Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/524 E. 2023/689 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: …
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … -.
VEKİLLERİ :.
DAVALILAR : 1- … .
2- … .
DAVALILAR : 3- … .
VEKİLİ : A.
DAVALILAR : 4- … .
5- ….
6- … .

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; dava dışı …’ın kurum bünyesinde 17.07.2012-22.11.2016 tarihleri arasında davalı alt işverenlere bağlı olarak çalıştığını, 4857 sayılı İ.K. md.1 12 hükmü doğrultusunda müvekkili kurum tarafından …’a 7.723,05 TL/brüt kıdem tazminatı ödendiğini, çalıştırılan işçiler bakımından işverene yüklenen tüm yükümlülüklerden hizmet alınan şirketlerin sorumlu olduğunu, dava dışı …’a ödenen kıdem tazminatının ödeme tarihi olan 24.02.2017 tarihinden itibaren fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak sözleşme faizleri, faiz oranı belirlenmeyen sözleşmelerde ticari faiziyle birlikte davalı şirketlerden rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir
CEVAP: Davalı …. Ltd. Şti ve … … Şti. vekilinin cevap dilekçesinden özetle; 7166 sayılı Kanun ile kamu kurumlarınca taşeron işçilere ödenen ve ödenecek işçilik alacaklarının alt işverene rücu edilemeğinin öngörüldüğünü, Yargıtay HGK’nun 2014/13-19 Esas ve 2015/Karar sayılı kararına göre; müvekkil şirkerler kıdem tazminatından sorumlu tutulacak olsalar bile kurum tarafından ödenen tutarın ancak %50′ sinden sorumlu tutulabileceklerini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: ticaret sicil kayıtları, hizmet alım sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi, bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak davacı nezdinde çalıştırılan işçilere ilişkin ödenen işçi alacakları ve tazminatlarının alt iş veren konumundaki davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce, dosyanın işçi alacakları ve tazminatları konusunda uzman bir bilirkişiye tevdi ile rapor düzenlenmesine karar verilmiş olup, bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu 13/04/2022 havale tarihi raporda özetle; yapılan hesaplama sonucunda davacı kurumun ödediği kıdem tazminatının belirtilen çalışma süreleri ve ücret seviyeleri itibariyle davacının davalılara ödediği kıdem tazminatı bakımından rücu edebileceği miktar; … Şti.İçin 486,82 TI./Brüt, … ., …İçin 937,40 TL/Brüt, … Şti Ve … … İçin 2.902,45 TL/Brüt, …. Şti İçin 658,21 TL/Brüt, …. Ve …. için 352,73 TL/Brüt, …. İçin 123,50 TL/Brüt, davacının dava dışı işçiye yapmış olduğu kıdem tazminatı ödemesinin her bir davalı bakımından yukarıda belirtilen kadar kısmını ödeme tarihinden itibaren faiziyle talep edebileceğinin tespit edildiği bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporuna tarafların yapmış olduğu beyan ve itirazların değerlendirilerek ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi sunmuş olduğu 05/08/2022 havale tarihli ek raporda özetle; sunulmuş olan 13/04/2022 tarihli kök raporda herhangi bir değişikliğin olmadığını tespit ve beyan etmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler“ rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçiye ödenen bu tazminattan hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Sözleşme ve eki şartnamelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01/06/2020 gün ve 2019/654 Esas – 2020/1832 Karar sayılı ilamında ve diğer yerleşik uygulamalarında da belirtildiği üzere davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Mahkememizce alınan 13/04/2022 tarihli raporda açıklanan bu hususlara riayet edilerek rapor düzenlendiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde sorumluluğa ilişkin bir düzenleme bulunmadığı hallerde alt işverenin dava dışı işçiye ödenen tazminatın tamamından sorumlu olduğu, sözleşmede sorumluluğa ilişkin bir hüküm bulunması halinde bu düzenlemeye göre ve davalı alt işverenlerin sadece kendi dönemleri ile sınırlı sorumlu oldukları da gözetilerek hesaplama yapıldığı anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bulunan bilirkişi raporu, taraflar arasındaki sözleşmeler ve dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatı gözönünde bulundurularak açılan davanın kısmen kabulü ile davacı kurum tarafından dava dışı işçi …’e ödenen 7.723,05-TL’ den 5.461,11‬- TL’lik kısmının alt işverenlere rücu edebileceği anlaşıldığından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
486,82-TL kıdem tazminatı bakımından yapılan ödemenin davalı … … Şti. ‘ den ödeme tarihi olan 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere tahsili ile davacıya verilmesine,
937,40-TL kıdem tazminatı bakımından yapılan ödemenin davalı … Limited Şirketi, ‘ den ödeme tarihi olan 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere tahsili ile davacıya verilmesine,
2.902,45-TL kıdem tazminatı bakımından yapılan ödemenin davalı …. Şti ve … .. ‘ den ödeme tarihi olan 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
658,21-TL kıdem tazminatı bakımından yapılan ödemenin davalı … ..Şti ‘ den ödeme tarihi olan 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere tahsili ile davacıya verilmesine,
352,73-TL kıdem tazminatı bakımından yapılan ödemenin davalı … .Şirketi ve … .Şirketi ‘ den ödeme tarihi olan 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
123,50-TL kıdem tazminatı bakımından yapılan ödemenin davalı… Anonim Şirketi ‘ den ödeme tarihi olan 24/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 373,04-TL karar ve ilam harcından, 131,90-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 241,14-TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 373,04-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yargılama boyunca yapılan; ilk dava açma gideri 50,80-TL, posta ve tebligat masrafı 318,00-TL, bilirkişi ücreti 1.100‬,00-TL olmak üzere toplam 1.468,8‬0-TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre belirlenen 1.038,62-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsile alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve taktir olunan 5.461,11-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar … Şti., … Şirketi, … Anonim Şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca reddedilen miktar üzreninden hesap ve taktir olunan 2.261,94- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul red oranına göre göre 386,61-TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul red oranına göre göre 933,39-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,

9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda miktar itibariyle yasa yolları kapalı ve KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
13/07/2023

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır