Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/325 E. 2021/736 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2021/325 Esas – 2021/736
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/325 Esas
KARAR NO : 2021/736

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2021
Davacı tarafça davalı taraf aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili kooperatifçe alınan genel kurul kararı doğrultusunda kesin hesap ve ek kesin hesap maliyeti çıkarıldığını, 30/06/2018 tarihli genel kurul toplantısının 8. Maddesi ile kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, 24/05/2019 tarih 24 sayılı ve kayyım onaylı kooperatif yönetim kurulu kararı ile toplamda 4 taksit ödemeyi geciktiren kooperatif üyeleri aleyhine yasal işlemlerin başlatılması için kooperatife yetki verildiğini, bu yetkiye istinaden davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, bu icra takibinden hariç …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile de takip yapıldığını ve davalı tarafça itiraz edildiğini, …ATM’nin …. Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın kısmen kabul edildiğini, bilirkişi raporu alınmamasını, dava konusu edilen taksitlerin 5-6-7-8. taksitler olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamını, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından davalı aleyhine ek kesin maliyet talebi atiye bırakılarak kesin maliyet alacağı sebebiyle dava açıldığını, davacı taraf davalıya karşı daha önce ….Mahkemesi …. E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarını eklemek suretiyle bilirkişi incelemesi yapılmaksızın kesin maliyet ve faize hükmedilmesini talep ettiğini, yerel mahkeme kararlarının dahi başka bir yerel mahkemede delil olarak dikkate alınamayacağı hallerde halen derdest olan bir dosyadaki tarafımızca da kabul edilmeyen bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Kayseri Mahkemelerinde davacı kooperatif tarafından açılan bir kısım davalarda istinaf incelemesi neticesinde kaldırıldığını ve kendi içerisinde çelişkili ve eksik kök ve ek rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğu belirtildiğini, … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Sayılı dosyada verilen Kayseri BAM 6. H. D. 2021/498 E. 2021/632 K. istinaf mahkemesi kararında kesin ve ek maliyetlerin üyelerin tamamından talep edilip edilmediği hususlarınında alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiği belirtildiğini, davalının kooperatife olan borcunu ödediğini ve 2013 yılında kat mülkiyeti tapusunu aldığını, davalının davacı kooperatifin üyesi olmadığını, davalı tapuyu aldıktan sonra yapılan hiçbir genel kurula davet edilmediğini ve hazirun listesinde ismi bulunmadığını, davacı kooperatifin 2014 yılı itibariyle ödemesi gereken Denizbank kredisini ödeyememesi ve acze düşmesi sebebiyle kooperatife borcu olmayan, tapusunu alan ve aldıktan sonraki genel kurullara çağrılmayan hazirun listelerinde yer almayan (dolayısıyla üye olmayan ) davalıya ve davalı gibi başka üyelerin de kötüniyetli olarak 30.06.2018 tarihinde yapılan genel kurula davet edilerek yeniden borç çıkarılması kötüniyetli olduğunu, bu sebeple üye olmayan davalının yıllar sonra haziruna eklenerek genel kurulda borç çıkarılması kanuna da aykırı olduğunu, davacı kooperatif her ne kadar 30.06.2018 tarihli genel kurul kararı ile davalı aleyhine icra takibi başlatmışsa da davalının kooperatifteki üyeliği yıllar önce sona erdiğinden üyelikten kaynaklanan bu borçtan müvekkilin sorumlu olmasının mümkün olmadığını, ….Asliye Ticaret Mahkemesi …. e. Sayılı dosyada Kayseri Bam 6. H.D. 2021/498 E. 2021/632 K. Sayılı ilamında davalı tarafından kesin maliyet alacağının ödenip ödenmediği’ hususunun da tespit edilmesi gerektiğinden yerel mahkeme kararı kaldırıldığını, tapularını alan üyelerin, ortaklıktan çıkma gibi uygulamaları olduğunu kooperatifin de kabul ettiğini, ayrıca davacı kooperatif tarafından yapılan 18.03.2012 tarihli 2011 yılı olağan genel kurulu 7. Maddesinde açıkça 30.11.2011 tarihi itibariyle 110 m2 lik ve 130 m2 lik dairelerin maliyet bedelinin belirlenmiş olduğu belirtilmiş ve 110 m2 daireler için 79.000 TL 130 m2 daireler için 89.000 TL olduğu genel kurul kararında belirtildiğini, davalının genel kurulda belirtilen rakamların çok üstünde bedeller ödeyerek daireyi aldığını, davalının ödediği tarihteki bedellerin güncellenmesi halinde müvekkilin genel kurulda belirtilen rakamların çok çok üzerinde aldığı ortaya çıkacağını, her ne kadar 09.05.2010 yılı genel kurulunda kesin maliyetlerin belirlenmek istendiği fakat yönetim kuruluna yetki verilmemesi kabul edildiği, 2011 yılı genel kurulu 7. Maddesinde de kooperatif başkanının kesin maliyetin şerefiye hariç 30.11.2011 tarihi itibariyle 110 m2 daireler için 79.000 TL 130 m2 daireler için 89.000 TL olduğu belirtildiği ancak bu madde de aidat belirlenerek maliyet için karar alınmadığı belirtildiğini, maddede açıkça kooperatif başkanının 30.11.2011 tarihi itibariyle 110 m2 daireler için 79.000 TL 130 m2 daireler için 89.000 TL olduğu belirtildiği ve raporda da bu hususun açıkça belirtildiğini, bu durumda kesin maliyetin belirlenmediğini söylemek mümkün olmadığını, genel kurulda dairelerin kesin maliyet bedelleri belirtilmediğini, yönetim kurulu da bu kesin maliyete göre üyelerden kesin maliyet bedelini almış ve tapuları verildiğini, bu sebeple davacı kooperatifin yönetim kurulu kararlarının incelenerek davalı hakkında ortaklıktan ilişiğinin kesilip kesilmediğine dair bir yönetim kurulu kararı olup olmadığının tespiti gerektiğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Takip dosyaları, tebliğ evrakları, genel kurul toplantı tutanağı, yönetim kurulu kararı, benzer dosyalarda alınan bilirkişi raporları, üyelik dosyası, bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE: Dava, davalı tarafın kooperatife olan üyeliği dolayısıyla kooperatif genel kurulunda alınan kararlar gereğince ödenmesi gereken kesin maliyet borçlarının ödenmemesinden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde vaki itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
Davacı vekili, davalının kooperatif borçlarını ödememesi üzerine kooperatifin alacağını tahsil amacıyla davalı aleyhine başlatılan ve itiraz üzerine durdurulmasına karar verilen icra takibinde davalının itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesi amacıyla işbu davayı açmıştır. Dava konusu edilen taksitler davalının ödemesi gereken sonraki 4 taksit (5-6-7-8.taksit)’dir. Davacı tarafça daha önce ilk 4 taksit için icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine icra takibi durdurulmuş, bunun üzerine davacı tarafça mahkememizde itirazın iptali davası açılmış ve mahkememizin…. Esas sayılı dosya kapsamında yargılama yapılarak kesin maliyet alacağı yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, ek maliyet alacağı yönünden talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyada mevcut olan davacı kooperatife hitaben yazılmış ve davalının imzasını taşıyan 27/01/2003 tarihli dilekçede davalının 130 m2 konut için üyelik başvurusu olduğu görülmektedir. Ayrıca davalıya 21/06/2006 tarihinde daire teslimi yapıldığına ilişkin daire teslim tutanağı dosyada bulunmaktadır. Davalının üye kayıt defterindeki ödemeler incelendiğinde yaptığı ödemenin toplam tutarının 89.504,00-TL olduğu ve bu tutarın kesin hesap maliyet raporunda endekslenerek 110.465,09-TL kabul edildiği anlaşılmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Eşitlik kuralına aykırı olan bir şekilde, davalının kooperatif ortaklığından ayrılması ya da kooperatifçe ortaklıktan çıkarılması söz konusu olamaz. Davalının kooperatif genel kurullarına çağrılmaması dahi onun ortaklıktan ayrıldığı anlamına gelmez. Zira ortaklık ancak çıkma beyanı ya da ihraç ile mümkündür. Çıkma beyanı da kooperatif ortağına karşı edimini yerine getirmiş olmasına rağmen, ortağın edimini yerine getirmemesi halinde söz konusu olamaz. Varlığı ve devam eden henüz tasfiye kararı alınmamış olan kooperatif ortaklığından istifa ile ayrılma halinde ortaklığın yüklediği mükellefiyetlerden tümüyle muaf kalınıp, ortak olmakla amaçlanan bütün yarar ve menfaatleri elde etmeye cevaz verilmesi eşitlik ilkesini zedeleyici sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Bu bakımdan, davalı durumundaki istifa yolu ile ortaklığı sona erenlerin, ödeme ve karşılığında ibraname verilerek tahsisli konutların ferdi tapulu mülkiyetine kavuşmalarının sonrasında kooperatif ortaklığı sayesinde edinilen hakların ortaklık statüsüne bağlı doğmuş ve doğacak yükümlülüklerden ayrı ve bağımsız bir himaye görmesi gerektiğine dayalı davalı savunmasına itibar edilmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2006/11210 Esas – 2008/3143 Karar sayılı13/03/2008 tarihli kararı)
Yukarıda bahsedilen hususlar gözetilerek kooperatiften karşı edim olan daire tapusunu alan ortağın kooperatife karşı yükümlülüğü kooperatif sona erene kadar devam edecektir. Bu bakımdan üye istifa etmiş olsa bile bu istifa bir hüküm ifade etmemektedir. Zira, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. Maddesinde düzenlenen istifa, ortaklıktan çıkma anlamına gelir ki, ortaklıktan çıkma iradesi ile birlikte ortaklık payı dahil, ortaklıktan kaynaklanan tüm hakların kooperatife iadesi ile hüküm ifade eder, aksi halde ortağın, ortaklıktan kaynaklanan tüm hak ve yükümlülükleri devam edecektir. Bu durumda davalının davacı kooperatifin üyesi olduğu ve yükümlülüğünün devam ettiği sonucuna varılmaktadır.
Davacı, davalıların kendilerine çıkarılan kesin maliyeti ödememeleri nedeniyle kesin maliyet içinde bulunan banka kredisinin ödenemediğini, buna bağlı olarak banka ile yapılan ve borcu 18.000,00-TL’ye sabitleyen protokolün feshedildiğini, ödemeler sonucu kalan borcun iki ayda bir ödemeli 12.600,00-TL’ye tekrar sabitlendiğini, ancak yapılan ödemeden sonra kalan bu miktarın ortak sayısına bölünmesiyle çıkan miktarın kesin maliyete ek maliyet yapma zorunluluğunu doğurduğunu ve buna ilişkin olarak da genel kurul kararı alındığını, bu doğrultuda ortaklardan talepte bulunulduğu belirtilmiştir. Kooperatif genel kurulunca kabul edilmiş bir kesin maliyet olsa bile daha sonra tekrardan yeni bir kesin maliyet de belirlenebilir. Zira değişen durumlar, geçen zaman, yeni bir kesin maliyet yapılmasını zaruri kılabilir. Ayrıca kooperatifçe daha önceki maliyetin yanlış olduğu, gerçeği yansıtmadığı ana sözleşmede belirtilen endeksleme uygulamasının yapılmadığı gerekçeleri ile de genel kurulda tekrar kesin maliyet yapılması kararı alınabilir. Kesin maliyet ve kıymet takdiri hesabı itiraz raporu incelendiğinde yapılan kesin hesabın üyelere tebliğ edildiği, bir kısım üyelerin kesin maliyete itiraz ettiği, yapılan itiraz üzerine bazı üyelerin hesaplarında düzeltmeler yapıldığı ve itiraz raporunun 29/05/2015 tarihinde düzenlendiği yapılan düzeltmeler ve düzenlenen itiraz raporu ile kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davalı taraf her ne kadar tapusunu aldığını ve ortaklığının sona erdiğini belirtmiş ise de kooperatife üye olarak kaydolan ve kooperatiften bir şekilde ferdileştirme ile tapusunu alan kimse kooperatif sona erene kadar kooperatife karşı hak ve vecibelerle sorumlu olmaya devam eder. Kooperatif yönetim kurulu emredici bu hüküm aksine bir irade beyanını üyelere karşı kullanamaz. Kullansa bile hüküm doğurmaz.
Ferdileştirme, yapı kooperatiflerinin inşa ettikleri konut ve iş yerlerinin kooperatif üyeleri adına tescili işlemidir. Ferdileşme için kur’a tutanağını aramaya gerek yoktur. Kooperatif temsilcilerinin talebiyle işlem sonuçlandırılır. Kooperatifler Kanunu ve kooperatife esas sözleşmesine göre ferdileştirme için üyenin kesin maliyetini ödemesi bir zorunluluk olmakla beraber, bu olmadan yapılacak bir ferdileştirme işlemini engelleyen herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Yani kooperatif yönetim kurulu, kooperatif tüzel kişiliği aleyhine kooperatif üyelerinden kesin maliyet belirlemeden, kesin maliyeti almadan ferdileştirme yaparsa, bunu engelleyecek bir düzenleme olmayıp, kooperatif üyesinin kesin maliyetini ödeme zorunluluğu buna rağmen devam eder. Dolayısıyla davalı üyenin ferdileştirme ile daire tapusunu alması kesin maliyet borçlarının olmadığı, kesin maliyeti ödedikleri anlamına gelmeyeceği gibi, ileride doğacak borçlardan da sorumlu olmayacağı anlamına gelmez.
Dosya arasında yer alan … Noterliği’nin ….tarihli …. yevmiye sayılı hesap güncelleme raporu eki başlıklı belgede bina maliyetleri toplam 19.141.368,12-TL olarak belirlenmiş ve toplam 98 adet dairenin tenzilatsız ve artışsız bedeli olarak beyan edilmiştir. Söz konusu raporu 2015 yılındaki kesin maliyet raporunu hazırlayan aynı komisyon yapmıştır. Rapor ek hesap tablosunda, önceki rapordaki maliyetlere ek olarak …protokolünden doğan fark, 1 ve 2. Blok ek maliyeti genel gider finansman gideri eklenmiş ve ortak sayısına bölünerek 378 ortak başına 16.301,89-TL ek maliyet bulunmuştur. Böylelikle davalının 17/02/2015 tarihli 26.849,11-TL borcuna 16.301,89-TL eklenerek 43.151,00-TL borç bulunmuştur. Ancak dosyada mevcut kök maliyete ek maliyet raporu incelendiğinde toplam ek maliyetin üye sayısına bölünerek bütün ortaklara eşit tutarda hesaplama yapıldığı görülmektedir. Davacı kooperatifin 17/02/2015 tarihinde kesin maliyet çıkardığı, ancak bu maliyeti ana sözleşmenin 61. Maddesine göre tebliğ etmediği, arada geçen dönemde genel kurul yapmadığı, daha sonra 2018 yılında 2014-2018 yılları arasını kapsayan bir genel kurul yaptığı ve bu genel kurulda 2015 yılına ait kesin maliyetin ödeme şartlarını belirlediği, ancak bu kesin maliyetin geçen zaman içinde artan maliyetler için güncellenmesine de yine genel kurulun 9. Maddesine göre karar verildiği, bu karara istinaden kesinleşmiş ve tebliğ edilmiş kesin maliyetten sonra güncellenen kesin maliyetin, ortaklara tekrar tebliğ edilip kesinleştirildiği, dolayısıyla yapılan ek güncellemenin kesin maliyetin bir parçası ve her ikisinin birlikte bir kesin maliyet oluşturduğu, kesinleşmiş maliyetin ödenmemesi nedeniyle kesin maliyet içinden yer alan banka faiz borcu farkı ve inşaat maliyeti artışlarının güncelleme içinde talep edildiğinden bunun davalıdan talep edebileceği anlaşılmakla, davanın kabulüne, ….İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takipte davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin 4.474,84-TL asıl alacak ile yıllık %9 faiz gereğince 207,15-TL faiz olmak üzere toplam 4.681,99-TL alacak üzerinden kaldığı yerden devamına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Anılan şartlar incelendiğinde takibe konu alacağın likit olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu gözetilerek davalı aleyhine toplam alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, Davacının davalı hakkında başlatmış olduğu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya kapsamında davalı borçlunun yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatının kabulü ile, alacağın (4.681,99-TL) %20’si tutarında olmak üzere 939,39-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 319,82-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 260,52-TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına.
4-Davacı tarafça yapılan 127,10-TL ilk dava açma gideri, 30,00-TL davetiye ve posta müzekkere gideri olmak üzere toplam 157,10-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine.
6-Davacı lehine AAÜT uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf Yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.30/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır