Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/813 E. 2021/631 K. 06.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/813 Esas
KARAR NO : 2021/631
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 27/11/2020
KARAR TARİHİ : 06/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı Kooperatifin üyesiyken Kooperatif Yönetim Kurulu’nun … tarih ve 2001 nolu kararı ile Kooperatif üyeliğinden ihracına karar verilmiş olduğunu, ihraç kararının davacıya …. tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, davalı Kooperatifin Yönetim Kurulunca davacı aleyhine alınan … tarihli ihraç kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan iptal edilmesi gerekmekte olduğunu, yasal süresi içerisinde işbu davanın açıldığını, davacıya gönderilen 1. ve 2. ihtarnameler 1163 sayılı Koop. Kanunu ve Koop. Anasözleşmesinde belirtilen usule uygun düzenlenmemiş olduğunu, Nitekim 1163 sayılı Kanun’un 27. ve yapı kooperatifleri tip ana sözleşmesinin 14. maddesindeki anılan düzenlemelere göre ortağın ihraç edilebilmesi için, yasa ve sözleşmeye uygun şekilde ihtar edilmesi ve ayrıca ihtara konu edilen borcun, gerçeği yansıtması gerekmekte olduğunu, yani davacıdan istenen borcun kaynağı, dönemi, miktarı, ödenmediği takdirde yasal sonuçlarının ne olacağı, özelikle de ihraç kararının verileceğinin ihtarlarda açık ve hiçbir tereddüde yol açmayacak şekilde yazılı olarak belirtilmesi gerekmekte olduğunu, davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen Kayseri … Noterliği’nin … tarihli … yevmiye numaralı … İhtarname incelendiğinde; “…. tarihine kadar kooperatifimize olan … ana para ve bu borca ilişkin aylık %5’lik gecikme cezası olan …’lik borcunuzun tamamı olan ….’yi …” şeklindeki ifade ile davacının borcunun … tarihi itibariyle hesaplandığı anlaşılmakta, ancak noter ihtar tarihinin de … olduğunun görülmekte olduğunu, ancak ana sözleşmenin 14/2. Maddesine göre ödemelerin 1 ay geciktirilmesi üzerine birinci ihtarnamenin keşide edileceği belirtilmiş olup, ihtarnameden de açıkça anlaşılacağı üzere davacının borcunun hesaplama yapıldığı tarihin üzerinden 1 ay geçmediğinden belirtilen ihtarnamenin usul ve yasaya uygun olmadığı ortada olduğunu, Diğer taraftan kooperatif tarafından davacıya aidat borcuna aylık % 5’lik gecikme cezası uygulamasının da hukuka açıkça aykırı olup, işbu nedenle de davacıya gönderilen ihtarın usulsüz olduğunun kabulü gerekmekte olduğunu, davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen Kayseri …. Noterliği’nin … tarihli …. yevmiye numaralı … İhtarname incelendiğinde; “… tarihine kadar kooperatifimize olan …. ana para ve bu borca ilişkin aylık %5’lik gecikme cezası olan ….’lik borcunuzun tamamı olan…. TL’yi …” şeklindeki ifade ile davacının hem anapara borcunun hem de gecikme cezasının …. tarihi itibariyle yeniden hesaplandığı anlaşılmakta ve noter ihtar tarihinin de …. olduğu görülmekte olduğunu, davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen ikinci ihtarnamenin birinci ihtarnameye göre hem ana para hem gecikme faizi tutarlarında farklılık olduğunu, hatta hesap tarihinin de farklı olduğu görülmekte olduğunu, ancak bu durum 1163 sayılı Koop. Kanunu 27. Maddesi ile Koop. Ana Sözleşmesi 14. Maddesine açıkça aykırı olduğunu, dava konusu davacıya gönderilen 1. Ve 2. ihtarnamelerde yazan hem ana para hem gecikme cezası miktarlarının her ikisi de farklı olduğundan yasaya uygun olmadığının kabulü gerekmekte olduğunu, birinci ve ikinci ihtarnamelerin usul ve yasaya aykırı olması nedeni ile davacının temerrüde düşmüş olduğundan bahsedilemeyeceğini, Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kooperatif aidat alacağına uygulanacak gecikme zammı hesaplanırken Türk Borçlar Kanunu’nun 120. Maddesi gereğince belirlenecek yasal temerrüt faiz oranını geçmemek üzere genel kurul tarafından belirlenen temerrüt faiz oranının uygulanması gerekmekte olduğunu, kooperatif genel kurulunda bu orandan daha fazla belirlenmiş olan temerrüt faizleri geçerli olmayıp uygulanmayacağını, TBK m.120/2’dikkate alındığında buna göre yıllık yasal faiz oranı %9 olduğundan kooperatif tarafından uygulanabilecek maksimum temerrüt faizi oranı da bunun yüzde yüz fazlası yani yıllık %18 olabilmekte, aylık olarak da %1,5 olarak hesaplama yapılması gerekmekte olduğunu, davacının ihracına yönelik alınan 01.06.2020 tarihli Yönetim Kurulu kararını da usul ve yasaya aykırı olduğunu, Şöyle ki; 1163 sayılı Kanun’un ‘Ortaklıktan Çıkarılma Esasları ve İtiraz’ın düzenlenmiş olduğu nu, “Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana Sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. ”şeklindeki 16/2.madde hükmüne göre ortaklıktan çıkarmada yetki Yönetim Kurulunun teklifi ile Genel Kurula verilmiş olduğunu, bunun istisnasının ise Ana Sözleşme ile Yönetim Kurulu’na yetki verilmesi olduğunu, ancak davalı Kooperatif’in Ana Sözleşmesi incelendiğinde görüleceği üzere bu yetki Kanun’un ilgili hükmüne açıkça aykırı şekilde; direkt olarak Yönetim Kuruluna verilmiş olduğunu, bu haliyle davalı Kooperatif’in Ana Sözleşmesi’nin 14.maddesi 1163 sayılı Kanun’un 16/2.maddesine açıkça aykırı olduğundan davacı aleyhine alınan ihraç kararının iptali gerekmekte olduğunu, davacının davalı Kooperatife, diğer birçok üyeden daha fazla para ödemiş olup buna rağmen davacıdan daha az para ödeyen üyeler yerine davacının aleyhine ihraç kararı verilmiş olduğunu, davacının kura ile kendisine isabet eden dairesi tamamlanmış ve 2018 yılından bu yana teslime hazır durumda olduğunu, ancak davalı kooperatifin davacıya o zamandan beri dairenin devir ve teslim işlemlerini gerçekleştirmediğini, davacının o tarihe kadar ortaklıktan kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş ve dairesinin kendisine devir ve teslim edilmesini talep etmiş olup, bunun için kalan bakiye borcu var ise kapatmaya hazır olduğunu birçok kez beyan etmiş olduğunu, ancak davalı kooperatif yaşanan bu süreçte hem davacıya dairesini teslim etmediği gibi hem de aidatlarını ödemediğinden bahisle ihracına karar vermiş olduğunu, Bu durum 1163 sayılı Kanun’un 23.maddesi ile düzenlenen eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğunu, davacıdan haksız ve kötüniyetli olarak fazla para alınmaya çalışılmakta olduğunu, davacının … Harekatı kapsamında…bölgesinde subay olarak görev yapmakta olup, yakın zaman içerisinde Türkiye’ye geçme imkanı ve izin kullanma hakkı bulunmadığını, bu nedenle davacının halihazırda noterden adımıza vekaletname çıkarma imkanı olmadığını, mahkemede ikame edilen işbu davada 1163 sayılı kanunun 16. Maddesi gereğince 3 aylık hak düşürücü süre bulunduğu, belirtilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde davacının telafisi mümkün olmayan büyük kayıp ve mağduriyetler yaşayacağı ve gecikmesinde zarar doğabileceği ortada olduğundan, ayrıca davacının halihazırda içinde bulunduğu durumun vatana hizmet görevi kapsamında ….’de harekat bölgesinde olmasından dolayı tarafımızca işbu dava müvekkilin talebi doğrultusunda 6100 sayılı HMK m.77 kapsamında açılmakta olduğunu, davacınında ilgili madde hükmü gereğince taraflarınca yapılan işlemlere dava dosya esas numarası alır almaz muvafakat ettiğine dair ve halihazırda görev yaptığına dair görev belgesini mahkemeye göndereceğini belirterek davacının aleyhine usul ve yasaya aykırı olarak alınan…tarih ve …. sayılı ortaklıktan çıkarma/ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından davanın reddi gerekmekte olduğunu, 1163 sayılı ‘Kooperatifler Kanununun 16/4 fıkrasında ortaklıktan çıkarılan ortağın baş vurabileceği, kanun yollan belirtilmiş olduğunu, Anılan madde hükmüne göre, ortaklıktan çıkarılma kararı yönetim kurulunca verilmiş ise ortağın 3 aylık süre içinde genel kurula itiraz edebileceğini ve bu itirazın ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna, Noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bu yazı ile yapılacağını, Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurulmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararı kesinleşeceğini, Kooperatifler Kanununun 16/4. maddesindeki 3 aylık itiraz veya dava açma süresinin “hak düşümü” süresi olduğunu, bu nedenden dolayı hakim tarafından doğrudan göz önünde bulundurulacağını, davalı kooperatifin, davacıyı kooperatif üyeliğinden tamamen hukuka uygun olarak ortaklıktan çıkarmış olduğunu, davacının ihraç kararını iptal talebinin reddi gerekmekte olduğunu, Davacının davalı kooperatife, üyeliğinin kendisine yüklediği yükümlülerden olan aidat borcunu tam ve zamanında ödememiş olduğunu, bunun üzerine, davalı kooperatifin ….. tarih …. yevmiye numaralı birinci ihtarname ile davacıya ” Yönetim kurulumuzca yapılan incelemeler sonucunda …. tarihine kadar kooperatifimize olan aidat borcunuzu …. TL ana para ve borca ilişkin aylık % 5 gecikme cezası olan … TL’lik borcunuzun tamamı olan ….TL’yi ödemeniz gereken günden bir ay geçmesine rağmen ödemediğiniz anlaşılmıştır. Bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde borcunuzu tamamen ödemenizi aksi takdirde …” şeklinde ihtarda bulunmuş olduğunu, davacının ise bu ihtarnameye rağmen süresi içerisinde ödemeyi yapmadığını, davacının dava dilekçesinde, sehven yazılan …tarihine dikkat çekerek borcun bu tarih dahil hesaplandığını, ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş olduğunu ancak dosyaya ekte sundukları cari hesap ekstresine bakıldığında 2019 Aralık ayı itibari ile hesaplanmış aidat ve gecikme cezası toplam borcuna ilişkin olduğunun anlaşılacağını, bu bakımdan davacının iddialarının yersiz olduğunu, ihtarnameler incelendiği takdirde, davacının birikmiş borç tutarını verilen süre içerisinde ödemediği takdirde ortaklıktan ihraç edileceği açık ve net bir şekilde belirtilmiş olduğunu, davacının davalıya olan borçlarını yerine getirmeyerek kooperatiften ihraç edilmiş olduğunu, kararın iptaline ilişkin talebin hukuka ve usule aykı olduğunu, davacının borcunu ödememesinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmüş olduğunu, “parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden otuz gün içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler ihraç edilir.” Davalı kooperatifin tüm bu usule uygun şekilde davacıya ihtarda bulunmuş, ödeme süresi vermiş olmasına rağmen davacının davalı kooperatife ödeme yapmadığını, bunun üzerine yasaya uygun olarak da davacı hakkında ihraç kararı verildiğini, ihraç kararı Yönetim Kurlu tarafından belirtilmiş olup, yasada açık hüküm olduğu üzere ana sözleşmede yetki yönetim kuruluna verilmiş olup davacının yönetim kurulunun ihraç kararına ilişkin yetkisi olmadığı hususu kabul edilebilir olmadığını, davalıya düzenli aidat ödemesi yapan diğer üyeler göz önüne alındığında, hakkaniyet ilkesi doğrultusunda usul ve yasaya uygun olarak davacı ihraç edilmiş olduğunu, davacının ayrımcılık iddialarına bakıldığında bu husus da göz önüne alınarak, davalı kooperatifin davacıya aidat borcunu yerine getirmemiş olmasından dolayı, daha önce de ihtarname çektiği durumuna dikkat çekmek istediklerini, davacıya davalı kooperatif tarafından, … tarihli yazı ile …. tarihinde inşaatın teslim edileceğini, teslim öncesinde tapu işlemlerinin başlatılabilmesi adına birikmiş borç hesabının tamamının ödenmesi hususunda bilgilendirme yaparak, ihtarda bulunmuş olduğunu, davacının, taşınmazı devralabilmek adına herhangi bir girişimde bulunmamış, bakiye borç tutarını da davalı kooperatife ödememiş olduğunu, davalı kooperatif tarafından işletilen gecikme faizi adın altındaki, temmerüt faiz oranının %5 oranda olması fahiş bir oran olmayıp, davacının bu yöndeki iddialarının reddi gerekmekte olduğunu, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı BK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK’nın 117.) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali davasıdır.
Davacı vekilinin 02/09/2021 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini ve vekaletnamesinin incelenmesinde feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekilinin 06/09/2021 tarihli dilekçesi ile yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği görülmüştür.
HMK’nun 307. maddesine göre feragat davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat davayı sonuçlandıran taraf işlemlerindendir. Feragat halinde feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm kurmalıdır.HMK’nun 312. maddesine göre feragat eden yargılama giderlerinden sorumludur. Davacının ….. havale tarihli dilekçesi nazara alınarak feragat nedeni ile davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-HMK’nın 307-312. maddeleri uyarınca davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davadan feragat etme tarihi dikkate alınarak Harçlar Kanunun 22. Maddesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının 2/3’üne isabet eden 39,53 TL’nin dava açılırken davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 14,87 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,

3-Davacı tarafça yapılan yargılama harç ve giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine,
5-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirmesine rağmen 06/09/2021 tarihli dilekçesindeki beyanı dikkate alınarak iş bu davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Tarafların yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 06/09/2021

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)