Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/54 E. 2022/905 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının, Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarihli Görevsizlik kararına mütekaip Mahkememize gönderilmesi akabinde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirket ile araç alım-satımı ilişkilerinden dolayı satış temsilcisi … ile tanıştığı, uzun yıllar dostluk ve güven ilişkilerinin devam ettiği, 2017 yılı 7. ayı başlarında müvekkilinin davalı şirkette temsilci olan … ile … … marka araç almak için görüştüğü, davalı …’ın müvekkili ile sohbet ettikten sonra, biraz beklemesini, müvekkilinin şirketin daimi müşterisi olması münasebetiyle %1,5’luk şirketin kendisine vereceği bayi indirimi yapacağı, araç değeri olan parayı vereceği hesaba yatırması halinde aracın gümrükten gelinceye kadar zam, kur farkından ve buna benzer fiyatı etkileyecek hususlardan etkilenmeyeceği, daha avantajlı bir şekilde aracı alacağı, aracın 20-25 günde şirkete geleceği, izah ettiği şekilde parayı peşin veya peşine yakın bir miktarda yatırdığında 126.000 TL gibi bir rakama aracı alabileceği, kaporalı alırsa 130.000 TL gibi bir rakama alabileceğini söylediği, ilerleyen zaman zarfında davalı …’ın bildirmiş olduğu IBAN numarasına … tarihinde 80.000 TL, … tarihinde 33.000 TL, geriye kalan 13.000 TL yi ise daha sonra göndereceğini söylediği, davalı …’ın bu kadar ödemenin gerekli avantajları sağlamaya yeterli olduğunu söylediği, paraların hesaba gönderilmesinden sonra … adına, … Motor Servis Ltd. Şti. tarafından … marka …. TDI … HP LWB … +… Okul, Motoru CSN … ve Şase WV… , toplam bedeli 126.000 TL olan proforma fatura düzenlendiği, hesaba para yatırılmasının ardından 20-25 gün geçtikten sonra davalı şirket ile irtibata geçip sipariş verdiği ve ücretini ödediği aracın gelip gelmediğini sorduğunda müvekkili adına ait herhangi bir siparişin olmadığının söylendiği, bunun üzerine müvekkilinin davalı …’ı telefonla aradığı ancak telefonu kapalı olduğundan ulaşamadığı, daha sonra davalı şirketten sorması neticesinde davalı …’ın üç gün önce işten ayrıldığı ve başka bir şirkete müdür olarak gittiği, müvekkilinin …’ın yeni girmiş olduğu şirkete giderek neden böyle yaptığını sorduğu ve davalının da paranın bir kısmını borsaya yatırdığı, bir kısmı ile de tüp bebek tedavisi yaptırdığı, kendisine zaman vermesini, parasını ödeyeceğini söylediği, şikayet etmemesi için rica ettiği, her ne kadar …’ın şahsi olarak haksız bir eylem gerçekleştirdiği ve bundan şirketin sorumlu olmayacağı davalı şirket tarafından dile getirilmiş olsa da, sözleşmede müvekkilin muhatabının … Motor Servis Ltd. Şti. olduğu, davalı …’ın şirket adına hareket ettiğinden birinci derecede sorumluluğun … Motor Servis Ltd. Şti. olduğu, müvekkilinin … Motor Servis Ltd. Şti.’nin şirket adına hareket eden temsilcisinin oluşturduğu toplam zarara katlanması gerektiğinden bahisle, müvekkilinin ödemiş olduğu toplam 113.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte hesaplanıp davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davalının şirket merkezinin Adana olduğu halde Kayseri’de dava açılmasının yasal olmadığı, davacının diğer davalı …’ın şahsi hesabına bankadan para gönderdiğinin, ispat yükünün davacıda olduğunu, dekontlarda “Araç Bedelidir.” ibaresinin yer almadığı, iddia olunan proforma fatura tarihinin … tarihinden önce … tarihinde davalı … hesabına davacı tarafça 80.000,00 TL para yatırmış olmasının da davacı ile davalı arasında şahsi münasebet sebebi ile para alışverişi olduğunun kanıtı olduğunu, davalı şirket adına yatırılan bir para bulunmadığını, davacı ile yapılmış bir araç satış sözleşmesinin de bulunmadığını, davacının iddia ettiği alacağı hakkında hukuken sadece ve sadece davalı …’dan talepte bulunabileceği, davacının bu parayı ne için gönderdiğini kanıtlayamadığını bu nedenle davanın müvekkili yönünden husumet nedeniyle de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacının açmış olduğu davada kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkilinin Kayseri …’da satış temsilcisi olduğunu, müvekkilinin daha önce … Motor Servis’inde çalıştığını, bu firmada da satış temsilcisi olarak çalıştığını, davacının ve dünürü …’ın 2017 yılında müvekkilinin çalıştığı firmadan … … marka araç almak istemiyle müvekkilinin yanına geldiğini, müvekkilinin kampanyalardan bahsettiğini, aynı zamanda ödemede bulunulursa gelecek araçların kur farkından etkilenmeyeceğini de kendilerine bildirdiğini, bunun üzerine davacının müvekkilinin hesabına … tarihinde 80.000,00 TL, … tarihinde 33.000,00 TL para yatırıldığını, davacının dünürü …’in de … tarihinde 83.500,00 TL para yatırıldığını, araçların bayiinin eline ulaşmadığını, davacının parasını talep ettiğini, müvekkilinin davacıya 115.000,00 TL, dünürü …’e 83,500 TL olmak üzere iki adet senet vererek parayı ödediğini, davacı ve dünürüne …Mahallesi …Caddesinde bulunan müvekkilinin babası adına kayıtlı 170 parseldeki evi görüp beğenmeleri üzerine … adına devrettiklerini, davacı tarafından, verilen bononun üzerine bizzat davacı eliyle iptal yazılarak bono nedeniyle borcun da ortadan kalkıtığının anlaşıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: bono asılları, imza ve yazı örnekleri, bilirkişi raporu, ATK raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, sözleşme öncesi görüşmelerden sorumluluk (…) hükümleri çerçevesinde davalı … Limited Şirketi’nden ve bu şirketin sözleşmesi öncesi görüşmeler sırasında görevlendirdiği yardımcı kişi (6098 sayılı TBK m 116) niteliğindeki diğer davalının davacıya vermiş oldukları maddi zararların ve bu kapsamda davacı alıcının taşınır (araç) satış sözleşmesini kurulacağına olan güven nedeniyle yapmış olduğu ödemenin faizi ile birlikte davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Kayseri … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih … Esas, … Karar sayılı Görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize gönderilmesine karar verilerek yargılamaya yukarıda numarası yazılı esas üzerinden devam olunmuştur.
Mahkememizce, dosyanın grafoloji uzmanı bilirkişiye tevdi ile dava konusu bonolardaki “iptal” yazılarının davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesi karar verilmiş, bilirkişi sunmuş olduğu, … havale tarihli raporda özetle; İncelemeye konu, alacaklısı …, borçlusu … olan, bila tanzim ve … vade tarih “115.000 TL. (Yüzonbeşbin)” ve alacaklısı …, borçlusu … olan, bila tanzim ve … vade tarih “83.500 TL. (Seksenüçbinbeşyüz)” değerindeki senetler üzerindeki “İPTAL” ve “İPTal” yazıları ile …’ın mukayese yazıları arasında benzerlik görülmüş ise de, yazıların sınırlı sayıda harften ibaret olması, ayrıca mukayese harflerin değiştirme gayretiyle tersim edilmeleri (Resim 6,9) nedeniyle, istem doğrultusunda sağlıklı bir inceleme yapılarak netice hakkında müspet veya menfi herhangi bir kanaat beyanında bulunulabilmesi mümkün olamadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın İstanbul ATK Başkanlığına gönderilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiş, İstanbul ATK … İhtisas Dairesi’ nin sunmuş olduğu raporda özetle; İnceleme konusu 115.000 TL bedelli senetteki ” İPTAL ” ibareleri ile …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların …’ın eli ürünü olduğu, İnceleme konusu 83.500 TL bedelli senetteki ” İPTAL ” ve ” İPTal ” ibareleri ile …’ın mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nden talimat yoluyla alınan bilirkişi heyet raporunda özetle; İnceleme konusu … Ödeme Günü, 115.000 TL bedelli senet üzerinde iki adet “İPTAL” yazısı ile …’ın mukayese yazı örnekleri arasında, bir kısmı Resim 1 a ve Resim 2’de “İ, P, T, L” harflerinde işaretlenmiş olan yapılanma, eğim bağlantı, açılanma gibi kaligrafik özelliklerdeki saptanan benzerlikler nedeniyle, … Ödeme Günü, 115.000 TL bedelli senetteki “İPTAL” yazılarının …’ın eli ürünü olduğu, … Ödeme Günü, 83.500 (TL bedelli senet üzerinde üzerinde yer alan bir adet “İPTal” ve iki adet “İPTAL” yazısı ile …’ın Mukayese yazı örnekleri arasında bir kısmı Resim 1 b ve Resim 2’de “P, T, A” harflerinde işaretlenerek gösterilmiş olan yapılanma, eğim, bağlantı, açılanma gibi kaligrafik özelliklerdeki farklılıklar nedeniyle, … Ödeme Günü, 83.500 TL bedelli senet metninde yer alan “İPTal” ve iki adet “İPTAL” yazısının …’ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığının tespit edildiği bildirilmiştir.
Davacının, tazminat isteminin sözleşmesi öncesi görüşmelerden doğan sorumluluk ve borçlu yardımcı kişilerin davranışları nedeniyle diğer tarafa vermiş olduğu zararların tazmini istemine ilişkin olması nedeniyle bu yönde öncelikle genel açıklamalarda bulunulması zorunluluğu doğmuştur.
Sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulmuş olmasına duyulan güven sebebiyle kaçırılmış bulunan fırsatlardan doğan zarar da Menfi zararın kapsamına girer. Diğer taraftan, hâkim hakkaniyet gerektiriyorsa, daha fazla zararın ve özellikle menfi zararı aşan müspet zararın giderilmesine de karar verebilir. Ancak, hükmedilecek tazminat miktarı ifadan beklenen yararı yani müspet zarar miktarını aşamaz (TBK. m. 35/2). Sözleşmenin ifa edilmemiş olmasından doğan zarara müspet zarar adı verilir. (Prof. Dr. Fikret Eren – Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara – 2015, s.396)
Menfi ve müspet zararın tazmini için yanılma, yanılanın ihmaline dayanmalıdır. İhmal ağır bir ihmal olabileceği gibi hafif bir ihmal de olabilir. Federal Mahkemeye göre hâkim, yanılanın davranışı ve tutumunu, sıkı ve sert bir şekilde değerlendirmelidir. Ayrıca zarar görenin, yani karşı tarafın ortak kusuru tazminattan indirim sebebi değildir. Federal Mahkemeye göre TBK. m. 52, burada uygulama alanı bulmaz. Bu itibarla, her iki taraf, yani karşı taraf da kusurlu ise, zarar onun üzerinde kalır, yanılan tazminat ödemek zorunda kalmaz.(Adı geçen eser, s.396)
Buradaki sorumluluğun hukuki niteliği öğretideki hakim görüşe göre sözleşme görüşmelerinden (…’dan) doğan bir sorumluluktur. Bu itibarla, borca aykırılığa (akdi sorumluluğa) ilişkin hükümler uygulanmalıdı. Zira, sözleşme görüşmeleri başlamakla taraflar arasında bir borç ilişkisi doğmaktadır. Bu ilişki, taraflar arasında, uymak zorunda oldukları bazı yükümlülükler doğurur. Kendi kusuruyla yanılmaya düşen taraf, bu yükümlülüklerden bazılarını, özellikle dürüstlük ve özen gösterme yükümlülüklerini ihlâl etmiş ve böylece karşı tarafın, sözleşmenin geçerliliğine olan güvenini sarsmış, onu zarara uğratmıştır. Keza yardımcının davranışından sorumluluk da TBK. m. 116 hükmüne tâbi olmalıdır. Kusursuzluğun ispatı da yanılana düşer.(Age, s.396)
Keza yanılmaya ilişkin sözleşme öncesi görüşmelerden doğan sorumluluk, aldatma halinde de geçerlidir. Aldatanın temsilcisi veya ifa yardımcısı ya da tüzel kişilerin organı, üçüncü kişi sayılmaz. Keza, özel bir hukuki ilişki nedeniyle sözleşmenin kurulmasında menfaati olan ve hukuken dolaylı bir şekilde ilgisi bulunan kişiler de üçüncü kişi değildir. Karşı taraf, bunların aldatma fiilini bilmese bile, bu aldatma kendi aldatmasıymış gibi sorumlu olur.(Age, s.400)
Burada ilke olarak sözleşme öncesi sorumluluk, yani sözleşme görüşmelerinden doğan (…) sorumluluk hali söz konusudur. Aldatan, sözleşme görüşmelerinde göstermek zorunda olduğu özen ödevini ve özellikle karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğünü olumlu veya olumsuz bir davranışla kasden ihlal etmiştir. Aldatma fiili, hukuki niteliği itibariyle aynı zamanda bir haksız fiil de oluşturur. Zira aldatma fiiliyle aldatan, başkalarının (karşı tarafın) hukukça korunan bir değerini, irade bütünlüğünü ve özgürlüğünü ihlal etmiştir.(Age, s.401)
Aldatma fiili kusurun en ağır şekli olan kasdi bir fiildir. Aldatma fiili , dürüstlük kuralına aykırı olduğu için aynı zamanda hukuka aykırı bir fiildir. Bu nedenle aldatılan, aldatma sonunda bir zarara uğramışsa, bunun tazminini talep edebilir. Böylece aldatma nedeniyle zarara uğrayan aldatılan lehine, sözleşme öncesi sorumluluk ile sözleşme dışı (haksız fiilden) sorumluluktan doğan hakların yarışması hali mevcuttur. O, bunların dilediği birini şartlara göre kullanabilir. Sözleşme öncesi sorumluluğa dayanılırsa, tazminat talebi 10 yılda zaman aşımına uğrar. Yardımcı kişinin sorumluluğu yönünden de TBK. M. 66 değil TBK. M. 116 uygulanır.(Age, s. 401)
TBK. m. 42/3, temsil yetkisinin geri alınması sebebiyle temsilin sona ermesi halinde uygulanıp, diğer sona erme sebepleri hakkında uygulanamaz. Temsil olunan temsil yetkisini verdiği anda ayırt etme gücüne sahip değilse, verilen yetki butlan sebebiyle geçersizdir. Temsil yetkisi bu gibi halde bâtıl olduğu için, temsil olunan bunu üçüncü kişilere bildirmiş olsa bile, bunlar TBK. m. 42/3’e göre korunmazlar. Batıl bir yetkinin geri alınmasından söz edilemez.(Age, s. 452)
Temsil olunan, üçüncü kişilere temsil yetkisini geri aldığını açıkça bildirebileceği gibi, örtülü olarak da bildirebilir. Ancak, temsilciye yetki verildiği hangi şekilde bildirilmişse, geri alma da kural olarak aynı şeklide bildirilmelidir. (Age, s. 452)
Temsil olunanın, üçüncü kişilere yetkiyi geri aldığını ileri sürmesi, bir def’i olmayıp, niteliği itibariyle bir itirazdır. Bununla temsil olunan, yetkinin sona ermesine dayanarak üçüncü kişi lehine bir hakkın doğmadığını ileri sürmektedir.(Age, s. 452)
Temsilci, temsil yetkisi sona erince kendisine verilen yetki belgesini temsil olunana geri vermekle veya hakimin belirleyeceği yere bırakmakla yükümlüdür. Temsilci, belgeyi iade etmezse, temsil olunan veya halefleri bunu dava yoluyla talep etmek zorundadır. Davanın amacı, yetki belgesinin geri verilmesine veya bu belge kaybolmuşsa, hükümsüz sayılmasına dairdir(TBK. M. 44). Gerçi elinden yetki belgesi alınmayan temsilcinin yaptığı işlem, temsil olunanı bağlamaz. Zira böyle bir halde temsil yetkisi mevcut olmadığı için sözleşme etkili olarak kurulmamış, yapılmamış sayılır. Ancak, temsil olunan veya halefleri bu belgeyi almakta ihmal gösterdikleri takdirde, bundan dolayı iyiniyetli üçüncü kişilerin uğrayacakları zararı tazmin etmek zorunda kalırlar. Burada tazmin edilecek zarar, iyiniyetli üçüncü kişilerin sözleşmenin geçersizliğinden dolayı uğradıkları menfi zarardan ibarettir. Temsil olunan veya halefinin iyiniyetli üçüncü kişinin uğramış olduğu menfi zarardan sorumlu olması için kusurlu olması gerekir. Burada kusurlu sorumluluk hali söz konusudur. Sorumluluk, niteliği itibariyle sözleşme görüşmelerinden doğan (…) sorumluluktur.(Age, s. 452)
Temsil olunanın sözleşmeyi onamaması, üçüncü kişiye tazminat isteme hakkı vermez. Bunun tek istisnası, temsil olunanın bu davranışının TBK. M. 44/2’ye göre bir … teşkil etmesidir. Buradaki tazminat, menfi zararın giderilmesine ilişkin bir tazminattır.(Age, s. 457)
Toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu, mahkememizce toplanmış usulüne uygun deliller olarak değerlendirilmiş buna göre, davalı …’ ın diğer davalı şirket nezdinde satış temsilcisi olarak görevlendirildiği ve dolayısıyla TBK m 116 kapsamında yardımcı kişi ya da borçlunun yardımcısı sıfatını haiz olduğu, davalı şirketin sıfır araç tedarik ve satışı konusunda yetkili bayi ve servis olduğu, davacının davalı şirket ile araç satış sözleşmesi akdetmedikleri diğer bir deyimle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulmadığı, yalnızca proforma faturanın icap yahut icaba davet niteliğinde olmak üzere düzenlendiği, ayrıca davacı tarafından araç satış bedeli olarak bir miktar paranın icap niteliğinde olmak üzere yardımcı kişi ve satış temsilcisi konumunda olan diğer davalı …’ ın bireysel banka hesabına aktarıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı …’nın diğer davalı şirket nezdindeki satış temsilciliği görevinin, davacının icap niteliğinde yapmış olduğu banka havalesi suretiyle ödemeden sonra sona erdiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalı …’ nın diğer davalının yanında çalışan temsilcisi ve borçlunun yardımcı kişisi olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan yürütülen savcılık soruşturmaları, alınan ifadeler çerçevesinde davacının satış sözleşmesi kurulmasına olan inancının ve güveninin kötüye kullanıldığı, davalı …’ nın ileri davranışları dolayısıyla aldatıldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin henüz kurulmadığı bir aşamada sözleşmenin kurulacağına olan inancı ve güveni boşa çıkan, hileli davranışlarla aldatılan davacının yukarıda yapılan genel açıklamalar çerçevesinde sözleşme öncesi görüşmelerden sorumluluk esasları çerçevesinde davalı yetkili satıcı … Motor Servis A.Ş’ den menfi zararlarının tazminini talep etmekte haklı olduğu gibi sözleşmenin kurulacağına olan güveni nedeniyle yapmış olduğu ödemelerin faizi ile birlikte iadesi isteminde bulunmakta haklı olduğu; öte yandan davacının dava ve talep konusu ödeme tutarının diğer davalı yardımcı kişi konumundaki …’ ın hesabına aktarılması sırasındaki davalı …’ nın davranışlarından TBK m 166 gereğince davalı …Ş’ nin, TBK m 49 vd hükümleri çerçevesinde davalı …’ ın birlikte sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.
Bu tespit ve değerlendirmeler çerçevesinde davacının düzenlenen proforma fatura çerçevesinde ve daha önce kendisine yaratılan güven nedeniyle davalı …’ ın hesabına havale yapmak suretiyle gönderdiği meblağın yukarıda yapılan açıklamalar ve sorumluluk esasları çerçevesinde davalılardan birlikte tazmini istemi yerindedir.
Öte yandan; davalı … yapmış olduğu hileli işlemleri ve davacının kurulacak satış sözleşmesine olan inancı nedeniyle hesabına para aktarıldığını kabul etmiş ve dolayısıyla mahkememizce benimsenen tazminat sorumluluğunu ikrar etmiş, ancak sorumluluğu kabul eden davalı ayrıca hesabına aktarılan bu meblağın daha sonra davacıya iade edildiğini, diğer bir deyimle sorumlu olduğu tazminat tutarını davacıya ödediğini ve sorumluluğunun sona erdiğini yeni bir vakıa olarak ileri sürmüş ve bu vakıaya ilişkin olarak yargılama yapılmış, deliller toplanmış, adli tıp raporu ve bilirkişi raporları alınmıştır. Bu savunmaya göre davacının zararının tazmini için davalı …’nın bono düzenlediği ve bu bonoyu davacıya teslim ettiği, bono takip ve tahsile konulmadan önce davalı …’ nın bono bedelini ödemek suretiyle bonoyu davacıdan geri aldığı, ve bono aslının mahkememize ibraz edildiği, bonoda lehtar olarak gösterilen …’ ın kendi yazısı ile bono üzerine İPTAL yazıları yazdığı ve bu suretle bonoyu davalı …’ ya iade ettiği, her ne kadar davacı iptal yazılarının kendisine ait olmadığını inkar etmiş ve bu suretle söz konusu bono aslı üzerinde yazı incelemesi yapılmış ise de alınan ATK raporu ve bilirkişi raporlarının davacının inkarının aksine iptal yazılarının davacının eli ürünü olduğunu tespit ettiği, ticari hayattaki doğruluk ve güven kuralları çerçevesinde düzenlenen bonoların henüz protesto edilmeden veya icra takibine konu edilmeden ödenmesi halinde bono üzerine iptal yazıları yazılmasının mutat olduğu, yahut senet metnindeki imza kısmının yırtılması suretiyle senet aslını senedi düzenleyene iade edildiği, lehtarın iptal yazısı yazması suretiyle düzenleyene iade ettiği bononun bono bedelinin takas, mahsup yahut buna benzer bir vasıtayla ödendiği, yahut borcun temdit (erteleme) veya tecdit (yenileme) suretiyle sona erdiği ve yeni bir borç ilişkisinin kurulduğuna karine teşkil ettiği, mevcut borç ilişkisinin bu itibarla sona erdiği, davalı …’ nın ödeme suretiyle borcu sona erdirmesi halinde birlikte borçlulardan diğer davalı …Ş’nin de sorumluluğunun sona ereceği açık olup özel bir hukuki ilişkiye dayalı olarak sorumluluğu bulunmayan davalı …’ un diğer davalı …’ nın ödeme savunmasına itibar edilmek suretiyle sorumluluğunun sona erdiği kanaatine varılmış bu nedenle davacının tazminat talebinin ve bu kapsamda kurulacağına inandığı satış sözleşmesi nedeniyle yapmış olduğu ödemelerin davalılardan birlikte tahsili isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.464,10-TL peşin harç ve 465,65-TL tamamlama harcından mahsubu ile artan 1.849,06-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı … tarafından yapılan 1.811,8‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ a verilmesine,
4-Davalılar vekille temsil edildiğinden A.A.Ü.T. 13/1 uyarınca hesap ve taktir olunan 17.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,

6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacının yokluğunda, davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı….

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır