Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/574 E. 2021/645 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2020/574 Esas – 2021/645
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/574 Esas
KARAR NO : 2021/645

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2020
KARAR TARİHİ : 09/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/09/2021
Davacı tarafça davalı taraf aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı … şirketinin davalıdan alacağını temin için başlatılan … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibine itiraz edildiğini, davalıya ait …plakalı aracın davacı … şirketince sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, dava dışı ….’ın sevk ve idaresindeki bu araç ile …… tarihinde park halinde bulunan … plaka araca ve bundan başka 2 araca daha çarparak maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davalıya ait araç sürücüsünün kazada asli kusurlu olduğunu, kazadan sonra … plakalı araçta 4.352,00-TL zarar meydana geldiğini ve davacı şirketçe ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde davalının asli kusurlu olduğunu, davalının kazadan sonra olay yerini terk ettiğini, alkol raporu temin edilemediğini, bu nedenle rücuen tahsili için davalıya icra takibi başlatıldığını, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uzun yıllardır araç kiralama işi ile uğraştığını, maliki bulunulan … plakalı aracın dava dışı …’ın sevk ve idaresinde iken kazanın meydana geldiğini, 2918 Sayılı Yasanın 3 ve 85.maddeleri gereğince davanın …’a ihbarını, araç kira sözleşmesi ile aracı kiralayan sürücü olması nedeniyle davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesi talep etmiştir.
DELİLLER : Takip dosyası, sigorta poliçesi, kaza tespit tutanağı, ekspertiz raporu, onarım faturaları, ödeme belgeleri, emniyet kayıtları, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigorta ödemesine dayanan rücuen tazminat alacağının tahsili istemiyle başlatılmış icra takibinde itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir.
Tarafların bildirdiği delil ve belgeler, icra takip dosyası getirtilerek dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında bilirkişi heyeti incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi raporunda sonuç olarak;” bahse konu trafik kazasında, maliki davalı … olan … plaka sayılı araç firar eden sürücüsü, 2918 sayılı K.T.K m.52/b kural ihlali ile “tam kusurlu” olduğu, …, …, … plaka sayılı araçların ise, park alanında nizami olarak park halinde olduğundan atfı kabil bir kusur oluşmadığı, bu durumda mevcut kural ihlallerine göre kusur oranı değerlendirmesinde, maliki davalı … olan … plaka sayılı araç firar eden sürücüsünün kazanın meydana gelmesindeki etki derecesi dikkate alındığında %100 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı aracın … tarihli trafik kazası hasarına ilişkin olarak belirlenen parça ile onarım ve işçilik hasarı toplam tutarının 3.369,99 TL (kdv dahil) olduğu, davalı sigortalının KTK ve ilgili düzenlemeler kapsamında işleten sıfatına sahip olduğu, davacı … şirketinin kendi akidi olan davalı sigortalısına rücu etme şartlarının oluşmadığı, bu nedenle temerrüt anı ve faizi hususunda bir değerlendirmede bulunulmadığı, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, davacı şirketin davaya konu hasar sebebiyle üçüncü kişilere ödeme yaptığı tarih itibariyle ( belge ile ispatlanması kaydıyla ) rücu borçlusu olan davalı sigortalının temerrüde düşmüş olacağı, faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının yasal faiz talep ettiği için taleple bağlılık gereği hasar bedelinin üçüncü kişiye ödeme tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu sunmuştur.
Taraf vekillerince bilirkişi heyeti raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuş, bilirkişilerden taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda ek rapor sunmaları istenmiştir.
Bilirkişi heyeti …. tarihli bilirkişi ek raporunda “davacının kök raporda kazanım oluşumunda, sürücü konusunda ve hasar tutarı miktarına ilişkin itiraz konularında değişikliğe yer olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde kanaatlerini bildirmiştir.
Toplanan deliller, alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş olup, benimsenen bilirkişi kök raporu ve ek raporu çerçevesinde … günü meydana gelen trafik kazası sonucu kazaya karışan … plaka sayılı aracın kazaya sebebiyet verdiği ve fakat sürücünün aracı kaza yerinde bırakıp olay yerini yaya olarak terk ettiği, kazanın meydana geldiği mevsim ve kaza saati (03:30) dikkate alındığında araç sürücüsünün kaza yerini terk etmesinin hava ve iklim koşullarının zorlaması nedeniyle gerçekleşmesinin muhtemel olduğu, kazaya karışan diğer araçların nizami olarak park halinde oldukları, kazanın meydana geliş sebebinin araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetinin kaybı sonunda gerçekleştiği ve bu suretle kazanın meydana gelmesinde tam (%100) olduğu sabittir.
Karayolları ZMMS Genel Şartları B.4 hükmü uyarınca sigortalıya rücu sebepleri örnek olarak sayılmış olup bunlardan biri de maddenin (a) bendinde tazminatı gerektiren olayın, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmesi sigortalıya rücu hakkı vermektedir. Öte yandan; maddenin (f) bendinde yazılı olduğu üzere sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi hükmüne aykırı davranması olarak gösterilmiştir.
Söz konusu genel şartların (a) bendinde belirtilen sorumluluğun gerçekleşmesi için somut olayda kaza yerini terk eden araç sürücüsünün ağır kusuru ile hareket etmiş olması gerekmektedir. Ağır kusur kavramından öğretide kasıt ve ağır ihmal bulunması halinde ağır kusurun bulunduğu şeklinde anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir. Diğer bir deyimle kasten veya ağır ihmal sonucu meydana getirilen zararlarda sigortalıya rücu hakkı doğacaktır. Somut olay kapsamında sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu, … plaka sayılı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kasten hareket ettiği yahut ağır ihmali sonucu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği hususları davacı tarafça kanıtlandığı takdirde davacı sigortacının rücu hakkının varlığı kanıtlanmış olacak, aksine kasıt veya ağır ihmal sonucu kazanın meydana geldiği kanıtlanamadığı takdirde sigortacının rücu hakkının varlığından söz edilemeyecektir. Somut olayın koşulları gözetildiğinde sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu, araç sürücüsünün kazaya bizzat ve doğrudan doğruya sebebiyet veren taraf olduğu ve trafik kurallarını ihlal ettiği sabit olmakla birlikte bu kural ihlalinin kasıt veya ağır kusur ile meydana geldiği hususu kanıtlanamamış olup salt sürücünün tam kusurlu olması aynı zamanda kasıt veya ağır kusurunun bulunduğunu göstermeyeceği gibi ihlal edilen trafik kuralının 2918 sayılı KTK m.52/1-b hükmünde belirtildiği üzere “hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak ” şeklinde olduğu gözetildiğinde söz konusu kural ihlalinin tek başına sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsünün kasıt veya ağır ihmali sonucu kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğinden bahsedilemeyeceğinden genel şartların ilgili (a) bendi çerçevesinde sigortalıya rücu edilmesi olanaklı görülmemiştir.
Öte yandan genel şartların ilgili (f) bendi çerçevesinde sigortalıya rücu hakkının varlığı ve kapsamı değerlendirildiğinde Yargıtay 17.HD.’nin bilirkişi raporunda da gösterilen ve alıntılanan yerleşik içtihatları çerçevesinde sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kaza mahalini terk etmesi, tek başına davacı sigortacı için rücu hakkını doğuran bir sebep teşkil etmemekte ayrıca rücu talebini haklı kılacak bir durumun varlığının ispat edilmesi gerekmektedir. Az evvel ifade edildiği üzere kazanın meydana geldiği günkü hava ve iklim koşulları, kaza saati dikkate alındığında araç sürücüsünün soğuk kış koşulları ve sabaha karşı gerçekleşen kaza sonucu kaza yerini zorunlu olarak terk etmek durumunda kalmış olabileceği aksine sürücünün sürücü belgesiz yahut kazanın meydana gelmesinde münhasıran alkolün etki edecek ölçüde alkollü bir şekilde araç kullandığı hususları her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil ve belgelerle kanıtlanamadığı gibi buna benzer başkaca rücu ilişkisi doğuracak nitelikte bir kusurlu davranışın kasıtlı olarak gizlenmesi maksadıyla kaza ve olay yerinin terk edildiği kanıtlanamadığından davacının genel şartların ilgili (f) bendi çerçevesinde sigortalıya karşı rücu hakkı doğduğu iddiası yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle benimsenen bilirkişi kök raporu ve ek raporu çerçevesinde davacı sigortacının davalı sigortalıya rücu edilmesi olanaklı bir tazminat ödemesi bulunmadığı ve bu sebeple başlatmış olduğu icra takibinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 55.45-TL den mahsubu ile eksik kalan bakiye 3,85-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehe vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı tarafça yapılan 22,00- TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı lehine 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Mahkememize veya bulunulan yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İstinaf Yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.09/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır