Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/801 E. 2022/606 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/801 Esas
KARAR NO : 2022/606
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -(T.C. …) …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 25/09/2019
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirketin 06/08/2012 tarihli ve … sayılı ticaret sicil gazetesi ilanında görüldüğü üzere şirketin 2000 paya bölünmüş olan sermayesinde 200 pay ortaklığı olduğunu, şirketin isminin 14/10/2016 tarihli ve … ticaret sicil gazete ilanında görüldüğü üzere şimdiki ismini aldığını ve aynı ilanda belirtildiği üzere 03/10/2016 tarihli alınan ortaklar kurulu kararında da davacının hissesisinin 2050 payının devredildiğini ve payın 1020 ye düşüp beher değerininde 102.500 TL olduğunun anlaşıldığını, 25/01/2018 tarihinde Kayseri 8. Noterliği’nin … yevmiye nolu evrakı ile şirket sermayesinin arttırılması kararı alındığını, 13/02/2018 tarihli … yevmiye nolu, 20/02/2018 tarihli … yevmiye nolu ve 27/02/2018 tarihli ve … sayılı ticaret sicil gazete ilanları ile … şirketinin … şirketi ile birleşme kararı aldığını ve devrin gerçekleştiğini, şirketin devralınma şeklinin şirketin bedelinden 2.862.000 TL …in dağıtılmayan karından ödendiğini, davacının birleşme neticesinde pay değerinin değişmediğini ve 1050 pay ile 100 TL beher hisseden 102.500 TL kaldığını, birleşme ile davacının payına düşen bedellerin hisse oranına yansıtılmadığını ve davacının hakkının zayi olduğunu, davacıya sonrasında yeterli bilgilendirme yapılmamayada başlandığını, kar payının dağıtılmadığını, huzur hakkı ödemesi dahi yapılmadığını, birleşme nedeni ile ayrılma akçesininde verilmediğini, birleşme nedeni ile TTK madde 141’in gereğinin yapılmadığını belirterek tedbir talebi ile davacı için şirket ortaklığı çekilmez hale geldiği için davacının ortaklıktan haklı nedenlerle ayrılmasına ve ayrılma anına en yakın anda davalı şirketteki davacı sermaye bedelinin belirlenerek, bu miktara karşılık olmak üzere fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 50.000 TL’lik alacağın hakediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın konusunun TTK madde 638 kapsamında davalı şirketten ayrılma ve ayrılma akçesi verilmesi talebine ilişkin olduğunu ve davanın TTK madde 5/A-1 hükmü gereği konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak olması nedeni ile dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı olduğunu ve başvuru olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Kayseri 8. Noterliği’nin 31/01/2018 tarihli ve … yevmiye nolu evrakı ile … şirketinin sermaye artışının gerçekleştirildiğini, bu artışın şirketin özkaynakları olması sebebi ile davacınında imzası ile olup davacının hak kaybına neden olmadığını, davacının toplantılara katılımının sağlandığını, davacının karar defterlerinde imzasının bulunduğunu, davacının bilgilendirme yapılmadığını ispatlaması gerektiğini, şirketin mali durumunun sıkıntılı olması nedeni ile kar payı dağıtımı ve huzur hakkı ödemesinin yapılamadığını, TTK madde 141 e göre uygun talepte bulunulmadığını, davacının kararlara ihtirazi kayıt ileri sürmeden imza attığını ve bu nedenle davacının TTK madde 638 ve devamı gereği haklı sebeple ortaklıktan çıkma hakkıının olmadığını belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nun 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkmaya izin verilmesi ve çıkma payının ödenmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizce verilen 11/03/2020 tarih ve 2019/582 Esas 2020/190 karar sayılı kararı Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 12/11/2020 tarih ve 2020/782 Esas 2020/862 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmakla, davanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne, Erciyes Vergi Dairesi’ne, Mimarsinan Vergi Dairesi’ne, Kayseri Tapu Müdürlüğü’ne, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’ne, SGK’ya yazılan müzekkerelere cevap verildiği ilgili evrakların dosya arasına alınmış olduğu görüldü.
Davacı vekilinin 20/01/2021 tarihli dilekçesi ile ihtiyati tedbir talep etmiş olduğu, Mahkememizce verilen 27/04/2021 havale tarihli ara kararda, davacı vekilinin talebinin kabulü ile TTK madde 638/2 gereğince davacıların dava süresince ortaklıktan doğan hak ve borçlarının dondurulmasına karar verilmiş olduğu görülmüştür.
Tanık …’in Mahkememizin 20/10/2021 tarihli celsesinde alınan beyanda; davalı şirketi ilk öncesi … şirketi olarak kurduğunu, kurduktan sonra davacıya %10 hisse verdiğini, sonrasında bu hisse%15’e çıktığını, şirketten 2016 Nisan ayında ayrıldığını, sonrasında şirketin isminin de değiştiğini, 2016 yılından sonra olan olaylardan da bir bilgisinin olmadığını, kendi zamanında herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını, sonrasında davacının maddi bir kaybı varsada bir haberinin olmadığını beyan etmiştir.
Tanık …’ın Mahkememizin 20/10/2021 tarihli celsesinde alınan beyanda; davalı şirkette 2017 yılına kadar satış elemanı olarak çalıştığını, sonrasında ayrılarak başka bir firmada çalışmaya başladığını, bulunduğu sürede ortaklar arasında bir sıkıntıya şahit olmadığını, şirket ortağı olmadığı için maddi konularda da bilgi sahibi olmadığını beyan etmiştir.
Tanık …’ın Mahkememizin 20/10/2021 tarihli celsesinde alınan beyanda; davalı şirkette satış elemanı olarak 2020 yılının 8. Ayına kadar çalıştığını, kendisinin çalıştığı dönemde ortaklar arasında herhangi bir sıkıntıya rastlamadığını, satış elemanı olduğu için ortaklar arasındaki kar payı ve benzer konularda bilgi sahibi olmadığını, davacının kendisinin çalıştığı sürede her zaman iş yerinde olduğunu, davacıya ait masasının da bulunduğunu, diğer ortakların da geldiklerini ancak davacı kadar uzun süre şirkette bulunmadıklarını beyan etmiştir.
Tanık …’ün Mahkememizin 20/10/2021 tarihli celsesinde alınan beyanda; davalı şirkette 5 yıl boyunca çalıştığını, 2020 yılında şirketten ayrıldığını, şirkette muhasebeci olarak çalıştığını, bilgilendirme konusunda davacı ile kendisinin görüştüğü için bilgilendirme eksiği bulunmadığını, ancak ortakların kendi arasındaki kar payı dağıtımı ve vb. maddi konuları bilemediğini, davacının şirkette sürekli bulunduğunu, kendisine ait masası olduğunu, gördüğü herhangi bir tartışma ortaklar arasında yaşanmadığını, ortaklardan … beyin de arada bir uğradığını, ancak diğer ortak … genel anlamda şirkete hiç gelmediğini, başlarında genelde davacı bulunduğunu, iş yerini de davacının kapatıp açtığını beyan etmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 07/01/2022 havale tarihli raporda özetle; Mahkemece davacımın davalı şirketlen çıkmasına yönelik kanaat oluşması durumunda davacının hak kazanacağı ayrılma akçesinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında benimsendiği üzere, karar tarihine en yakın tarihteki şirket malvarlığı dikkate alınarak hesaplanacağı, bu durumda şirket mal varlığının gerçek piyasa değerinin uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiği, bir hukuki ilişkinin sürdürülmesini dürüstlük kuralı uyarınca çekilmez hale getiren, bu nedenle ortağın şirkette kalmasının kendisinden beklenemeyeceği sebepler olarak haklı sebebin, davacı tarafından ispat edilmesi ve buna ilişkin delillerin mahkemeye sunulması gerektiği, haklı sebebin gerçekleştiği iddiasıyla mahkeme başvurulan tüm durumlarda ileri sürülen sebeple birlikte bu sebebin “çekilmezlik” durumu oluşturup oluşturmadığının da incelenmesi gerektiği, haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdirinin, limited şirketin yapısını da göz önünde bulundurularak Mahkemeye ait olduğu, şirkeler arasında gerçekleştirilen birleşmede, şirket değerlerine orantılı şekilde değiş-tokuş ölçüsünün hesaplanması, ekonomik bir gereklilik ve tarafların arzusu gereği olduğu, sermaye piyasası mevzuatındaki düzenlemelerin de bunu zorunlu kıldığı, değiş-lokuş ölçüsünün hesaplanmasında SPK’nın birleşme tebliği kapsamında formüle edilmiş hesaplama şeklinin kullanıldığı, yukarıda yapmış oldukları hesaplamada da söz konusu formülden hareket edilmiş ve davacının davalı şirketteki payının 1.025 adel karşılığında 102.500 TL’ye tekabül ettiğinin tespit edildiği, davacının iddia ettiği bilgi vermemenin süreklilik kazanması, ayrıca davacı tarafın bilgi almak için genel kurula ya da mahkemeye başvurduğunu ispat etmesi gerektiği, zira yerleşik içtihada göre ortağın bilgi almak için her seferinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak zorunda kalması halinde bu durum şirketten çıkma talebi için haklı sebep oluşturabileceği, davacının iddia ettiği ve dosyada tespit edilen kar payı veya huzur hakkı ödemesi yapılmamasının tek başına haklı sebep olarak kabul edilmediği, kar dağıtımı konusundaki hakkaniyete ve eşit işlem ilkesine aykırı hallerin mevcut olması ve/veya kar payı dağıtımının uzun süre mevcut olmamasının şirket müdürlerinin şirketi kötü yönetiminden kaynaklandığının somut deliller ile ispatlanması gerektiği, somut dava konusu olayda, davalı şirketin 2016 yılı sonu itibariyle dağıtılacak karı bulunmadığı, çünkü 2016 yılına kadar 518.191,88 TL kar, 657.183,41 TL zarar ettiği, sadece 2017 yılında 770.925,94 TL karı gözüktüğü, 2018 yılında birleşmenin gerçekleştiği, bu durumun kötü yönetimine ilişkin somut delil niteliği taşıyıp taşımadığı hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, Mahkeme’nin kanaatinin de bu yönde olması halinde yekşelik içtihatlarına göre belirtilen somut durumların haklı sebep teşkil ettiği, davacı taraf, ayrıca şirketin diğer ortak ve yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmediğini, keyfi davranış sergilediklerini, davacı ile bilgi ve fikir alışverişi yapmadıklarını ileri sürmüş olup, Yargıtay içtihatlarında benimsendiği üzere, belirtilen tüm nedenler objektif olarak çıkma için haklı sebep teşkil etmekte olduğu, ancak ileri sürülen olguların somut delillerle ortaya konması gerektiği, dosyada bu duruma ilişkin delil olarak bir önceki maddede belirtilen mali duruma ilişkin tespitler olduğu sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 15/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, 50.000,00 TL olan taleplerini 52.500,00 TL artırarak 102.500,00 TL’ye çıkardıklarını ve ıslaha ilişkin harcın ikmal edilmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; her ne kadar davacı tarafça davacının, davalı şirket ortaklığından haklı sebeple çıkması için sebeplerin bulunduğu belirtilerek davalı şirket ortaklığından ayrılmasına ve ayrılma akçesinin verilmesine karar verilmesi talep edilmiş ise de, taleplere ilişkin olarak deliller toplanmış olup tanıklar mahkeme huzurunda dinlenmiş ve 07/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu alınmıştır. Tanıkların genel anlamda ortaklar arasında sorun yaşandığına dair herhangi bir beyanda bulunmaması, davacının şirkette sürekli bulunma durumu, davacının şirket işlerine yönelik bilgi alma amaçlı mahkemeye başvurusunun olmaması, şirketin keyfi yönetimine dair kanaat oluşturacak yeterli ve somut delilin olmaması hep birlikte dikkate alınarak davacının TTK madde 638 gereğince haklı sebeple ortaklıktan ayrılma şartlarının oluşmadığı değerlendirilmiş ve böylece davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 44,40 TL peşin harç, 853,88 Tamamlama harcı ile 896,57 TL ıslah harcından mahsubuyla artan bakiye 1.714,15 TL’nin karar kesinleştiğinde istek ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yargılama boyunca yapılan, 112,85‬ TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde harcanmayan gider avansının ilgililerine iadesine,
6-Davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına.
7-Davalı lehine A.A.Ü.T. Uyarınca 13.687,50‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.06/07/2022

Katip …
(e imzalıdır)

Hakim …
(e imzalıdır)