Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/113 E. 2021/634 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/113
KARAR NO : 2021/634

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ : 07/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2021
KARAR SONUCU : USULDEN RED

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı Tasfiye Halinde ….hakkında Kayseri Ticaret Mahkemesinin 2012/483 E 2016/1042 K sayılı kararı ile tasfiye kararı verilmiş ve tasfiye memuru olarak … atanmış olduğunu, davalılar …, … ve …; şirketin ortakları olup; aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyeliklerini yapmış olduklarını, …; Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/483 E 2016/1042 K sayılı kararı ile 12.02.2019 TARİHİNDE tasfiye memuru görevini kabul ettikten sonra görevi gereği şirketin tasfiye işlemlerini yaparken şüphelilerin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları dönemlerde bazı iş ve eylemleri ile şirketi zarara uğrattıklarını tespit etmiş olduğunu, tasfiye Memuru … tarafından tespit edilen ve şirketi zarara sokan şüpheliler iş ve eylemleri şu şekilde olduğunu, A- Tasfiye Halinde ….ye ait olan, … markası, davalılarca herhangi bir değer tespiti yaptırılmaksızın değerinin çok altında bir bedel karşılığında, davalıların ortağı oldukları …. A.Ş. ye devir edilmiş olduğunu, B- Tasfiye Halinde ….ye ait olan bir kısım taşınmazlar, davalılarca değerlerinin çok altında bir bedel karşılığında, davalıların ortağı oldukları …. A.Ş. ye devir edilmiş olduğunu,C- Tasfiye Halinde ….ye ait olan bazı markaların başvurusu yapılmış ancak süresi içerisinde müracaat etmeyip, evrakları tamamlamayıp hakkın kaybolmasından sonra … A.Ş. adına markalar tescil edilmiş olduğunu, bu markalar …. markaları yönünden, davalıların kusur/kasıtlı davranışları nedeniyle davalı şirket haklarını kaybetmiş ve bu markalar davalıların ortağı oldukları …. A.Ş. adına tescil edilmiş olduğunu, D- Tasfiye Halinde ….hesabından davalıların ortağı oldukları … A.Ş adlı şirkete borç para aktarılmış; bu alacağın tahsili için davalılarca herhangi bir işlem yapılmamış, ….. A.Ş adlı şirket battığı için bu alacağın tahsili imkansız hale gelmiş olduğunu, E- Tasfiye Halinde ….hesabından ortaklara usulsüz olarak paralar aktarılmış bu alacakların tahsili için herhangi bir işlem yapılmamış olduğunu, davalılarca yönetim kurulu üyesi oldukları dönemler içerisinde yukarıda sayılan usulsüz işlemler ile davacı şirket Tasfiye Halinde …. nin içi boşaltılmak suretiyle şirket zarara uğratılmış olduğunu, TTK 553 Maddesi hükmünü amir olup; davalıların TTK 553 Maddesi kapsamında davalı şirkete vermiş oldukları zararların tazmini için işbu davanın açılması gereği hasıl olmuş olduğunu belirterek 1-Tasfiye Halinde ….ye ait olan ….. markasının devir tarihi itibariyle gerçek değerinin tespit edilmesi ve yapılacak adatlandırma neticesinde ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00TL nin davalılardan tahsiline, 2-Tasfiye Halinde ….ye ait olan bir kısım taşınmazların devir tarihi itibariyle gerçek değerinin tespit edilmesi ve yapılacak adatlandırma neticesinde ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00TL nin davalılardan tahsiline,3-Tasfiye Halinde ….ye ait olan ….. markaların devir tarihi itibariyle gerçek değerinin tespit edilmesi ve yapılacak adatlandırma neticesinde ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00TL nin davalılardan tahsiline, 4-Tasfiye Halinde …. hesabından davalıların ortağı oldukları …. A.Ş adlı şirkete aktarılan 4.063.167,18 TL nin adatlandırma neticesinde ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden ıslah hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00TL nin davalılardan tahsiline, 5-Tasfiye Halinde ….hesabından ortaklara usulsüz olarak aktarılan miktarın tespiti ile adatlandırma neticesinde ortaya çıkacak gerçek değer üzerinden ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00TL nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesin davacı tarafından ortaya atılmış iddialar davanın somutlaştırılması yükümlülüğüne aykırı olup davacı tarafa davasını somutlaştırmak üzere kesin süre verilmesini aksi takdirde ispatlanamayan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmekte olduklarını, dava zamanşımına uğramış olup zamanaşımı noktasından usulden reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, huzurdaki dava TTK md 553 kapsamında açılmış bir sorumluluk davası olduğunu, bu tür davalarda uygulanacak zamanaşımı süresi TTk md. 560 hükmünde “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş olduğunu, söz konusu bu düzenleme açık şekilde göstermektedir huzurdaki dava zamanaşımına uğramış olduğunu, buna ek olarak, dava konusu haksız iddiaların farazi bir şekilde bir an için TCK kapsamında düzenlenmiş suç tiplerinden birine vücut verdiği düşünülse dahi yine huzurdaki haksız dava zamanaşımına uğramış olduğunu, zira davacı tarafından davalı hakkında TCK md 155 üzerinden suç duyurusunda bulunulmuş olduğunu, Bu maddede yer alan “Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.” hükmü gereğince de işbu dava bakımından zamanaşımı süresi dolmuş bulunmakta olduğunu, zira dava konusu uyuşmazlık bakımından nitelikli suç tipi esas alınarak zamanaşımı bakımından onbeş yıllık zamanaşımı süresi esas alınsa dahi işbu dava bakımından ceza zamanaşımı süresi de dolmuş olduğunu, tasfiye memurunun huzurdaki davayı açmakta yetkisi olmadığından bu noktadan da davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Yönetim kurulu Üyelerine karşı sorumluluk davasını (zaman aşımına uğramış olmamak kaydıyla) şirket ,pay sahipleri ve şirket alacaklıları açabilir. Buna karşılık TTK 542. Maddesinde Tasfiye memurunun yapacağı işler tek tek sayılmıştır ve bu işler arasında “yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası” açmak işi yoktur. TTK 542. Madde içerisinde “Tasfiye memurunun “tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar” denilmekte olduğunu, bu noktada Sorumluluk davası açmak yeni bir işlemdir ve Şirket adına Sorumluluk davası açılabilmesi için Tasfiye davasına bakan ve Tasfiye sürecini yürüten mahkemeden yazılı olarak izin alınması gerektiğini, Tasfiye memurunun tek başına böyle bir davayı açmak yetkisi olmadığını, usule aykırılık sebebiyle iş bu davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, davanın açılması yönünde yasada ön görülen hak düşürücü süreler de dolmuş olup bu noktadan da esasa girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, TTK md 558 “Şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.” düzenlemesini taşımakta olduğunu, bu düzenlemeye göre yönetim kurulu üyelerinin genel kurul kanalı ile ibra edilmesi halinde altı aylık hak düşürücü sürenin dolması akabinde yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılamayacağını ön görmekte olduğunu, işbu dava bakımından ise tasfiye halindeki şirketin tasfiye memurluğunu üstlenmiş olan davacı tarafın elinde olan tüm belgelerde sabit olduğu üzere çeşitli yıllarda yapılan genel kurullarda yönetim kurulu üyelerinin ibralarına karar verilmiş olduğunu, dolayısıyla yasada ön görülen hak düşürücü süreler dolmuş olduğunu, mahkemece davanın esasına girilmesine karar verilecek olursa davacı tarafından yapılmış suç duyurusunun ve akabinde kamu davası açılmasına karar verilirse işbu olası kamu davasının bekletici mesele yapılmasına harar verilmesini talep etmekte olduğunu, TTK md 553 uygulama şartları işbu dava bakımından oluşmamış olduğunu, TTK madde 359 uyarınca, seçilen veya atanmış olan bu yönetim kurulu üyelerinin “kanundan veya esas sözleşmeden” kaynaklanan anonim ortaklığı ve pay sahiplerini koruyan yükümlülükleri bulunmakta olup, yönetim kurulu üyelerinin bu yükümlülüklerinin ihlali sorumluluklarını doğurmakta olduğunu, Hukuki sorumluluğun şartları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 49. maddesinde tanımlanmış olup, yine aynı kanunun 114/2. maddesinde bu hükmün sözleşmesel sorumluluk hallerinde uygulanabileceği belirtilmiş olduğunu, TBK’ya göre hukuki sorumluluğun doğması için dört şartın bulunması gerekmekte olduğunu, Bu şartlar; zarar, hukuka aykırılık, kusur ve illiyet bağı olduğunu, Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu düzenleyen TTK’nın 553. maddesi ise, TBK’da hukuki sorumluluğu tanımlayan 49. madde prensibiyle düzenlenmiş olduğunu, Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerine karşı hukuki sorumluluğun hükmedilebilmesi için zarar, kanuna aykırılık, kusur ve illiyet bağı koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmekte olduğunu, huzurdaki dava bakımından ise söz konusu bu şartlar oluşmamış olduğunu, Yönetim kurulu üyelerine sorumluluk yüklenebilmesi için genel hükümler uyarınca, ispat yükü zarar gördüğünü iddia eden kişiye ait olduğunu, davacı tarafından iddia edildiğinin aksine dava konusu …. ibareli marka değerinin altında dava dışı …. A.Ş. devredilmemiş olduğunu, Zira söz konusu bu marka davacı şirket nezdindeyken atıl bir marka olup kullanılmamakta olduğunu, markanın günümüze uzanır şekilde asli şekilde kullanılması dava dışı ….. A.Ş. tarafından devralması akabinde yine dava dışı …. A.