borcu bulunduğunu, 14.263,97-TL kredili mevduat borcu bulunduğunu, 41.828,72-TL kredi kartı borcu bulunduğunu, vadesi gelmiş ve gecikmedeki bu kredi borçlarının geri ödemelerinin muhtelif tarihlerde tahsil edilip hesaba geçen çeklerin bedellerinden akde ve hukuka uygun bir şekilde mahsup edilerek gerçekleştirildiğini, zira davacı şirketin ilgili çekleri kredi borçlarının ifası uğruna ve çek bedelleri tahsil olduğunda kredi borçlarından mahsup edilmek üzere cirolayarak müvekkili bankaya teslim ettiğini, geçici mühlet kararının verildiği 07/12/2018 tarihinden itibaren davacı şirket hesaplarından gecikmedeki kredilerine ilişkin anapara borçları ile birlikte toplamda 69.071,79-TL tutarında faiz ve buna ilişkin BSMV tahsilatı yapıldığını, müvekkili banka tarafından faiz tahsilatı yapılmasında gerek hukuka gerekse de geçici mühlet kararına hiçbir aykırılık bulunmadığını, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/886 Esas sayılı dosyasında verilmiş 07/12/2018 tarihli geçici mühlet kararı incelendiğinde; söz konusu kararın son derece açık ve net olduğunu, ifade ettikleri kapsamda alınmış bir tedbirin kesinlikle bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili banka tarafından davacı şirketin vadesi gelmiş ve gecikmedeki kredilerine ilişkin faiz tahsilatları yapılmasında hiçbir hukuka aykırılık olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddia ve taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, işbu asılsız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirerek öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, bu mümkün olmadığı takdirde ise davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyanın ilk olarak mahkememizin 2020/190 esasına kaydının yapıldığı ve mahkememizin 2021/177 sayılı kararı ile kısmen kabul yönünde karar verildiği tarafların istinaf kanun yoluna başvurduğu ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/763 esas, 2021/1047 sayılı karar ilamı ile davacının başvurusunun usulden reddine, davalının başvurusunun ise kabulü ile kararımızın kaldırılarak mahkememize gönderildiği ve iş bu esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın bankacı bir bilirkişiye tevdi edilerek davalı banka tarafından davacı şirketin davalı bankada bulunan hesaplarından faiz kesintileri yapılıp yapılmadığı, bu kesintilerin hukuka uygun olup olmadığı, kesilen faiz tutarlarının ne kadar olduğu ve davacıya iadesinin gerekip gerekmediği hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş olup, ….. tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Bankacı bilirkişi …..’ın 21/12/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; “davacı ….. tarafından davalı bankaya kredi borçlarının teminatını teşkil etmek üzere temlik cirosu yaparak tahsil olduktan sonra kredilerin geri ödenmek üzere çek tevdi bordrolarını imzalayarak verdiği 14 adet çekin toplam tutarının 646.166,48-TL olduğu ve çek tevdi bordrolarının düzenlenme tarihleri ile kredi kullandırım talimatlarının bu çeklerin kredi teminatı olarak verildiğini doğruladığı, tahsil olan çeklerin bloke hesabına geçtiği ve geri ödemelerinin de bu hesaptan yapıldığı, davalı banka tarafından davacı …..’nin banka nezdindeki kredileri için yapılan toplam tahsilat tutarının 611.939,35-TL olup iş bu tutarın 542.558,54-TL’sinin ana para tahsilatı + 64.634,42-TL’sinin faiz tahsilatı + 3.230,31-TL’sinin BSMV + 1.444,14-TL’sinin gecikme faizi + 72,24-TL’sinin gecikme faizi BSMV’si olduğu, bu doğrultuda davalı banka tarafından yapılan faiz ve feri tahsilat toplamının 69.380,81-TL olduğu “şeklinde görüşünü bildirmiştir.
Dosyanın BAM karar ilamı doğrultusunda bilirkişiye ek rapor için tevdi edildiği, bilirkişinin ek raporunu … tarihinde ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan ……. tarihli bilirkişi ek raporuna göre; “1-2112.2020 tarihli kök raporumuzda da belirtildiği üzere Davalı Banka tarafından Davacı…… nin banka nezdindeki kredileri için yapılan toplam tahsilat tutarının 611939,35 TL olup iş bu tutarın 542.558,54 TL si Anapara tahsilatır 64 63442 TL si Faiz tahsilatıt 3.230.01 TL si BSMV* 1444 14 TL si Gecikme Faizi * 7224 TL si gecikme faizi BSMV olduğu, İş bu faiz tahsilatlarının; O7.12.2018 öncesi faiz ve ferilerinden yapılan tahsilatlar ve 07.12.2018 sonrası faiz ve ferilerinden yapılan tahsilatlar ayrıştırılmış hali olduğu, 2.0-07.12.2018 e kadar işleyen Faiz *BSMV *Gecikme Faiz tutarından yapılan tahsilatlar ( 30,011.71 TL lik kısmı 07.12.2018 e kadar İşleyen Faiz tutarı*34,24 TL Gecikme Faiz tutarı * 1 500,58 TL lik kısmı O7.12.2018 e kadar olan Faizin BSMV tutarı olmak üzere) Toplam 31.546,53 TL olduğu 2.b-07.12.2018 sonrası İşleyen Faiz *BSMV *Gecikme Foiz tutarından yapılan tahsilatlar (34.588 47 TL lik 07.12.2018 sonrası İşleyen Faiz tutarı * 1.729 43-TL 07.12.2018 sonrası İşleyen Faizin BSMV tutarı * 1.444.14 TL si 07 12.2018 sonrası işleyen gecikme faizi * 72,24 TL si 07.12.2018 sonrası İşleyen Gecikme Faizinin BSMV si olmak üzere )JToplam 37.834,28 TL olduğu tespit edildiği, davalı banka tarafından yapılan faiz ve feri tahsilat toplamı 69.380,81 TL olup bunun 31.546 53 TL lik kısmı 07.12.2018 e kadar İşleyen Faiz ve Ferilerinden geri kalan 37.834 28 TL lik kısmı ise 07 12.2018 sonrası İşleyen Faiz ve Ferilerinden oluştuğu, banka tarafında kullandırılan kredilerin teminatını teşkil etmek üzere temlik cirosu yaparak tahsil olduktan sonra kredilerine geri ödenmek üzere çek tevdi bordrolarını imzalayarak verdiği ve tahsil olan çek tutarlarının bloke hesabına alacak geçtiği ve geri ödemelerinin bu hesaptan yapıldığı belirlenmiştir Ancak tarafımızca talep edilmesine rağmen davalı Banka tarafından Mevduat Rehin Sözleşmesi ibraz edilmediği,” şeklinde görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce bilirkişi ek raporuna göre mahkememizin 08/03/2022 tarihli celsesinin 1 numaralı ara kararı gereği davalı vekiline rehinle temin edilmiş bir alacak olup olmadığının tespiti hususunda rehin sözleşmesinin aslının mahkememize ibraz edilmesi için süre verildiği, ancak süresi içinde davalı vekilince rehin sözleşmesinin aslının sunulmadığı, bu hususa ilişkin 21/03/2022 tarihli beyan dilekçesi sunarak rehin sözleşmesinin sunulmasına gerek olmadığı, davacının banka nezdinde doğmuş veya doğacak asaleten veya kefaleten tüm kredi borçlarını teminen müvekkil banka nezdindeki her türlü hak ve alacakları üzerinde müvekkil bankanın rehin ve hapis hakkının bulunduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dava, haksız olarak hesaptan kesilen faiz alacağının tahsiline istemlidir. Davacı vekili davacı şirket hakkında açılan konkordato davasında verilen mühlet kararına aykırı olarak davalı banka tarafından haksız olarak kesin faiz tutarının iadesine karar verilmesi amacıyla iş bu davayı açmıştır.
Davacı haksız olarak hesaptan kesilen faiz tutarının iadesini talep etmiş ise de alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere hesapta işlenen faizler belirtilmiştir. İstinaf karar ilamında açıkça belirtildiği üzere rehinle temin edilen bir alacak olduğunun tespiti halinde faiz işlemesinin devam edeceği rehinle temin edilmiş alacak olması halinde ise faiz işlemesinin duracağı belirtilmiştir. Dosyamız da ise ayrı bir rehin sözleşmesi yok ise de 03/08/2016 tarihli genel kredi sözleşmesinin 9 maddesinde 26/08/2016 tarihli bankacılık hizmetleri çerçeve sözleşmesinin 15.26 maddesinde ve 31/08/2016 tarihli şirket kredi kartı üyelik sözleşmesinin 6 maddesinde davacının banka nezdinde doğmuş veya doğacak asaleten veya kefaleten tüm kredi borçlarını teminen banka nezdindeki her türlü hak ve alacaklar üzerinde davalı bankanın rehin ve hapis hakkının bulunduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu durumda faiz işlemeye devam edeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından davacının dava başında yatırdığı 1.275,88-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 1.195,18-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yargılama boyunca yapılan 95,50-TL yargılama gideri ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 257,60-TL masrafın davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine, A.A.Ü.T hükümleri 13/1 maddesi gereğince 10.512,43-TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin(yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 05/04/2022

Katip ….
¸E-imzalıdır

Hakim ….
¸E-imzalıdır