Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/926 E. 2021/703 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2018/926 Esas – 2021/703
T.C.
KAYSERİ
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/926 Esas
KARAR NO : 2021/703

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … -.
VEKİLİ : Av. … – .
DAVALI : … – …
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : .
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2021

Davacı tarafça davalı taraf aleyhine mahkememize açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ev edinme düşüncesi ile …’un davalı kooperatifteki hissesini devraldığını, ayrıca elden ödeme yaptığını, ancak müvekkiline verilmesi gereken dairenin verilmediğini, ödenmesi gereken borç bulunduğu iddiasıyla açılan davanın reddine karar verildiğini, bu nedenlerle Kayseri Kocasinan …. mevkii, … parselde yer alan …kat … no’lu dairenin müvekkili adına tesciline, müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini, fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı tutularak dava ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER : Tapu kaydı, Kayseri 5. Noterliğinin ….tarih ve … yevmiye numarasına kayıtlı hisse devir sözleşmesi, para makbuz suretleri, ticaret sicili kayıtları, davalı kooperatife ait kooperatif kayıt ve defterleri, tanık, bilirkişi incelemesi, keşif.
GEREKÇE: Dava, davacının davalı kooperatife olan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, davacının davalı kooperatife borcunun bulunup bulunmadığı, davaya konu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilip verilmeyeceği hususlarına ilişkindir.
Davacının bildirdiği delil ve belgeler, dosya içerisine alınmış, dosya kapsamında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak; ” Dosyada davalı kooperatife ait belgelerin yer almadığı, davacı tarafından sunulan belge fotokopisine göre davacının dava dışı kişiden kooperatif hissesini devir aldığı, sunulan belge yetersizliğinden borç-alacak durumunun belirlenemediği, dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve kat irtifakı belgelerinin dosyada yer almadığı, mevcut bilgiler ve fiili duruma göre dava konusu taşınmazın … kat …. numarada yer aldığı, dava konusu taşınmazın dava tarihi…….itibariyle değerinin 125.000 TL, keşif tarihi itibariyle 130.000,00 TL olduğu…” sonuç ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
14/01/2021 tarihli celsenin (1) nolu ara kararı gereğince davalı kooperatife ait kayıt, defter ve belgeler üzerinde …………. tarihinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, buna ilişkin duruşma zaptının meşruhatlı davetiye ile davalı kooperatife TK’nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı, belirlenen inceleme gününde davalı tarafça herhangi bir defter, kayıt ve belge sunulmadığı, herhangi beyanda da bulunulmadığı anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nun m.114/1-h bendi uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Madde gerekçesine göre; hukuki yarardan maksat, davacının subjektif hakkına hukuki korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hali hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hali hazırda mahkeme kararına muhtaç bir durumda değil ise onun hukuki yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. (Prof. Dr.Ejder YILMAZ – Hukuk Muhakemeleri kanunu Şerhi, Ankara – 2013, s.789-790)
Yine HMK’nun m.106/2 fıkrası uyarınca tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
Tespit davası, davacının, dava dilekçesini talep sonucunda bir hakkın veya hukuksal ilişkinin varlığının veya yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının tespitini istediği davadır. (Age, s.733)
Tespit davası, menfi (olumsuz) tespit davası ve müspet (olumlu) tespit davası olarak ikiye ayrılır. Tespit davasının hukukumuzda en bilineni ve sıkça uygulananı, 2004 sayılı İİK’nun m.72’de düzenlenen menfi tespit davasıdır.
Tespit davası, eda davasına oranla istisnai bir davadır. Bu husus özellikle tespit davası açmada davacının hukuki menfaatinin bulunup bulunmaması ile ilgilidir.
Eda davası açma olanağı varken tespit davası açılmasında kural olarak hukuki yarar yoktur. (Age, s.734)
Hukuki menfaat bir dava şartıdır ve mahkemece kendiliğinden göz önüne alınır. Bu nedenle mahkeme, açılan tespit davasının başında (ön inceleme aşamasında -m.134vd-) davacının hukuki menfaati bulunup bulunmadığı konusunda karar vermek zorundadır.
Tespit davası açılmasında hukuki menfaatin varlığı, şu üç şartın varlığına bağlıdır:
a-Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı,
b-Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı,
c-Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. (Age s.735)
HMK’nun düzenlediği menfi veya müspet tespit davası, genel tespit davasıdır. Buna karşılık İİK m.72’deki menfi tespit davası, özel bir dava türüdür ve bu davada öncelikle İİK m.72 hükmü geçerlidir. Bu davada HMK m.106 ve ona bağlı olarak diğer HMK hükümlerinin uygulanabilmesi, İİK m.72’de açık düzenleme bulunmayan hallerde mümkündür.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar çerçevesinde dosya kapsamı gözetildiğinde; davacı hakkında davalı kooperatif tarafından icra takibi başlatılmış ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmış ise de; mahkememizce yapılan yargılama (…. Esas) neticesi, davalı kooperatifin anasözleşmeye aykırı olarak belirlenen ve kesinleşmiş kesin maliyet ve şerefiye hesabı sebebiyle davacı kooperatif üyesinden alacak talep etmesinin mümkün olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dolayısıyla dava ve takip konusu alacak dışında farklı bir alacak kaleminden ötürü davacının haciz ve icra tehdidi altında bulunduğu kanıtlanamadığından, davacının davalı kooperatif hakkında açmış olduğu olumsuz tespit davasında hukuki yarar bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının diğer dava ve talebi tapu sicilinin düzeltilmesi (tapu iptali ve tescil) olup; kat irtifakı kurulan bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmazın dava tarihinde dava dışı ….adına kayıtlı olup, miras yoluyla adı geçen kişinin mirasçılarına ….tarihinde intikal ettiği, davalı kooperatifin taşınmaz üzerinde mülkiyet veya sınırlı ayni hak sahibi olmadığı anlaşılmakla, pasif husumet yokluğu nedeniyle tapu sicilinin düzeltilmesi istemi yerinde görülmeyerek davacının bu istemi yönünden de davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının menfi tespit (borçlu olmadığının tespiti) isteminin dava açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Davacının tapu sicilinin düzeltilmesi (tapu iptali ve tescil) isteminin pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
3-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile artan 26,09-TL nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehe vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.23/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır