Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/785 E. 2023/947 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; söz konusu bononun 13/03/2020 tarihinde davalı şirkete ödenmiş olmasına karşın ödemeyi hamil bankaya bildirmeyen davalı şirketin ihmal ve kusuruyla 01/04/2020 tarihinde … Bankası A.Ş tarafından ödememe protestosu gönderilmesine sebebiyet vermesi üzerine maddi ve manevi zarara uğrayan müvekkili lehine fazlaya ilişkin hak ve taleplerinin saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 maddi ve 400.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği 07/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tazmini talebi olduğu, delillerin ise davalı şirket ile davacı şirket arasında 02/01/2020 tarihinde imzalanan … Ev Tekstili Fuarı Katılım Sözleşmesi, … tarafından düzenlenen ve davaya konu bonoların tahsilini gösteren 018010 numaralı tahsilat makbuzu, davaya konu 29/02/2020 ve 30/03/2020 vade tarihli bonoların fotokopileri, senet hamili … Bankası A.Ş tarafından müvekkiline gönderilen Senet İhbarnamesi, davaya konu bonoların bedelini müvekkilinin banka hesapları üzerinden EFT yoluyla ödediğini gösteren dekont ve banka kayıtları, ödememe protestosu, mail kayıtları, defter ve belge kayıtları, olduğunun tesbitine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER: Ticaret Sicil Kayıtları, Bilirkişi raporları, Tanık Beyanları,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinden kaynaklı senedin haksız ve hukuka aykırı olarak protesto edilmesinden kaynaklı maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizin 24/06/2021 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı gereğince davacı tanıklarının dinlenmelerini karar verilmiş olup, 25/11/2021 tarihli duruşmada tanık …, …, … ve …’nin dinlenilmiştir.
Davacı Tanığı … beyanında:”Ben davacı şirkette sigortalı olarak halen çalışmaktayım, ben davacı firmada hakla ilişkiler ve müşteri temsilciliği yapıyorum, müşterilerle ben ilgileniyorum, işimiz sezonluk bir iş olması nedeniyle sezona yeni gireceğimiz dönemde biz müşterilerimizle iş hakkında konuşmamız gerekirken bu durumu konuşmak zorunda kaldık ve müşterilerimizle aramızdaki ikili ilişkilerimizi ciddi oranda bozuldu, dava konusu çekin yazılması aşamasından haberdarım, biz bu senetlerin ödemesini gününden önce yaptık, karşı tarafın personelinin ihmalkarlığı nedeniyle bu durumda kaldık, firmamız ciddi derecede etkilendi, ciddi bir müşteri kaybı yaşadı, çeklerin sorgulanması nedeniyle müşteri kaybı yaşadık, bu durumdan önce hiç firma çekimiz yazılmamıştı, benim bildiklerim bunlardan ibarettir, dedi.”
Davacı Tanığı … beyanında: “Davacı firma bizim tedarikçi firmamızdır, bir gün biz tedarikçi davacı firma ile otururken bir tebligat geldi, tebligatta Orhan Bey sesli bir şekilde yanımda okudu, senet protestosu olduğunu anladık, biz bu firma ile ciddi rakamlarla çalışıyoruz, yazıyı görünce ister istemez ön ödemeli bağlantı da verdiğimiz için o dönem çalışma düzenimize bu durum nedeniyle ara verdik, firmada sıkıntı yada problem oluşabileceğini düşünerek işlerimizi askıya aldık bildiklerim bunlardan ibarettir, biz davacı firma ile 6-7 yıl süreyle çalıştık, bu senet yazıldıktan sonra davacı firma olumsuz yönde etkilendi, güven sıkıntısı yaşandı, etraftan da duyduğumuz kadarıyla protesto olmuş senetleri varmış diye söylendi, o dönemde 1-1,5 yıllık süre içerisinde davacı firma ile çalışmadık dedi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … beyanında;”Ben davacı şirkette pazarlama biriminde çalışmaktayım, müşteri seyahatlerinde bulunuyorum ve bulunduğu seyahatlerde müşterilerimizin bizlere karşı bir güvensizlik oluştu, çünkü müşterilerimize gittiğimiz zaman işimiz pazarlama olduğu için genellikle konuşmalarımız saha, ürün, ödeme bu tarz konulardan bahsediyorduk, bu olaydan sonra müşterilerimize gittiğimizde karşılaştığımız durum tamamen değişti, geçmiş olsun, böyle bir olay yaşanmış, nedir ne değildir olayına dönüştü ve çalışmış olduğumuz müşterilerimizden herhangi bir ödeme alamadık, ödeme alamadığımızdan dolayı firmada iş kaybı yaşandı, bundan dolayı da personellerimizi ücretsiz izne gönderilmek zorunda kalındı, benim bildiklerim bunlardan ibarettir, daha önce davacı firmada böyle bir olay yaşanmadı, dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … beyanında:”Ben davacı şirketin muhasebe biriminde çalışmaktayım, davalı firma ile davacı firma 02/01/2020 tarihinde bir sözleşme yapıldı, yapılan sözleşme neticesinde Fırat Köksal ile telefonda görüşüldü, daha sonrasında ödeme şekillerinde ya nakit ya da 2 parça çek şeklinde ödeme yapılabileceği söylendi, biz de bunun üzerine firmamız adına 29/02/2020 vadeli ve 30/03/2020 tarihli 2 adet senet düzenleyip davalı fırmaya gönderdik, daha sonrasında ilk senedin vadesinden önce 19/02/2020 tarihinde davacı şirketin hesabından davalı firmaya gönderdik, gerekli dekont gönderdikten sonra senedin bankadan çekilmesine yönelik maili kendilerine gönderdik, kendilerinden de paranın hesaba geldiğini,senedin de bankadan çektirileceğine dair mail geldi, daha sonrasında 2.senet ödemesine gelince onun tarihi de 13/03/2020 tarihinde firmamızın finans hesabından gönderilip dekontunu muhasebe bölümündeki ilgili kişiye gönderdik, senedin yine çekilmesini talep ettik, o safhada senedi beklerken 01/04/2020 tarihinde davacı firma yetkilisi olan Orhan Beye protesto yazısını tebliğ ettiler, bu tebligat sonucunda hepimiz bir şok içine girdik, davalı şirket muhasebe biriminde bulunan Gökhan Karataş’a mail attım, durum hakkında bilgi istedik, kendileri bize dönüşü yoğunluk olduğunu, bir aksilik olduğunu, bunun düzeltileceğini söylediler, muhasebe müdürü olan Bayram Kurt yazılı olarak tarafımıza mail attı, özür dilediğini ve bu durumun düzeltileceğini, 10 gün içinde sicilin düzeltileceğini dile getirdiler, 10 gün sonra sicile baktığımızda durumun düzeltilmediğini, sicilin halen olumsuz olduğunu, bununla alakalı davalı firmadan bir cevap da alamadık, olayın sonucunda da hem satın aldığımız firmalar hem de TETSİAD firmaları tarafından geçmiş olsun mesajları aldık, bu bizim için olumsuz bir durumdu, karşı karşıya gelmiş olduk, ben davacı firmada 6 yıldır muhasebe biriminde çalıştım, bu zamana kadar firmanın önde gelen istemi itibardı, biz hep bunu korumak için çalıştık, yaşanan bu protesto olayıyla ilgili olarak ticaret yaptığımız firmalarla olumsuz izlenimler yaşadık, dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı ve davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtları getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.
T. … Bankası Anonim Şirketi nezdinde tutulan banka kayıtları getirtilmiş olup, dava konusu 2000081175226 seri nolu 30/03/2020 vade tarihli 42.856,98-TL tutarlı senet ödenmediğinden protesto edildiği ve dava dışı Kapital Faktoring Anonim Şirketine işlemsiz olarak iade edildiği anlaşılmıştır.
Yine Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. nezdinde tutulan banka kayıtları çerçevesinde davacının ticari otomatik istihbarat raporu sunulmuş olup; banka müşterisi olan davacının 11/05/2020 tarihinde kredi başvurusunda bulunduğu, ticari istihbaratı dosyaya sunulan rapor çerçevesinde olduğu ve açık protestolu senedi bulunduğundan dolayı olumsuz olarak değerlendirildiği bildirilmiştir.
Ayrıca Türkiye Bankalar Birliği risk merkezi bünyesinde tutulan davacı şirkete ait kayıtlar getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizin 25/11/2021 tarihli duruşmasının 3 nolu ara kararında banka kayıtları ve eksik hususlar ikmal edildiğinde dosyanın resen seçilecek bir mali müşavir, bir davacının faaliyet gösterdiği dokuma ve tekstil sektörü uzmanı, bir ticaret hukuku konusunda nitelikli hesap uzmanından oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile; davacının iddiaları ve talep etmiş olduğu maddi tazminata ilişkin maddi zararlarının hesaplanması bakımından davacı şirketin muhasebe kayıtları ve finansal tabloları üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle ayrıca dosya kapsamında sunulan ve getirtilen delil ve belgeler incelenmek suretiyle bilirkişi heyetinden ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi heyeti raporu alınmasına karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 21/03/2022 tarihli raporda özetle; … Dokuma Teks. Elekt. Mob. İm. İnş. Tur. İth. İhr. Top. Tic. Ltd. Şti’nin dava konusu senetleri ödediğinin tespit edildiği, … Dokuma Teks. Elekt. Mob. İm. İnş. Tur. İth. İhr. Top. Tic. Ltd. Şti’nin 2020 yılı gelir tablosuna göre dönem net karının 192.222,22 TL olduğu, … Dokuma Teks. Elekt. Mob. İm. İnş. Tur. İth. İhr. Top. Tic. Ltd. Şti’nin 2020 yılı ayrıntılı gelir tablosuna göre geçmiş yıllar kararlarının 228.920,50 TL olduğu, geçmiş yıllar zararlarının 60,08 TL olduğu, kar zarar mahsuplaştırması sonucu geçmiş yıllar karlarının 228.860,42 TL olduğu, davacının iki adet bonoyu süresi içerisinde ödediği ve davacının risk merkezine bildirmiş olması ve yine merkez bankası bülteninde yayınlamış olması ve gerekli unsurları taşıması halinde maddi tazminat talebi yönünden şartların oluşma ihtimalinin değerlendirilebileceği manevi tazminat yönünden ise risk analiz merkezi ve merkez bankası bülteninde yayınlanma şartı olmaksızın ticari itibarın zedelenmiş olmasının yeterli olabileceği emsal kararlar ile kabul edildiğini görüş ve kanaatinde olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizin 23/06/2022 tarihli duruşmasının 4 nolu ara kararında maddi zarar ve maddi tazminat hesabı bakımından davacının kök rapora yönelik itirazlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi ve bu kapsamda maddi zarar hesabının yapılması bakımından dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile ek rapor aldırılmasına, tazminat hesabının davacı vekilinin beyan ettiği hususların davacıya ait kayıt ve belgelerin,finansal tabloların dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesine karar verildiği, bilirkişi heyetince sunulun 30/09/2022 tarihli ek raporda özetle; … Dokuma Teks. Elekt. Mob. İm. İnş. Tur. İth. İhr. Top. Tic. Ltd. Şti’nin 2020 yılında dönem net karının 192.222,22 TL olduğu tespit edildiği, farazi zarar ve maddi tazminat hesaplanması istenilen şirketin 2020 yılı kar oranınından yüzde (%) 10 ila 100 arasında hesaplanan tutarların yer olduğu %10 tazminata hükmedilmesi halinde 19.222,22 TL, %100 tazminata hükmedilmesi halinde 192.222,22 TL olarak hesaplamaların yapıldığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili bilirkişi heyetinden alınan ek raporun dosyaya sunulmasından sonra dava konusu uyuşmazlığa ilişkin uzman görüşü alarak dosyaya sunmuş ve sunmuş olduğu uzman görüşünün HMK m.293 kapsamında hükme esas alınmasını talep etmiş ise de davacının açıkça savunmanın genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakatı bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmaması ve delillerini göstermemesi dikkate alınarak sunmuş olduğu uzman görüşünün hükme esas alınmamasına karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili 24/11/2022 tarihli celsede tacir olan taraflar arasında akdedilen yetki sözleşmesi (yahut yetki şartı) çerçevesinde İstanbul Bakırköy Mahkemeleri yetkili olduğunu ve bu yetkinin kesin yetki olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve mahkemenin yetkisi hususunun davanın her aşamasında ileri sürülebileceğini ve mahkemece davanın her aşamasında gözetilebileceğini ileri sürmüş ise de davacının açıkça savunmanın genişletilmesine ve değiştirilmesine muvafakatı bulunmaması nedeniyle davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmaması ve delillerini göstermemesi dikkate alınarak ve ayrıca dava konusu uyuşmazlığa ilişkin kesin yetki kuralının bulunmadığı göz önüne alınarak davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 16/12/2022 tarihli ara kararının 2 nolu ara kararında Kayseri Bölge Bilirkişi Kurulu listesinde tekstil sektör uzmanı konusunda inceleme yapıldığı, daha önce dosyaya rapor sunan bilirkişi dışında iki kişinin daha yer aldığı ancak onların pasif durumda olduğu dolayısıyla dosya görevlendirilmesi yapılamadığı anlaşılmış olup dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yoluyla gönderilerek dosyanın bir adli muhasebe konusunda uzman bir SMMM, bir borçlar hukuku konusunda nitelikli hesap uzmanı, davacının faliyet gösterdiği dokuma ve tekstil sektörü uzmanınından oluşturulacak bilirkişi heyetine tevdii ile bilirkişi raporu aldırılmasına karar verildiği, bilirkişiler tarafından sunulan 06/07/2023 tarihli raporda özetle; “ROYALDE” markasının davacı şirket adına patentli olduğu, Royalde markasının şirket
adıyla aynı olduğu, davacı tarafın banka ve noter kanalıyla senetinin protesto edilmesinin banka ve finans
piyasalarında, protesto ve risk listelerinde gözükmesi nedeniyle şirkete zarar verdiği,
ayrıca buna bağlı olarak Royalde marka ve şirket adının aynı olması nedeniyle
Türkiye genelinde tekstil camiasında markanın bilinirlik, güvenirlik, itibarı
açısından maddi ve manevi markaya, dolaylı olarak marka sahibi davacı tarafa
zarar verdiği, … Dokuma Tekstil Elektrik Mobilya İmalat İnşaat Turizm İthalat
İhracat Toptan Ticaret Limited Şirketinin; 2020 yılında 2019 yılına göre %75 oranında
stoklarını kullanarak, %72,5 oranında net satışlarını gerçekleştirdiği,
2020 yılının 2019 yılına göre alınan sipariş avanslarında %64,9 oranında meydana
gelen azalış, tamamlanan siparişlerden kaynaklandığı, 2020 yılının 2019 yılına göre oranlar aracılığıyla yapılan mali tablo analizine göre işletmenin, stok devir hızının düşmesi, likiditesinin yetersizliği, öz sermayenin ve
dolayısıyla net işletme öz sermayesinin yetersiz olması gibi sebepler nedeniyle kredi
ihtiyacı doğduğu, alacak devir hızı, ortalama 107 günden 62 güne düştüğü, kısa vadeli borçlarını
kısa vadeli ticari alacaklarından karşıladığı, tahsilatlarda yaşanacak
herhangi bir olumsuzluğun işletmeyi iflas başvurusunda bulunma riskini arttıracağı
anlamına geldiği, işletmenin duran varlıkları 2020 yılında 2019 yılına göre %105 oranında artış gösterdiği, bu
kalemdeki artışın nedeni incelendiğinde, önceki yıla göre taşıtlar kaleminde 393.862,93-
TL artış olduğu yeni bir taşıt alımı yapıldığı, işletmenin taşıtlar, tesis,
makine ve cihazlar alımını kısa vadeli borçlar ile yaptığı şeklinde yorumlanabileceği, piyasadaki hareketlilik, döviz dalgalanması göz önüne alındığında işletmelerin genellikle
TL cinsinden kısa vadeli kredi kullanarak bu hareketliliklerden kaynaklanan artışları
minimize etme çabasında oldukları, ayrıca bu dönemde pandeminin olmasının işletmelere daha
fazla zarar verdiği, … Dokuma Tekstil Elektrik Mobilya İmalat İnşaat Turizm İthalat
İhracat Toptan Ticaret Limited Şirketi’nin mal alışlarının kısa vadeli yabancı kaynaklarla
sağlandığından dolayı bu tespitin yapıldığı, işletmenin 2020 yılında 12.975.310,42-TL
olan net satışlarını kendi dönen varlıklarını kullanarak elde ettiği, kısa vadeli veya
uzun vadeli kaynak temin edebilseydi reel karını %100 ve üzeri arttırabileceği, daha uygun fiyata mal alarak karını yükseltebilecek olduğu, müşterilerine daha
çok vadeli mal satışı yapabilecek olduğu, … Dokuma Tekstil Elektrik Mobilya İmalat İnşaat Turizm İthalat
İhracat Toptan Ticaret Limited Şirketi’nin 2020 yılında 2019 yılına göre %73 artış
göstererek 12.975.310,42-TL olan net satışları %100 artsaydı yaklaşık 15.041.155,90-
TL olacağı, işletmenin 2.065.112,09-TL daha az kar elde ettiği hesaplanacak olursa
ve Merkez Bankası’nın 19 Aralık 2019 tarihinden itibaren reeskontunun faiz oranı
yüzde 12,75 oranından 10,75 oranı aralığında ödememe protestosunun yapıldığı
01/04/2020 tarihinden 1.hesaplama dava tarihi 18/11/2020 ile 2.hesaplama 26/10/2023 duruşma tarihine kadar yaklaşık kardan/zarar aşağıdaki şekilde hesaplandığı buna göre;
1. Hesaplama 01/04/2020 – 18/11/2020 (231 gün) ana para 2.065.845,48 TL faiz oranı 12,75 dönem faizi 169.011,98 TL,
01/04/2020 – 18/11/2020 (231 gün) ana para 2.065.845,48 TL faiz oranı 11,75 dönem faizi 155.756,14 TL,
01/04/2020 – 18/11/2020 (231 gün) ana para 2.065.845,48 TL faiz oranı 10,75 dönem faizi 142.500,30 TL olduğu,
2. Hesaplama 01/04/2020 – 26/10/2023 (1303 gün) ana para 2.065.845,48 TL faiz oranı 12,75 dönem faizi 953.344,65 TL,
01/04/2020 – 26/10/2023 (1303 gün) ana para 2.065.845,48 TL faiz oranı 11,75 dönem faizi 878.572,52 TL,
01/04/2020 – 26/10/2023 (1303 gün) ana para 2.065.845,48 TL faiz oranı 10,75 dönem faizi 803.800,39-TL olduğu bildirilmiştir.
Uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemeler şu yöndedir:
4721 Sayılı TMK m.24’e göre
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
Yine 4721 Sayılı TMK m.25’e göre
“Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.
Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.
Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.
Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.”
6098 sayılı TBK m.49/1’e göre;
“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Yine TBK m.58/1 hükmüne göre;
“Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
Uyuşmazlığa ilişkin öğretideki görüşler şu yöndedir:
“Kişinin genel haysiyet ve onur ihlali yanında belli bir meslek veya sanatla veya ticaretle uğraşmasından dolayı meslekî veya ticarî onur ve haysiyetin ihlâli de söz konusu olabilir.” (OĞUZMAN/ SELİÇİ/ OKTAY-ÖZDEMİR, Kişiler Hukuku, İstanbul 2015, s.170)
“İktisadî yönden kişiliğin yok edilmesine yönelik saldırıların muhakkak serbest rekabet alanı içinde olması zorunlu değildir. Meslek, sanat ve ticarî hayata yapılacak saldırılar, rekabet alanı dışında da olabilir. Bir başka deyişle, saldırı doğrudan doğruya kişinin faaliyetine değil de, kişiliğe yapılarak da iktisadî kişilik hedef alınabilir. İşte bu halde, ne haksız rekabet hükümleri ne de rekabet yasağı korumayı temin edebilir. Başvurulacak tek yol, yine kişiliği koruyan genel hükümler yani MK 23, 24 ve BK 58’dir.” (DURAL/ ÖĞÜZ, Türk Özel Hukuku Cilt II, Kişiler Hukuku, İstanbul 2015, s.142)
Uyuşmazlığa ilişkin emsal kararlar şu yöndedir:
“Kambiyo senetlerinin düzenlenmesi, kabulü, cirosu gibi işlemlerin yapılma usulü ve geçerliliği olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) bazı şekil şartlarına bağlanmıştır. Kanunda aranan şekil şartlarına uyulmaması, yapılan işlemin geçersizliğine ya da farklı sonuçlar doğurmasına neden olur. Bu kapsamda yapılma usulü ve geçerliliği bakımından özel önem taşıyan kambiyo senetleri ile ilgili işlemlerden birisi de “protesto”dur.
Türk Hukuku’nda genel anlamıyla protesto, menfi veya müspet bir edimin ifasına davet, tazminat talebi, karşı tarafın taleplerinin reddi gibi amaçlarla noter vasıtasıyla gönderilen tek taraflı bir irade açıklamasıdır (Gürbüz, A. Hulusi: Bankalarla Ticari Senetler İlişkisi, Ankara, 1981, s. 1151). Bununla birlikte protesto, kıymetli evrak hukukunda ve kambiyo senetleri uygulamasında, genellikle iki anlamda kullanılmaktadır. Protestonun birinci anlamı, başvuru borçlularına karşı başvuru hakkının kullanılabilmesi için senedin kabul edilmemesi veya ödenmemesi hâllerinin tespiti ve ispatı amacıyla noter tarafından düzenlenen resmi nitelikte bir belgeyi ifade etmesidir. Protestonun ikinci anlamı ise hâmil tarafından senedin kabul edilmek veya ödenmek üzere borçlusuna ibrazı veya ibrazına teşebbüs edilmesi hâlinde, senedin kabul edilmemesi veya ödenmemesi, borçlunun ödeme yerinde bulunmaması veya ticaret yeri veya konutunun belirlenememesi hâllerinin noter tarafından düzenlenen resmi bir belge ile tespit edilmesini ifade etmektedir (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Arslan: Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul, 2015, s. 204).
6102 sayılı TTK’nin “Kambiyo Senetleri”ne ilişkin hükümleri içerisinde protesto, poliçe hükümleri arasında 6102 sayılı TTK’nin 714 ilâ 722. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu hükümler TTK’nin 778/1-d maddesi gereğince bononun niteliğine aykırı düşmemesi kaydıyla, bono hakkında da uygulanacaktır.
Kambiyo senetlerinde ödememe (ve kabul etmeme) hâline özel bazı sonuçlar bağlandığından bu senetlerin süresinde ibraz edilmiş olmalarına rağmen ödenmediğinin (veya kabul edilmediğinin) noter tarafından düzenlenecek protesto ile tespit ve tevsik edilmesi gerekmektedir. Zira hâmilin, başvurma hakkını kullanabilmesi için, senedin ödenmediğinin (veya kabul edilmediğini) tespiti amacıyla, protesto yerine başvurabileceği başka alternatif hukuki imkân bulunmamaktadır. Bu itibarla hâmil, asıl borçlunun ödememe hâlini ayrıca protesto ile belgelemeyecek olursa, istisnalar dışında (protestodan muafiyet kaydı, mücbir sebep, iflas) başvuru borçlularına başvurma hakkını yitirecektir.
Bununla birlikte kanuna uygun olarak düzenlenmeyen veya içindeki kayıtlar yanlış olan protestonun geçerli olduğu 6102 sayılı TTK’nin “Sakat protesto” başlığını taşıyan 721. maddesinde kabul edilmiştir. Gerçekten de 6102 sayılı TTK’nin 721/1 maddesi; “Noter tarafından imza edilen protesto kanuna uygun olarak düzenlenmediği veya içindeki kayıtlar yanlış olduğu takdirde de geçerlidir.” hükmünü haizdir. Görüldüğü üzere kanuna uygun olarak düzenlenmeyen veya içindeki kayıtlar yanlış olan protesto, kanun koyucu tarafından “sakat protesto” olarak kabul edilmesine rağmen, hâmilin başvuru borçlularına karşı haiz olduğu hakların kaybolmamasının temin edilmesi, tedavül eden senede dayanan alacak hakkının korunması ve bu yönden çıkacak ihtilafların önlenmesi amacıyla geçerli kabul edilmiştir. Her ne kadar sakat protesto geçerli kabul edilse de 6102 sayılı TTK’nin 721/2 maddesi gereğince bu protestoyu düzenleyen noter hakkında disiplin hükümleri saklı tutulmuştur.
Öte yandan protestonun, kanunda öngörülen usule uygun düzenlenmemesi veya içerdiği bilgilerin yanlış olması hâlinde, borçlu ya da senetle ilgisi olmayan kişilerin, kanuna aykırı düzenlenen bu protestodan dolayı zarar görmesi mümkündür. Zira düzenlenen protesto, ayrıca Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’ne bildirilerek alenileştirilmekte, bu nedenle senedin ödenmesinden sorumlu olanın ticari itibarı zedelenmektedir. Böylece protesto muhatabının ticari çevresinden gördüğü itibar azalmakta, bankalar ile üçüncü kişiler nezdindeki kredisi tükenmektedir (Bozgeyik, Hayri: Poliçede Müracaat Hakkı, Ankara, 2003, s. 144). O hâlde kanuna aykırı düzenlenen veya yanlış bilgiler içeren ve bu suretle borçlu veya senetle ilgisi bulunmayan kişilerin zarara uğramasına yol açan protestolar “haksız protesto” olarak nitelendirilmelidir (Gürbüz, s. 183). Haksız protesto, aynı zamanda bir haksız fiil hâli olması sebebiyle, protesto muhatabının uğradığı zararın genel hükümlere göre tazmin ettirilmesi mümkündür.” (Yargıtay HGK’nun 11.03.2021 tarih, 2017/11-43 Esas, 2021/240 Karar sayılı kararı)
“Tüzel kişiler insanlar gibi maddi- organik bir yapıya sahip olmadıklarından dolayı onların bedensel bütünlüğü, yaşamı, sağlığı gibi, maddi bedensel değerler üzerinde kişilik haklarının varlığı tabi olarak söz konusu olmamakla birlikte saygınlık, onur, sır çevresi gibi manevi nitelikteki kişisel değerlerle, mesleki ve ekonomik kişisel değerlere gerçek kişiler gibi tüzel kişilerin de sahip olduğu söylenilebilir. Tüzel kişilerin kişisel değerler üzerindeki kişilik haklarının korunması gerekir (Alim TAŞKIN, “Tüzel Kişilerin Kişilik Haklarının Korunması”, AÜHFD., 1991, C. 42, s. 1- 4, s. 208- 230). Bu nedenle tüzel kişinin ekonomik faaliyetini yürütürken kazandığı saygınlık, onun kişisel değerleri içinde yer alır. Ticari şeref ve haysiyetin çiğnenmesi, onun ekonomik yaşam içindeki yerini ve durumunu sarsabilir. Ekonomik itibar da tüzel kişinin şeref ve haysiyetinin bir görüntüsüdür. Tüzel kişinin ekonomik faaliyetleri de toplum tarafından değerlendirilmektedir. Tüzel kişiliğe sahip bir şirketin ödeme gücüne ilişkin değerlendirmeler, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyeti ile yakından ilgilidir. Kredi toplum tarafından ödeme gücü ile ilgili olarak izafe edilen bir değer olması nedeniyle, bu değeri azaltan veya ortadan kaldıran kişiliği ihlale yönelik açıklamalar şeref ve haysiyete tecavüz niteliği taşır. Tüzel kişinin kişilik haklarından olan onur ve saygınlığı onun korunan değerlerinin başında gelir. Bu nedenle tüzel kişi onur ve saygınlığından vazgeçemeyeceği gibi, bu değerlerini hukuka ve ahlaka aykırı olarak da sınırlayamaz.” (Yargıtay HGK’nun 01.02.2012 tarih, 2011/4-687 Esas, 2012/26 Karar sayılı kararı)
“Dosya kapsamına göre davacı tarafından sözleşme gereği davalıya verilen bonoların teminat amacı ile verildiği, davalının da bedelini tahsil etmesine rağmen 3.senedi ciro ederek dava dışı bir firmaya teslim ettiği, bu davranışın basiretli ve dürüst bir davranış olduğundan söz edilemeyeceği, öte yandan bir ticari firmanını senedinin haksız yere protesto edilmesinin ticari ilişkilerinde yarattığı güven duygusunu sarsabileceği, bundan dolayı ticari itibarinin zedelenebileceği, tüzel kişilerin saygınlık, onur, sır çevresi gibi manevi nitelikteki kişisel değerlerle, mesleki ve ekonomik kişisel değerlere, gerçek kişiler gibi tüzel kişilerinde sahip olacağı, senedinin protesto edilmesi şeklinde gerçekleşen ödeme gücünün olumsuz algılanmasının, o tüzel kişinin toplumsal şeref ve haysiyetiyle yakından ilgili olduğu (bknz. Yargıtay HGK.E.2011/4-687, K.2012/26, T.01.02.2012), bu bağlamda davacı şirketin manevi tazminat talep etmesinde herhangi bir hukuki ve yasal engelin de bulunmadığı, somut olayda da davalı şirketin, bedeli ödenmesine rağmen, kendisine iade edilmeyen senedin başka bir firmaya, haksız yere ciro yolu ile teslim edilerek, protesto işlemine maruz bırakılmasında, davacı şirketin ticari itibarının zedelendiği, olayın meydana gelmesinde basiretli ve dürüst bir tacir gibi davranmayan davalı şirketin kusurunun bulunduğu, bu bağlamda tazminat ödeme yükümlülüğünün söz konusu olacağı, …..” (İstanbul BAM 17. HD’nin 09.05.2018 tarih, 2017/1772 Esas, 2018/844 Karar sayılı kararı)
Toplanan deliller, banka kayıtları, alınan bilirkişi raporları, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, taraflar arasında 02/01/2020 tarihinde ev tekstili ürünlerinin tanıtımı için … İstanbul Uluslararası ev tekstili fuarı katılım sözleşmesi akdedildiği, katılım bedeli olarak davacının davalıya katılım bedeli olarak 85.713,95-TL ödemeyi taahhüt ettiği ve bu bedelin iki adet bono ile ödenmesine karar verildiği, bunun üzerine 29/02/2020 vade tarihli ve 30/03/2020 vade tarihli 42.856,97-TL bedelli bonoların davacı tarafça düzenlenerek davalıya teslim ediliği 29/02/2020 vade tarihli bono bedelinin vadeden önce 19/02/2020 tarihinde davalının sözleşmede belirtilen banka hesabına yatırılmak suretiyle ödendiği, bunun üzerine davalının tahsil için ciro edip verdiği dava dışı bankadan senedi teslim alıp davacıya iade ettiği, bu hususta oluşturulan güven çerçevesinde davacının 30/03/2020 vade tarihli senet yönünden aynı surette davalının sözleşmede belirtilen banka hesabına ödeme yapılmak suretiyle senedin iadesinin istendiği, bu ödemenin senedin vade tarihinden önce 13/03/2020 tarihinde yapıldığı, senedin iadesi sürecinin başlatıldığının davalı tarafından davacıya e-posta yoluyla bildirildiği ve fakat buna rağmen dava dışı T. … Bankası Anonim Şirketi tarafından 30/03/2020 vade tarihli 42.856,98-TL bedelli bono yönünden ödememe protestosu çekildiği, protesto tanzim tarihinin senedin vade tarihi olan 30/03/2020 tarihinden iki gün sonrası olan 01/04/2020 tarihinde gerçekleştirildiği ve bu suretle protestonun yasal süresi içerisinde gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, sonuç olarak; davacının vadeden önce gerçekleştirmiş olduğu ödemeye rağmen senedin tahsili için verildiği dava dışı bankadan geri alınmaması ve banka tarafından protesto evrakı düzenlenmesi suretiyle davalının davacıya TBK m.49 vd. hükümleri kapsamında haksız ve hukuka aykırı olarak zarar verdiği, davacının ticari hayatın gerekli çerçevesinde usulüne uygun olarak ve ayrıca davalının yarattığı güven uyarınca, (senedin vade tarihinden önce) senet bedeli davalıya ödenmiş olduğu halde senedin iptal edilerek davacıya iade edilmemesi, aksine senet hakkında protesto evrakı tanzim edilmesi suretiyle davacının banka ve finans piyasalarında, protesto ve risk istihbarat raporlarında gözükmesi nedeniyle maddi ve manevi olarak zarara uğradığı maddi zararlar bakımından hem mahkememizce alınan 30/09/2022 tarihli bilirkişi heyetinin ek raporunda davacının asgari 19.222,22-TL, azami 192.222,22-TL zarara uğradığı bilimsel görüş ve kanaatine ulaşıldığı, hem de talimat mahkemesince alınan 06/07/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda yoksun kalınan kar çerçevesinde davacının asgari 142.500,30-TL, azami 169.011,98-TL zarara uğradığı görüşüne yer verildiği, davacının dava dilekçesindeki talebinin ise bilirkişilerin görüş ve tespitlerinin altında olmak üzere 10.000,00-TL maddi tazminat olup bu tutarın davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmakla davacının maddi tazminat talebinin benimsenen son bilirkişi raporu çerçevesinde yerinde olduğuna kanaat getirtilerek ve taleple bağlı kalınarak 10.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; somut olayda banka kayıtları, dinlenen tanık beyanları çerçevesinde haksız protesto sebebiyle davacının ticarî itibarının kısmen kaybettiği, ticarî ilişkilerinde yarattığı güven duygusunu sarsacak nitelikte olduğu, kanun gereği tacir olan ticaret şirketlerinin ticari hayatta varlıklarını devam ettirilebilmeleri ticari hayatın gerektirdiği doğruluk ve güven kuralları çerçevesinde sürdürebilmeleri bakımından ticari itibarın hayati önemde olduğu, davacının kredi başvurusunun olumsuz sonuçlanmasının altında yatan nedenin bankalar nezdinde düzenlenen istihbarat raporu olduğunun sunulan banka cevap yazısında açıkça ifade edildiği, tanıkların da bu hususu teyit ettiği, yerleşik Yargıtay uygulaması çerçevesinde haksız protesto gören senet nedeniyle davacı şirketin ticari itibarının zedelenmesinden kaynaklı adil ve hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmesi gerektiği açık olup; davacının dava dilekçesinde 400.000,00-TL manevi tazminat talep ettiği hususu dikkate alındığında davacının piyasada sahip olduğu ekonomik büyüklük, işlem hacmi, sahip olduğu marka ve bu marka bünyesinde üretmiş olduğu ticari malların yaygın bir pazara sahip olması, meydana gelen zararın ağırlığı ve ayrıca davacının talep ettiği manevi tazminat tutarının davalının ödeme gücü ile orantılı olduğu dikkate alınarak, davacının manevî tazminat talebinin tümüyle kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KABULÜ İLE , (taleple bağlı kalınarak) 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 400.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 07/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline,
2-Alınması gereken harç 28.007,10-TL olup, peşin alınan 7.001,78-TL’nin mahsubu ile bakiye 21.005,32‬-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; ilk dava açma gideri 7.063,98‬-TL, posta ve tebligat masrafı 446,60-TL, bilirkişi ücreti 9.900,00 TL olmak üzere toplam 17.410,58‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Maddi tazminat davası yönünden; davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 13/2. Maddesi gereğince taktir olunan 10.000,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Manevi tazminat davası yönünden; davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 10/4. Maddesi gereğince taktir olunan 62.000,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/10/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır