Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/840 E. 2021/1010 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/840 Esas – 2021/1010
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/840
KARAR NO: 2021/1010

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA İHBAR OLUNANLAR : 1- …
2- ….
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2021
KARAR SONUCU : RED

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, icra takibine konu borç, müvekkilce icra tehdidi altında ödenmek zorunda kaldığını, müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı paranın tamamının davalıdan istirdadının gerektiğini, davalı … tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde takip dayanağı olarak kullanılan senet … tanzim tarihli … vade tarihli ve …-TL bedelli bir senet olduğunu, senette müvekkili … düzenleyen, üçüncü şahıs … ise lehdar olarak yer aldığını, daha sonra ise senedin … tarafından davalı bankaya ciro edildiğini, müvekkili ile … arasında hiç bir şekilde senet düzenlenmesini gerektirecek bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığını, senet aslı üzerinde yapılacak inceleme ile senette yer alan bedel, tarih ve ödeme tutarı gibi kısımların da müvekkilinin el ürünü olmadığının tespit edilebileceğini, ilgili banka şubesince müvekkili ile aynı şekilde birden fazla kişiye karşı sözleşme imzalanırken hileli olarak alınan imzalar ile gerçeğe aykırı senetlerin düzenlenmiş olduğu, icra tehdidi ile bu senet bedellerinin tahsil edilerek haksız kazanç sağlandığı ayrıca bu hususta Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından şikayetler doğrultusunda şube müdürü ve ilgililer hakkında soruşturma başlatıldığını haricen öğrenildiğini, İİK 72. Maddesinde takibe itiraz etmemiş veya itirazın kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geri alınmasını isteyebilir hükmünün yer aldığını, buna göre müvekkilinin davalıya karşı borcu bulunmadığının tespiti ile sahte senet düzenleyerek veya geçersiz senet ile müvekkilden borçlu olmadığını parayı icra tehdidi ile tahsil ettiği parayı tamamıyla iade etmesinin gerektiğini, bunlardan bahisle; davanın kabulü ile davalıya icra tehdidi altında ödenmek zorunda kalınan bedelin istirdadı ile haksız şekilde tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile müvekkiline ödenmesine, davalının kötü niyetli olması sebebiyle takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından davaya konu icra dosyasının 3.Şahıslara Kayseri …. Noterliği … yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki alacağın temliki sözleşmesi ile temlik edildiğini, alacağın temliki sözleşmesi sebebiyle davaya konu alacaklar müvekkili banka tarafından noterlikten alacağın temliki sözleşmesi ile temlik edildiğinden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, söz konusu senedin davacı … tarafından düzenlendiğini, … tarafından ciro edildiğini, müvekkiline teslim edildiğini, davacıların söz konusu senetteki imzaya ve borca ilişkin hiç bir itirazın da bulunmadığını, Zira İcra takibinden ve senetten haberdar olmalarına rağmen söz konusu icra takibi ve senet nedeniyle şikayette bulunulmadığını, müvekkili banka aleyhine ne de temlik alacaklıları aleyhine de bir dava açılmadığını, temlik tarihine kadar davacı tarafça ve icra dosyasına borca ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle yaptığı ödemelere ilişkin hiç bir somut belge ve delil sunmayan davacının bu iddialarının asılsız olduğunu, davacıların bonoyu ne zaman ve nasıl imzaladığını hatırlamadığını ileri sürmesi, bonodaki yazıların kendisine ait olmadığını doldurulduğunu iddia etmesi, bononun kredi sözleşmeleri imzalanırken müvekkil banka görevlileri tarafından bu esnada hileli şekilde kendisine imzalatıldığını ileri sürmesinin abesle ilişkili olduğunu, bunlardan bahisle; temlik alıcısı ve dosya borçlusu tarafından yapılan kötüniyetli işlemlerden kaynaklı olarak açılan dava ile müvekkilinin telafisi güç zararlara uğrayabilecek olması nedeniyle, ayrıca rehinli araç için satış günü verildiği haricen öğrenildiğinden tedbiren icra dosyasındaki satış, ödeme ve haciz yakalama kaldırma işlemlerinin dava sonuna dek durdurulmasını, davanın temlik alacaklıları … ve …’a ihbar edilmesini, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini, davanın esastan reddini, haksız ve kötü niyetli olarak açılan dava nedeniyle davacılar aleyhine ayrı ayrı dava miktarı üzerinden %20 oranındaki kötü niyet tazminatına hükmedilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Pınarbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı hazırlık bürosuna yazılan müzekkereye cevap verilmiş olduğu ve ilgili dosya bilgilerinin celp edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan davacı tanığı …’ın tanık beyanına göre; “Ben davacının ve borçlu …’ın arkadaşıyım, aralarında bu kadar ticari ilişki olması mümkün değildir. Fakat ben kredi işlemleri yapılırken yanlarında değildim. Sadece uygulama olarak bankanın bu şekilde senet aldığını duyuyorum. Benim de bu konuda benden de hile ile senet alınmasından dolayı ben de Pınarbaşı Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılamam devam etmektedir, ben de bu şekilde mağdur edilmiş birisiyim, tanıklık için ücret talebim yoktur” şeklinde beyanı alınmıştır.
Mahkememizce alınan davacı tanığı …’ın tanık beyanına göre; “Ben tarafların … ile …’ın arkadaşıyım. Tarafların çektikleri krediden dolayı ekonomik olarak sıkıntı yaşadıkları oluyordu, fakat ben kredi çekilirken yanlarında değildim. Bana da ben …. Şubesi’nde kredi çekmiş olmama rağmen 7-8 yıl sonrasında …. Şubesi’ndeki bir borçtan dolayı bana borç ihtarı geldi, ben de bankaya noter kanalı ile itiraz çektim. Başka bir diyeceğim yoktur, tanıklık için ücret talebim yoktur” şeklinde beyanı alınmıştır.
Mahkememizce alınan davacı tanığı …’nın tanık beyanına göre; ” Ben davacı kredi kullanırken ve kredi evraklarını imzalarken yanında değildim. Ben de benzer mahiyette mağdur oldum. Ben de bankada kredi evraklarını imzalarken arada boş kağıt da imzalattılar. Ben de kredinin evrakı diye imzaladım. Bana da sonra bu bono haline getirilip bono takibi yapıldı. Fakat ben buna karşı dava açmadım. Ben davacıyı şahsen kendisini tanımam. Benim de benzer mahiyette bir mağduriyetim olduğu için tanıklık yapıyorum. Tanıklık için ücret istemiyorum” şeklinde beyanı alınmıştır.
Mahkememizce alınan davacı tanığı …’ın tanık beyanına göre; ” Davacı benim arkadaşım olur. Benim 100.000,00-TL’lik bir kredime kefildir. Bu kefalet işlemlerini yaparken bankada beraberdik. Kredi evrakları diye boş kağıdı imzalattılar. Benim haberim bundan olmadı. Hatta imzalanan bonoda ben lehtar olarak gözüküyorum. Bana göstermiş olduğunuz bonodaki ciro kısmındaki isim, adres ve imza bana aittir. Bana bunu kredi evrakı diye imzalattılar, ben bono olduğunu bilmiyordum. Ben bankaya da borcumun teminatı olarak da vermedim. Senedin ön kısmında …’ın imzasının olan yerde senet haline getirilmiş bir kısım yoktu. …’ın senet olarak imzalaması olmadı. … imzalarken boş sayfaydı. Tanıklık için ücret talebim yoktur” şeklinde beyanı alınmıştır.
Mahkememizce alınan davalı tanığı …’ün tanık beyanına göre; ” Ben bankanın bölge müdürlüğünde çalışıyorum. Ben kredi çekilme kısmından haberdar değilim, çekilen kredi borcunun ödenmemesi üzerine takibe başlandıktan sonraki banka sorumlusuyum. Tarafları da bu sebepte tanıdım. Bizden kredi ile ilgili evraklar istenildiğinde de kendilerine gösterdim, kendileri de imzanın kendisine ait olduğunu kabul etti. Bana hile ile yapıldı diye bir itirazı olmadı, tanıklık ücreti talebim yoktur” şeklinde beyanı alınmıştır.
Mahkememizce alınan davalı tanığı …..’ın tanık beyanına göre; “Ben davalı bankanın bölge müdürlüğünde çalışıyorum. Takibe başlandıktan sonraki kısımda bize geldi ve takip başladıktan sonra tarafları tanıdım. Davacı kredi çeken …’ın kefilidir, biz kredi çeken kişi ile davacı kefil hakkında icra takibi başlattık. Biz şubeden sözleşme evrakları istenince de gönderdik. Sözleşmenin ayrıca bir kefili daha var, … da kefildi, … ile davacının kardeşi … gelip dosyası temlik almak istediler, … ile …’a temlik ettik, … davacının kardeşidir. Biz alacaklarımız ile birlikte traktörün rehin hakkını da temlik ettik. Başka bir diyeceğim yoktur yöneltilen soru üzerine verilen cevaptaki beyanı Bizim fotokopi verme yetkimiz yoktur, bizden talep edildikten sonra biz şubeye onay veririz, şube de bizden onay alarak fotokopileri teslim ettiğini söyledi. Öncelikle temlik talebi bizden değil … ve …’dan geldi, biz de kendilerine temlik şartlarını bildirdik. Yoksa kesinlikle tehdit vari bir konuşmamız olmamıştır, kaldı ki … dosyanın tarafı da değildir. Uygulamada dosyanın kefiline ya da üçüncü kişiye temlik etme uygulamamız vardır, tanıklık için ücret talebim yoktur” şeklinde beyanı alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davaya ve icra takibine konu edilen …-TL bedelli senet nedeniyle davalı bankanın davacıdan alacaklı olup olmadığı, davalı bankaya ödenen 174.147,86-TL’nin icra tehdidi altında ödenip ödenmediği, bu ödenen bedelin istirdadına karar verilip verilemeyeceği hususunda açılmış olan istirdat davasıdır.
Dava menfi tespitten kaynaklanan istirdat davası niteliğindedir. Senedin lehtarı … olup, davalı bankaya ciro etmiştir. Davalı bankanın davadan sorumlu olabilmesi için … ile birlikte hareket ederek davacıyı borçlu hale getirmeyi birlikte yapmayı ispatlaması gerekir. Dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından bu husus ispatlanmış değildir. İmzayı takip dayanağı bonodaki imzaya itiraz yoktur. Dosya içeriğine göre davalıya isnat edilen eylemin 523 sayılı TCK’nın 209/1 maddesi ile düzenleme altına alınan açığa imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından değerlendirilebileceği, adı geçen suçun oluşabilmesi için senedi dolduranın belirli bir tarzda doldurup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulması gerektiği, Yargıtayın yerleşik içtihatları uyarınca senedin aradaki anlaşmaya aykırı doldurduğu iddiasının olduğu ve senedin banka tarafından evrak imzalatılırken bireyle alındığı iddia edilmiş ise de senet doğrudan bankaya verilen bir senet olmayıp senet lehtarı …’dır. Bu nedenle bu hususta ispatlanmış değildir. Senetteki boşluk olan kısımlar lehtar tarafından anlaşmaya aykırı olmamak üzere doldurulabilir. Anlaşmaya aykırı olduğu hususunun yazılı ispatı gerekir. Takip dayanağı bononun banka tarafından hile ile alınmış olduğu ispatlanmış olmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından ve takip durmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından dava başında yatırılan 2.974,02-TL peşin harçtan mahsubu ile artan bakiye 2.914,72-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama harç ve giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine A.A.Ü.T hükümleri gereğince 13/2 maddesine göre 20.494,04-TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen nispi vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/11/2021

Katip ….
¸E-imzalıdır

Hakim ….
¸E-imzalıdır