Ş.’nin yıllar içerisinde yaptığı AR-GE ve KNOW-HOW çalışmaları neticesinde gerçekleşmiş olduğunu, dava dilekçesinin (B) bendinde davacı tarafından “bir kısım” taşınmazların değerinin çok altında satıldığı iddia edilmekte olduğunu, Davacı taraf, “bir kısım taşınmazlar” derken hangi taşınmazları işaret etmekte olduğunu, davacı tarafından (D) bendinden yer alan iddialara kapsamında işaret edilen markalar üzerinden yapılan işlemler ile davacı şirketin zarara uğraması arasında hiçbir şekilde bir illiyet bağı bulunmamakta olduğunu, davacı tarafından haksız iddialarının aksine ….AŞ’nin davacı şirkete olan borcu 2013 yılı Eylül ayına kadar adatlandırılmış olduğunu, her iki şirkette de aynı oranlarda ortaklık yapısı olduğundan dolayı herhangi bir işlem yapılmamış olup söz konusu bu işlemin davacı şirketi zarara uğratan bir işlem olmadığı sabit olduğunu, davalının yönetim kurulu üyesi olmak sıfatıyla şirket ortaklarından herhangi birine her ne nam altında olursa olsun davacı tarafından Soyut bir şekilde iddia edildiğinin aksine şirket hesabından her hangi bir aktarım yapılmamış olduğunu, davacı taraf kötün niyetli olup işbu sebeple de davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, dava dilekçesine bakıldığında; …. A.Ş. Şirketinin Yönetim Kurulu Üyelerinin dava dışı …. A.Ş. düşük bedelle marka devri yaptığı, düşük bedelle taşınmaz devri yaptığı ve ayrıca … A.Ş. firmasına ödenen parayı tahsil için işlem yapmadığı yönünde çeşitli suçlamalar mevcut olduğunu, ancak dava dilekçesinde adı geçen şirketlerin hepsi Grup şirketi olup ortakları(hissedarları) aynı olduğunu, Şirket ortakları yakın akrabadır ve birden fazla sayıda aile şirketi kurmuş olduklarını, dava dilekçesinin 3.C maddesinde yer alan beyanda; ,“yataş uzantılı markalar” ile ilgili asılsız suçlamalar mevcut olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:
İşbu dava dosyasının 5235 sayılı yasanın 5. Maddesinin 2. Fıkrasının 3 numaralı bendi kapsamında dosyanın heyete tevdine karar verilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasının bir suretinin celbi ile yapılan tetkikinde; davacıların …., …. ve ….., davalının ….. olup, davanın şirketin feshi ile tasfiye memuru atanmasına ilişkin olduğu, ….tarihinde davanın kabulü ile davalı …’nin feshi ile tasfiyesine, tasfiye memuru olarak yeminli mali müşavir …’ın tayin edilmesine karar verildiği ve tasfiye memurunun işbu davadan önce dava açma izni konusunda mahkemeden bir talepte bulunmadığı görülmüştür.
……. Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı şirketin sicil dosyasının bir sureti celbedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TTK madde 553 kapsamında şirketin uğradığı zararın tazminine ilişkindir.
TTK madde 542; “(1) Tasfiye memurları;
a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.
c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir.
d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar.
e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.
f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.
h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhâl öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.
i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.”
TMK madde 460; “Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir.
Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye, temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda değilse vesayet makamının iznine bağlıdır.”
TMK madde 462; “Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:
1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,
3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
4. Ödünç verme ve alma,
5. Kambiyo taahhüdü altına girme,
6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,
7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,
9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,
10. Borç ödemeden aciz beyanı,
11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,
13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.

Somut davada davacı taraf TTK madde 553 kapsamında şirketin uğradığı zararların davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacı şirkete ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyasından verilen karar ile … tasfiye memuru olarak atanmış olup, TTK madde 542’de tasfiye memurunun yetkileri arasında dava açma olmadığı, yukarıda bahsi geçen TMK madde 460 ile 462/8 hükmü dikkate alındığında vasilik ve kayyımlığın kıyasen uygulanması gerektiği ve bu doğrultuda tasfiye memurunun mahkemeden yetki almadan dava açamayacağı anlaşılmakla, dava açma ehliyeti yokluğu nedeni ile davanın HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın dava açma ehliyeti yokluğu nedeni ile HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından dava başında yatırılan 8.538,75-TL peşin harçtan mahsubu ile artan 8.479,45-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama harç ve giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar lehine A.A.Ü.T. 7/2. Maddesi uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/09/2021

Başkan …
¸E-imzalıdır
Üye …
¸E-imzalıdır
Üye …
,E-imzalıdır
Katip …
¸E-imzalıdır