Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/380 E. 2021/805 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ TÜRK MİLLETİ ADINA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/380
KARAR NO : 2021/805

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 1- … – …
DAVALI : 2- … – … …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/10/2021
KARAR SONUCU : KISMEN KABUL KISMEN RED

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Sivas’ta kurulduğunu, Sivas başta olmak üzere birçok ilde firmalara iş güvenliği konusunda danışmanlık yapan bir şirket olduğunu, müvekkilinin şirkete koymuş olduğu sermaye dışında şirkette iş güvenliği uzmanı … ise iş yeri hekimi olarak görev yapmakta olduğunu, … aynı zamanda şirket müdürü görevini ifa etmekte ve aralarında güven ilişkisine istinaden şirketin tüm banka hesapları … tarafından kullanıldığını, iş yeri hekimi olarak atandığı şirketlere sözleşme gereğince hizmet vermemesi nedeniyle bu hizmetin dışarıdan temin edilmek zorunda bırakıldığını, şirketi zarara uğrattığını, şirket karar defterine yalnızca kendi imzasının bulunduğu şekilde kararlar almakta olduğunu ve hatta tek başına diğer ortakların hisselerini kendi adına devredildiğine dair kararlar yazılmakta olduğunu, her ortağın haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabildiğini, davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceğini, şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen kişinin şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden şirketin sorumlu olduğunu, bunlardan bahisle; …’in müdürlük görevinden tensiple birlikte tedbiren alınmasına, şirkete ait … ve …. Bankasındaki hesaplarına bloke konularak müdürün işlem yetkilerinin kısıtlanmasını, şirkete ait araçların devrini engellemek amacı ile araçların kaydı üzerine tedbir konulmasını, tensiple birlikte şirket adına alım satım ve şirketi temsil yetkililerinin bulunduğu kayyım tayinini, şirketten çıkmasına karar verilmesini, davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla TTK 638/2 vd maddeleri gereğince gerekli tedbirlerin alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafın davaya karşı cevap dilekçesi sunmadığı HMK 128 maddesi hükümleri gereğince davayı inkar etmiş sayılacağı anlaşılmıştır.
DELİLLER:
Kayseri … İcra Dairesi’nin …. icra sayılı dosyasının celbi ile yapılan tetkikinde; alacaklının … olduğu, borçlunun ise …. Olduğu, … ve …. plaka numaralı araçların kıymet takdiri ve fiili haczinin yapıldığı araçların satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir.
Sivas … İcra Dairesi’nin …icra sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden celbi ile yapılan tetkikinde; alacaklının … olduğu, ….Olduğu, 411,06-TL asıl alacak, 2,89-TL işlemiş temerrüt faizi, 0,14-TL %5 BSMV olmak üzere toplam 414,09-TL üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Kayseri Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, tescil üst yazıları, mahkeme kararı, hisse devri kararları, ana sözleşme örneğinin celp edildiği anlaşılmıştır.
Melikgazi Sosyal Güvenlik Merkezi’ne müzekkere yazılarak, ilgili belgelerin celp edildiği anlaşılmıştır.
Kayseri Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’ne, Sivas Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, dava konusu araçla ilgili özet bilgilerinin celp edildiği anlaşılmıştır.
Sivas ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alınan kayyum raporu alındığı anlaşılmakla, bu kayyum raporuna göre;” kayyımı olduğu davalı şirketin iş ve ortaklık durumunun ortak vekillerinin görüşmeleri sonucunda ortakların hisse alma ve verme işlemleri tezahür ederse ihtilaf kendiliğinden çözüleceği” şeklinde görüşünü bildirmiştir.
Sivas … Asliye Hukuk Mahkemesi’nden alınan kayyum ek raporuna göre; ” mahkemenin … tarihli ara kararına istinaden yapılmış olan inceleme neticesinde hesaplamalar sonucunda davacı şirketin ilişikte sunulan aktif ve pasif değerlerinin toplamı 358.409,48-TL olan bilanço değerlerine göre, raporun ikinci maddesinde kayıtlı beş araç değerlerinin aktifinde bulunduğu, kayıtlı Öz Kaynak toplamının 273.233,58-TL olduğu,” şeklinde görüşünü bildirmiştir.
Davanın ilk olarak Sivas …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, … tarihli, … Esas, … Karar sayılı kararı ile karar verildiği, davalının … tarihinde dilekçesi ile dosyayı istinaf ettiği, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği ve 2018/732 esas, 2018/392 karar sayılı ilamı ile kaldırılarak mahkememizin iş bu esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin ara kararı gereğince dosyanın Prof. Dr. …ve şirketler konusunda uzman Doç. Dr. …’e tevdi edilerek, davacının şirketten çıkması için haklı sebepler bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise davacının çıkma alacağının dava tarihi itibariyle hesaplanması için rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişinin heyetinin raporunu …tarihinde ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan…tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre; ” davacının TTK m. 636/2 uyarınca çıkma talebinin haklı olduğu, davacının çıkma talebine uygun olarak ayrılma akçesi tespit için karar tarihine en yakın tarihte şirket öz varlığının tespiti gerektiği, bu hususta dosyada bilgi ve belge olmadığı, raporun sonuç kısmından önceki son paragrafında belirtilen hususların giderilmesinden sonra çıkma payının hesaplanabileceği” şeklinde görüşlerini bildirmişlerdir.
Davalı itirazları doğrultusunda mahkememiz ara kararı gereğince dosyanın bilirkişi heyetine ek rapor için tevdi edildiği, bilirkişinin ek raporunu … tarihinde ibraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan …tarihli bilirkişi heyeti ek raporuna göre; ” dosyaya gelen bilgiler kapsamında son ve en yakın tarihli bilançonun olmadığı, ancak şirket gayri faal olduğu için 2017 yılı bilançosu ile son tarihli bilanço arasında çok büyük bir fark olmayacağı, 2017 bilançosu kapsamında ve diğer belgelerle şirketin çıkma payının hesaplanacağı öz sermayenin 497.532,60-TLolduğu, ancak araçların rayiç değerinin hesaplanarak buna eklenmesiyle bu borca batıklık değerinin azalacağı, araç değerlerinin uzmanlık alanı olmadığı, fakat bu miktar eklense bile borca batıklık durumunun değişmeyeceği, bu durumda davacının bir ayrılma payının söz konusu olmayacağı” şeklinde görüşlerini bildirmişlerdir.
Mahkememizce alınan …. tarihli bilirkişi heyeti 2. Ek raporuna göre; ” şirketin öz sermayesi olduğu için ve malvarlığında bulunan araçların üzerinden hacizler göz önüne alındığında, bunların şirketin malvarlığında (+) etki meydana getirmeyeceği, hatta üzerilerinde haciz olmasa bile şirketin borca batıklıktan çıkmasına yetmeyeceği bu nedenle davacının bir şirketten çıktığı takdirde bir ayrılma akçesi almasının mümkün olmadığı” şeklinde görüşlerini bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı …’nın haklı nedenlerle ortaklıktan çıkmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin ticaret şirket ortaklığından çıkma davasıdır.
Davalı şirket … tarihinde ticaret siciline tescil edilerek kurulmuş olup, o tarihe 100.00-TL sermaye ile … ve … isimli ortakları bulunmaktadır. … şirketin yetkili müdürü olup, bu müdürlük yetkisi yetkisiz olan Sivas … AHM’nin verdiği kayyım atanma kararı ile kaldırılmış, daha sonra istinaf sürecinde bu kararın kaldırılması ve mahkemenin buna uyarak kayyımlığı kaldırıp yetkisizliğine karar verilmesi ile müdürlük yetkisi tekrar devam eder olmuştur. Hali hazırda bu yetki tek başına olmak üzere devam etmektedir.
Davacı şirket müdürü …’in şirket işleri ile ilgilenmediği, şirketin iştigal sahası çerçevesinde işyeri hekimlik görevi ifa etmesi gerekirken etmediği, bu yüzden şirketin zarara uğradığı, şirket adına yüklü krediler çekilerek bunların ödenmediği, şirket personelini maaş ve SGK primlerinin yatırılmadığını, kendi şahsi borçlarını şirket hesabından ödettirdiği, hukuka aykırı kararlar alarak uygulandığı, şirketin ortak hesabından başka ortakların işlem yapmasını önlediğini ileri sürerek limited şirketten bu sebeplerle çıkma talep etmiştir.
TTK m. 636/2 uyarınca ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir, mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.”
Limited ortaklık sürekli bir borç ilişkisidir. Ortağın ortaklıkla arasındaki hukuki bağ, sahip olduğu hak ve borçlar birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede çıkma hakkı tanınmadıkça ahde vefa ilkesi gereğince ortağın sebepsiz yere ortaklıktan ayrılması düşünülemez. Ancak sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerde tarafların MK m. 2’deki dürüstlük kuralı gereğince, devamı kendisi için çekilmez hale gelen bir ilişkiyi sürdürmesi beklenemeyeceğinden haklı sebeplerin varlığı halinde bu ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür.
Haklı sebep kavramının şirketler hukukunda soyut olmayan şekilde varlığı, sadece kollektif şirketlerin sona ermesi bölümünde TTK m. 245’de yer almakta olup, numerus clausus olmayan haklı sebep halleri burada sayılmıştır. Bu maddeye göre haklı sebep şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olması” şeklinde tanımlanmış, bir ortağın yönetimde, hesaplarda şirkete ihanet etmesi, kendisine düşen asli görev ve borçları yerine getirmemesi, şirket unvanını veya mallarını şahsi çıkarılmasını çıkarları için kötüye kullanması, şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi halleri haklı sebebe örnek olarak dört bent halinde sıralamıştır. Bunların bazıları bir limited şirket içinde haklı sebep olmakla birlikte şahıs şirketlerine nazaran sermaye şirketlerinde sermaye kavramının daha önde olması nedeniyle bazıları bir limited şirket için haklı sebep niteliği taşımayabilir.
Davalı şirketin karar defterlerinde şirketin pay devirleri ve şirket merkezinin değiştirilmesi dışında herhangi bir karar bulunmamaktadır. Yani kurulduğundan bu tarafa şirketin genel kurullarının yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bunun dışında şirketin araçların üzerine rehin, hacizlerin bulunduğu, bu araçlardan … ve …plakalı araçların icra takibi sonrası sattırıldığı, dosyadaki icra dosyalarına ilişkin belgelerden anlaşılmaktadır.
Şirkete kayyım kararı ile kayyım atandıktan sonraki kayyım raporlarından şirketin ortaklarının birbirleri arasında husumet derecesine varan anlaşmazlık olduğu, kayyım çağrısına rağmen bir araya gelmedikleri, şirketin faaliyetine dair herhangi bir durum ile karşılaşılamadığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki veriler, alınan raporlar tüm deliller ışığında; dava tarihinden önce davacı ile davalı şirkete ortak ve yönetici olan … arasında anlaşmazlığının var olduğu, bu anlaşmazlığından şirketin işleyiş ve idare edilişi ile ortakların şirkete karşı görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklığı her ne kadar şirketin borca batık olmamakla birlikte dava açılmasından önce faaliyetinin çok az olduğu, bunun öz varlık değişimine ilişkin kayyım raporlarından anlaşıldığı, şirket malvarlıkları üzerinde bilhassa taşıtlarında haciz ve rehinlerin bulunması, rehin karşılığı alınan kredilerin ödenmemesi nedeniyle şirketin bu taşıtlarının icra kanalıyla paraya çevrilmesi, şirkette davacı ortağın devamının onun için çekilmez hale geldiğinin kanıtları ortaya çıkmaktadır.
Bu sebeple davacının TTK m. 636/2 uyarınca çıkma talebinin haklı olduğu, ancak çıkma payı değerlendirildiğinde, 2017 bilançosu kapsamında ve diğer belgelerle şirketin çıkma payının hesaplanacağı öz sermayesinin 497.532,60-TL olduğu, ancak araçların rayiç değerinin hesaplanarak buna eklenmesiyle bu borca batıklık değerinin azalacağı, fakat bu miktar eklense bile borca batıklık durumunun değişmeyeceği bu durumda davacının bir ayrılma payı söz konusu olmayacağı bu sebeplerden dolayı davacının davasının kısmen kabulü ile çıkma talebinin kabulü yönünde çıkma payı talebinin reddi yönünde karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; davacının haklı nedenlerle talep edilen ortaklıktan çıkma talebinin KABULÜNE, çıkma payı talebinin ise REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 29,20-TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 30,1‬0-TL karar ve ilam harcının davalı taraftan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacının çıkma payı talebi yönünden alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacı taraftan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL başvurma harcı ile 29,20-TL peşin harcın davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yargılama boyunca yapılan 183,60-TL tebligat gideri, 197,80-TL müzekkere ve posta (talimat) gideri, 1.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.681,40-TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin kendi üzerinden bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine A.A.Ü.T hükümleri 13/1 maddesi gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücreti takdirine, takdir edilen vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davacının reddine karar verilen çıkma payı talebi yönünden davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden davalılar lehine A.A.Ü.T hükümleri 13/1 maddesi gereğince 4.080,00-TL maktu vekalet ücreti takdirine takdir edilen vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
¸E-imzalıdır

Hakim …
¸E-imzalıdır