Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/293 E. 2021/726 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/293 Esas
KARAR NO : 2021/726
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA :Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : .
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının … ili, … ilçesi, …. Mah. … ada …. pafta, parsel sayılı taşınmazda konut inşa eden müteahhit olduğunu, bu taşınmaz üzerine yapılan A,C,D olmak üzere üç bloktan oluşan konut inşaatının PVC esaslı plastik pencere, balkon kapı doğramalarının imalat ve montaj yapım işi için davacının davalı ile arasında ….. tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre davalının yapacağı işlere karşılık davacı tarafından davalıya 665.000 TL ödeme yapmasının kararlaştırıldığını, davalının işleri eksik ve ayıplı yapmasına rağmen davacının sözleşmeye göre davaya konuş … blokta bulunan konutlardan … Kat … nolu daireyi 215.000 TL’lik daireyi davalıya devredeceğine ilişkin edimini yerine getirdiğini, kararlaştırılan bedele için ise davacı tarafından davalıya …. şubesine ait olup keşide tarihi …. olan 35.000 TL bedelli, ayın şubeye ait tarihi … olup 35.000 TL bedelli, aynı şubeye ait tarihi … olup 35.000 TL bedelli, aynı şubeye ait tarihi …. olup 35.000 TL bedelli, aynı şubeye ait tarihi …. olup 35.000 TL bedelli, aynı şubeye ait tarihi ……olup 20.000 TL bedelli, … … şubesine ait tarihi ….. olup 15.000 TL bedelli çekler ile toplam 210.000 TL ödeme yapıldığını, yine …. ait … tarihli çekle 19.050 TL ödeme yapıldığını,….bankası aracılığı ile 66.760 TL ödeme yapıldığını, davalının sözleşmeye konu faturalardan birini icra takibine koyması nedene ile … İcra Dairesi’nin …. sayılı dosyasında davacının toplam 57.168,13 TL ödeme yaptığını, toplamda böylece davacının 572.978 TL ödeme yaptığını ancak davalının sözleşmeye konu edimlerini sözleşmeye uygun yerine getirmediğini, davalının yapması gereken işleri yapması nedeni ile davacının 15.000 TL ödeme yaptığını, davalının yaptığı ayıplı işlerin davacıyı ve malikleri mağdur ettiğini, bu durumun davalıya bildirilmesine rağmen sonuç alınamadığını, eksik ve ayıplı işlerin bina sakinleri ve davacı tarafından tutanak ile tespit edildiğini,….Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ….. D.iş dosyası ile delil tespiti yapıldığını, raporda davalının davacıyı toplam 379.490,36 TL zarara uğrattığının belirlendiğini, eksik ve ayıplı işler nedeni ile başka firmalar ile anlaşıldığını, arabulucuya başvurulmasına rağmen sonuç alınamadığını belirterek davalının aksik ve ayıplı işleri nedeni ile davacının uğradığı zarara istinaden şimdilik 10.000 TL’nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasal süresi içerisinde cevaplarını sunduklarını, davacının dava dilekçesinde tespit yaptırdığını ve 379.490,36 TL zararları olduğunu açıkça bildirmesine rağmen 10.000 TL üzerinden harç yatırdığını, bu nedenle HMK gereği öncelikli olarak eksik yatırılan harcın tamamlattırılmasını talep ettiklerini, …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile de bu davadaki dava konusu aynı sözleşmeye dayalı olarak müvekkili tarafından davacıya karşı daha önce dava açıldığını, daha önce açılan iş bu dosya ile mahkememiz dosyasının birleştirilmesini talep ettiklerini, davacının dava dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğu ve davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ….Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunun geçersiz olduğunu, davacının dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin gerçeğe aykırı olduğunu, mahkememizin …..Asliye Ticaret Mahkemesinin …. D. İş sayılı dosyasından yapılan tespit/keşif ve alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu ve alınan bilirkişi raporuna göre davacının resmi makamlarının mahkemeyi aldatmaya, yönelik olduğunu, bu hususta davacı ve diğer ilgililer hakkındaki tüm şikayet haklarını saklı tuttuklarını, … Asliye Ticaret Mahkemesinin ….D.İş sayılı dosyasından yapılan tespit/keşif ve alınan bilirkişi raporu ile davacının müteahhitliğini yaptığı … daireye ait PVC işlerini, …/…’e yaptırdığı,…/….’in edimlerini tamamen yerine getirdiğini ve davacının borçlarını ödemediğinin sabit olduğunu, davacı …’in müteaahhitliğini kendisinin yaptığı binalardaki dairelerle ilgili müvekkili ile …. tarihli sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşmeye göre davacı tacir/müteahhit …, müvekkiline …. İli …. İlçesi … Mah … Cad…. Sok. A blok …. Ada,… Pafta,.. parsel Kapı No:..’den ve .. blok …Kat .. Nolu (…-…) daireyi ve .. blok …Kat … nolu daireyi vereceğini toplam iş bedeli olarak toplamda 665.000.00 TL borçlu olduğunu davacının bu sözleşme ile kabul ettiğini, sözleşmede açıkça yazdığı üzere, …kat …nolu daire 215.000.00 TL, …kat .. nolu daire 225.000,00 TL olduğunu, kalacak borç bedelinin 225.000.00 TL içinde 2019 yılı 7-8-10-11-12. Aylara ve …. yılı … aya çekler verildiğinin yazıldığını, davacının dava dilekçesinde sözleşmede yer alan …. blok …Kat … nolu daire borcuna karşılık çeklerle ve banka kanalı ile nakit ödeme yaptığını ve müvekkiline toplamda 572.978,00 TL ödeme yaptığını asılsız olarak iddia ettiği, bu beyanı ile tüm daire ve çek borçlarının davacının kabul ettiğini, borçlarını ödediğini daireler yerine de nakit ve çekle ödeme yaptığını iddia ettiğini, Davacının dava dilekçesinde ve diğer mahkemelerdeki davalardaki duruşmadaki ve dilekçelerindeki beyanlarında müvekkiline olan tüm borçlarını edimlerini kabul ettiğini, edimlerini yerine getirdiğini, borçlarını ödediğini asılsız olarak iddia ettiğini, davacının bu asılsız iddialarını yazılı belgeler ile ispatlaması gerektiğini, dava konusu sözleşme ve davacının müvekkiline olan borçları ile ilgili Davacı hakkında yapılan şikayet davası olan Hakikate Muhalif beyanda bulunma şikayeti davasında ….İcra Ceza Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada davacı …’in …. tarihli duruşmaya katıldığını ve duruşmada beyanda bulunduğunu, Davacının bu beyanlarında 2 adet taşınmaz/dairenin önce kendisine ait olduğunu söylediğini, davacının 2 daire borcununda kabul ettiğini, tüm borçlarını kabul ettiğini, tüm borçları için çek ve nakit olarak ödeme yaptığını ve buna ilişkin belgesinin mevcut olduğunu söylediğini, davacının bu beyanları ile borçlarını kabul ettiğini, bir mahkemede yapılan ikrarın başka mahkemede de geçerli ve kesin delil olduğunu, buna ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararına göre, davacının tüm borçlarını ödediğini, daireleri teslim ettiğini mahkeme içi ikrar etmesine rağmen, ne bu 2 daire ile ilgili daireleri teslim/devir ettiğine dair bir belge sunulmuş, ne de dairelerin bedelini ödediğine dair nakit veya çek hiçbir belgeyi sunmadığını, davacının dava dilekçesinde bahsettiği …… hesabından gönderilen 66.760.00’TL ödeme iddiasının dekont tarihi ….. tarihi olduğunu, davacı ile müvekkili … arasındaki …… tarihli sözleşme ile ilgisi olmadığını, sözleşmede geçmediğini, sözleşme öncesi davacının müvekkiline başka borcu ile ilgili olduğunu, bu davaya delil olmasının mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödenen 47.168,13 TL nin de davacı ile müvekkili …/….. arasındaki ….. tarihli sözleşme ile ilgisi olmadığını, bu alacağın davacı tarafından müvekkilinin şirketi olan ………..me yaptırılan ilave işler olan alüminyum merdiven ve balkon korkuluk işinin bedeli için ……. tarafından davacı …’e kesilmiş olan …. tarih …. Nolu 37.028.40 TL bedelli faturanın bedeli olduğunu ve …. tarihli sözleşme ile dava ile ilgisinin olmadığını, dava dilekçesinde iddia edilen 31/01/2020 tarihli 19.050.00 TL lik çekle ödeme iddiasının da ……tarihli sözleşme ile dava ile ilgisi olmadığını, bu ödemenin de davacının akrabasının inşaatine takılan pencerelerin ödemesi olduğunu, davacı ile müvekkili … arasındaki ….. tarihli sözleşmenin ikinci sayfasında ….. yılı olaya 50.000 TL’lik çek verileceğinin belirtildiği, bu kısmın hemen yanına el yazısı 2020 yılı 1 aya ait 50.000 TL lik çekten tapu mesken abonelikler masrafları için 2 daireye 15.000 TL düşülerek çekin verileceği yazıldığı, davacının 2020 yılı 1.ayıma 50.000 TL lik çeki verecek iken 31/01/2020 tarihine 20.000 TL ‘lik, 30.02.2020 tarihine de 15.000 TL ‘lik yani sözleşmede yazdığı gibi 50.000 TL ‘den 15.000 TL düşerek iki parça çek verdiğini, PVC’lerin ayıplı olduğu iddiası v.s. iddiaları davacının müvekkiline borçlarını ödememek için yapmış olduğu asılsız iddialar olduğunu, davacının diğer asılsız ayıp iddiaları ile ilgili davacı ile müvekkili … arasındaki ….. tarihli sözleşmede aynen geçen ibare ” Müteahhit firmafdavacı …), Yüklenici firmanın almış olduğu daireyi en geç 2019 yılında sözleşmeye ek olan mahal distesine uygun halde teslim edecektir.” maddesi yer aldığını, müvekkili tarafından davacının müteaahhitliğini yaptığı tüm dairelere PVC pencereler ve balkon kapıları 2019 yılında takılmış/teslim edildiğini, bu hususun Melikgazi Belediyesi İmar ve Şehircilik müdürlüğünce….. Asliye Ticaret Mahkemesinin….. Esas sayılı dosyasından yazıları yazıya karşı verilen cevapta ……tarihinde,….-1 sayılı yapı ruhsatını aldığı ve 18/02/2020 tarihinde de yapı kullanma izin belgesi/mesken ruhsatlarını aldığı sabit olduğunu, davacının bu dairelerin tamamına yıllar önce mesken ruhsatlarını aldığını, devamında davacının dairelerinin tamamına yakınını sattığını, dairelerde oturulmaya başlandığını, Kentsel Dönüşüm alanında yapılan bu dairelerin bir kısmının da davacı tarafından Melikgazi Belediyesi’ne verildiğini, Melikgazi Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından tüm bu dairelerin incelendiğini ve dairelerde eksik ayıplı bir iş olmadığı tespit edildikten sonra bu dairelere yapı kullanma izin belgesi/mesken ruhsatı …..ve ……. tarihlerinde verildiğini, aradan aylar, yılların geçtiğini, davacının sözleşmeye göre müvekkiline olan borçlarını halen yerine getirmediğini, sözleşmeye dayalı alacaklar yargıya taşınınca, aradan iki yıla yakın süre geçtikten sonra davacının borçlarını yerine getirmemek için asılsız gerçek dışı beyanlar ile daha öncesinde hiçbir ayıp ihbarında bulunmamasına rağmen şimdi asılsız ayıp ihbarında bulunmaya çalıştığını, borçlarını ödemekten kaçınmaya çalıştığını, müvekkili tarafından davacıya ait binalara yapılan pencere ve balkon kapılarında hiçbir ayıp olmadığını, davacı tarafça müvekkile hiçbir ayıp ihbarı da yapılmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği asılsız olarak iddia edilen ayıp ihbarları yapılmadan, süreler üzerinden 1 yılı aşkın süre geçtikten sonra yaptırılan tek taraflı yaptırılan ….Sulh Hukuk Mahkemesince yaptırılan tespitin alınan bilirkişi raporunun hiçbir geçerliliği bağlayıcılığı olmadığını, alınan bilirkişi raporunda, bilirkişiler …. daireyi pandemi nedeni ile gezmeden, (bilirkişiler pandemi nedeni ile daireleri gezmediklerini müvekkile ve şahitlere beyan etmişlerdir)sadece davacı …’in tek taraflı beyanları ile rapor düzenlendiğini, bilirkişilerin pvc,sinerji cam ile ilgili uzmanlık bilgilerinin olmadığını, bilirkişilerin bloklardaki sadece birer daireye girerek tüm daireleri gezmeden ve pvc camlarla ilgili,camın sinerji cam olup olmadığı ile ilgili sadece cam üzerinde sinerji cam etiketi varmı yokmu ona bakılarak, sinerji camın sinerji cam olup olmadığına dair hiçbir test yapmadan hiçbir geçerliliği olmayan rapor verdiklerini, verilen raporun geçersiz olduğunun bir diğer göstergesi de raporda hiçbir fotoğraf görüntü, camlarda inceleme yapıldığına dair hiçbir belge bilgi yer almadığını, bu raporun geçersizliğinin …..Asliye Ticaret Mahkemesinin….D.İş sayılı dosyasından yapılan tespit/keşif ve alınan bilirkişi raporu ile açıkça görüldüğünü, yapılan keşifte bilirkişi tüm camları Sinerjicam Test Makinesi ile ısıl testler ile test ettikleri, ,testler yapılırken fotoğrafların çekildiğini, yapılan keşifte müvekkilinin taktığı camların sinemi cam olduğu…. ve .. bloktaki müvekkilin taktığı birçok camda dahi sinerji cam etiketi de olduğunu, birçok camda halen müvekkilinin firmasının etiketlerinin yapışık olduğunu, keşif esnasında bu durum taraflarınca kamera ile video görüntüsü ile kayıt altına da alındığını, müvekkilinin davacıdan olan alacaklarını alamayınca müvekkilinin şirketi …… Hakkında ….. tarihinde ….. İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasından dolayı da,bonoya dayalı 220.000.00 TL’lik icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini ve müvekkilinin ve ……/…….., davacı …’den aralarındaki sözleşmeye göre iki daire alacağı 665.000.00 TL borcu ve bunun dışında alüminyum merdiven ve balkon korkuluk işinden de 37.028,40 TL müvekkilinin şirketinin alacaklı olduğu için davacı …’e icra dosyasından Haciz İhbamamesinin gönderildiğini, davacının takibe itiraz ettiğini, yazılı sözleşmeye rağmen yalan beyanda bulunduğunu, bunun üzerine dosya alacaklısı … tarafından davacı … hakkında Hakikate Muhalif beyanda bulunduğundan bahisle ….İcra Ceza Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile şikayetçi olduğunu, davacının müvekkil …’ü yanına çağırdığını, davacının zor durumda olmasından yararlanmak isteyerek tüm borçlarına karşılık …’e 175.000.00TL ödeme teklifinde bulunduğunu, miktarı almaması halinde mahkemelerde sürüneceğini söylediğini, bu şeklide müvekkiline şantajda bulunduğunu, müvekkilinin teklifi kabul etmediğini, icra dairesine borçlarını ödemek için taahhüt verdiğini, 19/04/2019 tarihli sözleşmeye göre müvekkili …’ün davacıdan olan daire alacaklarından birini …. İli …. İlçesi … Mah…. Cad…. Sok. A blok … Ada,… Pafta,… parsel, .. blok …Kat …. nolu daire alacağını Temlik Sözleşmesi ile … isimli kişiye ….tarihinde 300.000.00 TL (üç yüz bin Türk Lirası) bedetle sattığını, Davacının aylarca müvekkilini daire tapusunu vermemek için oyaladığını, konut kredi faizlerinin düşmesi sonucu ev fiyatlarının çok yükselmesi nedeni ile davacının bu durumu fırsat bilerek müvekkiline devir etmesi gereken daireleri başka birine daha sattığını, davacının bu şekilde aynı daireyi müvekkili …’e ve başka birine satarak aynı daireyi iki kişiye sattığından dolayı daireyi temlik alan …’ün davacı tarafından maddi ve manevi büyük oranda zarara uğratıldığı için davacı hakkında temlik alan …’ün Kayseri Cumhuriyet Savcılığının …… soruşturma numaralı dosyası ile davacıdan şikayetçi olduğunu ve takipsizlik kararı verildiğini, ….İcra Ceza Mahkemesi …. Esas sayılı dosyasından da alacaklı ….’ün davacı hakkında Hakikete Muhalif beyanda bulunduğu için şikayetçi olduğunu, Davacı …’in tüm beyanlarında müvekkiline olan borçlarını kabul ettiğini ve bu borçlarına karşılık müvekkiline 572.978.00 TL ödeme yaptığını asılsız olarak iddia ettiğini, öncelikli olarak davacının bu asılsız ödeme iddialarını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, ayıp iddiaların tamamen asılsız olduğunu, süresi içerisinde yasanın aradığı şartlarda hiçbir ayıp ihbarı da yapılmadığını, …..Asliye Ticaret Mahkemesinin ….D.İş sayılı dosyasından yapılan tespit/keşif ve alınan bilirkişi raporu ile de müvekkil …/….’in edimlerini tamamen yerine getirdiğini ve davacının borçlarını ödemediğinin sabit olduğunu, davacının amacının müvekkilinin zor durumda oluşundan yararlanarak müvekkilini yıldırarak borçlarını geciktirmek ne kadar az para öderse kar anlayışı ile müvekkilini zora soktuğunu, bu nedenlerle davacının haksız ve kötü niyeti davasının reddini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, alacak talebine ilişkin davadır.
… Bankası’na, … … Şubesi’ne, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na, ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili tüm evrakların dosya arasına alınmış olduğu anlaşılmıştır.
…. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasının Uyap’tan celbi ile incelenmesinde; tespit isteyenin … olduğu, karşı tarafın … olduğu, dava konusu …. ili, …. İlçesi, … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan A,C ve D olmak üzere sözleşmeye konu üç blokta yapılan ayıplı işlerin neler olduğunu, tespit edilen ayıplı işlerin yapılması için ödenmesi gerekin işçilik montaj KDV dahil ödenmesi gereken miktarın ne kadar olduğunun tespit edildiği bu hususta bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi heyetinin ….. tarihinde raporu ibraz ettiği anlaşılmıştır.
… İcra Dairesi ‘nin… sayılı dosyası kapsamında davacının davalıya yaptığı 47.168,13 TL’lik ödemeye ilişkin evrakların dosya arasına alınmış olduğu anlaşılmıştır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde sayılmışlardır. Ayrıca, Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalar olup, iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi ve iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı TTK, 6762 sayılı TTK’dan farklı olarak mutlak ticari davalar (kanundan dolayı ticari dava sayılanlar) haricindeki ticari davaları “ticari iş” kriterine göre değil de “ticari işletme” kriterine göre belirlemiştir.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E, -2015/1765 K)
TTK 11. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme şeklinde tanımlanmıştır. TTK’nın 15. maddesinde esnaf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Mülga 6762 sayılı yasanın 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiş, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtilmiş olduğundan Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekmektedir. Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2017/3898 -5384 E-K)
Mimarsinan Vergi Dairesi’nin müzekkere cevabında, davalı …’ün …tarihinde faaliyetini terk ettiğini, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunu, 2. Sınıf tüccar olduğunu ve 2019 yılı gelir vergisi beyannamesinin mahkememize gönderilmiş olduğu görülmüştür.
Mimarsinan Vergi Dairesi’nin müzekkere cevabında, davacı …’in 01/2021-03/2021 dönemi gelir geçici beyannamesinden bilanço esasına göre defter tuttuğunu, mükellefin Vergi Usul Kanununun 177. Maddesi ve EVDO kayıtlarına göre birinci sınıf tüccar olduğunun bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/712 E, 2021/681 K sayılı kararında “Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık satım sözleşmesinden doğmaktadır. Satım sözleşmesi TTK’da düzenlenmediğinden ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilecektir. İşbu davada, davalının tacir sıfatını haiz olup olmadığının, satımın da ticari satım olup olmadığının tespiti gerekmektedir. O halde ilk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen tacir-esnaf ayrımına ilişkin esaslar dikkate alınarak gerekli araştırmalar yapılıp, davalının dava tarihi olan 2019 yılı itibariyle tacir sıfatını haiz olup olmadığının tespiti gerekir. (Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarih ve 2020/505 E.-2021/107 K. sayılı kararı)”denildiği görülmüştür. Dava konusu talep yukarda açıklandığı üzere mutlak ticari davalardan olmayıp Mimarsinan Vergi Dairesi’nin yazı cevabına göre de davalı … dava tarihi itibari ile faaliyetini terk etmiş olup tacirde değildir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davalının dava tarihi itibari ile tacir olmaması nedeni ile mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmış ve bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev hususu HMK’nun 114/1-c maddesi uyarına dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Mahkememizce açıklanan nedenlerle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş, HMK’nun 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine hükmedilmiş, HMK’nun 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra Asliye Hukuk mahkemelerinde davaya devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemelerince hükmedileceğinden bu aşamada yargılama harç ve giderlerine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK 114/c maddesi uyarınca görev hususu dava şartı olduğundan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USÛLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, karar kesinleştiğinde 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın HMK’nun 20. maddesi uyarınca görevli Kayseri Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi için Tevzi Bürosuna tevdiine,
2-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
3-Görevsizlik kararından sonra dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmemesi halinde mahkememizce verilecek ek karar ile yargılama harç ve giderleri konusunun karara bağlanmasına,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.29/09/2021

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)