Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/267 E. 2022/349 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2022
KARAR SONUCU : KISMEN KABUL

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki dolayısıyla davalının müvekkili şirkete borçlandığını, borcunu ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket ile davalı arasında bulunan ticari iş gereği müvekkil şirketin davalıya bir takım mallar sattığını ve aralarında cari hesap ilişkisi kurulduğunu, fatura ve mutabakat formlarının davalıya gönderildiğini, davalının bu faturalara yasal süresi içerisinde hiçbir itirazda bulunmadığını ve bu fatura bedellerini vadesinde ödemediğini, davalının takip dosyasını semeresiz ve sürüncemede bırakmak amacıyla borca itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli itiraz üzerine takibin durduğunu, Kayseri … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptali ile birlikte takibin devamına ve borçlu aleyhine haksız itirazından dolayı alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ilişkin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine Kayseri … Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, takip talebinde dayanak cari alacak belirtilerek 122.645,07 USD 704.755,37-TL gösterildiğini, taraflarınca işbu icra dosyasına itiraz edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından huzurdaki davanın ikame edildiğini, davacının dilekçesinde; müvekkili ile ticari ilişki içerisinde olduğunu, müvekkilin kendisine borçlandığını ve borcunu ödemediğini, aralarında cari hesap sözleşmesi olduğunu, müvekkiline fatura ve mutabakat formları gönderdiğini, bunlara müvekkilinin itiraz etmediğini ve faturaları vadesinde ödemediğini, bu nedenlerle itirazın ıptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin davacı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ödemelerini tam ve zamanında yaptığını, her ne kadar davacı tarafından müvekkil ile da cari hesap sözleşmesi bulunduğu iddia edilmiş olsa da müvekkili ile davacı arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, müvekkili tarafından dava konusu faturalara karşılık olmak üzere Türk Lirası cinsinden nakden ve Türk Lirası cinsinden çekler ile davacıya ödeme yapıldığını, davacının işbu ödemeler sırasında kur farkı alacağına dair ihtirazi kayıt koymadığını, ödemeleri Türk Lirası cinsinden kabul ettiğini, davacının her ne kadar müvekkilinin faturalara itiraz etmediğini belirtmiş olsa da faturalarda kur farklı ödeneceğine ilişkin hüküm bulunmaması sebebiyle müvekkili tarafından ticari ilişkiden kaynaklanan satış faturalarına itiraz edilmemiş olmasının davacının kur farkı talebine dayanak oluşturmamakta sadece olağan satış faturalarının içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurduğunu, davacı tarafından müvekkile gönderilmiş … tarihli mutabakat formunda davacı şirket kendi nezdinde cari hesap bakiyesinin 0 TL 0 USD olduğunu beyan etmişken mutabakat belgelerinin kapsadığı tarihleri de içine alacak şekilde geçmiş dönemlere ilişkin kur farkı faturası olmaksızın cari kur farkı talep etmesinin de Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğundan ve müvekkilin davacı ile ticari alışverişlerinden kaynaklanan bir borcu bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmaması, davaya konu edilen sözde kur farkı- cari alacağın ve miktarının borçlu-davalı müvekkili tarafından bütün unsurları ile bilinebilir hesap edilebilir olmaması ve bu konuda alacağın tespiti için ayrıca yargılama yapılmasına gerek olması vb. nedenlerle davacının icra inkar tazminatının hukuka aykırı olduğunu bildirerek, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Kayseri … Dairesi’nin .. Esas sayılı icra dosyasının celbi ile yapılan tetkikinde; alacaklı … ve Nakliye San. Ve Tic. Ltd. Şti tarafından borçlu … aleyhine 704.755,37-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilince … tarihli dilekçe ile borca itiraz edilmesi üzerine icra müdürlüğünce … tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Kayseri … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin ve tebliğ mazbatasının bir örneği davalı vekilince dosyaya ibraz edilmiştir.
Mahkememizce tarafların 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılaak bir mali müşavir bilirkişi ile bir borçlar hukuku alanında uzman nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi … ile hesap uzmanı bilirkişi … ‘ın … tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Bilirkişiler …. ile … ‘ın … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti’nin defter ve belge incelemesi sonucu; Davalı … ‘ un 120.012001 nolu Cari hesabında 704.755,36 TL borçlu olduğu, davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davalı … adına ilgili dönemlerde 158 adet ve 2.881.668,27-TL tutarında fatura düzenlediği, düzenlenen faturalarda hem Türk Lirası hem de döviz cinsinden fatura toplamlarına yer verildiği, davalı … ‘un defter ve belge incelemesi sonucu; davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti’ne borcunun 231.055,88-TL olduğunun tespit edildiği, davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti. düzenlemiş olduğu satış faturalarında hem Türk Lirası hem de Döviz cinsi tutarlarının birlikte gösterildiği, davacı yanın ticari defterlerinde ise muhasebe kayıtlarını Türk Lirası cinsinden kayıtlarına aldığının tespit edildiği, Vergi Usul Kanunu’nun 215. maddesinde döviz cinsisinden fatura düzenlenmesi konusunun yer aldığını, buna göre; kayıt ve belgelerde Türk para biriminin kullanıldığı, belgelerin Türk parası karşılığı gösterilmek şartıyla, yabancı para birimine göre de düzenlenebildiği, şu kadar ki yurt dışındaki müşteriler adına düzenlenen belgelerde Türk parası karşılığı gösterilme şartının aranmadığı, ilgili maddeye istinaden hem yurtiçindeki hem yurtdışındaki şirketlere döviz cinsinden fatura düzenlenmesinin mümkün olduğu, yurt içindeki şirketlere düzenlenen dövizli faturada Türk Lirası karşılığının gösterilme zorunluluğu bulunmadığı, döviz cinsinden kesilen fatura, yine döviz cinsinden tahsil edilecek ise Merkez Bankası döviz alış kuru ile faturanım Türk Lirası karşılığı nın hesaplanması gerektiği, mal veya hizmet teslimine ait düzenlenen sözleşmelerde taraflarca kurun önceden belirlenmiş olduğu durumlarda, faturadaki döviz tutarının sözleşmede belirlenen kur ile Türk Lirası değerinin belirlenmesi de mümkündür şeklinde genel bir kanının da yaygın olduğu, düzenlenen faturalara ilişkin gerekli yasal itiraz sürelerinin Yeni Türk Ticaret Yasasının 21/2 maddesiyle getirilen hükme göre faturaya itiraz için gerekli sürenin bu faturanın alındığı tarihten itibaren 8 gün olduğu, yeni ve eski Türk Ticaret yasalarında faturanın içeriğine itiraz için 8 günlük süreden söz edildiğine göre, bu 8 günlük sürenin tespitinin önem kazandığı, 8 günlük sürenin belgelerle tespit edilmesi gerektiğinin açık olduğu, kur farkı için fatura düzenlenmesi ve KDV oranı yönünden; 18 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7161 Sayılı Kanun’un 18 inci maddesiyle, Katma Değer Vergisi Kanununun “Matraha Dahil Olan Unsurlar” başlıklı 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine “fiyat farkı,” ibaresinden sonra gelmek üzere “kur farkı,” ibaresi eklendiği ve böylelikle bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, ortaya çıkan kur farkının, alıcı veya satıcı tarafında matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesinin tereddütsüz hale geldiği, davacı tarafın kur farkı talep cdebileceği, ancak davacının düzenlediği kur farkı faturalarını, davalıya kanuni süre içerisinde tebliğ etmediği, davacının kayıtlarına göre kur farkı bedelinin gelir tablosu hesaplarında (… -… nolu hesaplar) hem alacak hem borç kaydı yaparak sıfırladığı, davacının kayıtlarına göre 704.755,36 TL, davalının kayıtlarına göre 231.055,88 TL davacının alacaklı olduğu belirlenmiştir.
Taraf vekillerince bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine mahkememizce dosyanın rapor düzenleyen bilirkişi heyetine tevdi ile, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itirazların değerlendirilmesi, ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarihli 2001/1 Esas ve 2003/1 Karar sayılı kararında belirtilen gerekçeler çerçevesinde taraflar arasında vade farkı yahut kur farkına ilişin örtülü mutabakat veya teamül bulunup bulunmadığı, dava ve takip konusu faturalar dışında davalıdan vade farkı veya kur farkı adı altında faturalandırma veya tahsilat yapılıp yapılmadığı hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyetinin … tarihli ek raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Bilirkişiler … ile … ‘ın … tarihli ek raporunda özetle; Davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı … arasında akdedilmiş bir satış sözleşmesinin (Satış sözleşmesi en basit tanımıyla; bir tarafın sözleşme konusu malın mülkiyetini diğer tarafa devretme ve diğer tarafın da bunun karşılığında malın değeri olan belirli bir miktar para ödeme borcuna girdiği bir sözleşmedir. Satış sözleşmelerinde Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmaktadır.) olmadığı kur farkı konusunda ayrıca bir yazılı veya sözlü bir beyanlarının bulunmadığı, bununla birlikte davacının kur farkı talebinin yerinde olup olmadığı yönünden yapılan incelemede de, iki taraf arasında bir satış sözleşmenin olmayışının kur farkı hesaplamasına ilgili kanunlar gereği (VUK Md. 215, Borçlar Kanunu ve TTK Md.23 açısından ) bir engel teşkil etmeyeceği belirlenmiştir.
Alınan kök rapor ve ek raporun yeterli ve denetime açık bulunmaması üzerine mahkememizce daha önce rapor düzenleyen bilirkişiler dışında yeni bir bilirkişi heyetinden davacının alacaklı olup olmadığı, davacının kur farkı talebinin yerinde olup olmadığı, öncesinde ödemelerin TL mi, $ cinsinden mi yapıldığı, kur farkı konusunda sözleşme olup olmadığı, teamül bulunup bulunmadığı hususlarında ve taraf vekillerinin rapora itirazları da irdelenerek gerekçeli ve dayanaklı rapor alınmasına karar verilmiş olup, mali müşavir bilirkişi … ile hesap uzmanı hukukçu bilirkişi .. ‘in … tarihli bilirkişi raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Bilirkişiler … ile … ‘in … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacıya ait ticari defterlerin GİB sistemi üzerinden doğruluğu teyit edilmiş, açılış kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde ve zamanında yaptırıldığı ve ticari defterlerin sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığı, davalıya ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, ticari defterlerin sahibi lehine delil olma niteliği taşıdığı, davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’ nin defter ve belge incelemesi sonucu; Davalı … ‘un 704.755,36 TL. (122.645,12 USD) borçlu olduğu (İcra Takibinde Talep Edilen 704.755,37TL), davacı/alacaklı tarafından, icra takibi öncesinde işlemiş faiz talebinde bulunulmaması nedeniyle ve taleple bağlılık ilkesi gereğince, yukarıda tespit edilen alacak bedeline işlemiş faiz hesabı yapılmasına yer olmadığı, davacı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı … adına ilgili dönemlerde 158 adet ve 2.881.668,27-TL (741.193.01 USD) tutarında fatura düzenlediği, düzenlenen faturalarda hem Türk Lirası hem de döviz cinsinden fatura toplamlarına yer verildiğinin mahkemeye sunulan CD içerisinde bulunan muavin defter kayıtlarından ve fatura görsellerinden anlaşıldı, davalı … ‘un defter ve belge incelemesi sonucu; davacı … Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’ne borcunun 231.055,88 TL olduğu, davalının ticari defterlerinde muhasebe kayıtlarını Türk Lirası cinsinden kayıtlarına aldığının tespit edildiği, icra inkar tazminatı talebi yönünden hukuki değerlendirme ve takdir hakkının mahkemede olduğu belirlenmiştir.
Taraf vekillerince alınan rapora itiraz edilmesi üzerine mahkememizce kur farkı oluşup oluşmadığı, oluşuyorsa toplam alacak miktarına eklenerek ne kadar alacaklı olduğunun belirlenmesi hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, … tarihli ek rapor dosyaya ibraz edilmiştir.
Bilirkişiler … ile … ‘in … tarihli ek raporunda özetle; Davalı … ‘ un, davacının ticari defterleri doğrultusunda 704.755,35-TL(122.645,12 USD) borçlu olduğuna, davalı tarafın dosyaya sunmuş olduğu 3.093.836 TL toplam tutarlı nakit ödeme listesinde, çek olarak gözüken kalemlerin bazılarının senet olduğu, 277.500 TL tutarındaki 19 adet çekin, 89.500 TL tutarındaki 14 adet senedin davacı kayıtlarına göre davalı tarafa iade edildiği, iade edilen çek ve senetlerin toplamı olan (277.500 + 89.500 =) 367.000 TL’nin davalının ödeme listesi toplamı olan 3.093.836 TL’den düşüldüğünde (3.093.836 – 367.000 TL =)2.726.836 TL net ödeme olduğu, davacı kayıtlarına göre, davalı … ‘tan yapılan tahsilatların detaylı olarak kök raporun 4. Sayfasında ve ek 2’de belirtildiği üzere toplam 2.688.888 TL olduğu belirtilmiş ise de, davalının sunmuş olduğu ödeme listesine göre davacıya yapılan net ödemeler toplamının yukarıdaki hesaplamalara göre 2.726.836 TL (355.000 TL elden yapılan ödemeler dahil) olduğu kabul edilirse, davacı kayıtlarına göre tahsilatlar toplamı ile davalı ödeme listesine göre yapılan ödemeler toplamı arasındaki farkın (2.726.836 – 2.688.888 =) 37.948 TL olduğu, davalı tarafından verilen TL çeklerin davacı kayıtlarında alınış tarihinde TL olarak kaydedildiği, vadesinde tahsil edilirse tahsil günü kuru ile ilk kaydın fark kayıt ile düzeltildiği, bir nev-i değerleme yapıldığı, çeklerin kayıt tarihinde geçerli olan kurlardan kayda alınmış olması halinde davalı lehine 72.414,77 USD fark oluştuğu, bu durumda takdir mahkemeye ait olmak üzere cari hesap bakiyesinin (122.645,12 USD – 72.414,77 USD =) 50.230,35 USD olarak tespit edilebileceği, davalının cari hesap borcunun 122.645,12 USD olarak kabul edilmesi halinde, icra takip tarihi olan 05/12/2019 itibarıyla geçerli olan TCMB USD döviz efektif alış kuruna (5,7320) göre TL karşılığının 703.001,82-TL, cari hesap borcunun 50.230,35 USD olarak kabul edilmesi halinde TL karşılığının 287.920,36-TL olduğu belirlenmiştir.
Dava, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazının iptali istemine ilişkindir.
Somut davada, davacı taraf davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını ve davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirerek itirazın iptalini talep etmiş olup, davalı taraf ise cari hesaptan doğan borcun davacı tarafa ödendiğini, davacıya borcunun kalmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili tarafından dosya arasına ibraz edilen tahsilat fişleri incelendiğinde davacı … Profil Ltd. Şti adına düzenlendiği, ve … ile … arasında imzalanmış olan tahsilat fişlerine göre elden yapılan toplam ödeme miktarının 355.000,00-TL olduğu, ödemeleri aldığı iddia edilen … isimli kişinin ilgili dönemde şirket çalışanı olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce dosya arasına celbedilen tüm kayıt ve belgeler, ödeme belgeleri, tahsilat fişleri ve alınan uzman bilirkişi heyeti raporları bir bütün halinde değerlendirildiğinde; bilirkişilerce incelenen tarafların ticari defter ve belgelerinden de anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalı … ‘un, 704.755,35-TL (122.645,12 USD) borçlu olduğu, davalı tarafın dosyaya sunmuş olduğu 3.093.836,00-TL toplam tutarlı nakit ödeme listesinde, çek olarak gözüken kalemlerin bazılarının senet olduğu, 277.500,00-TL tutarındaki 19 adet çekin, 89.500,00-TL tutarındaki 14 adet senedin davalı tarafa iade edildiği, iade edilen çek ve senetlerin toplamı olan 367.000,00-TL’nin davalının ödeme listesi toplamı olan 3.093.836,00-TL’den düşüldüğünde 355.000,00-TL’lik elden yapılan ödemeler de dahil edildiğinde 2.726.836 TL net ödeme olduğu görülmektedir. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … Esas – … Karar sayılı ve … tarihli kararında; “…..Taraflar arasında temel ilişki yabancı para cinsinden kurulmuş olup, vadeli ödemelerin TL cinsinden yapılması halinde kur riskinin (kur farkının) müşteriye ait olduğu açıkça sözleşmede kararlaştırılmıştır. Bu durumda fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmaz. Ödeme aracı olan çekin TL olarak düzenlenmesi taraflar arasındaki mevcut sözleşme hükmünden vazgeçilmesi anlamına gelmemektedir.” denildiği görülmüş olmakla, bu hususta mahkememizce aldırılan … tarihli ek rapora göre de davalı tarafça davacıya çek ve senetlerle yapılan ödemeler ile elden yapılan ödemelerin de mahsup edilmesi üzerine davalının cari hesap borcunun 50.230,35 USD olduğu ve TL karşılığının ise 287.920,36-TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile, Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında davalının vaki itirazının kısmen iptali ile, 287.920,36-TL alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Anılan şartlar incelendiğinde takibe konu alacağın likit olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu gözetilerek davalı aleyhine itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup, reddine karar verilen kısım yönünden ise davacının takipte kötüniyetli olduğu gözetilerek davacı aleyhine 416.835,01-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasında davalının vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile, 287.920,36-TL alacak üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İtirazın iptali ile takibin devamına karar verilen 287.920,36-TL’nin %20’si oranında (57.584,07-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Reddine karar verilen 416.835,01-TL’nin %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 19.667,84-TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacı tarafından yatırılan 8.511,68-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 11.156,16‬-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL başvurma harcı ile 8.511,68-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 199,50-TL tebligat gideri, 42,50-TL müzekkere gideri ile 3.400,00-TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 3.642,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 1,487,90-TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 28.604,43-TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı lehine A.A.Ü.T. 13/1. Maddesi uyarınca 37.628,45-TL nispi vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul oranına göre belirlenen 539,27-TL’lik kısmının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın red oranına göre belirlenen 780,73-TL’lik kısmının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
12-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. …

Başkan …
¸E-imzalıdır
Üye …
¸E-imzalıdır
Üye …
¸E-imzalıdır
Katip …
¸E-imzalıdır