Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/22 E. 2021/668 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/22 Esas
KARAR NO : 2021/668
HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – … .
VEKİLİ : Av. … – .
DAVALI : … – … .
VEKİLLERİ : Av. … – .
Av. … –
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :.
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 04/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı şirket ile davalı/borçlu şirket arasında imzalanan 16.07.2018 tarihli sözleşme ile davacı şirket tarafından anılan sözleşme ile … İli, .. İlçesi, … Ada, .. Parselde deki inşaatın, genel tanım, binanın dış yüzüne bakan yüzeylerde projesine uygun, pvc(schüco) ve aliminyum doğramaların imalat ve yapım işçiliği yapım işi üstlenilmiş olduğunu, yine anılan sözleşmenin 9. Sayfasında bulunan 17.1.1 maddesi uyarınca davacı şirketin öncelikle … İli, .. İlçesi, … Ada,…. Parselde bulunan inşaatın dükkan alüminyum cephesi ve örnek dairelerin alüminyum pencerelerini yapacağını ve bunun karşılığında davalı şirket tarafından ödeme alacak olduğunu, dolayısıyla …tarihli sözleşmenin 9. Sayfasında bulunan 17.1.1 maddesine göre davacının öncelikle anılan inşaatta dükkan ve örnek dairelerin alüminyum cephesi ve örnek dairelerin alüminyum pencerelerini yapması; bunun karşılığında da davalı /borçlu şirketin yapılan işçilik ve kullanılan malzeme karşılığı tutarı ödemesi gerekmekte olduğunu, kullanılan malzeme ve yapılan işçilik neticesinde sözleşmeye ve özen borcuna uygun olarak üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getiren davacının işveren’in talimatları doğrultusunda öncelikle örnek dairelerin ve dükkanın alüminyum cephesi vs. yapım işçiliğini tamamladığını ve davalı şirkete fatura düzenlenmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını, davalının ödeme yapmadığı gibi davacıyı inşaat alanına da çağırmayarak işine devam ettirmemiş olduğunu, bunun üzerine alacağın tahsilini sağlamak için …..İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibinde bulunulduğunu, ancak davalının takibe haksız itiraz ettiğini, itirazda davalı tarafça davacının anılan sözleşme uyarınca bir malzeme satımı, imalat ve işçilik yaptığının açıkça ikrar edilmiş olmakla birlikte, davalı tarafın “sözleşmenin bütünlüğü”nden bahsetmesinin davalı tarafın davacıya örnek daireleri ve dükkanı yaptırdıktan sonra haksız olarak çalıştırmadığının bilincinde olduğunu göstermekte olduğunu, davacının anılan sözleşme uyarınca kullanmış olduğu malzeme, imalat ve işçilik için yapmış olduğu iş uyarınca takibe konu alacağa hak kazandığını, alacağın muaccel hale geldiğini belirterek davalı tarafça …. İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyasına yapılan haksız ve kötüniyetli itirazın iptaline, tüm alacak yönünden takibin devamına, borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı ve davacı arasında imzalanan … tarihli sözleşme ile “… İli, … İlçesi … Ada, …. Parselde ki inşaatın, genel tanım binanın dış yüzüne bakan yüzeylerde projesine uygun pvc (schüco) ve alüminyum doğramaların imalat ve yapım işçiliği işi ” için tarafların anlaşmış olduklarını, sözleşmenin 3. Maddesine göre davacının bu işe sözleşmenin imzalandığı tarih olan … de başlayacağını ve ….. tarihine kadar bu işi bitirecek olduğunu ancak davacının bu süre içerisinde taahhütlerini yerine getirmediğini ve sözleşmede belirlenen süreye riayet etmemiş olduğunu, dava dilekçesinde davalının davacı şirketi inşaat alanına çağırmayarak işine devam ettirmediğinin iddia etmekte olduğunu, öncelikle davalı ve davacının bir iş için anlaşmış ve sözleşme imzalamış olduklarını, bu iş için bir süre belirlendiğini ve davacı tarafından kabul edildiğini, davalının davacıyı işe davet etmediği ve haksız olarak çalıştırmadığı şeklinde ki beyanlarını hayretle karşıladıklarını, davacının anlaşılmış bir iş için özel davet beklemekte olduğunu, bu sebeple davacının bu iddiasını kabul etdiklerini, davacı tarafın inşaatta gösterilen 2 adet örnek dairenin ve bir adet dükkanın alüminyum cephesi vs yapım işçiliğini yaptığını belirterek sözleşmeye ve özen borcuna uygun olarak üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdiğini bahsetmesine rağmen davacının sözleşmeye göre üstlendiği işin sadece örnek daireler ve dükkanlar olmadığını, davacının sözleşmenin 7. maddesinde de belirtildiği üzere sözleşme konusu işi anahtar teslim fiyat esasına göre, süresinde ve kabule şayan bir şekilde işleri yapmayı ve teslim etmeye kabul ve taahhüt etmiş olduğunu, davacının ise örnek daire ve dükkanları yaptığını sonrasında işe devam etmediğini, bu sebeple davacının davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığını, davacının sözleşmeye göre yapması gereken işleri süresinde yapmadığını ve davalıyı maddi ve manevi zarara uğratmış olduğunu, davalının davacıya işe devam etmemesi durumunda işi başkasına vereceği hususunda uyarı da bulunmuş olduğunu, buna ilişkin whatsaap yazışmasını dosyaya sunduklarını ancak davacının işe devam etmediği gibi davalıya cevap dahi vermemiş olduğunu, davacı ile imzalanan sözleşmenin 5. Maddesinde ” Taşeron sözleşme konusu işlerdeki kusurlu imalat, şartnamelere aykırı uygulama, malzeme kusuru ve her türlü aksaklık, … doğacak maddi kayıplardan, kaza, gecikme ve zararlardan ve bunların neticelerinde sorumludur. Bu hususlardan doğacak her türlü idari, hukuki, mali, ve cezai sorumluluk taşeron’a aittir. Her türlü tamir, ıslah ve yeniden yapım işlerini Taşeron, İşveren’in kabulüne kadar bilabedel yapmak zorundadır. Kabulden sonra da garanti koşulları devreye girecektir. bu konuda süre ve bedel olarak taşeron hiçbir hak iddia edemez” denildiğini, bu madde uyarınca davacının sözleşmeye uygun davranmayarak, yapması gereken işleri yapmamış olduğunu, yine sözleşmenin 23. Maddesinin de dikkate alınması gerektiğini, söz konusu madde hükmüne göre davacının davalıdan herhangi bir bedel talep etme hakkı bulunmadığını, davalının davacı işi tamamlamayınca başka bir firma ile piyasa şartları nedeniyle davacının davalıya vereceği üründen kalite olarak daha düşük bir modeli daha yüksek meblağda anlaşmak zorunda kalmış olduğunu, buna ilişkin faturalar bulunduğunu, davacının davalının bu uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunu bu husus ile alakalı arabuluculuk sürecinin devam ettiğini, davacının alacağı doğması halinde davalının zararından mahsup edilmesini talep ettiklerini belirterek davanın reddi ile davalı lehine %20 den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, İİK 67.maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
…. İcra Dairesi’nin ….. sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklının …, borçlunun … olduğu, takibin … seri numaralı 16.019,80 TL faturadan kaynaklı toplamı 19.654,21 TL alacak nedeniyle ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin 18/11/2019 tarihinde borçluya tebliğ ediği, borçlunun takibe itirazı üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
…. Gevher Nesibe Vergi Dairesine, …. Mimarsinan Vergi Dairesi’ne, …. Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkerelere cevap verildiği ve ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu anlaşılmıştır.
…. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının … olduğu, davalının … olduğu, davacı tarafından davalı hakkında….İcra Dairesi’nin … sayılı takip sayılı dosyasında davacı şirkete usulsüz olarak TK 35. maddeye göre tebligat yapıldığını ve bu nedenle haciz işleminin yapıldığının belirtilerek yapılan tebligatın geçersiz sayılmasının talep edildiği, mahkemenin … tarih ve… Esas,…. Karar sayılı kararı ile davacı tarafın usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tanık …nin ….tarihinde keşif mahallinde alınan beyanında; davacı şirkette bir süre çalıştığını, cam, pvc ve alüminyumların taşıma işini yaptığını, montaj kısmında çalışmadığını, hangi kısımlara montaj yapıldığını bu nedenle bilemediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye ilişkin bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Tanık …..’in …. tarihinde keşif mahallinde alınan beyanında; davacı şirketin montaj elemanı olarak çalıştığını, pvcleri her iki binadaki örnek daireye taktıklarını, iki dükkana da alüminyum’un doğrama montaj işini yaptıklarını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin içeriğini bilemediğini, işi yaptıkları esnada herhangi bir eksik iş iddiası olmadığını beyan etmiştir.
Tanık….’ün….tarihinde keşif mahallinde alınan beyanında; davacı …. şirketi kendi bayisi olduğunu, davalı … şirketinin de olay tarihinde müşterisi olduğunu, …. şirketi kendisinden pvc ürünlerini aldığını, bildiği kadarıyla taraflar arasındaki anlaşma gereğince iki örnek dairenin pvc pencere ve kapı işleri ile hatırladığı kadarıyla bir dükkanın alüminyum doğrama işi yapıldığını, işlerin yapıldıktan sonra taraf yetkilerinin kendisinin yanındayken davalı şirket yetkilisi …. bey’in elindeki çekleri davacı şirket yetkilisi …’e vermek istediğini, ancak o yanında tahsilat makbuzu olmadığını söyleyince çeklerin davacı şirket yetkilisine teslim edilmediğini, bildiği kadarıyla taraflar arasındaki sözleşmede … Ada …parseldeki taşınmazların, pvc, kapı, pencere işi yapılacağını, karşılığında bir daire ile ödemenin geri kalan kısmı yönünden çeklerin verileceğini, sözleşmenin tamamının yerine getirilip getirilmediğini bilemediğini beyan etmiştir.
Tanık …..’nun … tarihinde keşif mahallinde alınan beyanında; Davalı ….. şirketi yetkilisinin kardeşi olduğunu, bildiği kadarıyla sözleşmenin her iki binanın tamamının daire ve dükkanları yönünden pvc ve alüminyum doğrama açılır kapanır kapılar yönünden yapıldığını, davacınin bildiği kadarıyla anlaşma metnine ve süresine uymadığını, davacının bildiği kadarıyla iki örnek dairenin pvc ile dükkanın ise alüminyum doğrama işini yaptığını, sözleşmede geri kalan işi yapmadığını, işi aksattığını, bu nedenle davalı şirkete fesih hakkı doğduğunu, bu durumun kendisine defalarca söylenmesine rağmen süresinde işlerin yapılmadığını, beklemeden dolayı davalı şirket işi başka firmayla anlaşarak yaptırdığını, bu nedenle davalının zararının oluştuğunu, davalı şirketin yapılan işin bir an önce bitmesi amacıyla taahhüt edilen 42.000 TL’den fazla bir çek vermeye çalışmalarına rağmen davacının hiç çek almadığını, işin yapılmadığı için kendilerinin daire ile ödemede yapmadıklarını, zaten işin söylemiş olduğu gibi başkasına yaptırdıklarını, bildiği kadarıyla davacı tarafın yaptığı işe karşılık davalı şirkette oluşan zarar dikkate alınıp herhangi bir ödeme yapılmadığını beyan etmiştir.
Mahkememizce …..tarihinde yapılan keşif sonucu İnşaat Mühendisi, Nitelikli Hesap Uzmanı ve Mali Müşavir bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; tarafların 2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış (yevmiye-kebir-envanter) ve kapanış (yevmiye) tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kayıtların birbirini doğruladığı, ticari defterlerin bu haliyle HMK 222/2 maddesine uygun olduğu, davalının ticari defterlerinde davacıyı “….-…” ana hesabının altında “…..Şti.” alt hesap kodu ve adıyla takip ettiği, takip ve davaya konu faturayı davacının takip edildiği hesabın alacağına ve borcuna kayıt yaptığı, faturaya karşılık ödeme kaydına rastlanmadığı, yapılan kayıtlar neticesinde davacı hesabının takip tarihi ….. itibarı sıfır bakiyesinin görüldüğü, davalının davaya konu iş için aldığı hizmete dönük olarak, dava dışı …..’dan toplam 260.119,20-TL’ lik 2 adet fatura, dava dışı ….. Şti.’den toplam 440.250,11-TL’ lik 4 adet fatura ibraz ettiği, mübrez faturaların toplamının 700.369,31-TL olduğu, dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan 01.09.2018 tarihli fatura örneğinin incelenmesi ile fatura muhteviyatı iş kalemlerinin, … ada…. parselde mevcut …. ve … bloklardaki 2 adet örnek dairelerin dış cephe PVC pencere ve kapı doğramaları ile ilgili olduğu, yukarıda detaylı olarak, birimi, birim fiyatı ve miktarları açıklanan iş kalemleri toplam bedelinin; imalatın yapıldığı, 01.09.2018 fatura tarihi itibar ile serbest piyasa koşullarında, davacı firma tarafından davalı firmaya kesilen, %18 KDV dahil 16.019,80 TL fatura bedelini yansıttığı, taraflar arasında imzalanan 16.07.2018 tarihli sözleşme ile davacı şirket tarafından … ili, … ilçesi, …. Ada, … Parseldeki inşaatın, genel tanım, binanın dış yüzeyine bakan yüzeylerde projesine uygun PVC (schüco) ve alüminyum doğramaların imalat ve yapım işçiliğinin davacı tarafından üstlenildiği, anılan sözleşmenin 9. sayfasında bulunan 17.1.1. maddesi uyarınca, … ili, …. ilçesi, … Ada, … Parselde bulunan inşaatta gösterilen 2 örnek dairenin ve bir adet dükkânın alüminyum cephesi vs.nin projeye ve sözleşmeye uygun bir şekilde yapılması, bunun karşılığında da ödeme yapılmasının gerektiği, iş sahibinin bedel ödeme borcunun, eserin teslimi anında muaccel olduğu, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, 2 örnek daire ve bir adet dükkana ilişkin yapılan sözleşme gereğince edimin ifa edildiği, ancak davalı şirket tarafından davacı yükleniciye bir ödeme yapılmadığı, buna göre iki tarafın ticari defterlerine kayıtlı olan ve bu nedenle kesin delil niteliğinde olan ve yapılan işlemlerin toplam bedelini yansıttığı tespit edilen faturaya dayalı olarak başlatılan takibin mümkün olduğu, takip talebinde belirtilen faturaya dayalı alacağa reeskont faizi oranı üzerinden faiz yürütülebileceği, takip öncesi işlemiş faizin fatura tarihinden takip tarihinde kadar taraflarınca 3.671,61 TL olarak hesap edildiği, ancak taleple bağlılık ilkesi gereği 3.634,41 TL ‘nin kabul edilebileceği, dava komusu sözleşmenin anahtar teslim usulüne göre belirlendiği, ancak sözleşmenin 17.1.1 maddesi gereğince bölünebilir edim söz konusu olduğundan, sözleşmenin kalan kısmı için ayrıca değerlendirme yapmak gerektiği, Mahkeme’nin kanaatinin davacının kısmi ifa yükümlülüğünü sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirdiği, ancak buna rağmen davalı tarafından edimin ifa edilmediği yönünde ise, davacı borçlunun sözleşme ile yüklendiği işin kalan kısmını yapmamasının ödemezlik def’i kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olduğu, aynı değerlendirmenin davalı iş sahibi için de geçerli olduğu, Mahkemenin takdiri, davacı tarafın üzerine düşen yükümlülüğü süresinde sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirmediği yönünde olur ise, bu durumda davacının sözleşmenin kalan kısmı için davacı yüklenicinin edimini kabul etmemesi bir def’i niteliğinde olup, devamında sözleşmenin sonlandırılmasının sözleşme hükümleri gereğince mümkün olduğu, sözleşmenin kalan kısmına ilişkin borcun ifasının imkansız hale geldiği, bu durumda karşılıklı borç ilişkisinin sona erdiği, burada alacaklının yol açtığı (onun riziko alanında meydana gelen) bir imkansızlığın söz konusu olduğu, ifa imkansızlığının ortaya çıkmasında kimin kusurlu olup olmadığının belirlenmesinin Mahkeme’nin takdirinde olduğu, iş sahibi kusurluysa, davacı yüklenicinin ayrıca tazminat isteme hakkının bulunduğu, burada talep edilecek zararın müspet zarar olduğu, müspet zararın kapsamına fiili zararlar ve yoksun kalınan kârın dahil olduğu, sözleşme nedeniyle yüklenicinin yaptığı giderleri de iş sahibinden talep edebileceği, sözleşmenin kalan kısmının ifasında alacaklı-davalının yani iş sahibinin kusurlu olmadığı kanaatine varılır ise; yüklenici-taşeronun, yaptığı giderleri ile bu giderler dışındaki masraflarını iş sahibinden talep edebileceği, ayrıca tazminat talep etme hakkının bulunmadığı, şayet imkansızlığa yol açan olaya alacaklının kusuru ile borçlunun kusuru birlikte yol açmışsa, yani davacı borçlunun da kusuru var ise borca aykırılık ve tazminatın kusur oranında indirimi göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği, davalının iddia ettiği üzere, sözleşme kapsamında kusurlu olan davalı ise, alacaklının borcun ifa edilmesi halindeki durumu ile borcun ifa edilmemiş olması durumu arasındaki fark oranında tazmin talebinde bulunabileceği, bu kapsamda davalının tacir sıfatı ve buna bağlı olarak aynı ticaret alanında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özenli davranışı göstermesi ve buna göre hareket etmesi yükümlülüğünden yola çıkarak karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/4468 E, 2019/1783 K sayılı ilamında “…. Somut olayda takipten önce temerrüt ihtarı olmadığı ve kesin vade de bulunmadığı halde işlemiş faizi de kapsayacak şekilde itirazın iptâline karar verilmesi ve asıl alacağın istenebilir olup olmadığı ile miktarı da yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş olup, bu nedenle alacak likid olmadığı halde, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru olmamıştır….” denildiği görülmüş olup söz konusu içtihatta dikkate alınarak davacı tarafın takipte faiz talebi davalının temerrüde düşürülmemiş olması nedeni ile kabul edilmemiş ve yine alacağın bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilmiş olması da dikkate alınarak likit olmadığı anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebi de kabul edilmemiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafça her ne kadar davacıya borçlu olunmadığı belirtilmiş ise de, delillerin toplanması sonucu mahkememizce takibe konu fatura nedeni ile davacının edimini yerine getirip getirmediğinin tespiti için bilirkişi eşliğinde mahallinde keşif yapılmış olup, keşif esnasında tanıklar dinlenmiş ve …..tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Davacı ve davalı tarafça takip konusu faturanın vergi dairelerine birbiri ile uyumlu olacak şekilde beyan edildiği görülmüştür. Takibe dayanak fatura konusu işi yapıldığının bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş olması ve davalının defterlerinde de faturanın kayıtlı olup ödemeye ilişkin herhangi bir belgenin olmaması ile davacının sözleşmenin 17.1.1 maddesi gereği yapmış olduğu bu işe ilişkin olarak asıl alacak yönünden davasında haklı olduğu anlaşılarak davalının mahsup talebi kabul edilmemiş, davacının faiz ile icra inkar tazminatı talebi ise yukarda açıklanan sebeplerle kabul edilmemiş ve böylece davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, ….. İcra Müdürlüğü’nün…. sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.019,80 TL asıl alacak üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, şartları oluşmadığından ve alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin İİK madde 67 gereğince reddine, davalı tarafça takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin İİK madde 67/2 gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE, …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı dosyasına davalı tarafça yapılmış olan itirazın kısmen iptali ile takibin 16.019,80 TL asıl alacak üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine
2-Şartları oluşmadığından ve alacak likit olmadığından davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin İİK madde 67 gereğince reddine,
3- Davalı tarafça takibin haksız ve kötüniyetle yapıldığı ispatlanamadığından davalı tarafın tazminat talebinin İİK madde 67/2 gereğince reddine,
4-Alınması gereken 1.094,31 TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 335,65 TL peşin harçtan mahsubuyla eksik kalan 758,66 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 335,65 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan, 34,00 TL tebligat, 15,60 TL posta ve müzekkere ücreti, 1.800,00 bilirkişi ücreti, 250,00 TL taksi ücreti, 419,90 TL keşif ücretinden oluşan toplam 2.519,50 TL yargılama giderinden kabul oranına göre hesaplanan 2.053,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde harcanmayan gider avansının taraflara iadesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.634,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) kabul-red oranına göre hesaplanan 1.075,91 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) kabul-red oranına göre 244,09 TL’nin davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/09/2021

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)